Erzrum Güncel- “Bir Devlet Memuru gözü önünde rüşvet alışverişi yapılıyorsa ne yapmalıdır? Geçim derdiyle susması onu vebal altında bırakır mı? Ahirette Cenab-ı Hakk (c.c.) karşısında sessizliği sebebiyle sorgulanır mı?”sorularına cevap veren Diyanet, “dinin hükmü”nü ortaya koydu:“(Susana) vebal var tabi!Bunun ispatlanarak ortaya konması gerekir!(Rüşvetçinin zararından korunmak için) emniyetten ya da hukuk camiasından güvenilen bir kişiden usule dair bilgi almalı ve buna göre hareket etmeli…Bu durumun muhakkak açığa çıkması gerekir! O günahı (rüşvet) gören yetkili mercilere (polis, savcı ve daha üst amirleri) bildirmek zorundadır!Aksi takdirde (susarak) dinen vebal altına girmiş olur!O günahı işleyen karşılığını alır…Ama şahit olan da bildirme sorumluluğundadır!Bildirmezse onun günahı ayrı!Ahirette de bu durum sorulur sorulmaması mümkün değil!”Ya geçim korkusu, “çoluğum çocuğum var, ekmek kapım kapanırsa?” tereddüdü?“Yapılan bir harama göz yumulmasıyla ilgili ne var? Açlıktan ölme ve can tehlikesi altında olma…(Fakat usulüne uygun hareket edilirse) işin açığa çıkarılma durumu zarar vermez!(Kişi) işinden olmaz!Çünkü (memur çalışma arkadaşlarına, amirine) değil devlete bağlıdır!”Evet, Diyanet yine İslam’ın emrini ortaya koydu!Ötesinde kanunların da emri belli!Rüşveti gören emniyete, savcılığa başvurmak zorunda! Polisin de savcının da gereğini yapıp rüşvetçiyi yakalaması gerekir!17 ve 25 Aralık'taki Türkiye tarihinin en büyük “yolsuzluk ve rüşvet” operasyonunu gerçekleştirip hukuksuzlukları deşifre eden Türk polisi de kanunların emrini yerine getirdi!Onlar yasaların gereklerini icra ederken İslam'ın en temel esaslarından biri olan “yetim hakkı”nı koruma vazifesini de ifa etti!Yürürlükteki kanunlar “rüşvet ve yolsuzluk” için yargı önünde hesap vermeyi emrediyorken biz de İslam'ın rüşvet ve yolsuzlukla ilgili hükmünü sormak için Diyanet İşleri Başkanlığı Alo Fetva Hattı'nı aradık ve“Rüşveti görüp de polise, savcıya bildirmeyen, göz yuman vebal altındadır!” cevabını aldık.Şimdi soruyoruz:Yasaların emri ve Diyanet'in fetvası böyleyken rüşveti görüp zanlıları adalete teslim eden polis ve savcılar mı; yoksa rüşvet ve hırsızlığı örtmek için mübarek Ramazan’da “sahur operasyonu” ile rüşveti ortaya çıkaran polisleri gözaltına alıp kelepçeleten sözde dindar AKP ve AKP'nin bu zulmüne destek olanlar mı vebal altında?Kalbinde Allah korkusu taşıyan, varsa ve ölmemiş ise vicdanı olan Müslümanlar cevap versin:Kim vebal altında?