Erzurum Güncel- TBMM Genel Kurulunda, temel yasa olarak görüşülen Devlet Yardımlarının İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının 1. bölümü kabul edildi.Tasarı üzerinde CHP grubu adına söz alan Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, tasarıda, tanımlanan görevlerin işlevsel bağımsızlığa sahip bir kurul aracılığıyla yerine getirilmesinin öngörüldüğünü anımsattı. Ancak, bu düzenlemeyle eşine rastlanmayan bir uygulamaya imza atılacağını ifade eden Öztrak, devlet yardımlarını düzenleme, yardımları inceleme, gerektiğinde yardımları durdurma ve geri alma konularında kesin karar yetkisiyle donatılan Kurulun, Hazine Müsteşarlığında kurulduğunu, başına da müsteşara bağlı bir genel müdürün getirildiğini anlattı. Öztrak, ''Oysa, aynı müsteşarlık bünyesinde teşviklerden sorumlu bir genel müdürlük de bulunuyor. Bu durumda müsteşarlığa bağlı bu genel müdürden, devlet yardımlarına ilişkin Hazine Müsteşarlığının yaptığı iş ve işlemleri incelemesi, denetlemesi nasıl beklenmektedir? Atanacak genel müdürün sicil amirinin Hazine Müsteşarı olduğu düşünüldüğünde, bu genel müdürün bağımsız karar alması mümkün mü?'' diye sordu.Öztrak, geçen yılın ilk yarısında yüzde 11 daralan ekonominin, bu şiddette bir daralmanın üzerine, bu yılın ilk yarısında yüzde 11 büyüdüğünü belirterek, bunun sevindirici olduğunu vurguladı. Öztrak, ancak bu büyüme rakamlarını abartmamak ve istismar etmemek gerektiğini belirterek, ''Çin, küresel krize rağmen 2008'in ilk yarısına göre yüzde 19 büyürken, Türkiye'nin geliri hala 2008'in altındadır. Çin, 100 metre yarışında bize 20 metre fark atmış, Hükümet 20 metre geriden ipi kendinin göğüslediğini iddia ediyor'' dedi.Hükümetin, Mali Kuralı bir kenara ittiğini, Mali Kuralı çıkarmayarak mevcut mali kuralları da bir kenara ittiğini öne süren Öztrak, orta vadeli program ve orta vadeli mali programın halen olmadığını söyledi. Öztrak, kamu kurumlarına bütçe çağrısı yapılmadığını, bütçenin gizlenerek, saklanarak yapılmaya çalışıldığını öne sürerek, bunun ciddiyetle bağdaşmadığını söyledi.Öztrak, iktidarın, bir an önce ekonominin gündemine dönmesini ve ekonomide alınması gereken önlemlerin bir an önce yerine getirilmesini istedi. Öztrak, ''Ekonomi yönetimi, mali disiplinin geleceğini Sayın Başbakan'ın iki dudağının arasından çıkan sözlere emanet etmiştir'' iddiasında bulundu.Ekonomideki kırılganlığın her geçen gün attığını öne süren Öztrak, ''Böyle giderse seçimlerden sonra gelecek iktidar, ateşten gömleği giymek zorunda kalacaktır'' diye konuştu. ''Kadrolaşma" MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan da grubunun görüşlerini açıklarken, devlet yardımlarının izleme ve denetlenmesinin, bir kurul tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Ayhan, ''Yeni bir Genel Müdürlük ve AKP'nin arzu ettiği bir kadrolaşma olacaktır'' dedi.''Bu tasarının aciliyeti mi var? Komisyonda iki ayağımızı bir pabuca soktunuz'' diyen Ayhan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın, Mali Kural ile ilgili ''sesinin kesildiğini'' öne sürdü. Ayhan, ''Sesinizi kısan ne var, neden vazgeçtiniz?'' diye sorarak, Bakanın konuşmamasının, ızdırap verici olduğunu belirtti. Ayhan, Babacan'ın Meclisi bilgilendirmesi gerektiğini söyledi.Mali Kural Tasarısının, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla