Erzurum yine gündem oldu!..

Erzurum hep kötü şeylerle Türkiye’nin gündemine geliyor. Yine aynısı oldu. Yine Erzurum’u Türkiye konuşuyor. Yine TV’lerde dakikalarca haberler çıkıyor. Yine gazeteler ve köşe yazarları yazıyor.

Erzurumsporlu futbolcuların sahaya pankartla çıkmaları Türkiye'nin gündemine oturdu. İşte baz ı gaze yazarlarından alıntılar...Futbolcu, emekçidir de...Erhan Goloğlu RadikalMilliyet gazetesi, dün spor sayfasındaki bir haberi, birinci sayfaya da taşıdı. Aynı haber Radikal’de de vardı. Milliyet’in ‘Futbolcu da eylem yapar’ başlığı bile, futbolumuzda, gözlerimizi kapattığımız, görmek istemediğimiz bir gerçeği gözler önüne seriyor.Erzurumspor, 2. Lig’de mücadele ediyor. Parasız oldukları, önceki dönemden futbolcu alacakları ödenmediği için transfer yapamamışlar. Ligin ilk yarısında galibiyetleri yok. Nitekim ilk yarının son maçında futbolcular ‘eylem’ yapıyorlar. Başlama vuruşundan itibaren bir dakika ‘tıp’ oynuyorlar, rakip Trabzon Karadenizspor’lu oyuncular da buna hürmeten aralarında top çeviriyor. Rakip takımın 1-0 galibiyetiyle biten maçtan sonra Erzurumspor’lu oyuncular, ‘Bizden Bu Kadar’ pankartıyla soyunma odasına gidiyor.Aferini hak eden bu topçulardan almamız gereken ilk mesaj nedir, onu söyleyeyim. Profesyonel Futbolcular Derneği diye bir örgüt yoktur. Sanal bir varlıktır. Yöneticileri sanaldır, sadece isimleri vardır. Bu sanal örgütün TFF’de temsil hakkı vardır, bir binası, adresi vardır, belki bazen sene sonu balo filan yaparlar, o balo sahicidir ama, bu örgüt, tıpkı web sayfası gibi sanaldır. Siz hiç başkanının, o mesleği kırk yıl önce bırakmış birisi olduğu bir başka meslek örgütü hatırlıyor musunuz? Meslektaşlarına, “Aman ha siz siz olun, birinde yüz bin, TFF’ye gönderilecek ikincisinde on bin lira olan iki sözleşme imzalamayın, TFF’ye gönderilecek olana yirmibin koyun ona razın olun” tembihinden başka bir şey söyleyemeyen bir örgütün sahici olduğuna inanabilir misiniz?Süper Lig ve 1. Lig’i çıkarın, bunların dışındaki liglerde toplam 99 takımdan ortalama 20 deyin, 2000’e yakın profesyonel topçu var. Çoğunun durumunun, Erzurumspor’lu meslektaşlarından ‘biraz daha’ iyi olduğunu söyleyebiliriz, belki. Hepsi, büyük takımlar tarafından görülüp yukarı kapağı atmanın umudu içinde bu köleliğe katlanıyor. Gençler, hayatın yükü henüz omuzlarına binmemiş, eve götüremedikleri ekmeğin maliyeti şimdilik o kadar büyük değil.Bir umut tacirliği üstünden futbol piyasası dönüyor. Böyle bir piyasa içinde ‘eylem yapmak’, eğer örgütün yoksa, kolay değildir. Yoksulluk, her yoksullukta olduğu gibi dışardan hemen fark edilmeyen bir başka kir üretir. İsyancıyı gammazlamaktan gelecek kapmaya çalışan, patrondan gizlice para alarak susan (hatta susturan) topçu tipinden ortalık geçilmez olur. Açlar ordusunun örgütü, hatta gelin açık açık konuşalım, bizde oynanan futbol bile sanal oldukça, bu çark daha böyle dönüp durur. Biz işte sonra çok şaşırırız, ‘Futbolcu da eylem’ yaptığında.**************Ahanda kimse bu takıma sahip çıkmıyor! 