Erzurum Güncel- Erzurum Havalimanında CHP lideri Kılıçdaroğlu ile beraberindeki 120 kadar milletvekilini taşıyan uçağın inmesini beklerken, karşılama için gelen Erzincanlı partililerle koyu bir sohbetin içinde buldum kendimi.
Hacer K., başörtülü bir kadın.
Ev hanımı.
Yüksekokul mezunu.
Erzincan’da 1994’ten 2004’e kadar Milli Görüş’ün içerisindeymiş. Saadet Partisi’nde görev yapmış. Vefat ettiği güne kadar Erbakan’a oy vermiş. Sonra AK Parti’ye.
Köse, artık “CHP’liyim” diyor.
“Neden?” diye sordum.
“Türkiye’de adalet yok, eğitim yok. Bunların gitmeleri gerekiyor” diye yanıtlıyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarından çok etkilendiğini anlatıyor.
Başta, yakın çevresi yadırgamış.
“CHP’ye oy vermek günahtır” diye itiraz etmişler.
Eşi mi?
O hala AK Partiliymiş.
Köse, “Eskisi gibi savunmuyor ama toz da kondurmuyor” diyor.
Parti rozetini Kılıçdaroğlu’nun takmasını istiyor.
Bu yüzden eşine haber vermeden, Erzincan’dan Erzurum’a gelmiş.
Tek bir endişesi var Köse’nin.
“CHP’ye katılacak diye başını örttü” denilmesinden kaygılanıyor. “Ben çocukluğumdan beri kapalıyım” diyor.
Bir kez daha Erzurum’dan Ankara’ya
Sohbetin sonuna geldiğimizde, CHP’lileri taşıyan uçak piste indi. Havalimanı çıkışında coşkulu bir karşılama töreni oldu.
Bir bar ekibi Erzurum barı çekti.
CHP liderinin, 2 Ağustos’tan itibaren grup toplantılarını Anadolu şehrinde yapmasının, ilk durak olarak Erzurum’u seçmesinin elbette ki tarihsel ve güncel sebepleri var.
Atatürk, 1919’da Samsun’a çıktıktan iki ay sonra Erzurum’a ayak bastı ve 23 Temmuz-7 Ağustos arasında yapılan kongrenin başkanlığına seçildi.
Kongrede, Kurtuluş Savaşı’nın rotası çizildi.
Atatürk, sırtını Erzurum’a vererek, Sivas’a ve Ankara’ya yürüdü.
Atatürk, 103 yıl önce “Kuvayi Milliye’yi amil (Milli güçleri etken) ve milli iradeyi hakim kılmak” için saltanata karşı mücadeleyi nasıl Erzurum’da başlattıysa, Kılıçdaroğlu da tek adam iktidarına karşı bu şehirden yola çıkıyor.
Basmakalıp suçlamalar
CHP lideri komşu illerden gelen belediye başkanları, il başkanları ve partililerce coşkuyla karşılandı. Heyet CHP’nin kurduğu Kongre Kitap Kafe’de soluklandı. Erzurum Kongre Binası’na gidildi. Kılıçdaroğlu esnafı ziyaret için Kongre Caddesi’ne yöneldi.
Bu ana kadar Erzurum, sayım günü ıssızlığı içindeydi. Günlerden salı olmasına rağmen sokaklarda birkaç insan vardı.
Kimi “Hava sıcak, ondan” dedi.
Kimi “Yazın üniversiteliler memleketine döndü” diye konuştu.
Kimi dedi ki: “Köylüler köylerine çekildi.”
CHP lideri, sokaktaki Erzurumlularla bu gezi sırasında yüz yüze gelecekti. CHP’lilerde “Erzurum halkının yönelteceği eleştiriler” başlıklı bir not vardı. Bu notu günler öncesinden Erzurum’a gelerek halkla görüşen CHP’li milletvekilleri girdikleri diyaloglar ve muhatap oldukları soruları süzerek hazırlamıştı. Ders notu gibiydi.
Bu notta 24 madde var.
