Bu iddia çok tartışılacak!

Erzurum gün olmasın ki, bir tartışmanın içinde yer almasın. Yine Erzurum mühim bir iddiayla gündeme getirildi. İşte o çok konuşulacak ve tartışılacak olayı usta gazeteci Mehmet Şener yazdı…

Erzurum Güncel- İşte Mehmet Şener'in o çok konuşulacak yazısı...Ben "yok" diyorum ama yanılıyorsam tarihçiler düzeltsin:Erzurum'da sırf çarşaf giyindiği için bir kadın asılmadı...…İşte yanı başımızda koskoca Atatürk Üniversitesi ve o üniversitenin çok köklü bir kurumu olan tarih fakültesi var. En doğru, en yansız bilgiyi oradaki kıymetli hocalarımızdan alabiliriz. Lütfen birileri çıkıp şu bilgiyi ya teyit etsinler, ya da düzeltsinler. Soru şu:-Cumhuriyet'in ilk yıllarında Erzurum'da bir kadın sırf çarşaf giyindiği için Cumhuriyet Caddesi'nde güpegündüz asıldı mı eğer asıldıysa bu kadın kimdi?Tarih hocalarımızın ne susma gibi bir lüksleri var, ne de "aman bana ne" deyip geçiştirme sadedinde değiller. Çünkü Erzurum'u da yakından ilgilendiren bir yanıyla Cumhuriyet tarihine ağır bir suçlama, hatta çirkin bir karalama söz konusu.Halen Ankara'da, (ne demekse) "düz savcı" olarak görev yapan ancak bir dönemler kaleminden kan damlayan Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel, yayımladığı "Nuh'un Gemisi" adlı eserinde böyle bir iddiaya yer veriyor ve bu iddianın sahibi olarak da Fetullah Hoca'yı gösteriyor.O kitapta yine Hocaefendi kaynak gösterilerek deniliyor ki, "Erzurum çok dindar ve sade bir Osmanlı şehri idi. Ne zaman ki ordu Erzurum'a geldi, şehrin yapısı, inancı, gelenekleri ve kültürü bozuldu."Hocaefendi Amerika'da olduğu için belki bu yazdıklarımızdan hiç haberdar olmayacak, belki de bahse konu kitabı bile duymamıştır.Nuh Mete Yüksel, çok yakında yasa zoruyla emekliye sevk edilecek bir yargı insanı...…Günümüzde artık ne şöhreti ne de etkisi var. Fakat 2000'li yılların başında, Nuh Mete Yüksel denildiğinde akan sular dururdu. O yan yana yürüyen birkaç kişiyi istese "örgüt üyesi" diye, tutuklatır ve ağır cezalar gerektiren maddelerden davalar açardı.O'nun önünde eğilen ve O'na serenat edenlerin sayısı hiç de küçümsenecek miktarda değildi.Adam oturup bir kitap yazmış. İsmiyle de uyumlu olsun diye, kitabın adını da "Nuh'un Gemisi" koymuş. Doğrusu kitabı bütünüyle okuma imkanım olmadı ama geriye çok bir şey de kalmadı.Nuh Mete Yüksel'in, Fetullah Hocaefendi ile nasıl uğraştığını, O'nun hakkında hangi fezlekeleri düzenlediğini biliyoruz. Gençler bu ismi unutmuş olabilir ama biz yaştakiler o günleri çok iyi hatırlayacaktır.O kitapta diyor ki, "Ben Gülen soruşturmasını yaparken bu bilgilere ulaştım". Buna göre güya Hoca demiş ki, "Erzurum'da sırf çarşaf giydiği için bir kadını Cumhuriyet Caddesi'nde astılar.Doğru; ama bir şartla doğru...…Cumhuriyet tarihinde Erzurum'da bir kadın asıldı. Tamam… Ama o kadın çarşaf giydiği için değil, şu çok tartışmalı olan İstiklal Mahkemesi'nde, şapka isyanına karıştığı için asılmıştı. Adı da, Şalcı Şöhret Ana'dır...