Erzurum Güncel- Edebiyat Fakültesi’nin davetlisi olarak Erzurum’a gelen ve Atatürk Üniversitesi’nde Kültür Merkezi’nde bir konferans veren Uzman Sosyolog Dursun Ayan, “Doğu’da kadın intiharları ve toplumsal yapı” konulu konferansta, intihar olgusunu, bir toplum hayatı içinde yaşayan insanın kendi hayatına kendi eliyle doğrudan ya da dolaylı olarak kıyması ya da belli dolaylı yoları kullanarak kendi sonunu hazırlaması olarak, açıkladı. Ayan, intiharın, bireyin, genetik özelliklerinden fizyolojisine, psikolojik dünyasına kadar bir çok nedenle açıklanabildiğini belirtti. “Toplumlar, aileler ve bireyler, intihardan farklı düzeyde ve ciddi şekilde etkilenmektedir” diyen Ayan, şöyle devam etti: “Bu etki, toplumda, ‘Neler oluyor?’ gibi bir soruyu akla getirirken, aile, kendi ailesinde böyle bir durumla karşılaşma kaygısını, birey ise kendi ruh durumunu sorgulamaktadır. Birey ve her türden toplum kesiminde intiharın neden olduğu etki yanında, top yekûn olayların, ailenin yaşadığı olayların ve bireyin deneyimlerinin bir bireyin intiharına neden olması, her zaman toplumsal sapma, dayanışma eksikliği, yalnızlık, bireyin kendilik algısında bozulma ve çaresizlik kavramlarını çağrıştırmaktadır.” İntiharlar batıda daha fazla Konuyla ilgili istatistikleri açıklayan Ayan, eldeki verilerin, Türkiye’nin batısının doğusundan daha çok intihar ettiğini vurguladı. Sanayileşme, toplumsal değişme gibi olgularla batıdaki intiharların izah edilebileceğini savunan Ayan, şunları kaydetti: “Kadınlar daha çok intihara teşebbüs etmekte, ancak erkekler kadınlardan daha çok intihar etmektedir. İntihara teşebbüs etmek daha çok kadınlarda görülen bir olgudur. Ancak, intihar sosyolojik anlamda erkeklerin can kaybına uğradığı bir olgudur. İntiharlar Türkiye için düşünüldüğünde bir doğu sorunu olmaktan çok bir batı ve kent sorunudur. İntiharların Doğu Anadolu’daki görünümü maddi ve manevi kültür unsurlarının değişmesindeki faz farkından doğan boşluk ile ilişkilidir. Bu durumda Türkiye’ye has bir model oluşturulmak istense de bu durum son kertede batı toplumlarının gelişme ve rasyonelleşme olgularıyla ilişkili olacaktır.”