Erzurum Güncel- "Oğlumu kurtar!"
Emine Kaya ne zaman parti temsilcileriyle, yetkililerle karşı karşıya gelse aynı cümleyi tekrarlıyor.
BBC Türkçe'nin telefonla ulaştığı Kaya aynı sözü bize de tekrarlıyor, telefonu yanındaki çocuklarına geri veriyor.
Polis memuru Vedat Kaya, 25 Temmuz'da ağabeyinin düğün hazırlıkları için gittiği Muş’tan Mardin’e dönüyordu.
İçinde bulunduğu otomobil, Diyarbakır’ın Lice ilçesi yakınlarında yol kontrolü yapan PKK'lılarca durduruldu.
Akrabalarının gözü önünde araçtan zorla indirilen ve alıkonulan Vedat Kaya'nın halen nerede olduğu bilinmiyor.
'Kamuoyu ve devlet duyarsız'
PKK'nın alıkoyduğu polislerin ve askerlerin aileleri, çocuklarının ve eşlerinin sağ salim eve döndürülmesi için siyasi parti temsilcilerinden demokratik kitle örgütlerine kadar umut olarak gördükleri her kapıyı çalıyorlar.
Ortak şikayetleri kamuoyunun ve devletin duyarsızlığı.
Yabalak ailesi de mevcut durumdan şikayetçi. Polis memuru oğulları Sedat Yabalak’ın izini sürüyorlar.
Oğulları görevli olduğu Şanlıurfa’dan memleketi Erzurum’a bayram tatiline giderken aracın önü PKK'lılar tarafından kesilmiş.
Sedat Yabalak "öğretmen" olduğunu söylemiş ancak PKK'lıları ikna edememiş.
Polis memuru Sedat Yabalak, 3 çocuğunun gözü önünde araçtan indirilince eşi Burcu Yabalak arabadan fırlayıp, yalvarıp yakarmış. Ama eşini hızla dağlık alana götürmüşler.
'5 ay süreceğini bilseydim...'
Eşinin kaçırılmasının ardından kendisinin araçla yola devam ettiğini anlatan Yabalak, 4 saat boyunca Lice yakınındaki Abalı Karakolu'nda çocuklarıyla birlikte beklediğini, ardından zırhlı araçlarla Lice'ye, ardından da Diyarbakır'a götürüldüklerini anlatıyor.
Eşinin birkaç gün içinde serbest bırakılacağını ya da kurtarılacağını düşünmüş Burcu Yabalak. "5 ay süreceğini bilseydim, kesinlikle çocuklarımı bile bırakıp peşlerinden giderdim, öleceğimi bilsem dahi giderdim" diyor.
Ailelerin devletten beklentileri, bir an önce konuyu ele alıp çözüme kavuşturması. İstense bunun yapılacağına da inanıyorlar.
Burcu Yabalak'ın en büyük korkusu, kendisinin bir an bile unutmadığı eşinin "unutulması". Cümleleri kurarken, ağzından çıkacak bir lafla eşine zarar geleceği kaygısıyla hep temkinli.
'Davutoğlu hastaneye gönderdi'
Müslüm Altıntaş da 2 Ekim'de Erzincan'daki birliğine giderken kaçırılan bir asker.
Babası Şevket Altıntaş olay sonrasında psikolojik tedavi görmeye başlamış.
"Süreç kasıtlı olarak uzatıldı. Reklam malzemesi olarak kullanılıyoruz. Hükümet de konuya gerektiği kadar ağırlık vermedi" diyor.
Altıntaş ve Yabalak aileleri Ankara’ya hep bir umutla gelmişler. Son gelişlerinde CHP Grup Başkanvekili Levent Gök ve MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural ile görüşebilmişler.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da Meclis’teki makamında bir grup aileyi kabul etmiş. Altıntaş, yaşadığı solunum sorunu nedeniyle Başbakanın kendisini hastaneye gönderdiğini anlattı.
'Kendimi yakmayı bile düşündüm'
Şevket Altıntaş da konunun "hassasiyeti" ve çevresindekilerin "Sakın ön plana çıkma" şeklindeki telkinleri nedeniyle bir süre tepkisini gizlemiş. Ancak günlerce beklediği haber gelmeyince Ankara yollarına düşmüş. Yaşadıklarını, kesik kesik aldığı nefeslerle anlatıyor:
"Baktım olacak gibi değil. Ben gerçekten yemek yiyemiyorum, uyuyamıyorum. Sürekli gözümün önünde. Acaba (oğluma) işkence mi yapıyorlar, öldürdüler mi? Ses gelmedi, yanlış bir adım atmaktan da korkuyoruz, haklıyken haksız duruma düşmek var.
"Arkadaşlara bile konuşurken 'Onu söyle', 'Bunu söyleme' şeklinde konuşuyoruz. Bizi aptal gözüyle görmeyin. Farkındayız bazı şeylerin ama konuşamıyoruz.
"Şöyle izah edeyim; Ben bir cambazım. İpin üzerinde yürüyorum değneği sabit tutmam lazım, yoksa aşağı düşerim. Yapılacaksa bile yapmazlar birilerine sözümüz dokunur."
Baba Şevket Altıntaş, yaşadıkları çaresizlik nedeniyle konuya dikkat çekmek için sık sık “kendini yakmayı bile düşündüğünü” anlatıyor. “Şimdilik vazgeçtim” diyor.BBC Türkce