21 maçta 2 puan... Yedikleri 52, attıkları 7... Bir zamanlar “Ahanda 1. Lig’e çıkıyoruz” sloganıyla Türkiye’nin en üst liginde mücadele eden Erzurumspor’un hâli içler açısı. Başkan yok, sahip çıkan yok... ‘UEFA Kupası ve Süper Kupa’yı almıştık. Ardından ligde ilk maçımız Erzurumspor’laydı. Teknik direktörümüz Mircea Lucescu bize Erzurumspor'u anlatıyor. Şu oyuncu sağdan girer, şu oyuncu şunu yapar, şu oyuncu şöyle şut atar gibi şeyler söylüyordu. Birbirimize baktık. ‘Arsenal’i, Real’i yenmişiz, oynayacağımız takım Erzurum. Hoca ne diyor böyle!’ dercesine. Ama sonradan gördük ki Lucescu her takımı ciddiye alıyordu.’ Bu sözler, G.Saray'ın eski futbolcusu Hakan Ünsal'a ait. Konumuz, Lucescu veya Hakan Ünsal değil, Erzurumspor... Evet, bir zamanlar UEFA Kupası ve Süper Kupa'yı kazanan G.Saray'ın bile ciddiye aldığı bir takımdı Erzurumspor. Ama artık o günlerden eser yok. Bugün sokak diliyle söylersek; "Erzurumspor'u yenmeyeni dövüyorlar!" Mayıs 1998'de "Ahanda 1. Lig'e geliyoruz" sloganı eşliğinde tarihlerinde bir ilk gerçekleştiren Dadaşlar, şimdi ise 2. Lig 3. Grup'ta âdeta bir rekora gidiyor! Oynadıkları 21 maçta galibiyet yüzü göremediler. 5 beraberlikleri var. Puanları 2. 5 beraberlik, 2 puan da neyin nesi demeyin. Çünkü Kırşehirspor maçına çıkmadıkları için 3 puanları silindi. Erzurumspor'un vaziyeti içler açısı. Peki, bu hâle nasıl geldiler? Tabii ki beceriksiz yönetimler yüzünden. Dadaşlar'ın içinde bulunduğu durumu öğrenmek için geçen hafta bu şehirdeydik. Bir taksiye atlayıp tesislere gittik. Bırakın muhatap bulmayı, kapıda sizi karşılayan bekçi bile yok. Kulüp binasına girin, çıkın kimsenin umurunda değil. Kulüp âdeta terk edilmiş bir virane. Az sonra eşofmanlı birkaç çocukla karşılaştık. Eşofmanların dizleri yırtılmış. Meğer bu çocuklar kulübün oyuncuları. Altyapıdan A takıma çıkartılmışlar. Takımın hocasını soruyoruz. Uğur Bey'i gösteriyorlar. "Hoca benim, ama lisansım yok." diyor Uğur Bey. 'Hocam lisansınız yok mu?' diye soruyoruz. Bu soruyla birlikte içler acısı bir senaryonun içine giriyoruz. Erzurumspor geçmiş yönetimlerin borç üstüne borç eklemesiyle bu sezon başına kadar gelir. Takımın geçmişte formasını giyen oyunculara borcu da bir hayli birikmiştir. Bu oyuncular Futbol Aile Birliği'ni devreye sokarak alacaklarını temin etme yoluna gider. Futbol Aile Birliği de yasal yollarla kulübün tüm gelirlerine el koyar. Artık oyuncu transferini bırakın, lisans çıkartmak bile mümkün değildir. Her şey içinden çıkılmaz bir hâl alınca mevcut yönetim çareyi kaçmakta bulur. Başkan ve yönetim, kulübü ortada bırakarak kayıplara karışır. Kulübün borçları 20 trilyon gibi rakamlarla anıldığı için kimse de yönetime talip olmaz. Erzurumspor'un yeni sezona girmesi mümkün gözükmüyordur. Tam bu esnada Futbol Federasyonu 'geçen yılki oyunculara lisans çıkartabilirsiniz' diye bir açık kapı bırakınca apar topar 14-15 oyuncu Erzurum'a çağrılır. Bu oyunculara 'siz merak etmeyin, yeni bir yönetim oluşturulacak' diyerek eşofman giydirilir. Altyapıdan 6 oyuncu da A takıma alınır. Bu 6 oyuncu, genç takımda oynamadan A takıma çıkma başarısı göstereceklerdir! Ve Erzurumspor lige başlar. 