Erzurum Güncel- Sağlık Bakanı Recep Akdağ, çocuk istismarcıları için planlanan ve 'hadım' kavramıyla tartışılan tedbirin, 'ceza değil, tedavi yöntemi olduğunu 'söyledi. Pedofillerin yapısı dikkate alındığında böyle bir tedavinin zorunlu olduğunu vurgulayan Akdağ, cezai yaptırım konusunda da 'Bir çocuk hekimi olarak bana sorsanız; on mu on beş mi diye 15 yıl, 15 mi 20 mi diye 20 derim. Çocuk istismarcıları en şiddetli ceza neyse onunla cezalandırılmalı' dedi.Bakan Akdağ ile önceki akşam Meclis mesaisi bitiminde makamında görüştüm. Mevcut sistem ve altyapıları değiştirecek, kitlesel ve bu yüzden çok tartışılan üç konuya dair sorular yönelttim: Çocuk istismarcıları, kişisel verilerin mahremiyeti, kürtaj. SUÇLULARIN ÇOĞU MAĞDUR: Bu konuyu üç bakanlık çalışıyoruz. Tıbbi ve psikolojik tedaviyi birçok ülke uyguluyor. Çünkü bu suçu işleyenlerin önemli bölümü, kendileri bu suçun mağdurları oluyor, bir kısmı o mağdurları yakından tanıyor. Ayrıca çok önemli kısmı da suçu mükerrer işliyor. Dolayısıyla bunun sadece bir cezalandırma ameliyesi olamayacağı çok açık. Bunun hukuki, cezai sosyal ve tıbbi tarafları var. Bunları kanuna yazmak ve o yönde hareket etmek gerekiyor.ŞİDDETLİ CEZA TARAFTARIYIM: Çocuklara karşı işlenen bu kabil suçların çok şiddetli cezalandırılması taraftarıyım. Beş sene mi on sene mi derseniz 10 sene derim. Ben bir çocuk hekimiyim. Böyle çocuklarla, o çocukların aileleriyle karşılaştım. Türkiye toplumu gibi bir toplumda, bunun bir çocuğun ve o ailenin yok olması anlamına geldiğini iyi biliyorum. Şiddetli cezalandırılma konusunda hemen herkes hemfikir. Adalet Bakanlığı, Yargıtay'ın verdiği kararları da dikkate alarak çok dikkatli formüller geliştiriyor. Mesela cinsel içerikli laf atmayla bir çocuğu götürüp ağır fiil işlemenin cezasını yakın tarif ederseniz o hakimin işi çok zor olur. Bu suçları birbirinden tefrik etmek lazım. Şimdi işin o tarafı çalışılıyor. RUH SAĞLIĞI BOZULMASI ÇIKACAK: Ruh sağlığı bozulmuştur bozulmamıştır meselesini de çalışıyoruz. Aslında yapan kötü niyetle yapmamış; şöyle düşünülmüş: Bazen fiil daha basit olabiliyor. Ağır ceza verme konusunda mahkemeler çok zorlanıyor. Şimdi fiilleri çok iyi kategorize ederek, o ruh sağlığı meselesini ortadan çıkartmanın doğru olduğuna inanıyoruz. Bu çok yıpratıcı ve saçma bir şey.. HADIM CEZA DEĞİL: İşin biyolojik tarafı cezalandırma değil tabii ki. Tıbbi tedavi dediğinizde ister ruhsal ister ilaçla, amaç bir daha yapmasını engellemek o bir ceza değil. Gerek ruhsal gerekse hormon tedavileriyle o kişi, pedofiliye kendisini yönlendiren duygularının azaltılması tabii ki bir tedavi yöntemidir. DOĞUM İZNİNİ TARTIŞTIK: Süreler biraz daha uzatılabilir mi? İlk aylar, bebeğin psiko sosyal gelişimi açısından hakikaten çok değerli. İki ay dört ay olsa çok daha iyi olur. Ama 'çalışma' tarafının, süreler çok uzun tutulursa, kadın istihdamını olumsuz etkiler mi? ' endişesi var. Onun için iyi bir denge tutturmak lazım. Bunun kestirme yollarından biri de kadın istihdamı yapan kuruluşların kreşleriyle ilgili daha aktif bir tavır sergilemesi olabilir. Fatma Hanım ile onu da konuşuyoruz. Bakanlar Kurulu'nda tartıştık. Başbakanımız, bakanlarımızın görüşün alarak bize bazı talimatlar vermişti. Şimdi üç bakanlık onu bir taslak haline getirdik, rötuş yapılması gereken bazı hususlar var. VERİ MAHREMİYETİ: Aslında veriler uzun zamandır toplanıyor. Gündeme yeni gelmesinin sebebi, muayenehanelerden de istenmesi. İnsanın aklına başka şeyler geliyor. Zira muayenehanelerde kayıtdışı çalışma biraz yaygın. Bana göre tartışmalar biraz bundan çıktı. Ama bu tartışmalar sağlıklı. Çünkü bir insanın sağlık kaydının mutlaka en üst düzeyde güvenlikle saklanması lazım. Bunun paylaşılmasına da o bireyin karar vermesi gerekiyor. Kurumsal sağlığı ilgilendiren durumlar istisna. ZATEN