Bazıları şöyle:
-HDP ile iş birliği yapıyorsunuz
-Din düşmanısınız
-İş Bankası’nı yiyorsunuz
-Alevi partisisiniz
-Adayınız kim
-Eleştiri var ana çözüm önerisi yok
-Başörtüsü düşmanısınız
-Ezanı Türkçe okuttunuz
-Ekmeği, yağı karneyle verdiniz
-Camileri kapatınız
-Komşu ülke ilişkileri nasıl olacak
-Yerli ve milli değilsiniz
-İHA ve SİHA’lar sizin iktidarınızda ne olacak
-Siz geldiğiniz zaman çalmayacak mısınız
-Suriyeli konusundaki net tavrınız ne
-Erzurumspor hakkında ne düşünüyorsunuz
-Erzurum’a özel bir istihdam planınız var mı
-KYK borçları silinecek mi
-Öğrenciler için sosyal imkanlar ne olacak
-CHP Erzurum’a önem göstermiyor, gelip gidilmiyor, kapılar çalınmıyor, CHP büyükleri Erzurum’u yıllarca dışladı
-İktidar değişirse mevcut iktidar partisi yargılanacak mı
-LGBT’yi neden destekliyorsunuz
-Selahattin Demirtaş’ı hapisten çıkaracak mısınız
- İstanbul Sözleşmesi’ni neden savunuyorsunuz? Bu sözleşme ailenin parçalanması için kolaylık sağlamıyor mu?
Uzayıp giden liste Cumhur İttifakının CHP’ye yönelik basmakalıp suçlamalarını kapsıyor. Ancak bu suçlamaların bir kara propagandadan ibaret olmadığını, muhafazakar ve milliyetçi kimliği baskın olan Erzurum’da kitlesel bir kabule dönüştüğünü gösteriyor. Nitekim CHP’yi HDP ile iş tutmakla suçlayan vatandaşla Kılıçdaroğlu arasındaki diyalog kameralardan kaçmadı.
Kılıçdaroğlu, Kongre Caddesi’nde esnafları gezerken, bu liste hükmünü yitirdi. Çünkü sokağın yakıcı gündemi, bu notta kaleme alınanlardan farklıydı.
Örtülü bir Kürt kadın, “Kiramı ödeyemiyorum” diye yardım istedi.
Esnaf “Bağ-Kur borçlarımı veremiyorum” dedi.
Bir adam, üniversite mezunu çocuğuna iş bulamadığından yakındı.
Tekmanlı köylüler Alevi oldukları için yollarının bozuk, içme sularının kesik olduğunu bildirdi.
‘Vatandaş fişlenme korkusunda’
Kılıçdaroğlu ile bir dükkandan çıkıp diğerine girerken, Fahrettin İ. adlı yurttaş elime bir not tutuşturup savuştu.
O an bakamadım.
İstanbul’a dönünce okudum.
Notta şu ifadeler yazıyor:
“Vatandaş fişlenme korkusunda.
Yardımların kesileceğinden korkuyorlar.
6’lı masaya sahip çıkın, millet size sahip çıkacak.
Milletin dini ve milli duygularına halel getirmeyin.
Kamuoyu yoklamasına bakmayın.”
Fahrettin İ.’nin notu, yalnızca Erzurum’daki değil, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’da vatandaşın ruh halini özetliyor. AK Parti yarattığı baskı ve korkudan kaynaklı suskunluğu, ceberut iktidarına yönelik bir rıza sayıyor.
Millet İttifakı tek çatıda birleşirse…
Kılıçdaroğlu, grup toplantısına çevre şehirlerden de yoğun katılım vardı. Salon tıka basa doluydu. CHP liderinin kendisinden söz ederken “Bay Kemal” demesi salonu keyiflendirdi. O konuşurken, Cumhurbaşkanına ve iktidara çatan cümleler yükseldi salondan. Erzurum’un üzerlerine ölü toprağı serpilmiş sosyal demokratlarının yüzü yıllar sonra güldü.
CHP, 2018’de son genel seçimde Erzurum’da 18.508 oy ve yüzde 4.2’lik oranla beşinci parti olabildi.
Bu şehirde AK Parti, yüzde 58 oy alıyor.
Cumhur İttifakı’nın toplam oyu yüzde 73.5, Millet İttifakı’nın ise yüzde 14.2.
Yapılacak seçimde hem AK Parti’nin, hem de Cumhur İttifakı’nın gerileyeceği tahmin ediliyor. İyi Parti’de gözle görülür bir artış var. Bir milletvekili çıkarmasına kesin gözüyle bakılıyor. HDP’nin de bir temsilci çıkarabileceğinden söz ediliyor.
Millet İttifakı, şehirde İyi Parti’nin çatısı altında ve tek bir listeyle çıkarsa milletvekili sayısını ikiye yükseltebilir.
Cumhurbaşkanlığı kampanyasıyla birlikte esecek rüzgar, Erzurum’da AK Parti’nin ceketini astığı sandalyeleri yerinden oynatabilir.
Gün sonunda otele dönerken, Erzincanlı CHP’liler ve Hacer Köse ile karşılaştım. Köse, parti rozetini takma hayalini gerçekleştiremediği için biraz buruktu.
Olsun.
Dönerken çok mutluydu.
Zaten artık yakasında Atatürk rozeti vardı.