2 hafta geçer. Değişen hiçbir şey yoktur. 3. hafta Kırşehirspor ile oynanması gereken maça gidilmez. Federasyon, 3 puan silme cezası verir. Erzurumspor'un puanı yoktur ki silinsin. Haftalar ilerler, aylar geçer. Değişen bir şey yoktur. Ve böylelikle 21. hafta da geride bırakılır. Erzurum'a gittiğimizde lisansı olmayan Uğur hoca gibi yönetimi olmayan kulübü 7-8 gönüllü idare etmeye çalışıyordu. Aralarında bir kişi farklıydı. İmza yetkisi bulunan Yavuz Şenocak... Yavuz Bey bizi görünce gülümsüyor. Çünkü yeni bir haber almış. Meğer kulübün borcu 15-20 milyon değilmiş: "Denetçiler birkaç gündür kulübü denetliyorlardı. Yaptıkları araştırmalar sonucunda kulübün 6,7 milyon borcu olduğunu açıkladılar. Bu borcun 3,7'si şahıslara, gerisi devlete." Yavuz Bey'e göre bu iyi haberdi. Şehirde iki görüş hâkim. Biri kolay olanı. Kapatalım gitsin. Diğeri ise bu para bulunsun ve 41 yıllık kulüp kurtarılsın. Ligde son sırada bulunan Erzurumspor'un düşmesine kesin gözüyle bakılıyor. Takıma taraftarlar da ilgi göstermiyor. Maçlara giden yok. Zira soğuk, geçim sıkıntısı derken kulübün içinde bulunduğu hâl halkın pek umurunda değil. Ancak üzülmediklerini söylemek olmaz. Bindiğimiz taksinin şoförü, 'Belediye başkanı, vali düşünsün' diyor. Ona göre Erzurumspor birileri tarafından bilerek sahipsiz bırakılıyor. Konuştuğumuz Erzurumluların hepsi aynı fikirde sanki. Bankada çalışan bir Erzurumspor taraftarının düşüncesine bakın: "Kalemi kırıldı sanki takımın. Erzurum'un 7 kapısı var. 8. kapısı da Erzurumspor'dur. Bu kapı kapanırsa şehir dışa açılamaz artık." Takımdaki oyuncuların hâli daha da kötü. Sezon başından beri ceplerine kuruş para girmemiş bir takımın oyuncusu olmak ne demek burada gördük. Bekâr oyuncular kulüpte kalıyor. Şehir merkezine gitmiyorlar. 'Cepte para yok, nereye gideceğiz?' diyor genç oyunculardan biri. Geçen yıldan beri takımda bulunan ve takımın kaptanlığını yapan Mesut ve kaleci Ender'le birlikteyiz. Mesut, Erzurumlu, Ender ise Trabzonlu. İkisi de ah çekiyor. Yalnızlıktan ve sahipsizlikten dem vuruyorlar. Mesut, daha da ileri giderek "Birileri burayı yedi bitirdi." diyor. Evli oyuncular ailelerinden destek alıyor. 'Psikolojimiz bozuldu' diyor Ender: "Hiçbir amacımız yok." Mesut onu tamamlıyor: "Geçen hafta terlemedim bile. Niçin terleyeyim? Sonuç ne olursa olsun hiçbir önemi yok ki." Bu durumda '5 beraberlik nasıl elde edildi?' diye soruyorum. Cevap ilginç: "O maçların hepsinden önce birileri kulübe geldi, 'başkanlığa adayım' dedi. Biz de artık bir başkanımız olacak diyerek birbirimizi motive ettik ve 5 beraberlik aldık. Yani senin anlayacağın gaza geldik." Oyuncuların hayalleriyle bile oynanıyor burada. Öyle sahipsizler ki maçlarda hakemler de gözlerinin yaşına bakmıyor Erzurumsporlu futbolcuların. Kartlar havada uçuşuyor. Özellikle Kars maçını unutamıyorlar. 