ARŞİVDE SAKLANIYOR: Bir hastaneye gittiğinizde, orada bir dosyanız var. O dosya bir arşivde saklanıyor. Arşivden gelecekse, bir personel alıp getiriyor. Mahremiyeti bu kadar. Onu eline alan ihlal ederse, her an sizin bilgilerinizin mahremyeti ihlal edilebilir. Yani kağıt üzerinde olunca daha iyi korunuyor anlamına gelmiyor. İyi bir dijital sistem kurarsanız, kağıt üzerinden daha iyi mahremiyet sağlarsınız.EKS sistemi istiyoruzTÜBİTAK'LA ÇALIŞIYORUZ: TÜBİTAK'la çalışıyoruz. Geldiğimiz nokta şu: Bakanlık üzerinde bir intranet sistemi kuracağız. İnternet değil, tamamen kapalı bir intranet sistemi üzerinde. Bizim belli veri setleriyle istediğimiz bilgiler var. Benim sağlık politikalarını geliştirmem, hem de toplum sağlığını korumak için ihtiyacım var. Mesela benim aşılama oranlarını, hamilelik bakımının yapılıp yapılmadığını bilmem gerekir. Kişi istemiyorsa yaptırmayabilir. Ama Türkiye'de sosyo ekonomik durum benim onları takip etmemi gerektiriyor. EKS KARTI: Kişilerin sağlık verilerinin de ayrıca bir elektronik kart ile kendilerinde tutulması mümkün olabilir. ESK'nız olur, gittiğiniz yerde onu verirsiniz, o karttan bilgilerinize ulaşılabilir, kime istiyorsanız ona verirsiniz. bunu da şu anda tasarlıyoruz. Ama tek başına değil SGK ile yapmamız lazım. NE KADAR KORUNURSA O KADAR: Nüfus cüzdanınızı ya da ehliyetinizi kaybetseniz, yerine yenisini çıkarabilirsiniz. Ama eğer merkezi bir yerde sağlık verileriniz kayıtlı değilse ve o sağlık kartınızı kaybederseniz geçmiş olsun. Onun için bunların ikisini birden garanti altına almak ve her türlü mahremiyeti ve veri güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak lazım. AB ülkeleri 'Veriyi koruyacağınıza dair bir mevzuatınız olsun ki, biz de veriyi sizinle paylaşabilelim' diyordu. Bu mevzuatı hazırladıktan sonra bize bir yazı gönderdiler, 'Artık Avrupalı hastaların verilerini sizinle paylaşabiliriz' diyeÜÇ YIL İÇİNDE: Önümüzdeki 3 yıl içinde, bütün Türkiye'de dünyanın en güvenilir, mahremiyete en çok riayet edilen sistemlerden birini oturtmaya çalışıyoruz. EŞİMİ YAZMAYA NE HAKLARI VAR: Diyelim ki eşimle ilgili bir işlem yapıyoruz. Köşe yazarları yazıyor. Nereden aldılar bilgiyi, ne hakları var? Bizim başımıza defalarca geldi. Ailemden biri hasta olduğu zaman beraber hastaneye gitmek istiyorum. Ama çok önemli değilse, sen git diyorum ben gelmeyeyim. Neden böyle bir şeye ihtiyacımız olsun ki?'Benim bedenim' diyerek çözülmüyor- Ensest ve tecavüz mağdurları konusunda amaç biraz daha kolaylaştırmak. Mevcut hükümler mahkeme sonuçlarını beklemeyi gerektiriyor. Mahkemeler uzayabiliyor. Her seferinde, araya bakanların girmesiyle çözülüyorsa orada bir sıkıntı var demektir..Öyle bir sistem kurmalıyız ki suçun mağduru olan kişiler, bebeğin sonlandırılmasına hukuk izin veriyorsa, sürenin içine sığdırmanın pratik yolunu bulmamız lazım. Adalet Bakanlığı ile yöntem geliştirmeye çalışıyoruz. Mahkemelerin sürecini hızlandıran süre tarifleri mi yapılacak, yoksa mahkeme sonuçlanmamış olsa bile savcının bu husustaki mütalaasına mı bakılacak?- ALTI AYDA: Yılın ilk altı ayı içinde biter diye ümit ediyorum. Bu iş, üç bakanın ortak çalışmasını gerektiriyor. Kolay ilerleyen işler değil. Şunu istiyoruz: Kürtaj bir kadının çocuk sayısını planlama yöntemi değildir ve öyle olmamalıdır. Yoksa bir kadın çocuğu aldıracağım diye karar vermişse, ne yapıp edip o düşüğü başlatmanın yolunu buluyor. Geçmiş örnekler bize bunu gösteriyor. Benim bedenim diye meşhur sloganlar var ama pek çok örnekte de baba zorluyor. Benim bedenim diye sloganla çözülebilecek bir iş olsaydı iş çok kolaydı. Ailenin planlamayı yapmasını sağlayacak şartları oluşturalım diyoruz. Danışmanlık verelim, yeter ki o kadın hamile kalıp çocuğunu kürete ettirmek zorunda kalmasın. Benim bedenim bunu yaparım demek bana hiç etik gelmiyor.