TBMM'ye sunulduğuna işaret eden Ayhan, bakanların bu konuyla ilgili farklı şeyler söylediğini belirtti. ''Birim bağımsız değil" BDP Grubu adına söz alan Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, 1995 yılından bu yana Türkiye'de ekonomik kayıplar, devlet yardımları gibi konularda net bir fotoğraf bulunmadığını söyledi. Hükümetin ekonomi politikasını eleştiren Kaplan, Türkiye'nin ekonomik politika konusunda bir stratejisinin bulunmadığını öne sürdü. Ekonominin canlanmasının toplumsal barışa bağlı olduğunu belirten Kaplan, ''Savunmaya harcanan pay, bu toplumun yaralarını sarmaya yeter'' dedi.Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, AB'ye yönelik, ''Eğer Türkiye'yi istemiyorsanız çıkın bunu söyleyin. Bizi oyalamayın'' şeklinde eleştiride bulunduğunu anımsatan Kaplan, demokrasi ve hukuk faslı kapsamında hayata geçirilemeyen çok sayıda unsur varken böyle bir eleştirinin yapılamayacağını iddia etti. Kaplan, ''Gizli dinlemelerle mi, hayali çeteler yaratarak mı AB'ye kafa tutacaksınız?'' sorusunu yöneltti. ''Daha etkili hale gelecek" AKP Afyonkarahisar Milletvekili Halil Aydoğan da devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesinin önemine değindi. Tasarıyla, yardımları izleme ve denetleme görevini yerine getirecek yeni bir birim oluşturulacağını belirten Aydoğan, böylece yardımlarla ilgili karar alma ve uygulama sürecinin daha etkin hale geleceğini kaydetti.Mevcut sistemde devlet yardımlarının farklı kurumlarda ayrı ayrı mevzuatlarla yönetildiğini anlatan Aydoğan, tasarının yasalaşması ile birlikte bu yardımların tek bir merkezden yönetileceğini, bunun da yardımlarda ölçülebilirlik sağlayacağını ifade etti. Halil Aydoğan, yeni düzenlemeyle, mükerrer yardımların da önüne geçileceğini vurguladı.Türkiye'nin ekonomik politikasına da değinen Aydoğan, AKP hükümetinin ekonomi ve siyasette sağladığı istikrar sayesinde krizin bertaraf edildiğini sözlerine ekledi.AKP Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı da kriz döneminde Türkiye'nin kredi notunun arttığını söyledi.Kızılcıklı, ''Mali Kuralımız yok ama 8 yıldır mali disiplinden taviz vermeden ekonomideki bu başarıları yakalıyoruz'' dedi. ''Para verdim" CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, Tunceli'de depremde evleri zarar görenlerin kış aylarında açıkta kaldıklarını ve çok zor durumda oldukların ifade etti. Buna dikkat çekmek için Başbakanlığa gittiğini ve bir polisin çelengini arabasının bagajından ''gasbettiğini'' ileri süren Genç, ''Bunun sorumlusu Başbakandır. Benim çelengimi bana geri getirin. Ben ona para verdim'' diye konuştu.Genç, ''Bu insanlara çare bulunamazsa ciddi bir eylem yapacağım'' dedi.Kamer Genç, ayrıca bugün KİT Komisyonunun, Başkanlık Divanının kararı olmadan çalıştığını iddia etti.Bunun üzerine söz alan KİT Komisyonu Başkanı Ünal Kacır, Komisyonun çalışabilmesi için Başkanlık Divanının karar aldığını açıkladı. Tasarı üzerine söz alan MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, tasarının işlevselliğinin tartışma götürdüğünü ifade etti. Söz konusu tasarıya göre, devlet yardımı denetiminin yalnızca sanayi sektörüne yönelik olduğunu belirten Tanrıkulu, AB ülkelerinde böyle bir ayrımın olmadığını bildirdi. Tanrıkulu, tasarıda, devletin hem yardım veren taraf hem de denetleyen tarafta bulunduğunu, bu