Zor zamanda görevden kaçacak ve tehlikeden korkacak biri olmayan hatta bunu üç yıldan beri de yüzlerce defa ispatlayan Efkan Alâ, istifa mı etti, yoksa istifası mı istendi?Bu karar, FETÖ'yle mücadeleyi sekteye uğratmaz inşallah... İşin aslını astarını bilmiyoruz...Ne oldu ki Efkan Alâ, bu en kritik süreçte bakanlık görevini bıraktı?Başkent'in sisli bulvarlarında kaynayan dedikodu kazanlarına kulak verecek olursanız, bin bir türlü tevatür, hatta akla ziyan tezvirat duyarsınız!Öyle ya, ne Başbakan cephesinde, bu "ani" istifaya dair bir izahat var, ne de FETÖ'yle mücadelede bütün bir gövdesini delice savrulan kütüklerin önüne set eden Alâ konuşuyor.Hâl böyle olunca, tevatürün de tezviratın da bini bir paradan alıcı buluyor! Madem Efkan Bey'i istifa sürecine getiren olayların perde arkasını bilmiyoruz, dolayısıyla da istifa etmekte haklıydı yahut da haksızdı diyemiyoruz; şu halde Efkan Alâ'nın son üç yılına kısaca bir göz atalım. Efkan Alâ bu son üç yılda neler yaptı, nasıl bir duruş sergiledi? Dahası birilerinin, "...kendini ateşe atıyorsun. Yarın şartlar değişir, kabak senin başına patlar" demesine rağmen, nasıl inandığı davayı ısrarla savundu? Bazıları diyor ki, "FETÖ'nün 15 Temmuz'da giriştiği askeri darbeyi emniyet istihbaratı niye önceden haber alamadı? Türkiye uçurumun kenarından döndü. Bunun siyasi bir bedeli olmalıdır!"Eyvallah; olsun, olmasına da bu "siyasi bedel"i Efkan Alâ tek başına mı ödemeliydi?Genelkurmay'ın, MİT'in ve en önemlisi de Başbakan'ın ve Cumhurbaşkanı'ın hiç mi sorumluluğu yok?Meseleyi biraz bilen birisi olarak diyorum ki, şayet istifanın arkasında çok mücbir bir sebep yok ise, Efkan Bey'e de Efkan Bey'in üç yıldan beri verdiği o büyük mücadeleye de yazık oldu.17-25 Aralık yargı darbe girişimi ile başlayan meşum süreçte, Ankara'da nice kelli felli adamlar saha dışında top çevirip dururken, bugün el üstünde tutulan niceleri, "... bu paralel meseleye inanmıyorum" deyip FETÖ'den bol bol alkış alırken, en başta Cumhurbaşkanı Tayyip Bey olmak üzere, neredeyse bir elin parmaklarını geçmeyen bir "avuç inanmış adam" yalın kılıç çarpışıp durdu.İşte o adamların en önündeki isimlerden biri de, bugün bütün Türkiye'nin tasdik edeceği şekliyle Efkan Alâ'ydı.O dönemlerde paralel dediğimiz, bugünkü FETÖ'cüler çok güçlüydüler. Öyle ki 15 Temmuz gecesi, bu alçak şerefsizlerin güçlerinin nelere yetip yetmeyeceğini hep birlikte gördük. Buna rağmen Efkan Bey, bir lâhza bile durmadı, geri adım atmadı, türlü iftira ve tehdide göğüs gerip, FETÖ'nün ocağına incir ağacı dikti...Efkan Alâ kime karşı nasıl bir kusur işlemiş olabilir ki, Başbakan, "...dere geçirilirken at değiştirilmez" anlayışını bir kenara iterek, adeta FETÖ'cülerin yüreğini ferahlatırcasına Efkan Alâ'yı derenin ortasında bıraktı?Kimse kalkıp da "...Asıl paralel Efkan Alâ'ymış" biçiminde konuşarak böyle bir herze yiyebilir mi?Akla ziyan bir zorlama!Peki yine kimse kalkıp da, "?Hükümetin her kademesi FETÖ ile mücadeleyi dört dörtlük yapıyordu, bir tek Alâ'nın başında olduğu İçişleri Bakanlığı yaya kalıyordu, bu yüzden gönderildi" diye bilir mi?Der ama, kimse buna ağzıyla gülmeye tenezzül etmez.Eyy o zaman? Binali Bey'e sormazlar mı; "Pek muhterem Başvekilimiz; Efkan Alâ'nın kabahati neydi ki, düşmanla en önde yalın kılıç savaşırken cephe gerisine çektiniz?"Binali Bey, zeki, çalışkan ve samimi bir politikacı olmasının yanı sıra bi o kadar da espri yeteneğine sahip...Herhalde ki, muhterem Başvekilimiz şöyle demez:"Ne yapalım yani; tamam en önde savaşıyordu, nitekim tam bir serdengeçtiydi, ama neylersin ki kurşunu ve takati tükenmişti!"Ortada bir şaka olmadığı muhakkak... Zira ülke olarak hâlâ öyle sarp bir uçurumun kıyısındayız ki, ancak Efkan Alâ gibi rüştünü ispatlamış yiğitler orada at koşturabilir.Ez cümle: İstifa iki taraflı işleyen bir müessesedir. Biri "ben yokum" diyor, diğeri "güle güle" diyorsa, bize,"Efkan Bey'e kıydılar, 3 yıldır verdiği amansız mücadeleyi bir kalem de kıymetsizleştirdiler" şeklinde demekten başka bir çare kalmıyor.