Denizci subaydan Pensilvanya itirafı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli 21'i asker, 3'ü sivil 24 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesi tamamladı.

Erzurum Güncel- Erzurum Güncel- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli 21'i asker, 3'ü sivil 24 kişi hakkında açtığı davanın iddianamesinde, sanıklarından eski asker Murat Baykal'ın, "Burak, beni yaklaşık 1,5 saat mesafedeki Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'in çiftliğine götürdü. Hafta sonunu Pensilvanya'da geçirdik. Orada 2 gece kaldık. 2012 yılı Kasım ya da Aralık ayıydı. Fetullah Gülen'in hasta olduğu söylendi. Onunla görüştürülmedik. Diğer kişilerin verdikleri dersleri dinledik" ifadesine yer verildi.

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanlığında binbaşı rütbesiyle görevli NATO subayı Murat Baykal, iddianamede yer alan ifadesinde, Ankara Yenimahalle Yunus Emre Ortaokulunda 3. sınıf öğrencisiyken Ağustos 1990'da Basınevleri semtine taşındıklarını, buradaki evlerinin yakınlarında bir öğrenci evi bulunduğunu, ders çalışmak için bu eve gidip gelmeye başladığını anlattı.

200'E YAKIN SORU VERİLDİ

Kuleli Askeri Lisesinin 1991'deki sınav sorularının örgüt tarafından alındığını söyleyen Baykal, "Sınava yakın bir dönemde bu öğrenci evinde bana 200'e yakın soru verildi. Sınava girdiğimde sorulan soruların yaklaşık 80'inin bu sorulardan olduğunu gördüm. Bana bu sınavın sorularını gittiğim evin abisi olan ODTÜ öğrencisi olduğunu hatırladığım Serdar veya Ekrem isimli kişi vermişti. Hatırladığım kadarıyla bu kişinin gerçek ismi Ekrem, kod adı ise Serdar'dı. İki ismini de kullanıyordu." dedi.

O görüntüler ilk kez ortaya çıktı.. İşte Genelkurmay'da yaşananlar

Kuleli Askeri Lisesi sınavlarının hem yazılısını hem de mülakatını kazandığını anlatan Baykal, sağlık nedeniyle elendiğini belirterek, şöyle devam etti: "Aynı yıl Deniz Askeri Lisesi sınavlarına da girdim. Bu sınavın soruları örgüt tarafından temin edilmemişti. Zor bir sınavdı. 1990 yılı Deniz Askeri Lisesi sınavının sorularının sızdığı belirlendiğinden 1991 yılındaki sınavda önlem alınmış ve sorular sızmamıştı. Ben Deniz Askeri Lisesi sınavını soruları almaksızın kendi hakkımla kazandım. Bu sınavda herhangi bir kopya olayı olduğunu sanmıyorum. 

1991 Eylül ayında İstanbul'a giderek Deniz Askeri Lisesinde öğrenim görmeye başladım. Yatılı olarak okuyordum. 1991 Eylül ayından 1992 Şubat ayındaki ara tatile kadar geçen sürede Serdar isimli şahıs İstanbul'a geldi. Onunla Kadıköy İskelesi'nde buluştuk. Nerede olduğunu hatırlamadığım bir örgüt evine gidip risale sohbeti yaptık. Deniz Askeri Lisesinden benden başka gelen kimse yoktu.

1992 yılı yaz tatilinde Ankara'ya gelince Basınevlerindeki öğrenci evine giderek Serdar'la görüştüm. Serdar beni Serdal kod adlı birine devretti. Serdal, İstanbul Teknik Üniversitesi mezunuydu. Çok fazla hatırlamıyorum. Ancak bir yerde öğretmenlik yaptığını sanıyorum. Serdal, Ankara'da yaşıyordu ancak İstanbul'a gidip geliyordu. Ben daha sonra Serdar isimli şahısla olan irtibatımı kestim.

Deniz Askeri Lisesinin 1. ve 2.sınıflarında zaman zaman Ankara'dan İstanbul'a gelen Serdal ile görüşmeye devam ettim. Kadıköy, Eminönü, Beşiktaş veya Sirkeci vapur iskelesinde onunla buluşuyorduk. Onunla bir yere sohbete gidiyorduk. Gittiğimiz yerde Fetullah Gülen'in vaaz kasetlerini dinliyordum.Fetullah Gülen'in ve Said Nursi'nin kitaplarını okuyup, namaz kılıyorduk. Benden başka gelen askeri lise öğrencisi yoktu."

