Erdoğan, Avrupa'nın sorularını yanıtlıyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu'nda soruları yanıtladı. Avrupalı parlamenterler Erdoğan'a tutuklanan gazeteciler ve basın özgürlüğü ile ilgili sorular da yöneltti. İşte Erdğan'ın o soruya verdiği

Erzurum Güncel-Sayın Erdoğan, 'İmamın Ordusu' kitabınının daha piyasaya çıkmadan toplatılmasının ve yazarı Ahmet şık tutuklanmasının sebebini açıklar mısınız?- Bu kitapları toplatan ben değilim. Tutuklanan medya mensuplarının elindeki belge ve bilgilerin ardında bir şey var ki yargı hemen tedbir istiyor. Bakın bir örnek vereyim. Bombayı kullanmak suçtur. Bombanın hazırlanmasında kullananan malzemeleri kullanmak da suçtur. Bunun ihbarı gelmişse güvenlik güçleri bunu toplamaz mı? Yargı bu tür hazırlıklar olduğu tespit etmiş ve harekete gecmiş. Türkiye'de yürütmeye bağlı bir yargı yok. Bağımsız bir yargı var. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: - Avrupa içinde kutuplaşma giderek artıyor. - Türkiye bulunduğu coğrafya içinde halkı Müslüman, ancak kendi laik olan tek ülkedir. - Avrupa Konseyi'nin temel değerleri her zamankinden daha önemlidir.- Biz Ortadoğu ve Afrika’da yeni Afganistanlar, Iraklar görmek istemiyoruz. Afganistan, Irak, Filistin’de yaşananlar, bölge insanında olduğu kadar insanlık vicdanında da büyük yaralar açmıştı.- Libya’da ve son günlerde Filistin’de yaşanan olaylara Avrupa’nın vicdan ölçeğiyle bakması, evrensel boyuttan bakmasını arzu ediyoruz. Bu süreçte, Avrupa Konseyi’nde oluşturduğumuz ortak değerlerin yakın çevredeki komşularımızla paylaşılması çok önemliydi. - Mısır’da anayasal demokrasiye geçisin tüm bölge için yararlı olduğuna inanıyor, iktidarın en kısa zamanda sivil yönetimde geçmesini umuyorum. Otokratik düzenden demokratik düzene geçiş çok kolay olmayabilir. - Libya’da 1973 sayılı BM kararlına saygı duyuyoruz. Libya halkının huzur ve güvenliğinin garanti altına alması önem taşıyor. Aynı zamanda Bahreyn’deki gelişmeleri önemle takip ediyor, bölgedeki taraflarla yakın temastayız. Sadece tek taraflı değil, karşılıklı münasebetleri sürdürüyoruz. Türkiye bu coğrafyada tüm ülkelerle, her etnik kökenle aktif ilişkide bulunabilen bir ülkedir. AB ile katılım müzakerelerini sürdüren bir ülke olarak, bunlarla birlikte yakın tarihsel bağlarını sürdüren bir ülke olarak, bölgede barış için çaba sarf etmektedir. Çıkar, rol kapma yarışı içinde değiliz. Aktif ve ilkeli politikamızla, sadece ülkenin huzur barış ve istikbali için çözümler üretmeye çalışıyoruz.- Türkiye, bölgenin barışı çok önemli bir ülke. Son denemde gelişmeler, AB üyeliğimizin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Altını çizerek söylüyorum, AB üyeliğimiz, genel seçimlerde istismar edilemeyecek kadar önemlidir.- Türkiye, son küresel finans krizini başarıyla atlatmış, ekonomisi son yılda yüzde 9.8 büyüme göstererek, OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülkesi olmuştur. 736 milyar dolarlık ekonomimizle, dünyanın en büyük 17.’inci ekonomisi olmuştur.AB MÜZAKERE SÜRECİ- Böyle bir Türkiye’nin, yapay bahanelerle, popülist gerekçelerle engellenmesi, müzakere sürecinde önüne yeni engeller çıkarılması anlaşılabilir değil. Bugün çok daha net olarak söylemek durumundayım, Türkiye'nin AB’ye, AB’nin de Türkiye’ye ihtiyacı vardır.- Türkiye’nin kendi iktidar hırsı için üyeliğini tartışma konusu yapanlar, aslında kendi ülkelerine zarar verirler. Türkiye’nin içinde yer aldığı Gümrük Birliği bile Türkiye’nin üyeliğinin önemini kanıtlamaya gerek bırakmamızdır. Özellikle değinmek istiyorum. Türkiye 2002 sonundan itibaren, bizim hükümetimizle birlikte, özellikle demokratikleşme konusunda tarihi reformları gerçekleştirdi.- Üç konuda mücadele ettik. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. Ve bu mücadeleyi de başarıyla sürdürmektedir. Hükümetimiz, yasaklarla mücadeleyi öngörmüş, son sekiz yılda önemli atılımlar yapmıştır. Sekiz yıl önce sözü dahi edilemeyen konular gündeme gelmiştir. İşkence engellenmiş, ifade özgürlüğüne karşı duran engeller ortadan kaldırılmıştır.BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ- Herkes özgürce, serbestçe eleştirilmekte. Bazı tutuklamalar ve gözaltıların, Avrupa’da basın özgürlüğüne müdahale olarak görüldüğünü biliyoruz. Ancak bir şeyin altını çizerek söylüyorum. Avrupa’da darbelerle ilişkiler içinde olmayan gazeteciler olmadığını belirtmek isterim.- Şu anda Türkiye’de tutuklu bulunan 26 gazeteciden hiçbiri, gazetecilik suçundan dolayı içerde değildir. Son zamanlar Avrupa basınında yer alan değerlendirmelerin bunlar göz önüne alınarak yapılmasını isterim. Yerine gelin, bazı incelemeleri kaynağından yapın, bunların böyle olmadığını görün. Bunu gördükleri zaman, size gelecek olan bilgiler çok daha farklı olacaktır. - Biz, insan haklarının, hukukun üstünlüğün tarafında olmalıyız. Üstünlüğün hukukunun değil. Zulmün değil, hakkın, adaletin yanında olmalıyız.- Tüm küresel camianın, bu ilkelerin etrafında toplanması gerektiğine inanıyorum.

Genel Haberleri

Kimliğiniz, adresiniz, telefonunuz... 200 liraya satılıyor olabilir!
MasterChef Beyza gözyaşları içinde şiddete uğradığını açıkladı! 'Yüzüm yanınca...'
ÇÖP araba! Tıka basa çöp dolu