Gazete Güncel- Erzurum’da Kur'an okuma geleneği, yüzyıllardır aksatılmadan devam ettiriliyor. Şehrin ve ülkenin afet ve beladan korunması amacıyla sürdürülen gelenek kapsamında, bir ay boyunca Kur'an okumasını bilen gencinden yaşlısına herkes hatim indiriyor.
Kümbet mahallesi sakinlerinden Hacı Selami Aydın'ın başlatmış olduğu 1001 Hatim okumalarının bu yılki duası yapıldı.
Palandöken Müftüsü Ahmet Gözcü; ''Yıllardır süregelen bir gelenek var. Burada Kur'an sevdalısı güzel insanlar var ve yıllardır çok sayıda hatimler okunuyor. 7 den 70 e küçüğü büyüğü cemaatimiz buradaki dostlarımız kadın erkek herkes katkı sağlıyorlar ve hamdolsun bu sene de 1780 tane hatim okundu ve bu gün cemaatimizin iştirakiyle duamızı yaptık sohbetimizi yaptık. Okunan ilahiler ve kasideler ile hoş bir zamanı anı değerlendirdik” dedi.
Mahalledeki 1001 hatimin programını organize eden Hacı Selami Aydın ise, bu etkinliğin 10 yıldır devam ettiğini hatırlatarak, “ Pirimiz Pir Ali Baba onun makamı cennet olsun. Onun sayesinde bunu yürütüyoruz. Hocalarımız hafızlarımız geliyor, İnşallah bunu devam ettireceğiz” diye konuştu.
Kümbet Mahallesi Camii'nde yapılan dua programına Palandöken İlçe Müftüsü Ahmet Gözcü, Yakutiye İlçe Müftüsü Selim Şahin, Aşkale İlçe Müftülüğü Vaazı Asım Yeşilyurt, Yenişehir önceki dönem Belediye Başkanı Sıddık Polat, Din Görevlileri Dernek Başkanı Erzurum Ulu Camii İmam Hatibi Emrullah Kaçar, Program sunuculuğunu yapan Erzurum Yakutiye Bakırcı Camii İmam Hatibi Ömer Turhan, Şükrüpaşa Kardeşler Camii Müezzin Kayyımı Cevat Karabıyık, Kümbet mahallesi İmam Hatibi Abdullah Yılmaz, Erzurum'dan imam hatipler, emekli imam hatimler, hafızlar ve mahalle sakinleri katıldı.
Dua sonrasında gelen misafirlere mahalle sakinleri evlerine misafir ederek yemek ikram ettiler.
PİR ALİ BABA
Pir Ali Baba, Erzurum’un Dutçu köyünde 1500’lü yıllarda yaşamış ulemadan bir zattır. Pir Ali Baba hem Yavuz Sultan Selim Han hem de Kanuni Sultan Süleyman Han döneminde yaşamış Erzurum’un manevi önderlerinden biridir. Hatta rivayetlerden birinde Yavuz Sultan Selim Han’ın Safevilerle yaptığı Çaldıran Savaşı sonrası Dutçu köyü ve civarını kendisine emanet ettiği de söylenir. Bin bir hatim geleneği Erzurum’un tepe noktalarından bir yer olan Dutçu köyünde yaşamış Pir Ali Baba’nın öncülüğünde başlamıştır.
Rivayet odur ki Pir Ali Baba’nın yaşadığı dönemde Erzurum’da büyük depremler ve afetler yaşanmaktaymış. Şehrin ileri gelenleri dergâha giderek, Pir Ali Baba’dan felaketlerin bitmesi için dua etmesini istemişler. O gece dergâhta sabahlara kadar felaketlerin dinmesi ve daha beterlerinden Erzurum’un korunması için gözyaşlarıyla topluca dualar edilmiş. Sonrası gece, Pir Ali Baba rüyasında Peygamber Efendimizi (s.a.v.) görmüş. Rüyasında Efendimiz bin bir hatimlerin okunmasını tavsiye ediyormuş. Pir Ali Baba rüyasını ve Peygamberimizin tavsiyesini müritlerine anlatmış ve o günden itibaren de dergâhta hafızlar tarafından hatimler okunmaya başlanmıştır.
Başka bir rivayette ise Pir Ali Baba bir gece rüyasında Palandöken Dağı’ndan büyük bir duman çıktığını görür. Daha sonra bu dumanın Erzurum üzerine çöktüğünü görür. Bunun üzerine her yıl bin bir hatimin okunmasını tavsiye eder. Bu hatimlerin, memleketi felaketlerden, salgınlardan ve özellikle de depremlerden koruyacağını söyler. Kendisine ait 8 köyden 3’ünü hafızlara vakfederek bin bir hatim geleneğini başlatır.
