Sevgili Vedat Refayeli’nin kulakları çınlasın, muhabirlik yıllarımızda adeta "ruh ikizi" gibiydik.Habere beraber gider, ama her fırsatta birbirimize haber atlatırdık.Vedat’ın benden fazlası vardı. O aynı zamanda çok iyi bir futbol muhabiriydi de..Bense futboldan çakmazdım.Karikatüristliğini zaten söylememe gerek yok.Durup dururken Vedat’ın kulaklarını çınlatmamın bir sebebi var elbette..O da şu:Selametlik Necati Güllülü, Erzurum belediye başkanı..Vedat Tercüman’da, ben Milletin Sesi’nde çalışıyoruz.Belediye Meclis’i karar aldı, Gölbaşı’ndaki genelevi Boğaz mevkiine nakledecek.Meclis’in bu kararını alkışlayanlar çoğunlukta olmakla beraber, aleyhte olanların sesi daha çok çıkıyordu. Ya da o günkü Erzurum basını onların tepkisine daha geniş yer veriyordu.Vedat’la genelevine gidip, hayat kadınlarıyla röportaj yapmıştık.Necati Bey’e ateş püskürüyorlardı.Evlerden birinin patronu o röportajda aynen şöyle demişti:"Başkan bu genelevi kapatıyor ya, görün bakın Erzurum’da randevuevi sayısında patlama olacak!"Bu açıklamaya Necati Bey’in tepkisi çok sert olmuştu.Demişti ki, "Bilmiyorum ki bu adamların sözlerini niye böyle yazıp çiziyorlar, acaba onların genelevden bir çıkarı mı var?"Aradan çeyrek asır geçmiş ilk defa şimdi itiraf ediyorum:Necati Güllülü’yü o yıllarda bir türlü sevmemiştim. Adına konuşuyor gibi olmayayım ama Vedat da sevmezdi.Çünkü Necati Bey "gamo" yapılı bir insandı ve öfkesini kontrol edemezdi.Haber yapmışız diye bizi, genelevden çıkarı olmakla suçlayacak kadar, sağlıklı düşünemeyen bir zattı o zaman..O da beni sevmezdi. Belki de bu karşılıklı sevgisizlik yüzünden, Necati Bey’i rahatsız edecek onlarca haber ve yoruma imza attım.Dün Vedat’a sordum, "Hatırlıyor musun, genelev hangi yıl Boğaz’a taşınmıştı?"Hiç düşünmeden, "1987-88 yıllarıydı. Öyle ya 89’da seçim olmuş ve Necati Bey seçimi kaybetmişti" dedi.Haklıydı..Vedat da ben de 89’da Mehmet Ali Ünal’ın seçimi kazanması için çok çaba harcamışızdır.Bunu da, Mehmet Ali Bey’i sevdiğimizden, Necati Bey’i’ de sevmediğimizden yapıyorduk.Aradan o kadar yıl geçti ki, geriye dönüp baktığımızda o hatıraları tebessümle anıyorum.Sonra fark ettim ki, Mehmet Ali Bey iyi olmasına iyiydi de ama Necati Bey de sevilmeyecek biri değilmiş.Necati Bey Ankara’da, Mehmet Ali Bey Erzurum’da yaşıyor.Allah sağlıklı ömürler versin, her ikisi de artık yaşlarını başlarını almış değerli büyüklerimizdir.Necati Bey, ANAP’tan milletvekili olduğu yıllarda, birgün Palandöken’e ziyaretimize gelmişti. Yanında da Erkan Mumcu vardı.Beni tanıtırken aynen şöyle demişti:"Erkan Bey, bu Mehmet Şener iyi bir gazeteci oldu ama inan ki gazeteciliği benim üzerimde öğrendi."Gülmüştük, ama ben içten içe de utanmıştım.Öyle ya adamcağıza çok çektirmiştik.Bütün bu kadar lafı şunu söylemek için sıraladım.Necati Güllülü, Gölbaşı’ndaki genelevi Boğaz’a naklettirirken, kıl payı kalmıştı ki suikasta kurban gitsin.Bugün o genelev külliyen kapandı veya kapatıldı.Kimsenin umurunda değil.Doğru, yanlış..Meselenin orasında değiliz.Kimse de öküzün altında buzağı aramasın, "Nasıl olur genelevi kapatılır" şeklinde ağıt yakmıyoruz.Dikkat çekmeye çalıştığımız nokta, 25-26 yıl önceki Erzurum’da genelevin nakli bile bu şehirde gündemin birinci sırasında yer alırken, bugünkü Erzurum’da, genelevin kapatılması ya da kendiliğinden kapanması vaka-i adiyeden sayılıyor.Sizce bu durumda; Erzurum inkişaf mı etmiş, fikri ricat mı?Kişisel görüşümü merak edenler için söyleyeyim:Bu ülkede bırakın yüzlerce genelev ve randevuevlerindeki binlerce kadının köle gibi alınıp satılmasını, tek bir kadının dahi para karşılığında vücudunu satmasına isyan ediyorum.Genelevin kapandığını bildiren haberde şöyle diyor:"Genelevdeki evler yıkılmaya başlandı, kadınlar da başka genelevlerine nakledildi."Görüldüğü gibi para karşılığı bedenlerini kiralayan o kadınlar, aynı işi bu kez Erzurum yerine başka şehirlerde yapacaklar.Bu "icraat"ten dolayı kendilerine "zafer" payesi çıkaran pek muhterem yetkililer acaba neyi çözmüş oldular?Erzurum’da genelevi olmasın da!Eyvallah olmasın..Ama bu azat olunmaz kölelerin kölelikleri nerede devam ederse etsin?Siz de biliyorsunuz ki çözüm bu değil.