Erzurum kazanır…

Palandöken gazetesinden Derya Doğan bugün bir yazı kaleme aldı. Erzurumlu iş adamını köşesine taşıyan Doğan, şehir gerçeklerinide gözler önüne serdi.

Erzurum Güncel- İşte o yazı....Karadayı’ların sayısı artıkça, Erzurum kazanır…Kabul edelim ki, Erzurum “zor” bir şehirdir. Öyle ki yaşamak da zordur bu şehirde; taşı taşın üstüne koymak da…Yaşamak zordur; çünkü yılın yedi-sekiz ayı kış ve soğuktur. Yaşamak zordur, çünkü rakım yüksek, geçim derdi çile yüklüdür.Taşı taşın üstüne koymak zordur; çünkü iş yapan, üreten, istihdam oluşturan, emek veren ve ortaya eser koyan herkes göz önündedir, dolayısıyla da hedeftir.Dikkat edin en çok konuşulan, en fazla tartışılan kişiler, yan gelip yatmayanlardır.Bilakis…Yan gelip yatan işadamı da rahat, bürokrat da…Bu şehirde çalışanın işi zor, çalışanın…Bu girişi şunun için yaptım:Erzurum, ağır aksak da olsa bir dönüşüm içinde. Her ne kadar yerel yönetim bu dönüşümü kavramakta zorlansa da, süreç dönüşümden yana işliyor.Eski ve harabe şehrin yerine, yeni bir şehir inşa edilmek üzere…Bir yanda müteahhitlerin sürdürdüğü çalışmalar, diğer yanda da belediyeler ve TOKİ’nin hizmetleri var.Fakat basından takip ettiğim kadarıyla görüyorum ki, özellikle müteahhitlerin işleri hayli zor…Nasıl ki birkaç yıl önce Fatih İstanbulluoğlu, Dere Mahallesi’nde toplam 110 gecekonduyu bir araya getirip yıkarken insanı çileden çıkaran bir zorluk yaşamıştıysa, bugün de Ahmet Karadayı, Yenişehir’deki İmar İskan Evleri’ni söküp, yerine modern konutlar yapmak isterken, aynı yoldan geçiyor. Oysa Fatih İstanbulluoğlu, yaşadığı o zorluğa rağmen Dere Mahallesi’nde öyle güzel bir eser ortaya koydu ki, hem harabeler ortadan kalkmış oldu, hem de aynı yerde 120 konut inşa edildi.Yarın da Ahmet Karadayı’nın projesinde aynı şey olacak. Üstelik Karadayı’nın projesi öyle 120 konut gibi de değil. Çok daha büyük devasa bir proje…Gördüğüm kadarıyla Ahmet Karadayı, sadece elini değil, tüm gövdesini taşın altına koymuş durumda.Son derece kötü koşullara sahip evlerde yaşayan vatandaşları toplayıp, onlara insana yaraşır evler yapacağını ve bir kuruş para talep etmeyeceğini taahhüt etti.O insanlar da O’na inanıp ve güvendi, tapularını götürüp teslim etti…Karadayı, bugün o projeye kazma vurmasına vurdu ama, hiç de kolay olmadı.Belediyeleri ikna etmek bir dert oldu, kamuoyunu inandırmak ayrı bir dert…Neyse ki Ahmet Karadayı, bütün bu güçlükleri aştı ve sonunda Erzurum’un görüntüsüne olumlu katkı sunacak o büyük projeye start verdi.Binlerce modern konut yapılacak.İnsanlar hesaplı fiyatlarla ve taksitli ödeme kolaylığıyla güzel evlere kavuşacak. Karadayı’yı tanımıyorum; niçin bu kadar engellemeye ve güçlüğe rağmen böyle bir projeye talip oldu bilmiyorum.Lakin bugün gelinen noktaya bakınca, ne kadar doğru bir iş yaptığını görüyoruz.