Erzurum Güncel-
çOCUKLAR BöYLE İZLEDİ / WEB TV
Bugün Kurban Bayramı'nın ilk günü... Malum, Türkiye'nin her köşesinden "kurban" fotoğrafları, haberleri yağıyor.
Kurbanlıklar, onları kurban etmek için parmağını, elini, bacağını, burnunu kesip kurban olanlar.
Kaçanlar, kaçanların ardından koşanlar.
Kesenler, kesenlere yardım olsun diye kolları sıvayıp elde balta-bıçak parçalayanlar.
Kesenler ve kesenlere bakanlar!
2010 yılının bayramlık fotoğraflarında çok dikkat çekici bir ortak özellik göze çarpıyor. Yok yok göze çarpmıyor, kenarlı köşeli bir kıymık gibi batıyor.
Ortak özelliğin adı: çOCUKLAR.
Kimi İstanbul'dan, kimi Şanlıurfa'dan, kimi Erzurum'dan, kimi İzmir'den, kimi Nazilli'den, kimi Antalya'dan, kimi Samsun'dan gelmiş fotoğraflara tek tek bakınca onları görüyorsunuz. çoğu gülüyor.
çocuk bu, kendine en yakışanı yapıyor, ne güzel... Ama!
Aması şu; bu gülen çocuklar bir oyuna, bir oyuncağa, birinin kırmızı bisikletine ya da günümüz dünyasında bilmem ne kadarlık, insan bile ışınlayan cep telefonuna bakmıyor.
Ya neye bakıyor?
Kurban kesimine. Hem ne bakmak. Bakışlarındaki, gülüşlerindeki ışıl ışıllık yıllardır cerrahlık yapan bir doktorun alışkanlığında bile görülmez.
O fotoğraflardan bazılarına siz de bakın, anlarsınız.
Akan kandan minik bir derecik oluşmuş örneğin. çocuklar orada, dereciğin üzerinde ve beş altı kişi tarafından parçalanan kurbana eğlenceli bir oyuna her an dahil olacakmış gibi bakıyorlar.
Bir başka kentten gelen fotoğrafta üç dört çocuk, güzel güzel giyinmiş ve az önce boğazlanan bir koçun kafası ellerinde, güzel güzel gülüyorlar.
Bir başka fotoğrafın tarifi hayli zor. Minicik bir kız, kendisi gibi sevimli bir bisikletin üzerinde her yanın kan revan olduğu, kesik gövdelerin, bacakların arasında keyifle dolaşıyor...
Onların ve büyüklerinin rahatlığı, bu şenliği ilginç. Her halde uzmanlar değerlendirir ve bir sonuç çıkarır bu durumdan.
Fakat insanın yüreğine bir garip hal çöküyor.
çok çok uzun yıllar önce değil, on-onbeş yıl önce anne babalar, çocuklarını duaya katılmaları için uyarır, kesim anında ise elleriyle onların gözlerine siper edip "Bakma yavrum" derlerdi.
Peki ne oldu?
Onlar neden bu kadar rahatlar, neden gülüyorlar, neden hiç birinin yüzünde en ufak bir acıma belirtisi yok?
Fotoğraf bir değil, iki değil, üç değil, sayısız.
Yer, İstanbul değil, Erzurum değil, Türkiye'nin her köşesi.
Ne yaptık çocuklara?
ERZURUM...ERZURUM'da Kurban Bayramı'nda bu yılda bildik görüntüler yaşandı. Yasak olmasına rağmen çoğu kişi kurbanını belediyenin belirlediği yerlerin dışında, sokak aralarında, kaldırımda, bahçede, yol kenarında, boş arazide, hatta çocuk parklarında kesti. Kesim sırasında hayvanlara eziyet devam etti, çocuklar da bu vahşete tanık oldu.Sabah namazından çıkanlar ilk olarak mezarlık ve şehitliklere gitti. Ölen yakınları için Kuran-ı Kerim okuyan ve dua edenler, gözyaşlarına hakim olamadı. Duygusallığın yoğun olduğu mekanlardan biri de Kars Kapı Şehitliği oldu. Bayramlık elbiselerini giyenler şehitleriyle buluştu. Kars Kapı Şehitliği’ne gelenler giriş kapısında görevli iki asker tarafından karşılandı. Şehit yakınlarına “Hayırlı bayramlar” dileğinde bulunan Mehmetçik, kolonya ve şeker ikramında bulundu. Daha sonra şehitlerinin mezarı başına gidenler ellerini açıp onlar için dua etti. Şehit mezarlarının başında dua edenler arasında babalarını hiç göremeyen çocuklar da vardı.Uzmanların tüm uyarılarına rağmen kurbanlar yine çocukların korku dolu bakışları içinde kesildi. Kurbanın boğazına atılan bıçakla birlikte akan kan, çocukların bağırarak kaçmasına neden oldu.Hürriyet