Erzurum Güncel- Elazığ'da depremde enkaz altında kalan ve 1,5 saat sonra çıkartılan Mustafa Yurtseven, İzmir depremi nedeniyle şokun içerisinde olduğunu ve orada olup yardım etmek istediğini söyledi.
24 Ocak'ta meydana gelen 6.8'lik depremde Elazığ'da 37, Malatya'da 4 olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetmiş ve 20 binden fazla konut ağır hasar görmüştü. Depremde Mustafa Paşa Mahallesi'nde yıkılan binanın altında kalan ve 1,5 saat sonra enkazın altından çıkartılan Mustafa Yurtseven, İzmir'deki depremi ilk duyduğunda 10 dakika ayağa kalkamadığını ve halen şokta olduğunu aktardı. Depremde yıkılan binanın altında kaldığını belirten Yurtseven, “Depremden 1,5 saat sonra kendim çıktım. Enkazın altından çıkarken itfaiye yetişti. Onların yardımı ile çıktım. Oradan da hastaneye götürdüler. Diğer gün hastaneden çıktık. Hissettiklerimi anlatmak çok zor. Anlatmakta istesem anlatamıyorum. Düşün üzerinde iki kat ev var. İki katın senin üzerine yıkıldığını görüyorsun. Şu anda aynı şekilde İzmir'i görüyorum, aynı şokun içerisindeyim. Sanki onu yaşıyormuşum gibi ilk olduğu zaman 10 dakika yerimden kalkamadım” dedi.
“Şu an orada olmak ve onlara yardım etmek istedim”
Orada kurtarılanları gördüğünü ve aynı şeyi yaşadıklarını dile getiren Yurtseven, “O anda sen yaşıyormuşsun gibi oluyor. Çok zor bir şey. Rabbim kimseye yaşatmasın. Allah onların da yardımcıları olsun. Ben evde yalnızdım. Eşim ve çocuklarım gezmeye gitmişlerdi. Depremi yaşadık. Rabbim tekrar göstermesin. İzmir'i sabahtandır izliyorum. Dün yine izledik. Eve gidiyoruz yine izliyoruz. Durmadan takip ediyoruz. Orada bir sessizlik dediği zaman tamam biri çıkacak diye sustular diyoruz. O heyecan ve üzüntü halen bizde var. Şu an orada olmak ve onlara yardım etmek istedim. Çünkü onu ben yaşadım. İnsanların verdiği çabaları, koşuşturmaları anlatılmaz. İzmir'de olsak da birine el atabilsek. Keşke imkanımız olsa. Tüm herkes şu an orada” diye konuştu.
Elazığ depreminde kızını kaybeden baba: “O duyguların hepsini yeniden yaşadık”
Elazığ'da meydana gelen 6.8 şiddetindeki depremde enkaz altında kalarak hayatını kaybeden 15 yaşındaki Sena Nur'un babası Ufuk Demir, İzmir'de meydana gelen deprem sonrası kızını kaybettiği depremin film şeridi gibi gözlerinin önüne geçtiğini, bu nedenle aynı acıyı paylaştıklarını ve imkanları dahilinde depremzedeleri ağırlamak istediğini belirtti.
24 Ocak'ta meydana gelen 6.8'lik depremde Elazığ'da 37, Malatya'da 4 olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetti. Elazığ'da en büyük kayıp ise Sürsürü Mahallesi'ndeki Dilek Sitesi'nde oldu. 14 kişinin hayatını kaybettiği yıkılan sitede 15 yaşındaki Sena Nur Demir'in de cansız bedeni ekipler tarafından enkaz altından çıkarılmıştı. İzmir'de önceki gün meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremin ardından yaraların sarılması adına tüm Türkiye'de olduğu gibi Elazığ'da da yardım ve destek ekipleri ilk gün bölgeye gönderildi. Özellikle en büyük manevi destek, aynı kaderi yaşayan Elazığlı depremzedelerden geldi. 15 yaşındaki Sena Nur Demir'in acılı babası Ufuk Demir, İzmir'deki depremi duyduğunda aynı acıları hissettiklerini ve paylaştıklarını söyledi.
“İzmir'dekilerin duygularını, düşüncelerini çok iyi biliyorum”
Acısının ilk günkü gibi taze olduğunu dile getiren baba Ufuk Demir, “Ben 24 Ocak'taki depremde kızımı kaybettim. Şu anki duygularım 24 Ocak'ta ne ise şimdi de odur, aynısını yaşıyorum. Ben kızımı kaybettim ama İzmir'deki vatandaşlara çok çok geçmiş olsun. Kurtulanların gözleri aydın, ölenlere de Allah rahmet etsin. Kızım 15 yaşındaydı. Dilek Sitesi'nde göçüğün altında kaldı, orada rahmetli oldu. Şu anda İzmir'dekilerin duygularını, düşüncelerini çok iyi biliyorum. İmkanımız olsa da yardım edebilsek, dışarıda kalanları getirip misafir edebilseydik mutlu olurduk” dedi.
