Erzurum Güncel- TBMM Başkanı'nın söylediği manasız şeylere verilecek tek mantıklı cevabı Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi.*** Kıvırtmadı. Eğmedi bükmedi, mantıklı bir laik insanın da muhafazakar insanın altına rahatlıkla imzasını koyacağı bir cevap verdi. *** Bana göre verdiği cevap ders niteliğindeydi. Çok basitti. *** Dedi ki: “Anayasa’da İslam vurgusuna ihtiyaç yok...” *** Dedi ki: “Bunların hepsi boş şeyler.” *** Dedi ki: “Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşayabiliyorsam mesele bitmiştir...” *** Erdoğan bu cümlesi ile, - Din üzerinden şov yapmaya kalkalanlara... - Laikliği istismar etmek isteyenlere...Tarihi bir ders vermiştir. *** Evet samimi olarak düşüncem budur.Vatandaş olarak bu cevabından dolayı da kendisine teşekkür ediyorum. HÜKÜMETİ DEVİRMEK İSTEYEN KİMLER ÖNCEKİ gece sabaha kadar, “Game of Thrones”un kötülüklerle dolu filmini seyrettim. Sabah önce komşum Akif Beki’nin dünkü yazısının başlığı ile uyandım. “Hükümet deviren medyayı tanıyalım.” *** “Eyvah” dedim, “Aradan 14 yıl geçti Akif yine bize çakıyor...” Aman Allah’ım altında ne laflar, ne suçlamalar... “Manşetleriyle başbakan getirip, başbakan götürenler...” “Ayvayı yedik. Ergenekon davası çöktü, konu değiştirmek için yine bize saydırmaya başladılar” dedim. Sonra Başbakan Davutoğlu’nun, aynı gün yaptığı konuşmadaki şu cümlelerini okudum: “Bazıları rahatsız oluyor. Onların gıdası nifaktır... Bu aziz davaya medya üzerinden hiza verilebileceğini zannediyorlar. Geçti o günler. Kimse AK Parti’yi medya üzerinden dizayn etmeye çalışmasın.” *** Zaten küçülüp, görünmemek için tespihböceği haline gelmişim, hâlâ bana, bize çakıyorlar... Huzurum kaçtı... Kendime gelmek için koyu bir kahve aldım ve Akif’i dikkatle okumaya başladım. Hay Allah, meğer Başbakan bizi kastetmiyormuş. Akif’in yalancısıyım. Hükümeti devirmeye kalkan bu medya erbabı, meğer bazılarının “Havuz medyası”, bazılarının “Saray gazetecileri” dediği çevrelermiş. *** Yani olay, bizimle “Yeni Türkiyeciler” arasında değil, “Yeni Türkiye’nin eski ve yenileri” arasındaymış. *** Peki kim öyleyse Başbakan’ı öfkelendiren bu gazeteciler? Onu da anlatacağım. Ama önce Akif’in ağzından o kişiler kim, kelime kelime aktarayım. KOMŞUM AKİF’İN ‘HAY BİN LANET’ DEDİĞİ YENİ HÜKÜMET DEVİRİCİLER - “BAŞBAKAN getirip başbakan götürme hayalleriyle yatıp kalkıyorlar. - Hem de bencillikte, çıkarcılıkta, küstahlıkta, pervasızlıkta, arsızlıkta eskisine rahmet okutacak kıvama gelmişler. - Ama bu kez merkez medyanın bünyesinde ya da muhalif medya suretinde değiller. - Bu kez bizzat iktidar medyası kılığında. Hay bin lanet...” KULİSLERDE VERİLEN İKİ İSİM KİMLER BAŞBAKAN Davutoğlu, iki adres verdi: - BİR: “AKP’yi medya üzerinden dizayn etmeye çalışanlar.” - İKİ: “Bu aziz davaya medya üzerinden hiza verilebileceğini sananlar.” Şimdi yazacaklarımı temkinli okuyun. Çünkü bunlar “Kesin doğru” demiyorum. Ama çok güvendiğim kişilerin bana anlattıkları. Yani Ankara kulislerinde konuşulanlar. Önce Başbakan’ın işaret ettiği kişiler kimler değil ona bakalım. Anlatılanlara göre Başbakan bu konuşmayı yaptıktan sonra salondan çıkarken karşılaştığı bazı merkez medya mensuplarına, “Bu lafları sizler üzerinize alınmayın” demiş. Öyleyse kastedilenler kimler? İkinci bilgi şu: Konuşmadan sonra Başbakan’ın çevresinden bazı kişiler gazetecileri arayarak, kimlerin kastedildiğini açık açık söylemişler. İki kişinin de adını açık açık vermişler. Biri A Haber’deki programda “Davutoğlu yakında o koltuktan gidecek” diyen Star gazetesi yazarı Nasuhi Güngör. Öteki ise Cemil Barlas. O da A Haber’de programlara çıkıyor. İkisi de Cumhurbaşkanı’nın çevresinin en Yakup Cemil karakterli fedaileri. Bütün bunlar şunu gösteriyor: AKP kanadında çok ilginç bir dönem başlıyor. MEĞER BİLMEYEREK KUDDUSİ BEY’İN EŞİNİ ÇOK ÜZMÜŞÜM RAHMETLİ Kuddusi Okkır’ın eşinin dün Ahmet Hakan’a anlattıklarını ağlayarak okudum. Oğluyla birlikte, artık şuuru kapanmış eşini bir cezaevinin koridorunda görünce yaşadıklarını, hissettiklerini okurken mahvoldum. Orada okurken öğrendim ki istemeyerek onları çok üzmüşüm. Gazetelerde, “Cenazesini belediye kaldırdı” haberleri çıkınca çok üzülmüş ve kızmış. “Ne yani? Benim eşim sokakta kalmış bir insan mıydı yahu! Onun bir eşi, bir oğlu yok muydu?” diyor. Böyle yazanlardan biri de bendim. Çünkü haberlerde ben de öyle okumuştum. “Ergenekon’un kasası” dedikleri insanın aslında mütevazı bir geliri olduğunu anlatmak için söylemiştim. Böyle algılanabileceğini hiç düşünmemiştim. Meğer istemeyerek acılı bir insanı üzmüşüm. ADAM 5 METRE ÖTENİ ALMIŞ SEN 90 KM MENZİLLİ TOP DİYORSUN ANKARA’nın daha üç gün önce kendine yakın gazetecilere sızdırdığı plan şuydu: YPG Azez’e girmeyecek. Onun yerine Suriyeli ılımlı muhalifler bu bölgeyi alacak. Böylece kendiliğinden bir tampon oluşacak. YPG Türkiye’nin baskısı sonunda, Amerika’nın da etkisiyle durdu. Eee ne oldu? Dün itibariyle IŞİD sınırımızdaki 5 köyü ele geçirdi. Ankaralı arkadaş, hâlâ anlamadın mı, “Suriye’de ılımlı muhalefet diye bir şey yok...” Silahlandırdığın adam bir şey yapamıyor. Şimdi de “Amerika gelsin 90 km menzilli toplarla IŞİD’i dövsün” diyor Yahu adam beş metre ötemizde. Sen önce onu, dibindekini hallet, uzaktaki zaten gelemez. Ama en iyisi artık bizi bu masallarla uyutmaktan vazgeçin.