durumun çelişkinin oluşturduğunu söyledi.BDP Muş Milletvekili Nuri Yaman, Türkiye'de artık bazı yardımların ''seçim rüşveti''ne dönüştüğünü öne sürerek, ''Suyu olmayan köye çamaşır makinesi, elektriği olmayan köye buzdolabı yardımı götürüldü'' dedi.Tasarıya göre devlet yardımlarını denetleyecek birimin bağımsız ve tarafsız davranmasının mümkün olmadığını belirten Yaman, bu konuda endişe ve huzursuzluğun hakim olduğunu iddia etti.AKP İzmir Milletvekili Tuğrul Yemişci ise tasarıyla, devlet yardımlarının izlenmesi ve denetlenmesi konusunda AB'ye uyum sağlanacağını söyledi. Yemişçi, tasarıda devlet yardımlarının hangi hallerde verileceğinin ayrıntılı olarak ele alındığını, piyasa işleyişini bozacak girişimlerden kaçınıldığını ifade etti. Yemişci, tasarının tarım, balıkçılık ve hizmet sektörü dışındaki tüm sektörleri kapsadığını kaydetti.Görüşmelerin ardından tasarının 1. bölümü kabul edildi. TBMM Başkanvekili Meral Akşener, 12 Ekim Salı günü toplanmak üzere birleşimi kapattı.İşte Ertugay'ın konuşmasının tam metni!07.10.2010 PERŞEMBE GÜNÜ TBMM GENEL KURULUNDA PPROF.DR. ZEKİ ERTUGAY’IN YAPMIŞ OLDUĞU HAYVANCILIK SEKTÖRÜNÜN SORUNLARI VE ET İTHALATI KONULU GÜNDEM DIŞI KONUŞMA METNİSayın Başkan Değerli Milletvekilleri;Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.Hükümetin uyguladığı yanlış ve tutarsız politikalar sonucu, hayvancılıkta ve kırımızı et sektöründe ülkemizde bugün son yılların en büyük problemi daha doğrusu krizi yaşanmaktadır.Sayın Milletvekilleri;Durumu kısaca özetleyerek olursak, yanlış ve yetersiz destekleme politikaları, yüksek girdi, özellikle yem fiyatları, buna karşılık düşük süt fiyatları sonucu, üretimde bulunan onbinlerce damızlık ve süt hayvanları kesime gitti. Hayvan sayısı düştü. Son bir yılda et fiyatları neredeyse enflasyonun 6 katı oranında % 100’ün üzerinde artı. Geçen yıl 15 lira civarında olan et fiyatı 32 lira lara çıktı. Bu fiyat sadece Avrupa’nın değil diğer birçok ülkenin de en yüksek fiyatıdır. Gelinen nokta o kadar vahimdir ki, çayır mera potansiyeli ve hayvan varlığı bakımından dünyanın sayılı ülkelerinden biri olan ve bölgesinde mutlak söz sahibi olan bu ülke, son 15 yıldır dışarıdan 1 gram et ithal etmeyen bu ülke, et ithal eder duruma gelmiştir.Sayın Bakan;Bu konuda hiçbir ikazımızı ısrarla dikkate almadınız. Önce Türkiye hayvancılığının ölüm fermanı olan kasaplık canlı hayvan ithal ettiniz, yetmedi karkas et ithal ettiniz. Türkiye’yi dönüşü olmayan bir yola soktunuz. Şimdi yaklaşan kurban bayramı için kurbanlık ithalat ediyorsunuz. Yani bu ülke, sayenizde Cumhuriyet tarihi boyunca ilk defa mübarek kurban bayramında Avrupa’dan ithal kurban kesecektir. Bakın bu ülkeyi neredeeen nereyeeee getirdiniz, yakın zamana kadar hacılarımızın Suudi Arabistan’da kestiği hayvanlar bu ülkeden gidiyordu. Bugün dışarıdan bu ülkeye kurbanlık hayvan geliyor. Durum bu kadar acıdır. Bu politikalarınızın iflasıdır. Bu yüce mecliste yaptığımız bütün konuşmalarda, basın toplantılarında dedik ki (isterseniz tarihini gününü veririm) hayvancılık alarm veriyor, hayvan sayısı düşüyor, damızlık hayvanlar, süt hayvanları kesime gidiyor, süt ve et üretimi süratle azalıyor, yüksek yem fiyatları üreticiyi zorluyor, derhal tedbir alın ve ithalat yapmayın. Bunları hiç dikkate almadığınız gibi bilakis bu yüce mecliste