Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul!

Mehmet ŞENER

Acilen değişmezse eğer, bu çarpık uygulama devleti bile yıkar…

Bir kişiye dokuz, dokuz kişiye bir pul!

Öyle böyle değil, tam bir rezalet.

Vergi sistemindeki bu çarpık ve kokuşmuş uygulamanın behemehal değişmesi şart.

Şaka gibi…

İzmir’de 20 kişilik grup bir restorana gidiyor, (artık ne yiyip içtiyseler bile) kalkarken bir milyon 117 bin lira hesap geliyor!

İşin bu kısmı aslında beni çok da ilgilendirmiyor.

Paraları varmış ki, baksanıza itiraz etmeden o kallavi hesabı ödemişler.

Bir bakmak lazım, değirmenin o suyu acaba nereden geliyor!

Yine İzmir’de ve hem de aynı muhitte börekçi Ulver teyze var.

Besbelli Ulver teyze iyi kazanan ve de dürüst bir esnaf… 2023 yılında tamı tamına 2 milyon vergi ödemiş.

Pekii 20 kişilik müşterisine, bir milyondan fazla hesap çıkaran o meşhur restoran kaç para vergi ödemiş?

İşin şaka yanı işte burası:

Sıfır!

Merhum Necip Fazıl diyor ya:

Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allah’ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!

Bu nasıl bir vergi adaleti?

Daha önce de yazmıştım.

Hani bazı küçük iş yerleri götürü usulü vergiye tabidir…

Bu yasaya göre…

İstanbul’da İstiklal Caddesi’nde yılda milyar kazanan bir büfe ile Erzurum’da Sanayi Mahallesi’ndeki büfe de aynı vergiyi ödüyor!

Yani tam da Sultanü’ş Şuara’nın dediği gibi:

Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa!”

Milyonu geçen hesap faturası tahsil et, ama sıfır vergi öde!

Bu türden işletmeler, eskiden devlete ve millete karşı ayıp olmasın diye, rol icabı bir miktar vergi öderlerdi.

(Ödedikleri o verginin miktarı ise, metreslerine aldıkları kürkün parasından daha fazlası değildi ama…)

Günümüzde; aymazlık, utanmazlık, sorumsuzluk, yüzsüzlük ve yolsuzluk hudutları yıkmış durumda…

20 kişiden bir milyonun üzerinde hesap alan o restoranın, siz aylık gelirini varın hesap edin hele…

Nasıl oluyor da, “zarar ettim vergi veremeyeceğim” diyebiliyor?

Ve bunu da alışkanlık haline getirmiş üstelik!

Bu sebeptendir ki, Mehmet Şimşek’in de dediği gibi, “çok acilen değişmesi lazım.”

Genç nesil bilmez…

Eski Erzurum’da Mumcu, doktorların (şifa dağıttığı değil) finans merkeziydi!

Merkez Bankası gibi para basalardı.

Devletin hastanesine yatıracağı hastayı, önce orada soyup soğana çevirirlerdi!

Erzurum’da adı, “köylüye öküzünü sattıran doktor” namıyla geçenler vardı!

Ne hazindi ki…

Çoğunun yazlığı, kışlığı, sevgilileri ve de yurtdışında okuyan çocukları vardı da; bir tek vergi kaydı yoktu!

Eksik vergiyi geçtim; vergi vermiyorlardı, tek kuruş vergi…

Aynı şey bugün de sahil kentlerinde lüks işletmelerde vücut bulmuş durumda…

Bir tane kıytırık lahmacunu 2 bin liradan sat, ama devlete tek kuruş vergi ödeme!

Ne ala bir dünya değil mi?

Son seçim yenilgisinden sonra AK Parti kurmayları mütemadiyen toplanıp, “… nerede nasıl bir yanlış yaptık ki, bu hezimeti yaşadık” diye birbirlerine sorup duruyorlar ya…

Aslında görmek istemedikleri, ama mertek gibi gözlerine sokulan cevap tam da şudur:

Çünkü son yıllarda bu ülkede, pullar hiç mi hiç adil taksim edilmiyor.

Çünkü bu ülkede bir devlet yetkilisi, börekçi Ulver teyzeye vergisini düzenli ödediği için teşekkür etmediği gibi kimse de milyonluk hesaplar tahsil eden o kodamana hesap sormuyor!

Hazreti Ali ne muazzam bir ölçü koşmuş, anlayanlar için:

“Devletin dini adalettir.”