“Erzurum zor bir şehir” derken işte tam da bu ve benzeri durumları kasdediyoruz.Genç bir işadamı, sorunsuz alanlarda konut yapıp, leblebi satar gibi satmak dururken, zora talip oluyor ve bütün birikimini risk ederek, şehrin çehresine güzellikler katacak bir projeye talip oluyor.Neyse ki, belediyeler gecikmeli de olsa bu genç işadamının önünü açtılar.Bana sorsanız, bu güzel projeler için işadamından para almayı bırakın üstüne para vermek lazım derim.Ama gelin görün ki Erzurum’da tam tersi bir anlayış hakim…İş yapan, üreten ve vergi ödeyen herkes, attıkları her adımda boylarından büyük engellerle karşılaşıyor.Ahmet Karadayı, ne ilk ne de son olacak…Geçmişte de aynı manzaralarla karşılaşan işadamları oldu, onlar da yılmadan, usanmadan yasal çerçevede kalarak mücadele verdiler ve sonuçta Erzurum’daki birkaç güzellikten bazılarına imzalarını attılar.Bugün de Ahmet Karadayı onu yapıyor.Kimseyle kavga etmeden, bağırıp çağırmadan, ağlayıp söylenmeden işine bakıyor.Bu tavrı ve duruşu sayesinde, sonunda belediyelerle de anlaştı, TOKİ ile de…Şimdi eylem zamanı…Bu projede bendenizi heyecanlandıran yegane unsur şudur:300 dolayında fakir yurttaşımız bir kuruş ödemeden, eski evlerine mukabil yeni evlere kavuşacak.Bunun yanı sıra, harabeye dönmüş bir mekan temizlenecek ve yerine şehrin slüetini değiştirecek bir yapılanma vücuda gelecek.İşadamı elbette para kazanacak, elbette kar edecek.Yoksa neyi nasıl yapabilir ki?Bütün mesele, yapılan işin kalitesi ve vicdanı kriterlerdir.Devlet zarar etmesin, tamam. Lakin işadamı da un ufak edilmesin ki, sermaye yapısı kuvvetlensin ve yeni işler için güç ve cesaret oluşsun.Eski Erzurum ortada. Başınızı nereye çevirseniz izbe ve bakımsızlık…Belediyelerin gücü dört bir yanı mamur hale getirmeye yetmeyeceğine göre, insaf ölçüsünde kalarak ve de ahlaki olmak koşuluyla, işadamlarının önü açılmalıdır.Ahmet Karadayı veya Fatih İstanbulluoğlu…Fark etmez…Hatta bu isimlere yenileri eklenmeli, başka genç işadamlarına da imkanlar sunulmalıdır.Ölçü şu:Yaptığı eser…Ahmet Karadayı da Fatih İstanbulluoğlu da o ölçüye giriyor; tıpkı daha başka işadamları gibi… Misal Cemal-Hasan Şengel gibi, misal Sururi Akgün gibi, misal Necdet Özkan gibi,misal Zafer Pasin gibi, misal Polat kardeşler gibi, misal Bora Turalıoğlu gibi, misal Osman-Şükret Yıldırım gibi, misal Bulutlar İnşaat gibi, misal Sezerler İnşaat gibi…Ve daha niceleri…Yeter ki fırsat verilsin, imkan tanınsın…Erzurum, kabuğunu kırıyor kırmasına da işler, uzaktan görüldüğü gibi öyle tıkırında yürümüyor.İşadamları bir arpa boyu yol alabilmek için, gece gündüz koşuyorlar.Emsalleri baba parası yiyip dolaşırken Ahmet Karadayı, Erzurum’da taşı taşın üstüne koyuyor ve korkmadan dev projelerin altına imza atıyor.Ne diyelim; Allah yardımcısı olsun.Hem O’nun, hem de aynı uğurda mücadele eden tüm işadamlarımızın…Geleceğin Erzurum’unda onların imzaları olacak.Bir de onların önünü açan ve onlara destek veren yöneticilerin…Unutmayalım ki, bu şehir ancak çalışkan, cesaretli, dürüst ve fedakar evlatları sayesinde büyüyüp kalkınabilir.

Erzurum Haberleri