Erzurum Güncel-Denizli’de çeşitli ziyaretlerde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Denizli Sanayi Odası’nın önderliğinde, Organize Sanayi Bölgesi’nde sanayici ve işadamlarıyla biraraya geldi. Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Müdürlüğü binası önüne partiye ait otobüsle gelen Kılıçdaoroğlu, yönetim kurulu üyeleri ve işadamları tarafından karşılandı. Kılıçdaroğlu, alkışlarla, tıklım tıklım dolu salona girince, saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Kılıçdaroğlu’nun salonda en önde bulunduğu yere gelen 83 yaşındaki Hatice Dikmen, yanına oturdu, bir süre sohbet etti.Denizli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat Keçeci, açılış konuşmasını yaparak, kentin iş yaşamıyla ilgili detaylı bilgiler verdi. Keçeci, şunları söyledi:"Denizli kendine özgü bir kenttir. Dünyaya pozitif bakar. Başta kadınlar olmak üzere toplumun bütün kesimlerini kucaklar. Denizli’deki iş yaşamı, rant aktarımına yönelik değil işçi, işveren birbirlerini tamamlayıcı olarak yürür. Sanayimiz ihracat odaklıdır, tekstil başı çeker. Türkiye’de ilk on kent içinde ihracatta 8’inci şehirdir. Denizli yerinde duramayan bir ihracat lokomotifidir. Tablo, Türk ekonomisinin krizden çıktığını gösteriyor. Bir ülkede yatırım yoksa geleceğin de olmadığını biliyoruz. Denizli olarak biz hakkımızı talep etmek istiyoruz. Ülkemize döviz kazandırmak, vatandaşın huzur ve refahı için benzerler arasında eşitlik olsun istiyoruz, fırsat eşitliği istiyoruz. Çevremizde Aydın ve Muğla var. Şikayet ettiklerini göremezsiniz ama biz ağlıyoruz. Lütfen, hiç olmazsa, Türkiye’deki benzer illeri bir çerçeve içerisine alarak geleceklerini belirli bir tablo içinde yapmanın daha anlamlı olacağını düşünüyoruz."TEŞVİK POLİTİKALARI YANLIŞCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da konuşmasında, Denizli’de bulunmaktan çok mutlu olduğunu söyledi. Keceçi’nin konuşması sırasında Türkiye’nin aydınlığına vurgu yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "Bunlar bizim için çok önemli. Bu ülkeyi kuranlar, savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça anlamı yok demiştir. Bir ülkede fabrikalar tüterse, işçiler çalışırsa, herkes alın teriyle kazandığı ekmeğini evine götürürse, mutlu bir Türkiye oluşturursunuz. Sorunumuz bu" dedi.Denizli’nin, çok ilginç bir yer olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Denizli, Kayseri gibi yabancı sermayenin olmadığı, yerli işadamının gücünü ortaya koyarak yaşattığı bir kenttir. Buranın tüm Türkiye’ye örnek olması gerekir. Tekstilde bir markaydı Denizli. Ekonomik krizde burası epey kan kaybetti, Türkiye de kaybetti ama burasınınki daha fazla oldu" diye konuştu. Devlet adamıyla politikacı arasında fark olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, "Devlet adamı riski önceden görüp önlem alandır, sıradan politikacı, riski görür ses çıkarmaz. İnsanlar batar, ondan sonra dünyada da kriz var der. Eğer riskin geleceğini görüyorsanız, önlem almazsanız krizin faturası ağır olur. Bizim arzumuz Denizli sanayicisinin daha ileriye gitmesi" dedi.CHP’nin sanayiciye bakışını da aktaran Kılıçdaroğlu, sözlerini şöylle sürdürdü:"Sanayici, ülkenin ekonomisinin kamu görevlisidir. Kendisini değil ülkeyi, işçiyi düşünür. Bizim altı okumuzdan biri milliyetçiliktir. Kafatası milliyetçiliği değildir. Öncelikle köylü, sanayici, emekli kazanacak. Öncelik kendi insanımızda. Türkiye, Avrupa’nın en büyük otobüs üretim merkezidir. Yunanistan’daki otobüslerin yüzde 42’si bizim üretimimiz. Biz, gidip Almanya’dan, Hollanda’dan otobüs aldık. Tanesi 1 milyon 200 bin euro ödedik. Ama o otobüsler yokuş çıkamıyordu. Çünkü Hollanda’da dağ yok. Ülkemizde ise otobüs firmaları işçileri kapı önüne koydu. Biz, kendi ürettiğimizi almalıyız. Niye oradan alıyoruz. Herkesin