Erzurum Güncel- Cumhuriyet Gazetesi'nin yazar, muhabir ve yöneticilerinin yargılandığı davanın 5. duruşması görülüyor. Durşmada "Ülkenin yüzde 15’ini şüpheli, terörist olarak gören bir iktidar, terörist iddiasını akıl almaz suçlamalara dönüştüren bir yargı var" diyen Şık'a Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ'ın yanıtı "Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin" oldu. Dağ, daha sonra sözlerine "Bu siyasi bir davadır" diye devam eden Şık'ı salondan çıkardı.
Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabiri Ahmet Şık ve muhasebe çalışanı Emre İper ile ‘Jeansbiri’ hesabının sahibi olduğu iddia edilen Ahmet Kemal Aydoğdu’nun tutuklu olduğu 19 sanığın yargılandığı davanın 5. duruşmasına, bugün İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edilecek. Duruşma öncesi, yargılanan Cumhuriyet çalışanlarına destek vermek için yapılan basın açıklamasına; CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Barış Yarkadaş, HDP Milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu ve Garo Paylan ile gazeteciler, avukatlar ve meslek örgütü temsilcileri katıldı.
AHMET ŞIK SALONDAN ÇIKARILDI
Bir yılı aşkın süredir tutuklu bulunan Ahmet Şık, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in “Türkiye’de nüfusa oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir, haklarında ilk derece soruşturma yürütülmektedir” dediğini hatırlatarak iktidara yönelik olarak birtakım eleştirilerde bulundu.
“Ülkenin yüzde 15'ini şüpheli, terörist olarak gören bir iktidar, terörist iddiasını akıl almaz suçlamalara dönüştüren bir yargı var” diyen Şık’a Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ’ın yanıtı “Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin” oldu. Dağ, daha sonra sözlerine “Bu siyasi bir davadır” diye devam eden Şık’ı salondan çıkardı.
Ahmet Şık, salondan çıkarken “Gün gelecek siz yargılanacaksınız, burada siz olacaksınız, unutmayın bunu” ifadesini kullandı.
İşte dakika dakika yaşananlar
12:15 –
Duruşmaya 14.00’e kadar ara verildi.
12:14 –
Mahkeme Başkanı’na “Ahmet'e sen değil siz diyeceksin. Ahmet babanızın oğlu değil” diye bağıran bir kişi dışarı çıkarıldı.
12:14 –
Ahmet Şık dışarı alındı, salonda alkışlar ve yuhalamalar var: “Ahmet çıkacak, yine yazacak”
12:13 –
Ahmet Şık: Gün gelecek siz yargılanacaksınız, burada siz olacaksınız, unutmayın bunu!
12:11 –
Ahmet Şık: Bu siyasi bir dava
Mahkeme Başkanı: Sanığı dışarı alın!
12:10 –
Ahmet Şık: Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in açıkladığı verilere göre ülke nüfusunun yüzde 8'i şüpheli durumda. Bu çok yüksek bir oran. Ama Yargıtay Başkanı Cirit'in yaptığı basit hesap hatasını düzeltmek gerekiyor. Ülkenin yüzde 15'ini şüpheli, terörist olarak gören bir iktidar, terörist iddiasını akıl almaz suçlamalara dönüştüren bir yargı var.
Mahkeme Başkanı: Böyle devam edersen keserim. Bu savunma değil. AKP iktidarını gidin milletvekili olup eleştirin.
12:00 –
Savcı: Gazete yönetiminde, vakfın yönetiminde biri yayınlanmadan önce ya da sonra serzenişte bulunması gazeteciyi etkiler mi?
Doğan Satmış: Ertesi gün gazeteler çıkınca yüzbinlerce kişi okuyor. Yayından sonra olanlar gazete içinde de konuşulur. Etkisi olmaz.
11:58 –
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ (MİT TIR’ları haberi toplantısıyla ilgili): Bununla ilgili beyanlarınızı da reddediyor musunuz?
Doğan Satmış: Hayır.
Avukat Bahri Belen: Toplantıda Akın Bey de vardı dediniz. “Tutuklanırsınız” lafını Akın Bey mi söyledi?
Doğan Satmış: Evet.
Avukat Bahri Belen: Buna rağmen gazeteciler bile bile mi yayın yaptı?
Doğan Satmış: Bu zaten toplantının konusudur. Biz gazetecinin tutuklanacağını bile bile yayın yapması tartışılan bir konu.
11:57 –
Avukat Tora Pekin: Kim hangi haberin girilmesini istemedi
Doğan Satmış: Can Dündar tutukluyken olayın gündemde kalması için haber yapıyorduk. Bu haberlerin çok olduğuna yönelik eleştiriler geldi ama biz buna uymadık.