90+6'da gol yemişler ve üstelik 2 oyuncularına kırmızı kart gösterilmiş. Futbolcuların en büyük korkusu sakatlanmak. Çünkü takımda bırakın doktoru, masör dahi yok. Tedavi masraflarını karşılayacak para da yok ya… Etimesgut Şekerspor ile oynanan maçta sakatlanan bir oyuncunun tedavisini rica minnet rakip takımın doktoruna yaptırmışlar. Lisansı olmayan Uğur hoca tel örgülerin arkasından maçı izlediği için oyuncularına doğru dürüst taktik dahi veremiyor. Ondan önce de takımı gönüllü olarak Necdet hoca çalıştırmış. Uğur hoca yıllarca Erzurumspor'da top oynadığı için eşofmanları giymiş. 1990'lı yıllardan kalan otobüsün şoförü bile gönüllülerden biri. Zafer Bey bir maçlığına gelmiş ve gördüğü tablo karşısında 'her maç sizi ben götürürüm' diyerek kalmış. Onun şikâyeti ise otobüsün kliması çalışmadığı için oyuncuların üşümesi. Aslında Erzurumspor geçen yıl düşecekti. Ancak ligin son 8 maçında elde edilen 6 galibiyetle kümede kaldılar. Kaptan Mesut 6 galibiyetin neticesinde 200 lira prim aldıklarını söylüyor gülerek. Ona 'Bu şartlarda niçin oynuyorsunuz?' diye soruyorum: "Bu bizim işimiz. Bu kulüp kapansa da biz bu işi yapacağız. Sonra antrenmansız kalmamamız lazım. Oynamayan oyuncuyu kim alır?" Takımın içinde bulunduğu durumdan dolayı oyuncuların piyasa değeri de düştü. Hepsi bir yolunu bulup buradan kaçmak istiyor. Sezon başı apar topar bir araya gelen, kamp dahi yapmayan takımla ilgili en olumlu sözü kaleci Ender söylüyor: "Haftalar ilerledikçe form tutmaya başladık. Artık daha az gol yiyoruz." Behram Kılıç Aksiyon.......................................SPOT IŞIĞI2016 ERZURUM’DAN GEÇER:Sezon başından beri paralarını alamayan Erzurumsporlu futbolcular son maçta, üzerinde ‘Bizden Bu Kadar’ diyen siyah bir pankart açtılar. Hepsine helal olsun. Emeklerinin, işlerinin namusu için çok haklı bir tepki. Sadece futbolun değil, emeğin tarihinde de onurlu yerlerini aldılar.Utanması gerekenler bakalım ne yapacak? Takımların eline militarist ve buyurgan pankartlar tutuşturulmasına ses çıkarmayan Federasyon bu pankart için ceza kesecek mi? Futbolu yönetenler, direnişçi sporcuların yollanması koşuluyla kamu bütçesinden sadaka verecek mi Erzurumspor’a.Tam da Türkiye’nin 2016 Avrupa Şampiyonası’na talip olduğu bir dönemde Erzurumsporlu futbolcularının eylemi daha bir anlamlı oldu.Yok neden şu şehir alınmamış, yok neden içi kaval, dışı şeşane, zemini rezalet Saracoğlu’na maç verilmemiş? UEFA’da eyyamcı meyyamcı ama yine de bazı kriterleri var. İstediğiniz kadar göstermelik stat yapın, asıl mesele şu: Futbolcularının ‘Bizden Bu Kadar’ pankartı açtığı bir ülke Avrupa Şampiyonası’na talip olamaz. Olursa ayıp olur.Ha oldunuz, çuvalla para harcayacağınıza ‘Bizden Bu Kadar’ pankartını amblem yapın o zaman.İbrahim Altınsay*******Ve Or kun Çizmeli'nin tartışma yaratacak yazısı...Diyarbakır’a 5 milyon, Erzurum’a gözyaşı…Pazar gününden bu yana gerek yaygın gerekse de yerel medya Erzurumspor’un içler acısı durumunu okurlarıyla, izleyicileriyle paylaşıyor. Adeta Türk basını, Erzurumspor’un yaşatılması için seferberlik ilan ederken, maalesef Erzurum’dan en ufak bir ses bile çıkmıyor…Göreve geldiği yaklaşık iki aylık süre içerisinde hep olumlu açıklamalar yapan Vali Sebahattin Öztürk, ETSO’nun vergi rekortmenleri ödül töreninde attığı adıma, bugüne kadar karşılık