bunu sorgulaması gerekir. Sanayicilerden rica ediyorum, uluslararası kalkınma ajansının sitesine girsinler. Nükleer santralin elektroniğin de kilowat ne kadardır. Biz en pahalı ülkeyiz. Bunun hesabını kim ödeyecek? Sanayici ödeyecek. Yanlış teşvik politikalarından vazgeçilmeli. Nükleer santral yapılacaksa fatura, dünyadakiyle aynı olmalı. Bir hükümetin yapması gereken, eşit şartlarda sanayicilerin at koşturmasına olanak sağlamaktır. Kim itiraz ediyor buna? Biz itiraz ediyoruz. Sanayici itiraz etse, iki tane vergi elemanı kapının önünde. Söz veriyorum, bu korkuyu yıkacağız. Demokrasi ve özgürlük gerçekten bu ülkeye lazım. Bir söz daha. Sanayici, bu ülkenin saygın bir ismi olarak tarihte de gelecekte de hak ettiği yeri alacak. Sanayicinin önündeki bütün engelleri kaldırmak boynumuzun borcudur, bunu sağlayacağız. İşsizlik nasıl çözülecek, sanayicinin olmadığı yerde işsizlik mi çözülür? Denizli’deki işsizler ne olacak? Bunlar bizim insanımız değil mi? Yapmamız gereken engelleri kaldırmak. Teşvik polikitası yanlış, defalarca söyledik. Hangi 49 il yararlandı. Düzce, Afyon, Uşak yararlandı. Teşviği, şu il kazansın diğeri kaybetsin diye getirilmez. Bunu yapmazsan kan kaybına yol açar."İŞSİZLİK RAKAMLARI GERÇEK DEĞİLKılıçdaroğlu, sözlerinin devamında, "Hükümet şöyle yaptı, böyle demek istemiyorum. Umudumuzu kaybetmeyeceğiz. Güçlü ve kaynakları olan ancak yerinde kullanamayan bir ülkeyiz. Savurganca bir ülkeyiz. Siyasi otorite olaylara anlamlı bakmıyor. TÜİK’in rakamları açıklandı, yoksul sayımız arttı. Bu mudur ekonomik kalkınma, geleceğe güvenle bakma bu mudur? Bu tabloyu değiştireceğiz. Türkiye, üretecek. Zenginlik halka dokunsun böylece. Bu yapılmıyor, o zaman herkes kaybediyor. İstihdam verileriyle oynanıyor. İş bulmaktan umudunu kaybedenler işsiz sayılmıyor. Gerçek işsizlik rakamları söylenenin çok daha üstündedir. En büyük risk işsizlik sayısındaki fazlalıkta yatar. Bu ortamda huzuru sağlayamazsınız. Çalışırsak ve üretirsek" diye konuştu.HESAP VERMEKTEN ONUR DUYACAĞIZCHP lideri Kılıçdaroğlu Türkiye’ye temiz siyaseti getireceklerini belirterek şöyle devam etti:"Başbakan, kaynak yok diyor. Ne demek yok? Birilerine gelince var diğerlerine yok. Bu ülkenin kaynaklarını adam gibi kullanırsanız bu ülkede kaynak vardır. Eğer bu ülkede ıslık çalanlar suçlu, alkış tutanlar haklı ise kaynak sorunu çıkar. Ülkede hak etmeyenler köşeyi dönüyor. Türkiye yolsuzluk açısından da sınıfta kalmış bir ülkedir. Ödediğimiz vergilerin nereye harcandığını sorgulamak zorundayız. Bu yoksa, demokrasi askıdadır. Paramızın hesabını verebiliyorsak bu toplum yücedir, fabrikaların bacası tüter. Bu ülkeye temiz namuslu siyaseti getireceğiz. Hesap veren anlayışla yola çıktık, Mecliste KİT gibi komisyonlar var, Biz kesin hesap komisyonu kuracağız dedik. Hedefler nasıl tuttu, para nereye harcandı bu komisyonla onu sorgulayacağız. Bazı ülkelerin meclislerinde var. Muhalefet partileri bunun başkanlığını yapar. Bizim iktidarımızda bunu kuracağız ve muhalefet partisi onun başkanı olacak. Biz hesap vermekten onur duyacağız."Denizli’nin kendisi için ayrı bir yeri olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Özel bir yeri var burasının benim için,. Mesleğe girdiğimde beni yetiştiren Hasan Ergün buralıydı. Beni yetiştirdi. Düzgün insan nasıl olur onu gösterdi. Ders aldım, o dersleri hiç unutmadım. Burada yokmuş ama yüreğim her zaman onun yanında" dedi.POLİTİKACILAR PROTESTO EDİLEBİLİRKonuşmanın ardından Kılıçdaroğlu, sanayicilerin sorularını yanıtladı. Abalıoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Abalıoğlu, "Korku imparatorluğu nasıl yıkılacak?" diye sorarken, diğer sanayiciler de alkol yasağının da aralarında bulunduğu çok sayıda soru yöneltti.Soruları tek tek cevaplayan ve gündemdeki konulara dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Şarap üretimi ve bağcılık konusunda, aslında AB’ye üye olacaksak onların standartlarını ve rekabet koşullarını almamız gerekir. Türkiye’de bu alan gittikçe gelişiyor. Sadece bu alanda değil tüm alanlarda sanayicinin düşük fiyatlı üretim yapmasını istiyoruz. Tekstil sektörü topun ağzında. Başbakan, buraya geldiğinde, Denizli ekonomiden hak ettiğini alamadı diye açıklama yaptı. Ama hak edilen elinden alındı. Markalaşma konusunda tüm işadamlarının çalışması gerekir. Bu yapılırsa daha aydınlık bir tablo çıkar. Elimizdeki ürünleri dışarıdan getirmeye başladık. Sağlıklı bir planlama yapmamız gerekiyor ama bundan uzağız. Korku imparatorluğu ne zaman yıkılacak? Ortak mücadele gerekiyor bunun için. Bedeli varsa önce biz ödeyeceğiz siyasetçiler olarak. Köklü bir siyasi parti olarak istediğimiz şu hukukun üstünlüğünü, özgürlük istiyoruz. Politikacının da eleştirilmesi gerekir diye bir düşüncemiz var. Bu demokrasilerde zorunluluk. Politikacı hatasını eleştirilerden öğrenecek. Medyanın özgürleşmediği bir ortamda demokrasi özgürlük olmaz. Medya patronları, ’Bunu yazarsak Recep Bey kızar mı’ derse olmaz. Galatasaray stadındaki olayda, ünlü bir televizyoncu ’eyvah’ diye bağırdı. Bu içerideki korkunun dışa vurumudur. Ne demek eyvah. Politikacılar protesto edilebilir. Politikacı, kendine sormalı, ’niye protesto ediyorlar’ diye. Ama biz bunu sormuyoruz, ’nasıl protesto edersin’ diyoruz. Özgürlüğü getirmeye kararlıyız. Korkmayacağız" dedi.HEYKEL YIKAN BAŞBAKAN OLARAK TARİHE GEÇERSİNSözleri zaman zaman alkışlarla kesilen Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:"Türkiye’nin gündemi bazen elinden çalınıyor. Neye kilitlendik. Kars’taki heykele. Günlerce yazıldı. Bir sanatçıdan bir siyasi iktidar ne ister. Başbakan ’Yıkacağım’ diyor. Yık. Heykeli yıkan Başbakan olarak tarihe geçersin. Türkiye’nin gerçek gündemi farklı. Gerçek gündemi işsizliktir, üretememezliktir. Önce üreteceğiz ki, güçlü olalım. Türkiye’ye 1 milyon dolar getirdiniz, iki ayda 60 bin dolar kar ediyorsunuz. Ülkeyi sıcak paraya teslim ederseniz gelecekten kaygı duyulur, bu nedenle sanayiciye emanet etmek gerekir. Ama siz sanayiciyi öldürmek, sıcak paranın peşinde koşma derdindesiniz. Bir Başbakan, taraf olmayan bertaraf olur derse olmaz. Korku imparatorluğu buradan başlıyor. Ulaştırma Bakanı, dinlenmek istemiyorsanız telefon kullanmayın diyor. Bize telefon ediliyor konuşuyoruz, karşıdaki dinlendiği gerekçesiyle korkuyor. Hangi demokrasi de bu var? Yasadışı telefon konuşmalarından medet umuyorsunuz. Başbakan’ın ki dinlendi diye hapse girer, başkalarının ki ise deşifre edilir onunki sıvazlanır. Hukuk üstün olmalı, yargı kararlarına saygı duymalı. İktidar evrensel hukuku değil, kendi hukukunu oluşturmak istiyor, kendi yargısını kurmak istiyor asıl tehlike bu. Cumhuriyet tarihindeki en ciddi tehlikedir. Sokaktaki vatandaş telefonla konuşmaktan korkuyorsa düşünmek lazım. Önce bu ülkeye özgürlükler gelecek. Bu toplum yeni faturalar ödememeli. Güçlerimizi birleştireceğiz. Kul hakkı yemeyeceğiz diyoruz. Müslüman geçiniyorlar, kul hakkı yiyorlar böyle şey olur mu? Ayrılmayalım, küçük ayrıntılarda boğulmalıyım. Sıcak paraya teslim olan bir ülke olmayalım. Başbakan param değerli diye oynuyor. Ama Amerika dolar bastı. Daha sonra krizi ihraç etti. Türk lirası da kararında olacak. İktidarın görevi o dengeyi kurmaktır. Bize güç destek verin Türkiye’yi daha güzel günler bekliyor" diye konuştu.Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından OSB’de Abdülkadir Uslu’ya ait Tekstil Fabrikası’na geçerek işçilerle öğle yemeği yedi. Tabldot sırasına giren Kılıçdaroğlu çorba, orman kebabı, pilav ve salatadan oluşan yemeği yedi. Genel başkan daha sonra üreticilerle biraraya gelmek için Deda Düğün Salonu’na geçti.