'O DONEM İRTİBATIM YOKTU'

1995-1999 yılları arasında Tuzla'da bulunan Deniz Harp Okulunda öğrenim gördüğünü ifade eden Baykal, bu dönemde ve daha sonra Gölcük'te bulunan Fatih Fırkateyni'nde görev yaptığı 5 yıl boyunca örgütle herhangi bir irtibatının olmadığını söyledi.

Baykal, ifadesini şöyle sürdürdü:"İstanbul'da cemaat evlerine giderken Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünde öğrenim gören İbrahim isimli bir kişiyle arkadaş olmuştum. O dönemde onunla birlikte Galatasaray'ın bazı maçlarına gittik. Ancak arkadaşlığımız normal bir arkadaşlıktı. Örgüt maksatlı bir irtibatımız yoktu.

KENDİMİ BOŞLUKTA HİSSEDİNCE YENİDEN İRTİBAT KURDUM

2004 yılında benim Tuzla'da bulunan TCG E-3 gemisine tayinim çıktı. Bu gemi eğitim botuydu. Deniz Harp Okulu öğrencilerine eğitim veriyorduk. Ben üsteğmen rütbesiyle bot komutanı olmuştum. 2005 yılının ortalarında ben kendimi boşlukta hissedince İbrahim isimli arkadaşım aracılığıyla yeniden örgütle irtibat kurmaya başladım. İbrahim beni Çekmeköy'de ikamet eden ve serbest çalışan Koray isimli şahısla tanıştırdı. Ben Koray'ın evine gidip gelmeye başladım. Yalnız gidiyordum. Artık evlenmeyi düşünüyordum. Evlilik konusunda da bana yardım edileceği vadedilmişti. Koray beni üstü olan Yavuz isimli şahısla tanıştırdı. Koray'ın gerçek ismi İlyas olabilir. Yavuz'un gerçek ismini bilmiyorum. Yavuz İGDAŞ'ta danışman olarak çalışıyordu. Gözlüklü, kısa boylu, benden 7-8 yaş büyük birisiydi. Yavuz ve Koray 2006 yılı içerisinde beni eşim Reyhan Baykal ile tanıştırdılar. 1 yıl kadar görüştükten sonra 2007 yılı Temmuz ayında evlendik.

Eşim tanıştığımızda son sınıf öğrencisiydi ve cemaat evlerinde kalıyordu. 2006 yılında üniversiteden mezun oldu. Eşim 1 Eylül 2016 tarihli KHK ile meslekten ihraç edildi. Ali Semerkandi İmam Hatip Ortaokulunda matematik öğretmeni olarak görev yapıyordu. 

VERDİKLERİ ÖRNEK SORULARLA ÇALIŞTIM

Koray kod adlı ağabeyin kendisini 2007 yılında kurmaylık sınavlarına hazırlanması için yönlendirdiğini anlatan Murat Baykal, "O dönemde Koray'la sohbetlere gidiyordum. Koray 2007 kurmaylık sınavından 7 ay kadar önce bana bir USB verdi. Bu USB'nin içinde sınavda çıkacak konulara ilişkin geniş bir kaynak vardı. Ben bu USB'deki verilere çalıştım. Sınav zamanı yaklaştıkça bana başka USB'ler de getirdi. Ben bu USB'lerdeki örnek sorulara da çalıştım. Ben eşimle evlenmeden bir süre önce kurmaylık sınavını kazandım." diye konuştu. 

2009'DA KURMAY YÜZBAŞI, 2012'DE PENSİLVANYA

Genelkurmay Başkanlığı Harekat Başkanlığı Harekat Şubesine "Kurmay Yüzbaşı" rütbesiyle 2009'da atandığını belirten Baykal, şöyle devam etti:

