Erzurum Güncel- Yalçın “Kötü pozisyonda uzun süre oturma, depresyon, sıkça boynun öne doğru eğilerek çalışılması boyun fıtığının başlıca nedenleridir. Son zamanlarda artan cep telefonu kullanımı, sabit pozisyonda çalışma boyun fıtığı riskini arttırıyor” dedi.
Pendik Medipol Üniversitesi Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümünden Uzm. Dr. Şevket Yalçın, Covid-19 pandemisinde boyun fıtığı görülme oranının arttığına dikkat çekerek açıklamalarda bulundu.
Dr. Yalçın, boyun ağrılarının bel ağrısından sonra en fazla karşılaşılan kas iskelet sistemi yakınması olduğunu belirterek “Erişkinlerin 2/3’ü hayatlarının bir döneminde boyun ağrısı yaşıyor. Çoğunluğu omurga çevresi ve yumuşak dokudan kaynaklanmakla birlikte, omurga dışı dokulardan yansıyan ağrılar da olabilir. Hastanın öyküsü ve fizik muayenesi ayırıcı tanı açısından çok değerlidir. Boyun ağrısı farklı anatomik yapılardan ve birçok hastalıktan kaynaklanabilir. Boyundaki tendonlar, bağlar, paraservikal kaslar, intervertebral diskler, servikal sinir kökleri ve faset eklemlerin her biri ağrı kaynağı olabilir” dedi.
YAŞLA BİRLİKTE BOZULMA GELİŞİYOR
Dr. Yalçın, servikal disk hernisi yani boyun fıtığının nasıl geliştiğini ise şu şekilde açıkladı: "Omurga omur denilen birbirine bağlı kemikler serisinden oluşur. Omurlar birbirlerine bir disk ve faset eklem denilen iki küçük eklemle bağlıdır. Bir omuru diğerine bağlayan disk, vertebraların arasındaki bir yastık ya da amortisör gibi görev yapar. Yaşlanmayla beraber diskin merkez yapısı su içeriğini kaybetmeye başlayabilir ve diskin fonksiyonlarında bozulmaya yol açabilir. Bu durumda diskin merkez yapısı dış tabakadaki yırtıktan sinirler ve omuriliğin geçtiği kanala doğru taşmasına neden olabilir. Bu duruma disk hernisi yani fıtık denir."
CEP TELEFONU BAĞIMLILIĞI DA ARTIRIYOR
Boyun fıtığına neden olan faktörleri de Dr. Yalçın, şöyle sıraladı:
"Kötü pozisyonda uzun süre oturma, artan yaş, ağır fiziksel işlerde çalışma, çalıştığı işte mutsuzluk ve depresyon, sık sık baş ağrısı öyküsü, sık yapılan boyun fleksiyonu (boynun öne doğru eğilerek çalışılması), ani hareketler ve travma başlıca nedenlerdir. Son zamanlarda artan cep telefonu kullanımı, masa başında uzun süreli çalışma, sabit pozisyonda çalışma boyun fıtığı riskini arttırıyor."
AĞRI, UYUŞMA VE SPAZMA DİKKAT
Dr. Yalçın, boyun fıtığı belirtilerine ilişkin, "Boyun fıtığı boyunda ağrı, omuzlara yayılan ağrı, ellerde ve kollarda parestezi (uyuşma) ve hissizlik, güçsüzlük, boyun kaslarında spazma yol açabilir. Sabah uyanınca daha kötü hissedilen ağrı ise uygun olmayan yastık seçimi veya uygunsuz uyuma pozisyonlarına bağlı olabilir. Boyun fıtığıyla sıkça karıştırılabilen nedenlerden birisi de miyofasyal ağrı sendromudur" dedi.
Dr. Yalçın, "Kas içi tetik nokta, gergin bantlar ve basınca karşı hassasiyetle karekterize lokalize ağrılardır. Servikal paravertebral kaslar ve trapeslerde sıklıkla görülür. Özellikle kötü postürde uzun süre çalışanlarda görülür. Hasta tipik olarak boyun üst trapes ve scapula çevresi ağrıdan ve tutukluluktan yakınır. Ağrı referans zonu ile kola yayılabilir ama nörolojik bir bulgu eşlik etmez" diye konuştu.
MASAJ, EGZERSİZ, YAKI UYGULANABİLİR
Hastaların yüzde 90’ında cerrahiye gerek duyulmadığını ifade eden Dr. Yalçın, "Tedavide analjezikler, kısa süreli istirahat ve sonrasında postür eğitimi ve egzersizleri önerilir. Bunun yanında fizik tedavi, manipülasyon, masaj tedavisi uygulanabilir. Halk arasında yakı tedavisi olarak bilinen bant tedavisi kas ağrılarında kullanılabilir. Yakı tedavisi ciltte kızarıklık, hassasiyet varsa, gebe veya emziriyorsanız kullanmamalısınız" dedi.
Dr. Yalçın "Yakı tedavisi kasları ısıtarak kasların yumuşamasını sağlayabilir. Boyun ağrılarında masaj ve manipülasyon tedavi bu konuda eğitimli kişiler tarafından yapıldığında ağrıyı azaltabilir. Bu tedaviler doktor kontrolünde yapılmalıdır. Boyun fıtıklarında ilaç tedavisine, traksiyona ve iyi tasarlanmış fizik tedavi programına tatmin edici bir yanıt vermemiş hastalarda servikal steroid epidural enjeksiyon uygulanabilir. Hastaların yüzde 90’ında cerrahi tedaviye gerek yoktur. Konservatif tedaviye dirençli 6-12 hafta süren şiddetli ağrı veya ilerleyici nörolojik defisit varlığı durumlarda cerrahi düşünülmelidir" diye konuştu.