Erzurum Güncel-Verdiği ifadelerin ardından tanık koruma programına alındığını söyleyen Erhan Tuncel şunları söyledi: POLİS DEĞİL CİNAYET ŞEBEKESİ Karşımızda polis yok. Bir cinayet şebekesi var. Ben hepsine iyilik ettim. Hepsinin ortak özellikleri yalancı oldukları ve adli mercileri yanıltmalarıdır. Cinayet çetesinin Ali Fuat ve Sabri Uzun ölüm ihbarı yapmamış ve yanlış rapor düzenlenmiştir. Ali Fuat ve Ramazan Akyürek çetenin üzerindedir. Beni bir numaralı sanık yapıp kendilerini saklamıştır. Oda TV, Cübbeli, şike, KCK, Hanefi Avcı suçsuz. Bunları yapan cemaat değil bu ikisidir. Ben bu şahıslara hiçbir kötülük yapmadım. Savcılık halen şahısların kurduğu tuzakla karşı karşıyadır. CİNAYETİ ENGELLEMEYE ÇALIŞTIM Yaptığım ihbar nettir. Gerisi zırvadır. Bu şahıslar beni mahkemede dublör olarak kullanıyor. Bana böyle demeselerdi bu grupla bağlantım olmazdı. Yargıtay’ın bozma kararı yerinde ve eksiktir. Yasin’e yapmamasını söyledim ve cinayeti ihbar ettim. Ben hiçbir şekilde kaçmadım. Avukatıma laptopumu teslim ettim. İsteseydim yurtdışına çıkardım. Gelip teslim olacaktım. 156’yı aradım. Bir ay sonra teslim olacaktım. 5 yıldır tutuklu olmama rağmen halen tutukluyum. İstenen “Biz Erhan hakkında verilen karara uyuyoruz” diyorsunuz. Tanık koruma programı için ruhsat verildi. Kaçma şüphem yok. Ben cinayeti engellemeye çalıştım. Tutukluluk halimin kaldırılmasını istiyorum. “HRANT'IN ARKADAŞLARI ADLİYE ÖNÜNDE TOPLANDI / FOTO GALERİAgos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin davada verilen kararın Yargıtay tarafından kısmen bozulmasının ardından, 2'si tutuklu 18 sanığın yeniden yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın büyük salonunda yapılan duruşmaya, sanıklardan Erhan Tuncel, Yasin Hayal, Zeynel Abidin, Ersin Yolcu, Osman Hayal ve Tuncay Uzundal ile Dink ailesinin avukatları katıldı. Duruşma, Yargıtay'ın bozma ilamına karşı sanık ve avukatların ifade vermesiyle devam ediyor.Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülmeye başlayan Hrant Dink cinayeti davası öncesinde, kendilerine Hrant’ın Arkadaşları adını veren bir grup İstanbul Adalet Sarayı önünde protesto gösterisi düzenledi. Hrant Dink cinayeti için milli mutabakat diyen yönetmen Sermiyan Midyat, “Bir ırkı, bir rengi bir dili, dini ya da bir mezhebi küfür zanneden kimi canlıları benim adımın Sermiyan olması bile çoğu zaman rahatsız etmiştir. Adım Kürtçe kökenli bir isim olsa bile adımda geçen yan tınısı dahi kimilerinin ırkçı damarlarını kabartmaya yetiyor. Ben Ermeni-Süryani olmasam da sonuna kadar Hrant Dink’im. Ya da bu ırkçı zihniyete karşı şöyle söyleyeyim siz neyseniz ben o değilim” dedi.İstanbul Adalet Sarayı önüne dava öncesinde yaklaşık 50 kişi olarak gelen Hrant’ın Arkadaşları, ellerinde Türkçe, Kürtçe ve Ermenice, “Faşizme inat kardeşimsin Hrant” ve “Hepimiz Hrant’ız hepimiz Ermeniyiz” yazılı dövizler taşıdı. Atılan sloganların ardından Hrant’ın Arkadaşları grubu adına Sermiyan Midyat açıklama yaptı.Sermiyan Midyat şunları söyledi: ''Aradan geçen yaklaşık 7 yıl boyunca hiçbir devlet görevlisi ciddi biçimde, gerektiği biçimde yargılanmaları gereken suçlardan yargılanmadı. Yargılanmadığı gibi haklarında soruşturma talep edilen devlet görevlilerinin çoğu terfi etti. Aralarında devletin üst makamlarına terfi edenler bile oldu. Hrant Dink’in o yazısında suç unsuru bulan hakimler de devlet içinde yükselmeye devam