Erzurum Güncel- ‘Cübbeli Ahmet’ ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün yaptığı ‘Silahlanıyor’ açıklamasıyla gündeme gelen ‘selefilik’, ülkede oldukça yaygın. Öyle ki ülke genelinde dernekleri, mescitleri ve kitabevleri bulunuyor.
Diyanet’in camilerine gitmiyor, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarında eğitim almıyorlar. Kuran’daki ayetlere, Hz. Muhammed’in hadisleri ile davranışlarına göre bir toplum ve devlet düzeni kurmak istiyorlar. MİT’in 2015 tarihli raporuna göre, ülkede 10 bin ila 20 bin arasında Selefi bulunuyor.
Ünlü’nün "Bu adam 'Bu devlet kafir, askerlik yapmanın hükmü kafirliktir. Askerde patates soğan soysa da kafir. Devletin imamlarına kafir' diyor" dediği Selefi Vasat Kitabevi'nin başındaki Ebu Haris, BirGün’ün sorularını yanıtladı.
Ebu Haris, tarikatlarda ya-şanan istismar vakaları nedeniyle buralardan kaçan birçok kişinin Selefi derneklere yöneldiği görüşünde. Demokrasiyi ‘küfür sistemi’ olarak tanımlayan Ebu Haris, ülkede 70 bine yakın Selefi olduğunu aktardı. 'Selefi dernekler silahlanıyor' diyen Cübbeli Ahmet’in de kendileri gibi düşündüğünü kaydeden Ebu Haris, “Fakat Audi’den inmek istemiyor. Münafıklık yapıyor” diyor.
Cübbeli Ahmet’in Selefi derneklerle ilgili bazı iddiaları oldu. Bu iddialarla ilgili ne söylemek istersiniz?
Cübbeli Ahmet’in bu suni gündemi oluşturmasının sebebi bizim açımızdan çok açık. Tarikatlarda son dönemde yaşanan taciz ve istismar olayları, ‘cin çıkarıyorum’ derken bir adamın yaptığı fiil gibi vakalar cereyan ediyor. Bir de bunun perde arkası var: Tarikatların ‘din kılıfı’ adı altında yaptığı pislikleri, İslam’a uymayan düşünce ve pratikleri uygulayanların gözünü açmaya çalışıyoruz. Solcu solculuğunu yapıyor. Sağcı da sağcıysa eğer, Müslümansa eğer bu dinin tüzüğüne uygun hareket edecek. Bunun dışına çıkamazsınız. Cübbeli Ahmet ve onun gibileri bu tüzüğü hiçe saymışlardır. İslam’ı yanlış bir şekilde empoze ederek, liderlik vasfını kullanarak kendi pisliklerini örtmek için suni gündem oluşturuyorlar. Biz bunun üzerinde durduğumuzdan dolayı İsmailağa Cemaati’nin İzmir Vekiliyle de benim iki buçuk münazaram oldu. Bu münazaranın ardından cemaatlerinde bir dağılma oldu. Kuran ve sünnet bellidir çünkü. Ama siz gerçeğe uygun olmayanlarla hareket ederseniz Kuran ve sünnet bunu reddeder. Bu münazaradan sonra İzmir cemaati dağıldı. Ayrıca bu gibi tarikatlardan ayrılıp bizim davetimize yönelen insanlar var. Bunlar çok fazla gündem olunca ve toplum tarikatlardaki pislikleri görünce insanlar çocuklarını buralardan aldı. Örneğin, 16-17 yaşında bir genç arıyor bizi. İsmailağa’nın medrese usulü şudur diyor: “Biz 10 gün telefonlarımızı bırakırız, sadece ders yaparız. Ama bu 10 günlük süre içerisinde iletişim koptuğu için buradaki hocalar erkek çocuklarını istismar ediyor.” Ben bir doktora gittim. Doktorun baş asistanı bana gey olduğunu anlattı. Gey olma sebebinin ise İsmailağa Cemaati’nde yaşadıklarını söylüyor. Yaşadıkları duymak istemeyeceğiniz şeyler. Bunlar yaşanınca Cübbeli, -birilerinin sözüyle mi artık bilmiyorum- algı operasyonu yaptı. Yani kendileri batarken çıkıp “Selefiler silahlanıyor” dedi. Bunu derken de mantık dışı rakamlar verdi ve ispatlayamadı. Toplumda da karşılığı olan bir kişi Cübbeli. Biz de diyoruz ki Cübbeli’nnin dedikleri ispat ister. Ama bakıyorsun, toplumda bir gaflet var. Cübbeli bunu söyleyip bir iki de IŞİD lafı edince bütün Selefilerin silahlandığını düşündü.