vermiş değil. ETSO Başkanı Lütfü Yücelik’in, “Bizi bir masa etrafında birleştirin” çağrısına kulak tıkayan Vali Öztürk’ün eylemi ve söylemi arasındaki tezatlık kimsenin dikkatinden kaçmıyor. Erzurum’da hemen herkes, Vali Öztürk’ün bu tavrından, yani ‘söylem adamı’ olmasından endişe ediyor ve ‘eylem adamı’ olmasını bekliyor...ETSO ve Aşkale Çimento’nun patronu Yücelik’in iyi niyetli girişiminin olumlu sonuç vermemesi, Yücelik’in bir kusuru değildir.Yücelik, Erzurumspor’un yaşatılması için önceki yıllardaki olumlu tavrını bugün de sürdürüyor. Ama bir türlü, Erzurumspor’u kurtaracak olan isimler, bir masa etrafında buluşamıyor. Bunu sağlayacak isim Vali Öztürk’ten başkası değil. Onun için Vali Öztürk’ün elini çabuk tutması gerekiyor. Denilen o ki, Vali Öztürk hamle yapmak için, İçişleri Bakanlığı müfettişlerinin raporunu bekliyor. İyi, güzel de, o raporun ne zaman tanzim edileceği ve ne zaman Erzurum’a ulaşacağı tam bir muamma…Yani, rapor 6 sonra hazırlanırsa, bunun kime, ne faydası olacak?Raporu beklemek yerine, müfettişlerle temasa geçilip, borç miktarını öğrenmek daha doğru olmaz mı?ETSO Başkanı Yücelik’in halen daha Erzurumspor’un yaşatılması için istekli ve hevesli olması dikkate alınacak bir unsur. Bu heyecanın kaybedilmemesi için de Vali Öztürk’ün artık harekete geçmesi şart. ERZURUM’UN PARASI FOX TV’YE…FOX TV’de Cumartesi gece yarısı canlı olarak yayınlanan kick boks maçlarına Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler’in 250 bin TL ödeyerek sponsor olduğu iddialarını, geçtiğimiz günlerde gündeme getirmiş ve “doğru mu?” diye de sormuştuk. Üstelik bu paranın sezon başında Erzurumspor için toplanan para olduğu iddiasının da doğru olup, olmadığının da açıklanmasını istemiştik. Bugüne kadar Başkan Küçükler’den herhangi bir cevap gelmedi. Sükut ikrardan gelir, düşüncesiyle, iddiaların doğru olduğu kanısına vardık. Başkan Küçükler, gerçekten de böyle bir şey yaptıysa, bunun hesabını nasıl verir, doğrusu merak ediyorum…Zira, düzenlenen organizasyona ‘spor’ adını vermek oldukça güç.Çünkü, yapılan ‘gösteri’ amaçlı bir televizyon programı…FOX TV ve organizasyon sahibini ‘kalkındırmak’tan öteye gidemeyecek bir işe Büyükşehir Belediyesi’nin sponsor olmasındaki mantığı anlamak güç. Bunun adına, “Erzurum’un tanıtımı” demek de doğru değil.Rayting sıralamasında 1.2 oranla ancak 42. sırada kendine yer bulabilen bir programla Erzurum’u tanıtamazsınız…Programı canlı yayınlayan FOX TV’ye “köşeyi döndüren” bu sponsorlukla, Erzurum’un parasının nasıl bir gecede Amerika’ya uçtuğunu anlamak da mümkün değil…Küçükler, FOX TV’ye sponsor olacak parayı bulabiliyor ama her ne hikmetse Erzurum’un adını taşıyan bir kulüp onun için ‘yük’ olabiliyor…Tabi tüm bunları da Erzurum kamuoyu, defterinin bir köşesine not ediyor…ERZURUMLU AĞLAYAN ÇOCUĞU DA DÜŞÜNÜN SAYIN BAŞBAKANErzurumspor’un tükenişini ilan ettiği dakikalarda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Diyarbakırspor’un gecesinde, ‘kurtarma operasyonu’ yapıyordu. Başbakan Erdoğan, Diyarbakırspor’a neden destek verilmesi gerektiğini