Anadolu Jet, THY ile aynı fiyata bilet satıp sadece su veriyor
CHP’nin Erzurum çıkarmasını takip etmek için salı günü İstanbul Havalimanı’ndan kalkan uçakla bu şehre gittim. Ertesi gün Erzurum Havalimanı’ndan uçağa binip Anadolu Yakası’ndaki Sabiha Gökçen Havalimanı’na indim. Giderken THY ile, dönerken Anadolu Jet ile uçtum.
Bu ayrıntıyı neden mi veriyorum?
THY, 2008’de ülke içerisinde ucuz ulaşım için Anadolu Jet adlı alt firmayı kurmuştu. İstanbul Sabiha Gökçen ile Ankara’daki Esenboğa havalimanlarından çok sayıda şehre uçuş düzenleyen Anadolu Jet, yurt dışına da sefer gerçekleştiriyor.
THY ve Anadolu Jet, iki yıl önce salgını gerekçe gösterip yiyecek ve içecek servisi sonlandırdı. Yalnızca su verildi. Yasaklar kalkınca THY, servisi yeniden başlattı. Fakat Anadolu Jet yalnızca su vermeye devam ediyor.
Oysa bilet fiyatları THY’den aşağı kalır değil, hatta hemen hemen aynı. Uçak sayısındaki yetersizlikten ötürü Anadolu Jet’te yer bulmak mümkün olmuyor.
Şöyle düşünün:
İstanbul ve Sabiha Gökçen havalimanlarından aynı saatte ve aynı bilet fiyatıyla Trabzon’a havalanan iki uçaktan birinde yemek servisi verilirken, diğerinde sadece su içilebiliyor.
THY, artan maliyeti gerekçe gösteriyor.
THY’yi zarar ettirmeyen ikram, Anadolu Jet’te neden külfete dönüşüyor ki?
Cemevi saldırısındaki soru işaretleri
Aleviler Kerbela’da Hazret-i Hüseyin ve taraftarlarının katledilmesini anmak için Muharrem ayında yas orucu tutuyor.
Bu yıl Muharrem’in birinci günü olan 30 Temmuz’da Ankara’daki üç cemevi ve bir köy derneğine saldırıda bulunuldu. Saldırgan Ahmet Ozan K., dün tutuklandı, iki şüpheli ise ev hapsi konularak, serbest bırakıldı.
Yanıtlanmayı bekleyen bir dizi soru var.
Örneğin…
İzmir’de yaşayan ve Eskişehir’de üniversite öğrencisi olan 25 yaşındaki Ahmet Ozan K., saldırı için Ankara’ya gidiyor.
İzmir ve Eskişehir’de cemevi yok mu?
Var.
Hem de onlarca!
O halde, ne diye provokasyonu gerçekleştirmek için başkentin yolunu tuttu?
Dahası…
Saldırdığı Alevi inanç kuruluşları ise birbirine taban tabana, hatta zıt siyasi görüşlere sahip. Çankaya’daki Türkmen Alevi Vakfı, iktidara yakın bir duruş gösteriyor. Vakıf Başkanı Özdemir Özdemir, kendisini ülkücü olarak tanımlıyor, AK Parti’ye oy veriyor.
Mamak’taki Ana Fatma Cemevi’nin yönetimi ise HDP’ye yakın. Şah-ı Merdan Kültür Evleri Yaptırma ve Yaşatma Derneği, geleneksel bir çizgide.
Üç farklı çizgideki cemevinin seçilmesi tesadüf mü?
Bir kaynağım, Ahmet Ozan K.’nın internette arama motoruna “Cemevi” yazarak, karşısına çıkan adreslere yöneldiğini savunuyor.
Peki Ahmet Ozan K.’nin 45 dakikada bu üç cemevine saldırması mümkün mü? Ankara’yı bilenler araçla bu üç adrese gidilebileceğini söylüyor.
Diğer taraftan…
Ahmet Ozan K., ilkinde bir kadını bıçaklıyor, ikincisinde binayı taşlıyor, üçüncüsünde cemevinin içine sandalye atıyor. Olabildiğince tuhaf bir saldırı silsilesi.
‘Biz ülkücüyüz, onlar Kürtçe semah dönüyor'
Dün Türkmen Alevi Vakfı Başkanı Özdemir’i aradım.
Özdemir’den, vakıfta görevli Mutlu Aydın adlı kadının uğradığı saldırıyı dinledim.
Şunları anlattı:
“Saldırgan saat 14.35’te vakfa geliyor. Beni soruyor. Aydın, benim çiftlikte olduğumu söylüyor. ‘Burada ibadet mi yapıyorsunuz?’ diyor. Üst kattaki cemevinin neden kapalı olduğunu soruyor. Alevilere küfrediyor. Kadının yüzüne yumruk atıyor. İyice dövüyor. Kaburgasına bıçakla vuruyor. Sonra kaçıyor.”