11:55 – Duruşmaya saat 13:00’e kadar ara verildi. Ahmet Şık “Savcı mütalaasını beklemek istemiyorum, beyanım var, şimdi konuşabilirsem memnun olurum” deyince başkan ara verme kararından vazgeçti.
11:51 –
Avukat Tora Pekin: Ne gerekçeyle sözleşmeniz feshedildi? Doğan Satmış: Yazılı gerekçe yoktu. Akın bey bir iki yazımdan şikayet etti. Bir de yurt dışı Türk Milli Takımı maçına şirket davetiyle katılmıştım, ondan dedi. Halbuki o geziye gazeteden 4-5 kişi daha gitmişti. İsimlerini hatırlamıyorum.
11:50 –
Avukat Tora Pekin: Akın Atalay’ın isteklerine ilişkin somut bir görgünüz var mı?
Doğan Satmış: Benim yok, istifalar bu şekilde yorumlanmıştı.
11:48 –
Avukat Tora Pekin: “Bu ekibin kendi istediği şekilde yayın yapmayacağını biliyordu” demişsiniz. Atalay’ın istediği yayın neydi?
Doğan Satmış: Onu bilemem. Benden sonra 10 arkadaş istifa etti. Akın Bey yönetimin değişmesini, Aydın Engin’in daha etkili olmasını istiyordu.
11:47 –
Avukat Tora Pekin: Gazete içi eleştiri ötesinde talimat söz konusu mu?
Doğan Satmış: Hayır
Avukat Tora Pekin: “O dönemde (Haziran 2016) sizin dışınızda başka birinin işine son verildi mi?
Doğan Satmış: Hayır
11:46 –
Avukat Tora Pekin: Siz Atalay’ın darbe girişimini bildiği imasında bulunuyorsunuz.
Doğan Satmış: Öyle mi? Öyle bir şey demedim. Biz Atalay ile yayın konusunda bir iki olay yaşadık ama bunlar hep gazetecilik faaliyetiyle ilgili şeyler.
11:46 – Avukat Tora Pekin: ‘Akın Atalay 15 Temmuz’dan bir hafta önce bizim ekibi tasfiye etti’ demişsiniz. Sizin ekibiniz kimdir?
Doğan Satmış: Can Dündar geldiğinde gazeteye geldim. 10-11 kişiydik. Sözü edilen dönemde gazeteden ayrıldım. Kastım odur.
11:45 – Doğan Satmış: Mustafa Balbay’ın ayrılması bizim bulunduğumuz döneme rastladı. Vakıf seçimlerini medyaya yansıdığı kadar biliyorum. Balbay benim de içinde bulunduğum yazı işlerini suçladı. Yazıdaki ‘ele geçirme’ sözünü vakfın yönetimindeki denge değişikliğini anlatmak için söyledim.
11:44 –
Avukat Tora Pekin: Hem bazı gazetelerin sözlerini çarpıttıını söylediniz, hem Twitter’da yaptığınız bir açıklama var. ‘Söyleşi algı yaratmak için dönüştürülüp kullanıldı' dediniz. Size mal edilen açıklamalar sizin mi?
Doğan Satmış: Konuştuğum kişi 30 yıllık arkadaşımdı. Sohbet olarak gerçekleşti. Anlamını aşan sözler olabilir ama benim sözlerimdi.
11:43 – Doğan Satmış: Anonim yazılanlar genelde bir kişinin üstüne kalır, bir süre ben devam ettim. Köşede ismim yazmıyordu. Bir haftalık müddet için yazdı sonra yeniden çıkardık.
11:41 –
Avukat Tora Pekin: 16 ay görev yaptığınızı söylediniz. Başlangıcını ve sonunu söyler misiniz?
Doğan Satmış: 2015 Şubat – Haziran 2016’da bıraktım. Köşemin adı ‘son dakika’ idi sanırım. Tek bir köşe yazdım, haftada bir yazdım. Duvar Yazıları’nı bir müddet anonim yazdık…
11:40 –
Mahkeme savcısı: Röportajınızda MİT TIR’ları haberi var. “Bunu yayınlarsanız tutuklarlar” demiş bazı hukukçular. Kim onlar? Doğan Satmış: Akın Bey, Bülent Bey vardı.
Savcı: Akın Bey de mi toplantıdaydı?
Doğan Satmış: Evet
11:37 –
Mahkeme Başkanı: Röportajdaki sözlerin size ait olmadığını söylediniz, cezai girişimde bulundunuz mu?