Cübbeli Ahmet’in silahlanma iddiaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Biz inanç olarak sistemi kabul etmiyoruz. Sistem zaten diyor ki: “Ben laik sistemim.” Sistemin kendisi ‘benim İslam’la alakam yok’ diyor. Benim “Türkiye Cumhuriyeti şeriatla yönetiliyor” demem dahi suç. Onun için biz bu sistemi ‘küfür’ sistem olarak görüyoruz. Bunu söylediğim için sistemin beni tebrik etmesi gerekiyor. Çünkü ben doğruyu söylüyorum. Ben Türkiye istihbaratının başarılı olduğunu kabul ediyorum. Yani 2 bin dernekte silah olacak da istihbarat bilmeyecek de Cübbeli bilecek. Bu mümkün değil. Cübbeli silahlı adamlar var diyecek, bu silahlı kişiler de bekleyecek ki devlet gelsin de silahlarımı alsın. Hayır, böyle bir mantık yok. Bu böyle olsaydı Cübbeli’yi kimse konuşturmazdı. Bu tamamen dağıldıkları için. Gelirlerini de kaybetmek istemiyorlar. Cübbeli artık Audi’den inip normal bir arabaya binemez. Artık nefsi ve arzuları İslam’ın önüne geçmiştir. Silahlanma olsaydı, devlet bunun önüne geçerdi.
Sistemi ‘küfür sistem’ olarak tanımladınız. Demokrasiye ve seçimlere bakışınız nedir?
Mekkeli müşrikler helvadan put yapıp acıktıklarında onu yerlermiş. İşte bu sistemin özgür düşünce ve demokrasiye bakışı da budur. Onu bir put gibi kullanıyorlar, daha sonra da helva yapıp yiyorlar. Biz Allah’ın hükümlerinin dışında hükmedenlerin küfür ve şirk sistemleri olduğuna inanırız. İslam’ın tüzüğü şeriattır. O şeriatın dışında başka kanunla hareket etmek bunun dışına çıkmaktır. Her ideolojide olduğu gibi şeriatın da dışına çıkılabiliyor. Biz şeriatın dışına çıkanları ya haram işlemiş bir asi olarak ya da küfre girmiş dinin dışına çıkmış insanlar olarak isimlendiriyoruz.
Demokrasiyi de böyle mi değerlendiriyorsunuz?
Evet böyle değerlendiriyoruz. Bunun da hakkını vermiyorlar. Dediğim gibi helva yaptıkları özgür düşünceyi yeri geldiğinde yiyorlar. Genel olarak demokrasi ve laiklik dinle alakalı değildir, her düşünceyi kendi içerisinde barındırır. İslam, Müslüman olmaya davet eder ama zorlamaz. İslam’ın kurallarına uymazsan bana ‘Ya sen asisin ya da kafirlerden oldun’ diyor. İki isimden birini koyuyor. Cübbeli gibi davranırsan da sana münafık diyor.
