Bol bol su için

Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, az su içmenin vücudun tüm dengesini alt üst edebileceğini ifade ederek, “Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozuklukları görülebilir.” dedi.

Erzurum Güncel- Sağlığın korunması ve canlılığın sürdürülebilmesi için gerekli bir numaralı sıvının su olduğunu kaydeden Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Su vücudumuzun yüzde 55-75' lik kısmını oluşturur. Su; metabolizmanın düzenlenmesinde ve vücudumuzdaki tüm reaksiyonlarda görevlidir. Suyun zayıflama üzerine olan etkisi göz ardı edilemeyecek kadar fazla. Midede yarattığı hacimden dolayı daha az yemeyi ve metabolizmayı çalıştırıp günlük harcanan enerjiyi arttırıyor. Tüm bunlar düşünüldüğünde su içmek eziyet olmamalı, aksine keyif vermeli. Hücrelere oksijen ve besin öğelerinin taşınmasını, ayrıca atık ürünlerin taşınarak böbreklerden atılmasını sağlar. Ağız, göz ve burun gibi vücut dokularının nemlenmesini sağlar. Vücuttaki kan, gastrik sıvı, tükürük, amniyotik sıvı (gebelikte) ve idrar gibi vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur. Dışkının yumuşamasını sağlayarak kabızlığın önlenmesine katkıda bulunur. Cilt sağlığında, bağışıklık sisteminde, vücut ısısının denetiminde, ödemin atımında rolü vardır. Tükürük ve mide salgısında besinlerin sindirilmesinde görev alır. Kilo alıp vermeden dolayı oluşan sarkmaları sporla birlikte önler. Vücudun ihtiyaç duyduğu iz minerallerin pek çoğunu sağlar. Soğuk algınlığı, idrar yolu enfeksiyonları, böbrek taşları ve mesane kanseri riskini düşürür. Zayıflama diyetlerinde metabolizmayı çalıştırmanın yanında, midede hacim oluşturarak tokluk hissi vermede işe yarar. Su yaşamın vazgeçilmezleri arasında olmasına rağmen asıl problem su içme kültürünün geliştirilememesidir. Hiçbir sıvı içeceğin suyun yerini tam anlamıyla tutmadığını unutmamak gerekir.” diye konuştu.Su içmek için susamanın beklenmemesi gerektiğini ifade eden Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Erkeklerde 3,7 lt, kadınlarda 2,7 lt sıvı alımı olması gerekmektedir. Su dışındaki pek çok sıvı hayatımızda ciddi ölçüde yer alıyor. Çalışma hayatının vazgeçilmez ikramları çay, kahve, neskafe, meyve suları, bitki ve meyve çayları vb. içecekler. Bu içeceklerden bazılarının diüretik etkisi olduğundan vücudun ihtiyacı olan sıvıyı karşılamayacağı ve hatta vücuttan sıvı atımını arttıracağı için suyu su olarak içmek gerekir. Öğünlerden 30 veya 15 dakika önce alınan suyun metabolizmayı hızlandırma üzerine ve midede hacim oluşturarak öğünde fazla besin alımı engellemek adına göz ardı edilemeyecek faydaları bulunuyor. Son günlerde sıkça tartışılan konulardan biriyse yemek yerken su içelim mi? Eğer ki kişinin yemek yerken su içme alışkanlığı varsa bunu devam ettirmeli. Ancak tüketmiyorsa kendini de zorlamamalı. Çünkü bir öğünde sıvıyla birlikte midenin alabileceği kapasite bellidir. Yemekle birlikte su alındığında mideye daha az besin alınır. Su içilmeyen günlerde ise kalan kısım da yemekle doldurulmak istenir, daha fazla besin tüketilir. Suyun faydasını en üst düzeyde sağlayabilmek için yemeklerden 15 dakika önce su içmeli ve yemek sırasında su içme alışkanlığı varsa devam ettirilmelidir. Suyun; yemek yenildikten sonra alınan besinlerin sindiriminden, metabolik atıklarının dışarı atılmasına kadar her aşamada çok önemli görevleri vardır. Su, kabızlığa en iyi çaredir. Su eksikliği sırasında vücut, iç dokularından (özellikle de kalın bağırsaktan) su çekerek dışkının sertleşmesine, dolayısıyla kabızlığa yol açar. Yeterli su tüketildiği takdirde bağırsakların çalışması normal seyrinde olur ve kabızlık önlenir.” şeklinde konuştu.Az su içenlerde yorgunluk, dikkat güçlüğü ve hafıza bozukluklarının görülebileceğine vurgu yapan Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, şu bilgilere yer verdi:“Sağlıklı yetişkin bir erkekte vücut ağırlığının yüzde 60’ını, kadında yüzde 50’ sini su oluşturur. Bu oranlar yenidoğan bir bebekte yüzde 70- 75 iken yaşla birlikte azalır. İnsan beyninin yüzde 95’i ve akcigerlerin yüzde 90’ını su oluşturur. Vücuttaki bütün sistemler, organlar ve hücreler yeterli su olmadan fonksiyonlarını sürdüremezler. Hücre içinde gerçekleşen bütün hayati metabolik olaylar ancak hücre içinde su yeterli ise gerçekleşebilmektedir. Vücut sıvısının yüzde 2 gibi küçük bir oranda azalması bile hafif yorgunluk, yakın hafizada hafif bozulma, dikkati toplamada ve yapılan işe odaklanmakta güçlüklere neden olur. Vücut sıvısının azalmasına basitçe “dehidratasyon” denir. Gün boyu devam eden hafif yorguluğun en sık nedenlerinden biri de hafif dehidaratasyondur. Yeterli su içip içmediğinizi test etmek için 3 küçük ipucu. Susuzluğunuzu gidermek için içtiğiniz su miktarının en az 2 katını tüketin. Günboyu ve sık sık su için ve su içmek için susamayı beklemeyin. İdrar renginiz koyu sarı renkli ise yeterli miktarda su içmiyorsunuz demektir. İdrar renginiz koyu sarıdan açik ve şeffaf renge dönüştüğünde yeterli miktarda su tüketiyorsunuz demektir. Vücutta fazla miktarda sıvının olduğuna işaret eden durumlarda (bacaklarda ödem ve karında asit); kalp yetmezliği, böbrek yetmezligi, siroz ve kronik karaciğer hastalığı gibi zaman zaman sıvı alımının belli bir miktarla kısıtlanması tedavinin önemli bir parçasıdır. Bu gibi durumda olan hastaların doktorlarının tavsiyelerine uymaları daha doğru olacaktır.”

Eğitim Haberleri

Milli Eğitim Bakanı Tekin: İnandığımız eğitim anlayışının yolunu açmak istiyoruz
81 il arasından seçildi... Anadolu'nun önsözü Erzurum