Alınan bilgiye göre, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma, Kadının Statüsü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, TRT, Ceza ve Tevkifevleri, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri, Emniyet, İller İdaresi, Mahalli İdareler, Konsolosluk İşleri ve Çalışma genel müdürlükleri ile Milli Eğitim Bakanlığına bağlı İlköğretim, Okul Öncesi Eğitimi, Özel Eğitim Rehberlik ve Danışma Hizmetleri, Çıraklık Yaygın Eğitim, Eğitim Teknolojileri ve Dış İlişkiler genel müdürlükleri ile Strateji Geliştirme ve Eğitim Araştırma ve Geliştirme Dairesi başkanlıklarının temsilcileri, zorunlu eğitim yaşında olduğu halde okula gidemeyen çocuklar sorununun ele alındığı ''İlköğretim Erişimin ve Devamının İzlenmesi'' konulu toplantıda bir araya geldi. Toplantıda, MEB İlköğretim Genel Müdürlüğünün, okula gitmeyen çocuklarla ilgili çalışmada elde edilen sonuçlar, diğer kurumların temsilcileriyle değerlendirildi. İlköğretim Genel Müdürlüğünün Adrese Dayalı Kayıt Sistemi veri tabanından yararlanarak belirlediği, ''zorunlu eğitim çağında olduğu halde okula gitmeyen çocukların yoğun olduğu iller ve çocukların okula gitmeme nedenleri''nin diğer kurumların temsilcileriyle paylaşıldığı toplantıda, bu çocukların okula kayıtlarının yapılması ve devamlarının sağlanması için işbirliği yapılması benimsendi. -DEKLARASYON- Söz konusu kurumlar, toplantıda ''İlköğretime Erişim ve Devamın İzlenmesi İşbirliği Deklarasyonu'' hazırladı. Deklarasyonda, şunlar kaydedildi: ''İnsan gücü kaynağı ve ekonomik kalkınmanın itici gücü olan eğitim, bir toplumu millet yapan ve kısaca 'kültür' adı verilen unsurların yeni kuşaklara aktarılmasında ve çoğulcu bir demokratik toplumun temel ilişkilerinin benimsetilmesinde büyük önem taşır. Bu sebeple okullaşma süreci artırılıp ve eğitimin niteliği yükseltilerek toplumda cinsiyetler arası eşitliğe sahip bir bakış açısıyla bireyler arası anlayış, barış, hoşgörü geliştirilip demokratik yaşama, toplumsal ilerlemeye ve böylece uluslararası barış ve güvenliğe katkı sağlanacaktır. Bu hedefe ulaşmak için işbirliği toplantısına katılan bütün kurumlar, hizmet alanlarında yer alan eğitime erişimin önündeki bütün engelleri kaldırarak, zorunlu eğitim çağındaki kız ve erkek tüm çocukların ilköğretim erişimlerinin sağlanmasında işbirliği içinde çalışacaktır.'' -MEB KURUMLARDAN NE İSTEDİ?- MEB, toplantıya katılan kuruluşları, neler yapabilecekleri konusunda da bilgilendirdi. Bu çerçevede, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden hakkında adli soruşturma ve kovuşturma başlatılan 6-14 yaş grubu çocuklara ait bilgilerin İlköğretim Genel Müdürlüğüne bildirilmesi, tutuklu ve hükümlü zorunlu eğitim çağındaki çocukların eğitimini sağlamaya yönelik il ve ilçe milli eğitim müdürlükleriyle işbirliği yapması; Kadının Statüsü Genel Müdürlüğünden kız çocuklarının eğitime erişimini engelleyen nedenler konusunda yerel koşulları dikkate alarak niceliksel ve niteliksel araştırmalar gerçekleştirmesi, kız çocukların eğitime erişimini artırmak amacıyla başarılı başka ülke örneklerini inceleyerek Türkiye'de uygulanmasına önderlik etmesi istendi. Ayrıca Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğünün, ''kontrol ve denetim dışında kalan tarımda ve sokakta çalıştırılan çocuklara yönelik yeni mevzuat düzenlemeleri yapabileceği, 15 yaş altında sanayide çalışan çocuk kalmaması için iş yeri denetimlerini artırabileceği; işverenlerin, sendikaların ve meslek örgütlerinin çocukların çalıştırılmasının olumsuz etkileri konusunda aile duyarlılığını artırmak için eğitim çalışmaları yapmalarını sağlayabileceği belirtildi. Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünün, yoksulluk nedeniyle sokakta, sanayide ve hizmet sektöründe, mevsimlik gezici geçici tarım işliğinde ve ev hizmetlerinde çalışan çocukların ailelerine sosyal ve ekonomik destek sağlanmasına yönelik aile araştırmaları yapabileceği; sokakta çalışan çocuk kalmaması için sosyal incelemelerde bulunarak destek çalışmaları yürütebileceği; aileleri, çocukların sokakta çalışmalarının olası riskleri konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürütebileceği, çocuk işçiliğiyle mücadele konusunda kolluk güçlerinin ve zabıtaların bilinçlendirilmesi sağlayabileceği kaydedildi. Emniyet Genel Müdürlüğünün, suça sürüklenen çocukların eğitim durumlarını tespit ederek, okula yönlendirilmesi için İlköğretim Genel Müdürlüğü ile işbirliği yapması, eğitim hakkı ve eğitimin önemi konusunda çocuk polisi birimlerini bilgilendirmesi istendi. Özürlüler İdaresi Başkanlığının, özürlü çocukların eğitime erişimini engelleyen nedenler konusunda yerel koşulları da dikkate alarak araştırmalar yapabileceği, bu çocuklarla ilgili hukuksal ve kurumsal düzenlemeler gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetler yürütebileceği, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapabileceği ifade edildi. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünden adresinden taşınan, adresi bilinmeyen veya TC kimlik numarası sorunu olan çocuklar konusunda destek talep edildi. -OKULA GİTMEYEN 326 BİN ÇOCUK- MEB'in okula gitmeyen çocuklarla ilgili geçen eğitim-öğretim yılında yaptığı çalışma sonucunda Türkiye'de zorunlu eğitim çağında ''okula kayıtsız'' 326 bin 513 çocuk saptanmıştı. Okula gitmeyen çocukların en fazla olduğu iller İstanbul, Ankara, Şanlıurfa, Van, Gaziantep, Kahramanmaraş, Muş, Mersin, Diyarbakır, Erzurum, Mardin, Ağrı, Batman, Hakkari ve Adana olarak sıralanmıştı. ''Eğitime erişimin'' önündeki engeller ''Nüfus ve Adres Kaydıyla İlgili Sorunlar'', ''Çalıştırılan Çocuklar'', ''Engellilik Hali'', ''Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Nedenler'' başlıkları altında toplam 26 nedene göre sorgulanmış, okula gitmeyen çocukların bir kısmının sistemde görünen adreslerinde bulunmadığı, nüfus bilgilerinde sorun olduğu belirlenmişti. Yoksulluk nedeniyle masrafların karşılanamaması, çocuğun özürlü olması ve geleneksel ve ailevi nedenler ile çocuk fiziksel olarak küçük veya büyük göründüğü için ailenin okula göndermek istememesi, göçebe halinde yaşama gibi nedenler de okula göndermeme gerekçeleri arasında yer almıştı.