ettiler. Önemli makamlara geldiler. Hrant için o utanç verici oturumda suçludur diyen herkesin bir şekilde önemli bir makama geldiğini, yükseldiğini öğrendik. Aralarından bazılara Türk olsaydı suçlu bulunmazdı dediler. Devletin ırkçı bakış açısını ifşa ettiler. Bunun için diyoruz ki, katilleri de zanlıları da iyi bilirsiniz. Çünkü devleti onlarla birlikte yönetiyorsunuz. Ve bu davada adalet talep edenler için bir müsamere tertip ediyorsunuz. Ergenekon davası biraz daha ciddiyetle ele alınsa bu cinayetle ilgili yeni bulgulara erişebileceğini bir kez daha gördük. Ama hayır yaprak kıpırdamadı. Yeri geldiğinde belgelerin havada uçuştuğunu gördük, görüyoruz. Bu davada herkes suspus. Bu cinayetin bir milli mutabakat cinayeti olduğu konusundaki yargımız maalesef pekişmiştir. Bu yüzden diyoruz ki, evet katilleri de zanlıları da iyi bilirsiniz ama biz de adaleti arayanlar, biz de adaletin peşini bırakmamayı iyi biliriz. Biz bitti demeden bu dava bitmez.''DAVANIN GEÇMİŞİİstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 17 Ocak 2012'de verdiği kararla, 19 sanığın yargılandığı davada tutuklu yargılanan Yasin Hayal'in, "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "yazar Orhan Pamuk'u tehdit etmek" suçundan 3 ay ve "ruhsatsız silah bulundurmak" suçundan da 1 yıl hapisle cezalandırılmasını, "silahlı terör örgütü yöneticisi olmak" suçundan ise beraatini kararlaştırmıştı. Tutuklu sanıklardan Erhan Tuncel'in de toplam 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmederek tahliyesine karar veren heyet, sanıklardan Ersin Yolcu'yu 12 yıl 6 ay, Ahmet İskender'i 13 yıl 4 ay ve Salih Hacısalihoğlu'nu 2 ay 15 gün hapisle cezalandırarak, tüm sanıkların "silahlı terör örgütü üyeliği" suçundan beraatine hükmetmişti. İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta, yerel mahkemenin kararına itiraz etmişti. Usta'nın, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdiği dilekçede, Erhan Tuncel ve Yasin Hayal'in örgüt liderliği ve yöneticiliğini yaptığı sanıkların, Ergenekon soruşturmalarında yakalanan ve haklarında dava açılan sanıklarla amaç birliği içinde bulunduğunun, ana yapı Ergenekon ile Trabzon'daki hücresel yapının aynı suç işleme DNA ve gen özelliklerine sahip olduğunun anlaşıldığı kaydedilmişti.''KARAR 'ÖRGÜT YOK' ANLAMINA GELMEZ'' Kararı veren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Rüstem Eryılmaz ise davanın sanıklarıyla ilgili örgüt yöneticiliği veya üyeliği konusunda yeterli delil bulunamadığından, beraat kararı verdiklerini söylemişti. Eryılmaz, "Verdiğimiz karar, 'örgüt yoktur' anlamına gelmez. Verdiğimiz karardan rahatsız değiliz. Sadece tatmin edici olmadığını belirttim. Elbette bu cinayeti basite indirgeyemeyiz" açıklamasını yapmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Hrant Dink cinayeti davasında, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının, "sanıkların atılı suçları örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği" gerekçesiyle bozulmasını istemişti. Tebliğnamede, "Sanıkların mensubu bulundukları silahlı terör örgütünün yöneldiği ve gerçekleştirmek istediği amaç açısından elverişli fiili gerçekleştirdikleri tarih itibarıyla, ülke genelindeki toplumsal etkinliğinin olup olmadığını aramaya gerek yoktur. Zira, devletin birliğini bozma suçu bir tehlike suçudur ve gerçekleştirilen eylemlerin sonuncusu ile de bu tehlike gerçekleşmiştir" ifadesine