Erzurum Güncel- 15 Temmuz'da destan yazan millete, liderlik eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gazilik unvanı teklif edildi.
Kamuoyunda ses getirecek öneriyi ise Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Murat Balcı yaptı.
Balcı, konuyla ilgili yazısında Silahlı kuvvetlerimizin Başkomutan’ı Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’a, “Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen komutanlara devlet tarafından verilen onur unvanı” anlamı ile 19 Eylül Gaziler Gününde TBMM tarafından “Gazi Ünvanı” verilmelidir." ifadelerine yer verdi. İşte Balcı'nın Erdoğan'a neden Gazi unvanı verilmesi gerektiğini anlattığı o yazısı:
15 TEMMUZ’UN BAŞKOMUTANI CUMHURBAŞKANIMIZ RECEP TAYYİP ERDOĞAN’A TBMM TARAFINDAN “GAZİ” ÜNVANI VERİLMELİDİR
"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadesi ile; “15 Temmuz bir Çanakkale, 15 Temmuz bir Sakarya”dır. Bu ifade 15 Temmuz’un önemini en doğru şekilde ortaya koymaktadır. Çünkü 15 Temmuz İslam Toplumunun ve Türk Dünyası’nın geleceği için verilmiş bir varoluş mücadelesidir. Dünya düzeninde bundan sonra var olmak veya yok olmak anlamını taşımaktadır.
Çanakkale Savaşı, düşmana karşı en zor şartlarda kazanılmış bir zafer olma özelliği ile tarihte yerini almıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu savaşta kazanılan başarıda önemli bir rol üstlenmiş ve hatta şarapnel parçaları vücuduna isabet etmişti.
Başkomutan Mustafa Kemal, Sakarya Meydan Muharebesi sırasında ülke savunmasını şu şekilde ifade etmiştir; “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O sathı bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz”. Sakarya Meydan Muharebesinin bir başka özelliği, Türk Ordusu’nun son savunma savaşı olmasıdır.
Bu savaştan sonra TBMM 19 Eylül 1921 tarihinde toplanmış ve Mustafa Kemal Atatürk tarafından mecliste savaş ile ilgili kapsamlı bilgilendirme yapılmıştır. Konuşmasının sonunda; “Türk halkı, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun Hükümeti uşak muamelesine tahammül edemez. Her medeni millet ve hükümet gibi hürriyet ve istiklalinin tanınması talebinde katiyen musirdir (Bkz.TBMM Tutanakları)”. Bu konuşmanın sonrasında, Erkanı Harbiye Reisi ve Kozan Mebusu Fevzi Paşa ile Garp Cephesi kumandanı ve Edirne Mebusu İsmet Paşa müşterek bir takrir ile bizzat Sakarya’da muharebe meydanındaki tedbirleri ile muzafferiyetin amil ve müessiri olmuş Başkomutan Mustafa Kemal Paşa hazretlerine “Gazi Ünvanı” verilmesini talep etmişlerdir. TBMM nin oylaması neticesinde Mustafa Kemal Paşa’ya Gazi Ünvanı verilmiştir. 153 Sayılı Kanun’un 1. Maddesine göre; “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine Gazilik unvanı ita ve rütbei müşiri tevcih olunmuştur”. Gazi Mustafa Kemal Paşa yaptığı teşekkür konuşmasında zaferin orduya ait olduğunu ve bu ünvanı ordu adına kabul ettiğini beyan etmiştir.
“Gazi” kelimesi, Türk Dil Kurumu’nun sözlüğündeki tanıma bakıldığında, “Müslümanlıkta düşmanla savaşan veya savaş yapmış kimse”, “Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen komutanlara devlet tarafından verilen onur unvanı” ve “Savaştan sağ olarak dönen kimse” anlamına gelmektedir. Kavramın hukuki tanımı mevzuatımızda net bir şekilde yapılmış değildir. 2847 sayılı Kanunda “Muharip Gazi” ve “Malül Gazi”nin tanımları yapılmış ise de kavramın tam bir çerçevesini çizmemiştir. TBMM nin 2002 yılında kabul etmiş olduğu, 4768 Sayılı Kanun’a göre, Mustafa Kemal Paşa’ya “Gazi Ünvanı”nın verildiği 19 Eylül, “Gaziler Günü” olarak ilan edilmiştir.