Devleti yönetenler açısından ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda Cübbeli bizi savcılara, devleti yönetenlere ‘kafir’ demekle suçladı. 2008 yılında Cübbeli Ahmet’in bir videosu var. Bir savcı Cübbeli Ahmet’e ben ne yapacağım diye soruyor. Cübbeli Ahmet şu ayeti okuyor: “Kim Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse kafirlerin kendisidir.” Biz diyoruz ki Allah’ın hükmüyle hareket etmeyen ismi, cismi, grubu kim olursa olsun Allah’ın isimlendirdiği isimle kafirse kafirdir, asiyse asidir. Yani Allah Kuran’da “Savcı Bey siz kafir oldunuz” ya da “Ebu Harris sen Müslümansın” demez. Allah hükmü belirtir. O hükümler üzerine isimler belirlenir. Yani Cübbeli Ahmet bunu söylerken bunu reddetmiyor. Sadece Selefilere oluşan önyargıyı oluşturmak için bizi kastederek “Bunlar devletin polisine, savcısına kafir diyorlar” diyor. Halbuki kendisi de böyle düşünüyor. Videosuyla da sabit. Bu dinin aslıdır. Biz her yerde inancımızı söylüyoruz. Cübbeli dün Atatürk’ün “Gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz” sözünü söyleyenler kafirdir, onlara kafirdir demeyen de kafirdir diyor. Atatürk zaten İslam’dan beri kurdu Cumhuriyet’i. Bu onun kendi beyanı. Siz Allah’ın ‘küfür’ dediği bir şeyi yapıyorsanız bu küfürdür, ‘helal’ dediği bir şeyi yapıyorsanız da helaldir. Bizim inancımız budur.
Sizin inancınıza göre ‘küfür’ dediğiniz bu sisteme karşı silahla mücadele etme gibi düşünceleriniz var mı?
Kesinlikle olamaz. Çünkü bizim metodumuzda böyle bir uygulama yoktur. Silahlanma olsa, burada kimse yaşamaz. Herkes Suriye’ye giderdi. Aklımızın ucundan bile geçmedi. Bunu tartışılmasına dahi müsaade etmeyiz.
Toplumda İslamcılar bir bütün gibi algılanıyor. Fakat siz Selefilerin tarikatlardan farklı olduğunu söylüyorsunuz. Buradaki farklılık nedir?
İslam’da Selefiliğin hakkını herkes veremez. Selefilik Kurana, sünnete, sahabeye, 4 mezhep imamına tabi olmaktır. Ahlaki olarak da inanç olarak da buna tabi olan yola Selefilik denir. Bugün tarikatlar Selefiliği IŞİD ile bağdaştırıyor. Cübbeli Ahmet de namaz kılıyor, oruç tutuyor; ben de oruç tutuyorum, namaz kılıyorum. Bunlar yeterli değil. Dini farklı yorumlamalarımız mevcut. Mesela Cübbeli’nin tarikatına göre ölmüş adam hala yaşıyordur. Siz onu aracı kılarak Allah’a ibadet edebilirsiniz. Bu Mekkeli müşriklerin inancıdır. Mekkeli müşrikler de putları aracı kılarlardı. Tarikatlar da Mekkeli müşrikler gibi davranıyor. Örneğin Mahmut Efendi dedikleri kişi öldüğünde ona bir türbe yapacaklar. Sonra oraya gidip Allah gibi ona yalvaracaklar. Biz ona itiraz ediyoruz.
Tarikatlardan kaçan, orayı terk eden insanların Selefi derneklere mi yöneldiğini düşünüyorsunuz?
Tabii ki. Bir tarikat müridinin durumu şudur: Bir ilacı alacaksın diye doktor reçete verir. Siz de o reçeteyi aldınız. Akşama kadar “Aspirin şurup” deseniz, o reçete size fayda vermez. Tarikat müritlerinin durumu budur. Fıkhi bir yaklaşım yok, robot gibi yetişiyorlar. Oralardan kaçanlar bize yöneliyorlar. Zaten Cübbeli Ahmet de doğrudan isim vererek beni ve cemaatimi hedef gösterdi.
Türkiye’de kaç Selefi var, bu konuda bir bilginiz var mı?
Açıkçası tahmini söylüyorum. Ama sayı 50 bine yakın. Belki 60 bin hatta 70 bine kadar da gider. Herkes kendi davetini belli bölgelerde yapıyor. 81 ilde bu inanca sahip insan vardır. Biz kendi adımıza 300 kişilik bir topluluğuz. YouTube’da da etkiniz. Her düşüncemizi oradan aktarıyoruz.
Selefi derneklerden IŞİD’e, El-Kaide katılım var mı?
Ben etrafımda görmedim. Bu tarz düşüncesi insanlar bizim mescidimize giremezler. Biz onlardan uzağız.
Birgün