“Onları en iyi bizler anlarız, Allah yardımcıları olsun”
İzmir depreminden sonra televizyondan gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyleyen Demir, enkaz altından kurtarılan her biri için ayrı sevindiklerini belirterek, “İzmir'de deprem olduktan sonra sabaha kadar televizyon seyrettik. İsmini bildiğim bilmediğim, Buse ile İnci'nin kurtuluşuna sevindik. Bir tanesi 16 yaşındaydı ve kızımdan bir yaş büyüktü, o duyguların hepsini yeniden yaşadık. Aynı acı, fark etmiyor. İzmir, İstanbul, Malatya ya da Elazığ'daki acı aynı. Değişen hiçbir şey yok, insan aynı insan. Tek temennim hepsinin sağ bir şekilde çıkmasıdır. Allah, böyle bir afeti kimsenin başına getirmesin. Zor bir şey, bu unutulacak bir şey değil, insana kardeş oluyor. Acısı da tatlısı da, o an yaşadığın panik anı da ne unutulabiliyor ne de silinebiliyor. Yaşadığın depremden sonra başka bir deprem gördüğünde film şeridi gibi gözünün önüne geliyor. Onları en iyi bizler anlarız, Allah yardımcıları olsun” şeklinde konuştu.
Elazığ depreminde en büyük acıyı yaşayan baba ilk kez konuştu
Elazığ depreminde yıkılan binada eşi, 2 çocuğu, kayınbabası ile kayınvalidesini kaybeden Serhat Aslan, ilk kez konuştu. Her gün acı çektiklerini belirten baba Aslan, o acıyı yaşayanlardan biri olarak İzmir'de enkaz başında bekleyenleri en iyi kendilerinin anlayacağını belirtirken, "Devletimiz ilk gece yanımızdaydı şu an eminim ki İzmir'de" dedi.
24 Ocak'ta meydana gelen 6.8'lik depremde Elazığ'da 37, Malatya'da 4 olmak üzere 41 kişi hayatını kaybetmiş ve 20 binden fazla konut ağır hasar görmüştü. Depremde kent merkezindeki Mustafa Paşa Mahallesi'nde iki bina çökmüştü. Çöken 5 katlı binalardan birinde ikamet eden dedeleri Mehmet ve anneanneleri Aişe Arifoğlu'nun evinde bir süre misafir olan çocuklar ile anneleri hayatını kaybetmişti. Daha sonra enkazdan cansız bedenleri çıkartılan dede Mehmet, anneanne Aişe Arifoğlu, kızları Halime Aslan ile onun çocukları 7 yaşındaki Miraç Ali ve 2 aylık Rüya Aslan'ın cansız bedenlerine ulaşılmıştı. Eşini, iki çocuğunu, kayınvalidesi ile kayınbabasını kaybederek en büyük acıyı yaşayan baba Serhat Aslan ise, Elazığ'daki depremden sonra ilk kez İHA muhabirine konuştu. Aslan, acılarının ilk günkü gibi taze olduğunu belirterek, İzmir'de meydana gelen deprem sonrası televizyon izleyemediklerini ve enkaz başında bekleyenleri en iyi kendilerinin anladığını ifade etti.
“Hiç bir şey kalmamıştı, her taraf kum ve toz içerisindeydi”
O geceyi anlatan Serhat Aslan, “Deprem akşamı eşim ve çocuklarım kayınvalidemdeydi. Ben de oraya gittim gördüm. Kızım da 2 aylıktı. 21.00'da doğru yemekten sonra kalktım ve evime geldim. Onlar orada kaldı. Eve geldim deprem oldu. Sakinleştik ve koşarak gittim. Ama hiçbir şey kalmamıştı, her taraf kumdu ve toz içerisindeydi. Oğlum 7 yaşındaydı, kızım da daha 2 aylıktı. Eşimi, kayınvalidem ve kayınbabamı da kaybettik. Mustafa Paşa Mahallesi Ayken Apartmanında kaybettim” dedi.
“Onların acısını gerçekten içimde hissediyorum”
İzmir'de deprem olduğunu ve televizyon açamadıklarını dile getiren Aslan, “Zaten psikolojimiz bozuk ve onları da görünce kötü oluyoruz. Onları en iyi anlayan, enkaz başında bekleyenleri en iyi anlayan o acıyı yaşayanlarda biri olarak biliyorum. Onların acısını gerçekten içimde hissediyorum. Hatta biz de ağladık. Allah'ın takdiri. Biz her gün acı çekiyoruz. Bunu kimse bilmiyor. Dışarıdan davulun sesi güzeldir. Yani ayakta duruyoruz da nasıl duruyoruz Allah bilir. Mecbur hayat devam ediyor. İsyan etmedik iman ettik. Beterin beteri var. 2 gündür televizyon açmıyoruz. İzlersek üzüleceğiz. Zaten bizim üzüntümüz yetiyor. Bir de onları görünce kötü oluyoruz. İlk duyduğumda tüylerim diken diken oldu. O an telefona bildirim geliyor oradan öğrendim. Üzüldük ve ağladık. Elden hiçbir şey gelmiyor. Çünkü kaderi yazan o ve bizde oyuncuyuz” diye konuştu.
“Devletimiz ilk gece yanımızdaydı şu an eminim ki İzmir'de”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun mükemmel bir insan olduğunu aktaran Aslan, “Bizim acımızı gerçekten paylaştı. Onu gözlerinde gördüm. Orada ve enkaz alanında, cenaze namazında, taziyede gördüm. Allah devletimize zeval vermesin. Süleyman Soylu biraz hastaymış. Rabbim acil şifalar versin. Her zaman dua ediyoruz. Cumhurbaşkanımız da öyle. Rabbim devletimize zeval vermesin biz seviyoruz. Devletimiz ilk gece yanımızdaydı şu an eminim ki İzmir'de. Bundan 20 yıl öncesi gibi değil artık. Allah devlete zeval vermesin. Çünkü yaşadık ve gördük. Tüm imkanlarını seferber etti. Ama elden bir şey gelmedi. Bizim evimizde hiçbir şey yoktu demir yoktu, tozdu” ifadelerine yer verdi.