Özdemir, hedefin kendisi olduğunu iddia ediyor.
“Neden?” diye sordum.
Milli hassasiyetlerinden ötürü HDP ve CHP aleyhine açıklamalar yaptığını anlatarak, “Birilerinin zoruna gitti. Zaman zaman e-maille tehdit edildim” diyor.
Özdemir, saldırıya uğrayan kuruluşların hiçbir bağının olmadığını belirterek, "Ülkücü kökenliyim. Biz ‘Aleviler öz Türktür ve Müslümandır’ diyoruz. Diğeri Kürtçe semah dönüyor. Çok ilginç” diyor.
HDP’li Kenanoğlu: Kontrollü saldırı mı?
Bu görüşü HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da paylaşıyor. Tokat’ın Hubyar Sultan Ocağı’na bağlı olan ve önde gelen Alevilerden sayılan Kenanoğlu, soru işaretlerine dikkat çekiyor.
Kenanoğlu:
“İzmir’de cemevi yok muymuş! Bu cemevleri hem görüş, hem de mesafe olarak birbirine uzak. Mahalleli ‘Burada yaşıyoruz, hepsinin yerini biz bilmiyoruz” diyor. Bu adam İzmir’den geliyor, hepsini dolaşıyor. Bir de saldırı dediğin, sandalyeyle yapılır mı? Acaba kontrollü saldırı mı?”
“Ne demek istiyorsunuz?” diye sordum.
Kenanoğlu, “Şu an devletin Alevileri yanında görmek ve göstermek gibi bir ihtiyacı var” diye yanıt verdi.
Devrimciler ibadethanelere saldırmaz
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise “Bu saldırının arkasında örgüt bağlantısı var, yakında açıklayacağız” dedi.
İktidar yanlısı basında, Ahmet Ozan K.’nin arkadaşı Çağdaş Can B.’nin Devrimci Gençlik Dernekleri’nin (DGD) üyesi olduğu iddia edildi.
İddiaya göre Ahmet Ozan K., saldırıdan iki gün önce Eskişehir’de Çağdaş Can B.’nin evinde kaldı.
Bu suçlamayı DGD’nin kurucu başkanı Berkay Ustabaş’a sordum. Ustabaş, dün serbest bırakılan Çağdaş Can B.’nin 2017’de Eskişehir’deki 1 Mayıs kutlamasında DGD kortejinde yürüdüğünü ve başka bir bağlantısının olmadığını vurguladı. Ustabaş’ın telefonda soruları yanıtladığı sırada saldırıya uğrayan bir cemevine geçmiş olsun ziyaretinde olduğunu belirtmeliyim.
Saldırının arkasında bir örgüt aranıyor ve adres olarak devrimciler gösteriliyorsa bu, gayriciddi bir suçlamadan öteye gidemez.
Devrimcilerin tarihinde şiddet eylemleri vardır.
Örgüt içi infaz vardır.
Faka ibadethaneye saldırı olmamıştır.
Ne cami ne cemevi ne kilise ne de sinagog devrimciler tarafından hedef alınmıştır. Tarihte tek bir örneği daha yoktur ve olamaz. Devrimciler ibadethaneye yönelik saldırılarda ancak göğüslerini siper ederler.
Kaldı ki devrimciler dezavantajlı kesimlerin yanına durur; inanç, etnik kimlik ve cinsel yönelimden ötürü baskıya uğrayanlara destek verirler. Bu yüzden sol, Alevilerle iç içe geçmiştir.
Provokasyonlar, sızmalar ve devşirmeler olmaz mı?
Elbette olur.
Örneğin, 2015 yılında Adana ve Mersin’de HDP binalarına bomba bırakan IŞİD’çi Savaş Yıldız, bu tarihten iki yıl önce bir sol örgütün eyleminde polise direnmekten tutuklamıştı. Yıldız, tahliye olduktan sonra IŞİD’e devşirilmiş ve kardeşini de peşinden sürüklemişti. Bu tür istisnaların varlığı reddedilemez.
Dolayısıyla devrimcileri cemevleri saldırısının faili göstermek olsa olsa hedef şaşırtmaktır.
Ahmet Ozan K.’nın İzmir ve Eskişehir’de değil, neden Ankara’da eylem yaptığı; birbirinden farklı siyasi çizgideki cemevlerini tesadüfen mi, yoksa kasten mi bulduğu sorusu hala yanıt bekliyor. Bu saldırıların AK Parti’nin iktidarında kurumsallaşan Alevi-fobi’den kaynaklandığını da görmek gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı konuşulurken, cemevlerine yönelik saldırının rastlantı eseri olmadığını düşünüyorum