Başta ifade etmiş olduğumuz üzere Türk ve İslam dünyasının bir başka sembol mücadelesi 15 Temmuz olup, bu mücadelenin lideri ve Anayasa’nın 117 nci maddesine göre Silahlı kuvvetlerimizin Başkomutan’ı Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’a, “Olağanüstü yararlıklar göstererek düşmanı yenen komutanlara devlet tarafından verilen onur unvanı” anlamı ile 19 Eylül Gaziler Gününde TBMM tarafından “Gazi Ünvanı” verilmelidir.
ÜLKENİN İŞGALİ İÇİN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR
Çünkü 15 Temmuz 2016 da FETÖ/PDY ve dış kaynaklı işbirlikçilerince yapılan kalkışma aslında Anayasal Organları ortadan kaldırma amaçlı değil, ülkenin İşgali için gerçekleştirilmiştir. Bu bazı devletlerle ortak hareket eden bir terör örgütünün apaçık bir işgal kalkışmasıdır. Kalkışmanın gerçekleştirildiği tarihte, ülkemizin güney sınırlarında, Irak ve Suriye’de önemli hareketlenmeler söz konusu idi. Bu coğrafyada Türkiye’nin bölüneceğine yönelik hazırlıklar yapılmaktaydı. Öte yandan bu terör örgütünün Türkiye’de temsil ettiği bir halk kesimi bulunmadığından amacı ülkenin yönetimini ele geçirmek değil ülkeyi yönetilemez hale getirmek sureti ile sınırlarımız dışındaki hazırlıklara kolaylık sağlamaktı. Bir başka ifade ile iç savaş çıkarak Türkiye Suriye’ye dönüştürülecekti. 15 Temmuz gecesi aslında kurtuluş savaşı şartlarına geri dönülmüştü.
Düşman bu kez dışardan değil, içerden saldırıyordu.
Terör örgütünün Ordu içindeki üyeleri, en iyi yetiştirdikleri askerlerini, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a suikast için görevlendirmişlerdi. Onu derdest etmek ve katletmek amacında oldukları devam eden ceza kovuşturmasında tüm delilleri ile açıkça ortaya konulmuştur. TBMM tarihinde ilk kez bombalanıyor, Cumhurbaşkanlığı külliyesine devletin merkezine devlete ait uçak ve helikopterle saldırı yapılıyordu. Teröristleri yöneten imamlar, gözünü kırpmadan asker ve polislerimize hücum ediyordu. Ancak bu şerait altında dahi, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan kaçmamış, birçok yeri işgal etmek için ortalığa dökülmüş gözünü kan bürümüş teröristlere karşı Başkomutan olarak en çok güvendiği gücü, halkı meydanlara mücadeleye davet etmiştir.
KÜLLİYE GAZİ MEKANI HALİNİ ALMIŞTIR
Kendisini mehdi olarak kabul ettirip, bir haşhaşi ordusu meydana getiren yapı, bu dik duruş karşısında adeta Çanakkale’de adeta Sakarya olduğu gibi bozguna uğramıştır. Gazi meclis bombalanınca ve bu sıfatını tahkim etmiş iken Cumhurbaşkanlığı külliyesi de Gazi mekan halini almıştır.
Özel bir askeri eğitim almamış olmasına rağmen, vatanını, bayrağını, milletini, devletini özetle namusunu korumak için binlerce tonluk tanklara, uçaklara karşı koyan bir ordu 15 Temmuz gecesi kurulmuştur. Tek çağrısı ile kısa zamanda kocaman bir halk ordusu kuran ve başında bir gecede destansı zafer kazanan, tarihi yeniden yazan, Bayrağımızı İndirtmeyen, Ezanlarımızı Susturmayan, Vatanımızı Böldürtmeyen, Türk Milletine Diz Çöktürtmeyen, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesi ile Türk halkına, TBMM ve Hükümete “uşak muamelesi” yaptırmayan Başkomutanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a bu sebeple 19 EYLÜL GAZİLER GÜNÜNDE, TBMM Tarafından GAZİ ÜNVANI VERİLMELİDİR.