yer verilmişti.YARGITAY'IN BOZMA KARARI Yargıtay 9. Ceza Dairesi, örgüt yönünden verilen beraat kararını bozmuştu. Daire, sanıkların silahlı terör örgütü değil, suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetmişti. "Kasten öldürmeye azmettirme” ve Orhan Pamuk'u “tehdit” suçlarından sanık Yasin Hayal'e verilen mahkumiyet kararı ise onanmıştı. Hayal hakkında “Silahlı terör örgütü kurma, yöneticisi olma” suçundan beraat kararı ise “suç örgütü kurma ve yönetme” suçundan mahkumiyet gerektiği için bozulmuştu. Sanıklardan Ersin Yolcu'nun “kasten öldürmeye yardım suçundan” mahkumiyet hükmü onanırken, “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan beraatinin ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyet gerektirdiği için bozulmasına karar verilmişti. Sanıklardan Erhan Tuncel'in ise “patlayıcı madde imal etme” suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, “Kasten öldürmeye azmettirme” suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozmuştu. Tuncel hakkında “silahlı terör örgütü yöneticisi olma” suçundan beraat kararı da “suç örgütü üyesi olma” suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Tuncel'in, Trabzon'da 24 Ekim 2004 tarihinde McDonalds'ın bombalanması olayında, “genel güvenliği kasten tehlikeye sokma, mala zarar verme ve 6 ayrı kasten yaralama” suçlarından verilen mahkumiyet kararını bozan Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Tuncel'in bu eyleminin “6 ayrı kasten öldürmeye teşebbüs” suçunu oluşturacağına karar vermişti. Sanıklardan Ahmet İskender hakkındaki “kasten öldürmeye yardım” suçundan verilen mahkumiyet kararı onanırken, İskender'in “silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan beraati ise "suç örgütü üyesi olma" suçundan mahkumiyeti gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Sanıklardan Salih Hacısalihoğlu'nun “Silahlı terör örgütüne yardım” suçundan beraat kararı onanmıştı. 6136 Sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyet kararı, sanığın cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı için, "beraat" kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştu. Sanıklardan Zeynel Abidin Yavuz ile Tuncay Uzundal'ın "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçundan beraatlarına ilişkin kararlar da "suç örgütü üyesi oldukları" gerekçesiyle bozulmuş, sanıklar Yavuz ve Uzundal hakkındaki "kasten öldürmeye yardım" suçundan beraat hükümlerinin de sanıkların Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmeleri sebebiyle mahkumiyetleri gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmişti. Sanıklardan Mustafa Öztürk'ün de “silahlı terör örgütü üyesi olma”, “kasten öldürmeye yardım” suçlarından beraat kararlarını onayan Yargıtay, sanıklar Halis Egemen ile Yaşar Cihan hakkında da “silahlı terör örgütüne yardım” suçundan kurulan beraat hükümleri de onamıştı. Sanıklardan Yasin Hayal'in ağabeyi Osman Hayal hakkında da “kasten öldürmeye yardım” suçundan kurulan beraat hükmü, eksik soruşturma sebebiyle bozulmuştu. Sanıklardan Veysel Toprak, Alper Esirgemez, Osman Alpay, Erbil Susaman, Şenol Akduman, İrfan Özkan ve Numan Şişman'ın “silahlı terör örgütüne yardım yataklık”, “suç işleyeni saklama” suçlarından verilen beraat kararları, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında dava zaman aşımının dolduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verilmişti.