milletin gözüne baka baka hayvancılıkta durum gayet iyi verim ve üretimde artış var diyerek bugünleri hazırladınız. Bu ithalatın 31 Aralık 2010’a kadar da devam edeceği biliniyor. Görünen o ki burada da durmayacak bundan sonra Türkiye sürekli et ithal eder durumda olacak ve dışarıya sürekli bağımlı kalacaktır. Zira et ithalatçı yabancı firmalar şimdiden Ankara’da kalıcı irtibat ofislerini açmışlardır. Aslında sizi bu kürsüden et ithalatı pirinç ithalatına benzemez ciddi tedbirler alın bu ithalata izin vermeyin bir defa başladınız mı önünü alamazsınız derken bu endişeleri taşıyorduk. Sonuçta Sayın Milletvekilleri;Gelinen noktada milyonlarca tüketici mağdur oldu. Türk halkı bir ramazan boyunca et kuyruklarında çile çekti. İthalata rağmen et fiyatları bırakın düşmeyi yükselişe geçti, bırakın dar gelirlinin orta sınıfın bile alamayacağı noktalara çıktı. Zaten kişi başına et tüketimi düşük olan Türk halkı bu hükümet sayesinde etin tadını unuttu.Sayın Milletvekilleri;Et fiyatları yükseldi de, para üreticinin, besicinin cebine mi gitti, hayır. O da perişan oldu. Silindi gitti. Çünkü et ithalatı gündeme geldiği andan itibaren üretici elindeki hayvanını derhal çıkardı. Hayvan bakıcısı, çoban bile işsiz kaldı. Sayın Bakan;Ben bu çekilen sıkıntıları çok iyi bilen biriyim. Ekonomisi büyük ölçüde hayvancılığa dayalı bir ilin, Erzurum’un Milletvekiliyim. Çayır-mera ve büyükbaş hayvan varlığı bakımından son zamanlara kadar Türkiye’nin bir numaralı ili olan Erzurum’da kasaplar kesecek hayvan bulamıyorsa ve batıdan gelecek ete umut bağlamışsa varın gerisini siz hesap edin. Şuanda para etse bile elde hayvan yok. Ben yeni Erzurum, Kars, Ardahan’dan geliyorum. Oralardaki feryada kulak verin.Bugün bu ülke hayvancılığının önemli bir problemi var. Bugün bu ülke çok ciddi şap tehdidi altındadır. Avrupa’nın ve Ortadoğu’nun en büyük Şap Enstitüsüne sahip ve şap aşısı ihraç eden bu ülkede şap tehdidi var. Şaptan dolayı son üç ayda 24 ilimizde, bunların içerisinde de seçim çevrem olan Erzurum ve 9 ilçesinde, hayvan pazarları kapatıldı. Şaptan dolayı da kurbanlık ithalatını sadece Trakya’yla sınırlı tutmak zorunda kaldınız. Esas bunlara tedbir getirin. Bu ölçüde hastalık tehdidi olan bir ülkede hayvancılık kalır mı?Sayın Bakana son bir sözüm var. Yaşanan krizi bu ülkenin besicisine, üreticisine yüklemekten vaz geçin. Bu ülkenin üreticisi spekülasyon yapmaz, yapamaz bu eşyanın tabiatına aykırıdır. Çünkü besi hayvanının süresi doldu mu bir dakika bekletmez. Siz spekülasyonu, haksız kazancı başka yerlerde arayın.Hükümete tavsiyemiz şudur. Bu yanlış uygulamaları derhal durdurun. Yazboz tahtasına çevirdiğiniz uygulamalardan vaz geçin. Süt ve et üreticisine işe yarar destekler verin.Şimdi konuşmamıza 20 dakika cevap vereceksiniz. Bir sorunun cevabını istiyorum. Siz her zaman bu mecliste hayvancılıkta durumun iyiye gittiğini her vesile ile söylediniz. Et ve süt veriminin yükseldiğini söylediniz. Durum bu kadar iyiyiydi de. 2010’un başında 15 lira civarında olan et fiyatları birden bire 32 liralara nasıl çıktı? Türk Milleti birden bire zenginleşti de ete olan talep artıda arz-talep dengesi bozuldu diye mi oldu? Şunu bir açıklayın. Ne oldu? Bu durumu halen spekülatörlere bağlıyorsanız bunu da buradan açıklayın.Yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.