Erzurum Güncel- Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Dolmabahçe’de Uluslararası İdlib Konferansı düzenlendi. Konferansı açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Çağatay Özdemir, Suriye’de yaşanan süreci özetledi. Ardından SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Kanat'ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen "İdlib Sorununun Çözümü Üzerine Uluslararası Camia ve Örgütler Ne yapmalı" başlıklı oturumda ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Suriye Ulusal Koalisyonu Başkan Yardımcısı Dima Moussa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet ile AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Ahmet Berat Çonkar konuştu.
"HAYAT KURTARACAK TEDBİRLER GELİYOR"
Bölgede çözümün kısa sürede hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Suriye Ulusal Koalisyonu Başkan Yardımcısı Dima Moussa, “Şu anda uluslararası aktörlerin çıkarlarını bir araya getirmesi ve siyasi çözüme destek olmaları lazım. Siyasi çözüm şart. Bunun da güvenilir ve halkın desteğini alan bir çözüm olması gerekiyor. Eğer husumeti biz net biçimde bitirebilirsek, tüm Suriyeliler kendilerinin siyasi çözümde temsil edildiğini düşünürse çözülür. Bugün bize gereken şu; insani yardıma ilave olarak başta hayat kurtaracak tedbirler gerekiyor. Güvenli bölge olarak adlandırabilirsiniz bunu, artık hemen kısa vadede bu zulmü nasıl durdurabileceğimizi düşünmemiz lazım” şeklinde konuştu.
"ABBU KRİZLE GERÇEKTEN NASIL BAŞ EDECEĞİNİ BİLEMEDİ"
Türkiye’nin bölgede çok önemli bir görev üstlendiğini ve uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Gülnur Aybet ise, “Türkiye Rusya’yı hem caydırmaya çalışıyor hem de diyaloğu devam ettiriyor. Batı ne yapıyor, Rusya ile diyalog açısından pek iyi gitmediğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Batılı müttefiklerimiz bizi hep eleştirirken, siz bu ortamda onları caydırmak için siz ne yapıyorsunuz? Batı güneyde hiçbir şey yapmıyor. Sadece coğrafyaya baksanız bile bizim Rusya ile ilişkimiz olmaması söz konusu değil. Türkiye’nin güvenlik endişelerini yok saymak, biz bu işin en ön planındayız. Müttefiklere ihtiyacımız yok anlamında demiyorum, tabii ki biz kendi göbeğimizi kendimiz keseriz diyoruz ama işbirliği içinde hareket etmek zorundayız. Umarım çok çabuk bir şekilde netice görürüz. AB gerçekten bu krizle nasıl baş edeceğini bilemedi, bilemiyor. Bir yandan sorunu Türkiye’de tutmaya çalışalım, fon verelim diye bakmaya çalışıyor. Bu da düşündükleri gibi olmadı. AB’nin Yunanistan sınırında yaşananlara tepkisi 'fon verelim.' Bu konuda da AB biraz günü kurtarma politikası güdüyor. Tabii ki bir kriz olduğunda anlık tepki verilir ama bunun arkasından kapsamlı bir yaklaşım gelmesi beklenir. Fakat bu olmuyor, biz çeşitli ülkelerle bu konuları bu tür kürsülerde çok konuştuk. Maalesef gördüğümüz kelimeler, konuşmalar, fiiliyat görmüyoruz. Siyasi irade olması gerekiyor. Kısa vadeli değil uzun vadeli çözüm bulan siyasi irade gerekiyor” ifadelerini kullandı.
"TEMEL ÖNCELİK ATEŞKES SAĞLANMASI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Putin’in görüşmesinden beklentilere yönelik bir soru üzerine Aybet, “Temel öncelik ateşkes sağlanması, insani kriz aşılabilir. Çok ciddi bir yükten bahsediyoruz. Baş etmesi açısından çok zorlu bir durum. Birinci beklentim ateşkes, ikincisi Rusya ve Suriye’deki rejimin anlaşmaya uymasını bekliyoruz. Soçi mutabakatına uyulmasını bekliyoruz. Ancak tabii ki bütün bunlar aynı zamanda gelecek ve siyasi çözümle de alakalı konular. Mevcut durum devam ettirilebilecek bir durum değil. Bu açıdan çok açık kırmızı çizgiler, hatlar var ve bugün konuşulacak. NATO’daki müttefiklerimizin kararlı olmasını bekliyoruz. Mutlaka çok somut bir şekilde kararlılığımızı göstermeliyiz. Sorunun nasıl çözüleceğini belirlemek istiyorsak Cenevre’de bahsettiğimiz konulara geri dönmemiz gerekiyor. Süreçlerin siyasi iradeyle desteklenmesi gerekiyor. Liderler sayesinde yol kat edebiliriz biz, Astana süreci olmasaydı Soçi anlaşması yapılmazdı. Yapılan anlaşmalar bu kadar uzun süre devam etmezdi. Türkiye bu görevi tek başına üstlenemez, şimdiye kadar makul düzeyde başarı elde ettik” dedi.