anlatırken, çocukları da örnek gösteriyordu. Erdoğan, “Çocuklarımızın eylemlere katılmasına, molotof kokteyli atmasına, otobüslerin içinde diğer çocukların ölmesine vesile olmasına, sporla el ele verip engel olalım” diyordu. Çok da güzel diyordu…Amma velakin, aynı gün, Cemal Gürsel Stadyumu’nda da çocuklar ağlıyordu, Başbakan maalesef Erzurum’da ağlayan çocuğu görmüyordu, belki de görmek istemiyordu…Erzurumlu çocuk ağlıyordu, çünkü; spor yapma hakkı elinden alınıyordu. Erzurumlu çocuk ağlıyordu, çünkü; kendisini kötü alışkanlıklardan uzak tutacak, kendine hedef belirleyecek, spor kulübü gözünün önünde kapatılıyordu…Erzurumlu çocuk ağlıyordu, çünkü; onun ağlamasını düşünen, dert edinen, ona spor yapma imkanı sağlayacak bir büyüğü yoktu…Erzurumlu çocuk ağlıyordu, çünkü; o kimseye Molotof kokteyli atmamasına rağmen, cezalandırılıyordu ve ‘bu cezayı hak edecek ne yaptım?’ diye iç geçiriyordu…Evet, Sayın Başbakan, Diyarbakır’daki çocukları, sporla el ele vererek, terör başta olmak üzere her türlü kötü alışkanlıktan uzak tutma konusundaki gayretlerinizi ayakta alkışlıyor ve destekliyoruz…Ama, Erzurumlu çocuğun gözyaşlarını da artık görün diyoruz…Nasıl, Diyarbakırlı bakanlarınızı, milletvekillerinize, 70 milyonun gözü önünde “Diyarbakırspor için artık fazla çalışın” diye talimat veriyorsanız, gözyaşları hepimizin içini acıtan Erzurumlu çocukların geleceği için de Erzurumlu bakan ve milletvekillerine de talimat vermenizi bekliyoruz…2002’den bu yana 4 seçimde de yüzde 60 ortalamayla galip geldiğiniz Erzurum acaba sizden çok mu şey istiyor?BAŞBAKAN GİTTİ, 5 TRİLYON GELDİDevletin o kadar yoğun gündemi arasına, Diyarbakırspor’u sıkıştırma özverisini gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşen Diyarbakırspor’a yardım gecesinden 2’si nakit, 3’ü de taahhüt olmak üzere 5 milyon TL toplandığını öğrenince, doğrusu içimiz biraz daha ‘cız’ etti…“Cumhuriyeti kuran şehir” denilerek, hep gazlanan Erzurum’un profesyonel takımının ‘teslim’ bayrağını çektiği gün, “Türkiye’ye hass….” resti çeken belediye başkanına sahip Diyarbakır’ın takımı için devletin seferber olması, içimizi acıttı…Bunu derken, ‘neden Diyarbakır’ demiyoruz…Maksadımız, bölücülük yapmak da değil…Dememiz o ki, ‘devlet baba’ Diyarbakırspor için tüm gücünü seferber ederken, Erzurumspor için neden kılını kıpırdatmaz…Yoksa, elbette Diyarbakırspor da tıpkı Erzurumspor gibi bu ülkenin takımıdır. Tepkimiz, çifte standardadır.Ve, verilen bu desteğin ‘terör’ gerekçesiyle yapılmasıdır…Bu şekliyle, kentlerin birbirine düşürülme tehlikesinin ortaya çıkmasınadır…Terörün ‘merkez’ olarak kabul ettiği bir kente, devlet tüm imkanlarını seferber ederken, terörün giremediği Erzurum gibi kentlerin, ‘üvey evlat’ muamelesi görmesinedir tepkimiz…“Suçumuz, teröre destek vermemek mi?” düşüncesinin, giderek Erzurum’da hakim olmasının endişesini paylaşmaktır maksadımız…Tabii anlayana…

Spor Haberleri

Erzurumlu kardeşler Bulgaristan'dan 5 madalya ile döndü
Erzurumspor FK'da no problem!
Tortum evinde aslan
Eren'in işi Çorum'a kaldı
"Erzurumspor FK'nın potansiyeli çok yüksek"