…Çarşaf giyindiği için asılmış olması mümkün değil, zira tarihi belgelerden görüyoruz ki o yıllarda Erzurum kadını çarşaf diye bir örtünme biçimi bilmiyor. Bizim kadınımız örtünmek için halen geçerliliğini koruyan ihramı kullanmıştır. Çarşaf çok sonraki yıllarda üretilen bir akımdır ve şehrin iklim yapısı yüzünden çok uzun ömürlü de olmamıştır. Çarşafın yerini, manto ya da eskiden olduğu gibi ihram almıştır.Bu, bizim çalakalem verdiğimiz bir bilgi. En doğrusunu illa ki tarihçilerimiz söyleyecektir.Keşke Fetullah Hocaefendi bizi duyuyor olsa da bir cevap verse:-Bu ifadeler kendisine mi ait yoksa ünlü savcının O'nun adına yaptığı bir yakıştırma mı?Aynı şekilde, "… Ordu Erzurum'a geldi, Erzurum'un ahlakı bozuldu" biçimindeki iddia da yenilir yutulur gibi değil.Kişisel görüşüm şudur:Vaktiyle başörtüsüne "futurat" yani ayrıntı diyen ve ömrünü ilme adamış bir Hoca'nın, hem de bu şehrin tarihine vakıf olmasına rağmen kalkıp da, "Cumhuriyeti kuranların ilk yıllarda sırf çarşaf giydiği için bir kadını Cumhuriyet Caddesi'nde asmıştır" diyeceğine ihtimal vermiyorum."Cumhuriyet tarihinde Erzurum'da bir kadın asıldı" demek ayrı, "Çarşaf giydiği için asıldı" demek çok ayrı şeyler. Çünkü ne Atatürk ne de şedit uygulamalarına rağmen İnönü, devri iktidarlarında kadının kıyafetine dönük bir yaptırımda bulunmamışlar. Erkeklerin şapka giyinmesi zorunlu tutulmuş, hatta bu uğurda haksız biçimde onlarca insan darağacına çıkarılmış ama kadının kıyafetine dair bir zorlama olmamıştır.Bu arada "şapka isyanına destek verdi" diye asılan Şalcı Şöhret Ana'nın idam edilmesi de, başlı başına bir faciadır. Tıpkı Kel Ali'lerin astığı öteki masumlar gibi...…Şalcı Şöhret Ana ne yapmış olabilir ki, nasıl bir örgüt kurup da asileri örgütlemiş olabilir ki, "önce asalım, sonra savunma alırız" anlayışındaki bir düzmece mahkemede "idamlık suçlu" bulunmuş olsun...…Bu sorulara cevap verecek kişiler tarihçilerimizdir. Onlar konuşsun ki ,toplum da tarihimizi doğru bilsin. Erol Kürkçüoğlu hocam kusura bakmasın ama bu şehrin tarihi sadece Ermeni mezaliminden ibaret değil. Bir de böyle iddialar var işte...…Merhum Mehmed Akif diyor ki, "Gelenin keyfi için geçmişime sövemem"Ben de o ilkeyi savunuyorum ve aynı inançtayım. Fetullah Gülen, bu toprakların, bu kültürün ve bu iklimin pişirdiği bir insan...…Şayet mevcut sistem ilim tahsil etmenin önüne başörtüsünü engel olarak koyuyorsa, "başörtüsü futurattır" diyen bir düşünce adamının kalkıp da, "çarşaf giydi diye Erzurum'da kadın astılar" diyeceğine ihtimal vermiyorum, vermek istemiyorum.Kitap orada...…Merak edenler okuyabilir. Nuh Mete Yüksel, Hocaefendi adına böyle iddia ediyor.Dedim ya, keşke Hocaefendi'nin bu tartışmadan haberi olsa ve bir açıklama yapsa...…Bir de tarihçilerimiz mutlaka konuşmalıdır. Onlar konuşsun ki tarih, dedikodularla örülmüş bir efsane olmaktan kurtulsun. Soru çok ama bu soru çok basit:-Erzurum'da bir kadın çarşaf giydi diye idam edildi mi, edilmedi mi?

Erzurum Haberleri

Havada asayiş berkemal
'Aile hekimlerimize güvenilirse birçok hastalık çözülebilir'