Doğan Satmış: O yayının yapıldığı gün Twitter’den o sözlerin bana ait olmadığını yazdım. Ama tekzip yoluna gitmedim, çünkü gazeteci olarak 1 gazeteyi tekzip etmek bana uygun olmazdı.
11:35 –
Mahkeme Başkanı: İcra Kurulu başkan ve üyelerinin yayımlanan haber ve başlıklara etkisi var mıdır?
Doğan Satmış: Hayır, böyle bir durum olmamıştır
11:30 –
Doğan Satmış: Ben 1,5 yıl birlikte çalıştığım arkadaşlarımın FETÖ ile bağlantıları olduğuna inanmıyorum. Gazetelere yansıyan sözler benim sözlerim değildir. Sözlerim çarpıtıldı. Gazetecilerin tutuklu yargılanması doğru değil.
Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Siz tanıksınız, eleştirmen değil.
11:26 – Avukat Bahri Belen (Doğan Satmış hakkında): “Tanıklıktaki kişi de ‘savunmamı yapacağım’ dedi, sanık psikolojisiyle geldi, hakkında da bir soruşturma var. Sanık psikolojisiyle yapacağı tanıklığın ne kadar geçerli olacağını da soruyoruz”
11:24 – Doğan Satmış yazılı beyan vermek istediğini söyledi. Salonda yuhalayanlar oldu. Satmış, “Cumhuriyet gazetesinde 16 ay boyunca köşe yazarlığı ve GYY danışmanlığı yaptım. Yazılı bir savunma hazırladım. Savunma değil de tabii tanıklık. Hazırladığım beyanı okumak istiyorum” dedi.
11:25 – Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Katip arkadaşlarımız, sadece bu dosya için değil başkaları için de, tanıkları defaatle telefonla arıyoruz. Arandığında Mehmet Faraç bugün itibariyle geleceğini, dersinden ötürü belli 1 saatte hazır olacağını ama zorla getirme kararının zorluk yaratacağını söylemiş.
11:21 – Avukat Fikret İlkiz: Burada anladığımız, demek ki tanık Mehmet Faraç size gelerek hakkında verilmiş olan zorla getirilme iptalini beyan etmiş. Çünkü tezkerenizin dışında zorla getirilme kararının neden kaldırıldığı konusunda UYAP’ta herhangi bir dilekçe, belge, başvuru göremedim.
11:19 – Avukat Ayhan Erdoğan: Aleyhte beyanda bulunan birinin (Doğan Satmış hakkında) burada tarafsız beyanda bulunamayacağını, bu durumun da adil olmadığını kayıtlara geçirmek istiyoruz.
11:18 – Avukat Ayhan Erdoğan: Sürecin hukuka uygun yürütülmediğini defalarca dile getirdik. Tüm ara kararlarda da rücu talebinde bulunduk çünkü mahkemenin ceza mahkemesi olamayacağını belirttik. Bugünkü tanık çağrılma usulünün de adil yargılamaya aykırı olduğu zabıtlara geçirsin isteriz.
11:18 – Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Memnuniyetle kabul ederiz.
11:17 – Avukat Bahri Belen: Boya'nın usuli bakımdan eksikliği bir bakıma CUMOK'la ilgili bağlantısı nedeniyle dinlenilmesnin olayın açıklanmasına katkıda bulunacağı açısından böyle bir karar verdiğimiz anlaşılıyor. O halde biz de CUMOK'tan olan çok eski Cumhuriyet okurlarından da tanık dinletebiliriz diye düşünüyoruz.
11:16 – Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Bizim başka delil oluşturacak talebimiz olmayacak.
11:15 – Avukat Bahri Belen: Delillerin taraflarca tartışılmasından sonra 216 tartışmasını yapacağız. İddia makamı da esasa ilişkin görüşünü 216 tartışması sonrası verecek. Bir kişinin daha, Namık Kemal Boya'nın da tanıklığına karar vermişsiniz. Ama iddia makamının görüşü alınmadı. Eğer böyle tanıklar olacaksa iddianameye dayanak olan Mustafa Balbay'ın çağrılmasına karar verilmemiş ama Balbay'ın avukatı Boya'nın dinlenmesi istenmiş. Anlamadık. Dinlenmesin demiyoruz. Başka yargılamalarda da “yargılamayı uzatma” gerekçesiyle taleplerin kabul edilmediğini bildiğimiz için taleplerde bulunmadık. Ama daha sonra taleplerimizi dile getireceğiz.