Ben 2012 yılı Temmuz veya Ağustos ayı içerisinde Amerika'ya gittim. 11 ay kadar Amerika'da Washington'a 5 saat mesafedeki Rhode Island eyaletinde kaldım. Gittikten 2,5 ay kadar sonra irtibat bilgilerimi Washington Ataşeliğine verince, Burak isimli bir şahıs beni Amerika'dan aldığım telefon hattım üzerinden aradı. Üç saatlik mesafedeki New Jersey'den yanıma geldi. Burak, Amerika'da yaşayan ve takı işleri ticaretiyle uğraşan bir kişiydi. Onunla Türkiye'de hiç görüşmemiştim. Beni sohbete çağırdı. Görüşmeden yaklaşık 1,5 ay kadar sonra bu şahsın New Jersey'deki evine gittik. Burak, beni yaklaşık 1,5 saat mesafedeki Pensilvanya'daki Fetullah Gülen'in çiftliğine götürdü. Hafta sonunu Pensilvanya'da geçirdik. Orada 2 gece kaldık. 2012 yılı Kasım ya da Aralık ayıydı. Fetullah Gülen'in hasta olduğu söylendi. Onunla görüştürülmedik. Diğer kişilerin verdikleri dersleri dinledik. Burak, bazı hakim savcıların da şu anda Pensilvanya'da olduklarını söylemişti. Ancak, ben bu kişilerle tanışmadım. Kim olduklarını bilmiyorum. Birbirlerini tanıma ihtimali olan kamu görevlileri orada aynı ortama sokulmuyorlardı. Amerika'da Burak isimli şahısla ilerleyen zaman diliminde bir kez daha görüştüm. Onunla yine Pensilvanya'ya gittik, 1 gün kaldık. Amerika'ya giderken ücretsiz izin alarak eşimi de götürmüştüm. Eşim de benimle birlikte Pensilvanya'ya 2 kez gitti. Eşler genelde ev tipi yerlerde kalıyorlar. Erkeklerin gittiği büyük alana gelmiyorlardı."

2014'TE BYLOCK

2014'ün şubat ayı içinde Aygün, benden ByLock programı yüklememi istedi. Google Play'dan indirdiğimi hatırlıyorum. 17-25 Aralık olaylarından dolayı görüşmeleri aksattığımdan bu programı yüklememi istemişti. Ben 2-3 ay kadar öteledikten sonra programı indirmiştim. Programı indirdikten sonra Aygün bana 8 haneli bir şifre verdi. Aygün'ün ByLock'taki kod adını hatırlamıyorum. Benim kod adımı da hatırlamıyorum. Ben ByLock aracılığıyla sadece Aygün ile irtibat kurmuştum. Aygün, hangi tarihte nerede buluşacağımı yazıyordu. Ben aksatarak ve arayı açarak zaman zaman görüşmeye gidiyordum. Ben 2015 yılında Aygün'le aramı daha da açtım. ByLock programının yüklü olduğu Samsung Note 3 marka telefonumu 15 Mayıs 2015 tarihinde Ostim'deki bir restoranda kaybetmiştim. Ben daha sonra Note 4 marka bir cep telefonu satın aldım. Aygün bu telefonuma da ByLock yüklememi istedi. Ancak ben kabul etmedim. 

Ben duygusal olarak kopukluk yaşamaya başladığım ve artık yapılanmanın bir suç örgütü olduğunu anladığımdan mesleğimden istifa kararı aldım. 2015'in Temmuz ayında istifa edecektim. Ancak henüz emeklilik hakkı kazanmamıştım. Eşim 'önce bir iş bul, sonra istifa et' deyince, haklarımın kaybolmaması için istifa etmekten vazgeçtim. Bu amaçla 2015 yılı Eylül ayında Personel Atama Dairesine gemi komutanlığı ve 2. Komutanlığı görevimden feragat ettiğimi belirtir bir dilekçe verdim. Kurmay olduğum ve bu dilekçenin amirallikten feragat anlamına geldiği için, bu dilekçe dikkat çekti. 2015 yılı Kasım ayında da bu konudaki tayin anket formunu düzenleyerek teslim ettim. 

Ben görüşmeleri aksattığım için bu dönemde Aygün beni Anafartalar Kolejinin kurumsal cep telefonundan aradı. 2016 yılı Ocak ayındaki 1 aylık NATO görevi için İngiltere'de bulunduktan sonra da Aygün beni aramaya devam etti. 17 Şubat 2016 tarihinde Aygün'ün evine gittim. İlerleyen dönemlerde de beni telefonla rahatsız edince 2016 Mayıs ayında yine Birlik Mahallesindeki evine gittim. Emekliliğim doluncaya kadar bu kişiyi idare etmeyi ve yapıdan kurtulmayı amaçlıyordum. Belirttiğim adresteki evdeyken Aygün Tango benzeri bir programı tablet bilgisayarıma yüklemek istedi. 'Tabletini getir' dedi. Soruşturma aşamasında ben bu programın Eagle olabileceğini değerlendirdim. Yanımda tabletim yoktu ve çocuğun kullandığını söyleyip kabul etmedim. 2016 yılı Haziran ayında Aygün beni evine iftar amaçlı çağırınca, ben eşimle birlikte iftara gittim. Burada da Aygün yine tabletimi getirmemi, program yükleyeceğini söyledi.

