Ağrılı çocukların Kaymakam babası Ercan Ateş, mezra mezra dolaşıp tespit ettiği engellilerin "Maça gitmek", "Spor malzemesi almak", "İzmir'i görmek" gibi hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyor Erzurum'un Horasan ilçesine bağlı bir köyde dünyaya gelen Ercan Ateş, 7 çocuklu bir ailenin en küçüğüydü. Çocukluğundan itibaren hayali, bir gün kaymakam olmaktı. Çiftçi baba 1990'lı yıllarda çocuklarının eğitimi için Ankara'ya taşınınca bu yolda en önemli adımı da attı. Liseyi burada bitiren Ateş, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. 9 ay yurtdışında yabancı dil eğitimi alan Ateş, Kırıkkale'de 2 yıl kaymakamlık yaptı. 3.5 ay önce de Ağrı'nın Taşlıçay ilçesine Kaymakam olarak atandı. 32 yaşındaki idealist Kaymakam Ateş'in 'hayalini gerçekleştirebilmiş' olması Ağrı'nın köylerinde onunla benzer şartlarda büyüyen çocuklar için bir model oluştururken, kısa sürede yaptıkları da sadece engellilerin değil herkesin umutlarını yeşertecek nitelikte. Önemli projelere imza atan Ateş, son olarak mezra mezra dolaşıp 116 engelli tespit etmiş ve 'düşlerini' sormuş. Birbirinden ilginç yanıtlar alan Ağrı'nın Kaymakam Babası Ateş, "Şimdi onları gerçekleştireceğiz. Ben de bu gördüğünüz çocuklardan biriydim. İsteyen çabalayan herkes kısıtlı kaynaklarla bile belli makamlara gelebilir. Beni gören çocuklar bu ideale inanıyor" diyor. NURSEFA'YA MÜJDE Kaymakam Ateş, engellilerin kendisine anlattığı hayallerini ve bunları gerçekleştirmek için yapacaklarını şöyle aktarıyor: "Beşiktaş maçını izlemek istedi bir engelli vatandaşımız mesela. Kulüple bağlantıya geçeceğiz. Bedensel engeli var ama gidebilir akli dengesi yerinde. Bütün masrafları bu projeden karşılanacak. Bir vatandaşımız İzmir'i görmek istediğini söyledi. Hiç görmemiş. Onu İzmir'e götüreceğiz. Bir vatandaşımız Anıtkabir'i görmek istiyor. Biri spor malzemesi istedi bizden. Fanatik Galatasaraylı. Ona Sarı-Kırmızı spor malzemeleri alacağız. Proje ekibimiz Türkiye çapında yardımsever kişi ve kuruluşlara ulaşmaya başladı. Yakın zamanda sonuç almayı planlıyoruz." SABAH'ta "Yüzü yanık kız adı: Mustafa" başlığıyla dramını duyurduğumuz küçük Nursefa'yla ilgili bir müjdesi de var Kaymakam Ateş'in: "Bu projeye, mektubunun ardından Nursefa'yı da dahil ettik. Ameliyat ettireceğiz. Hastanelerle görüşüyoruz." Ağrı merkezinde ne eksikse ve ne kadar yokluk hâkimse, köylerinde on katı bir tablo karşımıza çıkıyor. Çamur ve tezek deryası içinde tek odalı evlerde çok nüfuslu bir düzen söz konusu. O evlerden birinde iki felçli kardeş yaşıyor. Devlet 17, Nurdale 19 yaşında. Minik evlerinde 9 nüfus var. Yürüyemeyen, kişisel ihtiyaçlarını aile fertlerinin yardımıyla sağlayan iki kardeş doğuştan engelli. Aile ahırdaki iki ineğin sütüyle geçiniyor. Kirada oturan Keskin ailesi yardıma ihtiyacı olan binlerce aileden sadece biri. KIYAFETLER HEP PİŞTİ! Ağrı şehir merkezinde ilk durağımız Valiliğe bağlı Halk Eğitim Merkezi. Trikotaj kursuna katılan genç kızlarla konuşuyoruz; konuştukça hayran oluyoruz Ağrılı kızların zekâsı, azmi ve isteklerine. Sevda Ekinci geçen sene halıcılık kursuna gitmiş, geleceğe dair umutlarını bir çırpıda anlatıyor: "İş bulamadım halıcılıkta. Şimdi trikotaja başladım. Biz gençliğimizi ve çocukluğumuzu yaşayamadık, bizim çocuklar yaşasın istiyoruz. Sinema salonu istiyoruz. Çocuklar baleyi görüp televizyonda anne bu ne diyorlar." Elif Tunç ise "Önce iş istemeliyiz" diyor. Peki, kılık kıyafet işleri nasıl acaba? Kızlar çok dertli bu konuda. Gülerek anlatıyorlar bu konudaki dertlerini: "Kıyafet mağazası çok. Ama pahalı. O mağazaların kapısından bile geçemiyoruz. Ucuz mağazalara gidiyoruz. Hepimiz aynı yerden giyindiğimiz için pişti oluyoruz sık sık. Daha çok ucuz ürünler satan yerler açılmasını istiyoruz." Haber Mediha OLGUN