11:10 – Gazetenin eski yazarlarından Doğan Satmış, dönemin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve MİT TIR’ları haberine ilişkin verdiği söyleşi nedeniyle “tanık” sıfatıyla ifade verecek.
11:05 – Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ: Eksiklerimiz var. Bilirkişi raporları istemiştim emlak raporu geldi. Talep ettiğimiz tanıkların hepsi hazır olacak. Dijital materyaller konusunda 3 ayrı müzekkere yazdık ama inceleme yapılmadı. Dijital materyallerin bazılarının şifreleri bozuk, bazılarının yok denildi. Kemal Aydoğdu için yazılan müzekkereye cevap yok. Mahkememizin geldiği aşamada delil durumu budur. Ayrıca bir talep yoksa hazır olan tanık Doğan Satmış’ın beyanıyla devam etmek istiyoruz
10:55 – Tutuklu Cumhuriyet’çiler salona getirildi. Duruşma başlamak üzere
10:40 – Saat 10:00’da başlaması gereken duruşma hâlâ başlamadı.
10:18 – Duruşma salonuna girişler, “Boş yer yok” denerek durduruldu.
“BU SÜREÇ, EN ÇOK DA FETÖ SANIKLARINA YARAYACAKTIR”
İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, “KHK ile getirilen en vahim düzenleme ‘resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına ve resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın’ darbe teşebbüsü ve terör eylemlerinin bastırılması kapsamında hareket eden kişiler için getirilen cezasızlıktır. Peşinen ifade edelim ki, bu hüküm yok hükmündedir. Suç teşkil eden bir eyleme rağmen herhangi bir kişinin hukuken sorumlu tutulamayacağına ilişkin cezasızlık düzenlemesi hukuken genel mantığa ve felsefesine aykırıdır. Biz demokrasi özlemimizi hukuku temel kılarak ararken, dün 695. ve 696 sayılı KHK’lar ile getirilen bu yeni düzenlemeler, işimizi daha da güçleştirdi. Kısaca dünden bu yana yükümüz daha da ağır… Çünkü bu KHK’lar kanun hükmünde olsa bile hukuk hükmünde değildir. Savunma hakkı, böylesine yok sayılıp görmezden gelinince, adına yargılama dediğiniz o oturumların daha hızlı ve dilediğiniz şekilde yürüyeceğini sanıyorsanız bunların hepsi AİHM’den dönecektir. Bu süreç, en çok da FETÖ sanıklarına yarayacaktır. Hukuktan vazgeçerek adalet sağlanması olanağı yoktur. Avukatlar olarak mücadelemizi yılmadan sürdüreceğiz” dedi.
“SON İKİ KHK, HUKUK DEVLETİNİN TABUTUNA ÇAKILAN SON ÇİVİDİR”
Ankara Barosu Başkanı Hakan Canduran da, dün çıkarılan KHK’ları eleştirerek, “Ne yazık ki paramiliter güçler oluşturulmak için ön açıldı ve bilinçli yapıldı. Vatandaş vatandaşa kırdırılacak hale geldi. Bu ülkede kolluk güçleri yok mu da, vatandaşa böylesine bir yetki verilme çabasına girildi. Bunun bir iç savaşa götüreceğini tahmin etmiyorlar mı? Tam tersi tahmin ediyorlar. Bunlardan çıkan sonuç şudur; artık TBMM bitmiştir. OHAL artık uygulanan rejim haline gelmiştir. Anayasa Mahkemesi sadece adı olan bir mahkemedir. Üzülerek söylüyorum. Bu son iki KHK, hukuk devletinin tabutuna çakılan son çividir” ifadesinde bulundu.
“GİZLİ SAKLI BİR ŞEY DE KALMADI ARTIK… ÖZGÜR BIRAKILSINLAR…”
DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren de, Akın Atalay ile Murat Sabuncu’nun 421 gündür, Ahmet Şık’ın 360 gün, Emre İper’in ise 263 gündür tutuklu olduklarına dikkat çekerek, “Herkes biliyor ki Cumhuriyet Gazetesi’ne başlatılan operasyon, tutuklamalar ve sonrasındaki yargılama süreci daha ilk günden itibaren kocaman bir yalandı. Gizli saklı bir şey de kalmadı artık. O yüzden tavsiyemiz; ülkenin daha fazla ne kadar rezil olabileceği hesabını yapmayı bırakıp arkadaşlarımıza özgürlüklerini iade etmenizdir” diye konuştu. Topluluk konuşmaların ardından Cumhuriyet Gazetesi davasının görüldüğü mahkeme salonuna çıktı. (DHA)