"RUSYA NEDEN ESAD GÜNDEMİ KONUSUNDA BU KADAR ISRARCI ANLAMIYORUM"
Suriye’de çözümün sağlanmasına soruyu yanıtlayan ABD Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, “Tabii ki Suriye’de olmamızın sebepleri var. Bu tür askeri girişimler, bizim ya da başkalarının yaptıkları, bunların asla rejimi devirmek gibi bir amacı olamaz. Bizim hedefimiz müzakere edilen bir çözüm. Türkiye hem Rusya ile diyalog hem de caydırıcılık konusunda harika çabalar sarf ediyor. Bunu biz çok takdir ediyoruz. Bizim de Rusya ile diyaloğumuzda vardığımız sonuç 'bizi dinlemiyorlar.' Bugün yapılacak tartışma umuyorum gerçek bir ateşkesle sonuçlanır. İdlib farklı, mülteciler ve muhalefetin gideceği başka yer yok. Daha öncekilerden faklı, İdlib’e insanlar bu yüzden kaçmışlardı. Umuyorum bugün bir şey elde edilir. Rusya neden Esad gündemi konusunda bu kadar ısrarcı anlamıyorum. Bugün belki diplomatik çözüme yaklaşıldığını gördüğümüz bir çözüm olur” diye konuştu.
"S-400 FÜZELERİ TEMEL SORUNU OLUŞTURUYOR"
Jefferey, Washington'un askeri yardıma ilişkin görüşüne ilişkin soru üzerine, “Bu konuda bir görüş birliği yok, bu konudaki değerlendirmeler hala devam ediyor. İnsani yardım konusunda attığımız adımları biliyorsunuz. Türkiye’nin silah satışı programlarında önemli bir katılımcı olduğunu biliyoruz, hepimiz bunları değerlendiriyoruz. Yapabileceğimizi bir şey var mı bakıyoruz. Mesela Avrupa harekete geçirilebilir. Kollektif bir çaba sarf etmek gerekiyor. Özellikle Avrupalıların da bir arada hareket etmesi gerekiyor. Buradaki ana mesele şu aslında; genel olarak S-400 füzeleri temel sorunu oluşturuyor. Savunma sistemimiz açısından çok ciddi bir endişeden bahsediyoruz. Bu aşamada bir sorun olmaya devam ediyor. Hepimiz bu konuyu konuşuyoruz. İhtilaf derken ne Rusya ne Türkiye askeri çatışma istemez, bence Suriye’de iyi niyetlerin hayal kırıklıklarına dönüşmesi mümkün oluyor” dedi.
"ABD'NİN UYGULADIĞI POLİTİKAYA GÖRE SİYASİ ÇÖZÜM İÇİNDE ONLARA YER YOK"
Jeffrey, Türkiye ile yaşanan S-400 krizine ilişkin soruya ise, “Halka açık forumlarda bunları ifşa edemeyiz. Bu hikaye yanlış aktarıldı zaman zaman, ne tür bir destek verebilir bu zaten şu an tartışılıyor. Suriye’nin toprak bütünlüğü konusu önemli, bunu kabul ediyoruz ama BM kararları var. Özellikle silahlı muhalefetin kabul görmeyeceği ilkeler var. Bizler kendi ulusal güvenlik çıkarlarımız için varız Suriye’de. Komşularının beka endişeleri var. İranlı milis sorusuna geleyim. ABD’nin uyguladığı politikaya göre siyasi çözüm içinde onlara yer yok. Mutlaka çıkması gerekiyor, ki zaten Irak’ta da gördüğümüz gibi onlar kendilerini o toplumla konuşlandırıyorlar. Başka ülkeleri hedef alıyorlar. Bu insanlar sahaya girdiğinde yerel nüfusa karışıyorlar. Onlarla uzun süre barış olamaz bu bölgede. S-400 sorusuna gelelim, Washington’da biz kongrede mevkidaşlarımızla bu konuda görüşmeler yaptık ve bundan sonra askeri teknik bir komisyon kurulmasına karar verildi. Bu komite bu mesele üzerinde çalışacak” dedi.
"ALIP KULLANMAMAK DİYE BİR ŞEY OLAMAZ"
S-400’lerin kullanımına yönelik soruyu yanıtlayan Gülnur Aybek, “Alıp kullanmamak diye bir şey olmaz. Nerede ve nasıl kullanacağımız önemli. Bizim ordumuz ve Savunma Bakanlığımız bunun üzerinde çalışırlar. Ben buna cevap veremem. Yaşadığımız coğrafyadan dolayı özellikle birkaç yıldır farkına vardığımız savunma sistemleriyle ilgili bir boşluk var. Bunu NATO da biliyor görüyor. Bu boşluğu gidermek için çok yol aradık. Bu yolların neticesinde Patriot konusunda bir anlaşmaya varamadık. O süre zarfında güvenlik tehditleri devam ediyor, o yüzden tercihimizi S-400'den yana kullandık. Hala müttefiklerimizle işbirliği yapabiliriz, şu anda satın aldık ve kullanmayı amaçlıyoruz. Ama bu başka yollara bakmayacağımız anlamına gelmiyor. Uçuşa kapalı bölgeden de bahsedeyim. Dışarıdan ciddi müdahale konusunu iyi düşünmeniz gerekiyor. Çok iyi bir diplomatik bölge kurmak gerekiyor. Şuan da asıl endişemiz şuanki çatışmaları durdurmak, ateşkes elde etmek. 1,5 milyon insanın sınırımıza yığılmasından bahsediyoruz” ifadelerini kullandı.
(İHA)