Erzurum Güncel- Kimse gençlerin ne istediğiyle ilgilenmiyor. Olan biteni 'yaramazlık' düzeyinde ele almak, o eylemleri yapan gençlere haksızlık.
Dün buradan “Bu yumurta-cop savaşında gençler ne istiyor asıl onu duyamıyoruz” demiştim. Bugün dikkat ettim, gençlere destek veren köşelerde bile tuhaf bir yaklaşım var. özetlersek bu şöyle bir anlayış: “Canım genç bunlar; böyle bağırırlar-çağırırlar, olmayacak şeyler isterler, taşkınlık yaparlar, olur böyle vakalar…”
çoğunun lafı getirmek istediği yer ‘dinleyin’, ‘takmayın’, ‘abartmayın’. Pardon ama gençlik demek illa aptallık anlamına mı geliyor. Ne diyor öğrenciler “Eğitim parasız olsun” diyorlar. Haksızlar mı?
Harç parası kazanmak için inşaatlarda ölen üniversiteliler yok
mu bu ülkede? Neden bir Allah’ın kulu, “Gençlerin istekleri haklı” demiyor. Başka ne diyorlar, “İstanbul’da toplu ulaşım zamları çok fazla.” Haksızlar mı? Benzinin 4 TL olduğu bir ülkede herkes
kuzu kuzu arabasına binerken zamlara kızan gençlere ne hakla kızıyorsunuz?
“üniversitelerde bizimle ilgili kararları alırken bize danışan yok” diyorlar. Haksızlar mı? “üniversitelerde özel güvenlik adı altında ciddi bir baskı söz konusu” diyorlar. Haksızlar mı? Hiç kimse üniversitelilerin ne dediği ile ilgilenmiyor. Olan biteni ufak-tefek yaramazlıklar düzeyinde ele almak; en başta o eylemleri yapan, onca biber gazını, copu, dayağı yiyen gençlere haksızlık. Başkalarına şunu yap bunu yapma diye nasihatler veren, her türlü fikir tartışmasını yaş farkı faktörü ile cevaplayan içinizdeki her türden gençlik düşmanlarını durdurun. O sizi durdurmadan!
Erzurum’da çıplak DJ’in ne işi var?
Mahareti soyunmak olan çıplak DJ Vanilla Sky (film adı gibi isim) Erzurum’da şovunu yapmayı başarmış. Emniyet Müdürü’nün ‘ricası’ üzerine soyunmaya ramak kala durmuş. Neyse ki bikinisini çıkartmamış. Bu da bir başarı. Şehrin ileri gelenleri, “Burası Bodrum, Kuşadası değil bize uymaz, bu şov olmasın” diyordu. çünkü ‘Erzurum tatil yeri değil’miş. Uyduruk bir DJ’in şovuna kim gider bilmem ama bu kafa yapısı bizi malum tartışmadaki aynı noktaya getiriyor. Bugün uyduruk bir soyunma performansından bile korkan Erzurumlu muhafazakârlar bakalım 2011 Kış Olimpiyatları için gençler şehirlerine geldiklerinde nasıl tepki gösterecekler. Müsabaka sonrası biraz içip dağıtan gençlerin vay haline! Dün “Hamile gencin gösteride ne işi var” diye sorarsanız, bugün, “çıplak DJ’in Erzurum’da ne işi var?” diyenlere kızmaya hakkınız olmaz. Neyse ki Erzurum’daki muhafazakâr siyasetçiler soğukkanlı ve gaza gelmeyecek kadar akıllı da o yüzden gelecek yıl ‘dağıtan’ yabancı gençlerin başına bir şey gelmesinden endişe etmiyoruz.
Belgesellik görüşmeler!
Biz öğrencilerin derdine dalmışken siyaset arenasında acayip bir gelişme var. Açık görüşmeler, karşılıklı demeçlerle Gülen cemaatinin önde gelen isimleri ile öcalan’ın avukatları görüşüyor. Bir adım geriye çekilip baktığınızda ortada çok tuhaf bir manzara var. Devlet, hükümet, ordu neredeyse by-pass edilmiş, bir terör örgütü ile bir cemaat görüşerek Türkiye’nin Kürt sorununa çözüm arıyor. Görüşmesinler demiyorum yanlış anlaşılmasın. Hatta “Olur mu böyle şey?” diye homurdananlardan da değilim. Benim adımı ‘şaşkınlar’ hanesine yazın. Bu işin bu kadar aleni olması karşısında sevineyim mi ağlayayım mı onu bilemedim, o kadar. Gel de belgeselini çekme!
Büyük Amfi doğru söyler
Yumurta yağmurunun yaşandığı yer Mülkiye’de ‘Büyük Amfi’dir. üniversite hayatım Mülkiye’nin arkasında İletişim Fakültesi’nde geçtiği için o amfinin önemini bilirim. Bugün Türk siyasetinin sağından soluna hatta öcalan’ına kadar siyasetle ilgili kim varsa yolu o amfiden geçmiştir. O amfi Türkiye’yi çok iyi okur. Siyasetin nabzıdır. 28 Şubat döneminde 32. Gün programı generaller tarafından engellendiğinde Birand ile üniversitelere gitmeye karar vermiştik. Ancak orada da bir sorun vardı. Generaller programın yayımlandığı show tv’ye açıktan baskı yapıyordu. öyle ki kanalın o zamanki sahibi Erol Aksoy kimi 32.
Gün programlarını canlı yayında ana rejiden izliyordu. öğrencilerin çevik Bir hakkında soracağı tek bir ters soruda yayını anında kesip 32. Gün’ü kanaldan atmak zorunda kalacağını söylüyordu. İşte o günlerde sesimiz kısılmaya, soru bile sordurulmamaya başlanan günlerde Mehmet Ali Birand’ı andıçlayıp Sabah gazetesinde işten de attılar. Medyanın ortasında sahipsiz dımdızlak kalmıştık. Tam böyle hissettiğimiz bir hafta programı Mülkiye’nin o büyük amfisinden yapmaya karar verdik. Kameralar kuruldu, öğrenciler oturdu, konuklar geldi. Mehmet Ali Birand girdi ve diğer üniversitelerde olmayan bir şey oldu. öğrenciler alkışlamaya başladı Dakikalarca. Birand, ben, Rıdvan Akar şaşkınlık içindeydik. O dönem bize bir tek o amfideki öğrenciler sahip çıktılar. Nitekim haklı da çıktılar. O dönem özgür basına kan kusturan 28 Şubat generalleri bugün utançlarından neredeyse sokağa çıkamıyor. Mehmet Ali Birand ise bugün 32. Gün’ün 25. yılını dostları ve meslektaşları ile özel bir gecede kutluyor. Ekranda daha nice yıllara sevgili Mehmet Ali Birand.
http://www.internethaber.com/ustsuz-dj-erzurumda-foto-galerisi-10862-p1.htm