'KARARGAHA GELDİĞİNİ ÖĞRENDİM'

ByLock programı vasıtasıyla sadece Aygün ile irtibat kurmuştum. Onunla buluşma tarihi hususunda yazışıyorduk. Başkaca bir kişi ile görüşmedim. ByLock dışında bir program da kullanmadım. Eşim de ByLock kullanmamıştır."

15 Temmuz'daki darbe girişimiyle alakası olmadığını savunan Baykal, "Darbenin olduğu zamanda ben Deniz Kuvvetleri Komutanlığı NATO Plan Subayı olarak görev yapıyordum. O gün mesai saatleri içerisinde herhangi bir şüphe uyandırıcı bir durum görmemiştim. Ancak sınıf arkadaşım olan ve karargahta Dönüşüm Şube Müdürü olarak görev yapan Kurmay Yarbay Özer Zeren ile öğleden sonra karşılaşınca Harekat Başkanlığının karşısındaki koltuklarda oturup kahve içmiştik. Özer Zeren tedirgindi ve terliyordu. Ne olduğunu sorunca bir kaç gün önce çiğ köfte yediğinden rahatsız olduğunu ifade etmişti. Sonradan ben onun o gün izinli olmasına rağmen karargaha geldiğini öğrendim. Tedirginliğinin de darbenin stresinden kaynaklandığını anladım. İrfan Arabacı da son dönemde sürekli odasında diğer amiraller Murat Şirzai, Oğuz Karaman, Hasan Kulaç ile görüşüyordu." beyanında bulundu.

'YDS SORULARINI VERDİLER'

Baykal 2011'deki Yabancı Dil Sınavı (YDS) sorularının da Yıldırım kod adlı örgüt abisi tarafından kendisine verildiğini belirterek, şunları anlattı: 
"Sicil amiri pozisyonundaki örgüt üyeleri kendileri gibi örgüt üyesi olan askerlere olumsuz sicil vermezler. Kendilerinden olmayan kişilere ise olumsuz sicil verirler. Takdir belgeleri de bu şekilde verilmektedir. Darbe girişimi nedeniyle tutuklanan İrfan Arabacı, Sinan Azmi Tosun ve Olcay Yüksel benim sıralı amirlerimdir. Bana bu yıl takdir vermemişlerdi. Bunu benim örgütten ayrılma niyetimin olduğunu anladıklarına bağlıyorum. İrfan Arabacı, Ömer Faruk Harmancık ve Sinan Azmi Tosun'un isimleri Aydınlık gazetesinde FETÖ'cü amiraller olarak çıkmıştı. İsimleri biliniyordu. Ben bu haberden sonra Sinan Azmi Tosun'un terfi ederek Harekat Başkanı olduğunu görünce bu haberin asılsız olduğu kanaatine yetkililer tarafından varıldığını düşünmüştüm. Olcay Yüksel benim ilk amirimdir. Onun FETÖ'cü olup olmadığını bilmiyorum. Bana öyle bir imaj vermemiştir. Astsubay çocuğudur. Balyoz mağdurları içinde çok sayıda arkadaşı vardır. Olcay Yüksel de emekli olmayı düşünüyordu. Cemaatçi ise de benimle aynı pozisyonda olduğunu sanıyorum." 

Baykal, 1998, 1999 ve sonrasındaki Harp Okulu mezunlarından kurmay subayların büyük çoğunluğunun FETÖ üyesi olduğunu düşündüğünü bildirdi. 
Etkin pişmanlıktan faydalanmak istediğini söyleyen Baykal, adını verdiği örgüt mensuplarını fotoğraflarından teşhis etti.Hürriyet

Genel Haberleri

ÇÖP araba! Tıka basa çöp dolu
Mehmet Cengiz Diyanet'ten de çıktı. Milyonlarca lira alacak