Bir diğer rivayette ise Yine Erzurum’da depremler olmaya başlayınca dönemin padişahı âlimleri bir araya toplayarak buna bir çözüm bulunması yönünde görüşler istemiş. Olayı yine Pir Ali Baba 1001 Hatim okunmasıyla çözüme kavuşturmuş. Padişah, Pir Ali Baba'yı mükâfatlandırmak için ondan bir istekte bulunmasını söyler. Pir Ali Baba da Dutçu (Tuzcu) köyünden Yarımca köyüne kadar olan araziyi ister. Bir âlimin arazi gibi dünyalık bir istekte bulunması padişahın garibine gider.
Bunun üzerine sebebini sorar. Pir Ali Baba, "Padişahım, bu araziyi kendim için istemiyorum, bunu dergâhım için istiyorum. Dergâhımın gelirini buradan karşılayıp dergâhımda hafızlar yetiştirmeyi istiyorum ki bu hatimleri her sene okutalım." cevabını verir. Padişah kabul eder ve araziyi dergâha bağışlar.
Bir başka rivayette ise zamanın birinde Erzurum’da bir yılan sokması hadisesi olur. Şehirde bir çok kişi yılan sokması sonucu ölür. O günün şartlarında tıp buna çare bulamaz. Devrin eşraf ve Erzurum ahalisi Pir Ali Baba önderliğinde toplanıp durumu değerlendirirler ve olayın manevi bir afet olduğuna kanaat getirirler. Bir kazan suya okuyup üfleyerek çeşme ayaklarına ve su kuyularına okunmuş suyu dökerler sudan içen insanlara bundan sonra zehir tesir etmez ve sudan içen yılanlar telef olmaya başlarlar böylece afet atlatılır. Pir Ali Baba heyeti tekrar toplar hem şükür anlamında hem de bu şehre genel bir afet isabet etmemesi için 1001 hatim geleneğini başlatır ve minarelerden okunan ezanlardan sonra Peygamberimize üçer defa selat-ü selam okunması geleneği de böylece başlatılmış olur. O günden beri Erzurum’da bu gelenek devam etmektedir…
Son rivayette ise İbrahim Hakkı Hazretleri Hasankale’den Tillo’ya gidip Fakirullah Efendi Hazretlerinden dersini bitirdikten sonra Erzurum’a gelerek Şeyhler camiinde bir güneş saati yapmıştır. Bu saat halen Minarenin orta yerinde durmaktadır. Medrese evkaf zimmetindedir. Pir Ali Babanın kendisi de Dutçu köyü ile Tepeköy arasındaki dergâhının bulunduğu yerde yatmaktadır.
Dergâhın belirtisi olarak taş yığınları ve temeller vardır. Yalnız çevresindeki duvarlar sonradan yapılmıştır. Bu duvarları 1923 Rus askerleri yaptırmışlardır. Pir Ali Baba’nın dergâhı surların iç avlusunda kalır. Onun karşısındaki dağın eteğinde Viran Şehir bulunur. Bu şehrin ne zamandan beri mevcut olduğunu ve ne olduğunu bilen yoktur. Kavaflarda Erzurum’un eşraf ailelerinden birisinde Pir Ali Babanın bütün şeceresinin bulunduğunu söylerler. Bu şecerenin ceylan derisine yazılı olduğunu duymuşumdur. Yalnız kimde olduğunu bilmiyorum. Pir Ali Babanın yattığı dağın 40-50 metre aşağısında bir tepede bir kabristan daha vardır. Hiç kimse bu kabrin kime ait olduğunu bilmez. Kadın mı erkek mi olduğu da bilinmez.
Yalnız bazı iyi halli kimseler ziyaretine gittikleri zaman onun kadın olduğunu söylemişlerdir.
Bu geleneğin devam etmesi için vakfiye de yazılmıştır. Erzurum Müftüsü olan Muhammet Sadık Solakzade’den naklettiği bilgiye göre -Hoca bu bilgisini elindeki bir evraka dayandırarak söylermiş- Pir Ali Baba 8 köyden 3 tanesini 1001 hatim okuyan hafızlara, diğer üç köyünü ise Abdurrahman Gazi’yi ziyaret edenlere ikram edilmek üzere vakfetmiştir.
Vakfiyedeki zelzelenin özellikle zikredilmesi ise o dönemde Erzincan’da çok şiddetli bir depremin olmasına bağlanmıştır. Bu gelenek o tarihten itibaren I. Cihan Harbine kadar devam etmiştir. Harp yıllarında meydana gelen bazı aksamalarla okutulamayan 1001 hatim bir süre sonra Erzurum Müftüsü Muhammet Sadık Solakzade ve o zamanın Erzurum Milletvekillerinden Mühirzâde Asım Efendi ile Zihni Bey tarafından yeniden okutulması için Mustafa Kemal Paşa’dan izin istihsal ettirerek tekrar başlanmıştır.
Görüldüğü gibi aslında her rivayette Erzurum’un her türlü bela, musibet, salgın ve depremlerden korunması amacının yanı sıra bin hatim camilerde okunduktan sonra geriye kalan bir hatimin ise hıfzı kuvvetli hafızlar tarafından at sırtında okunması ortaktır. Şehrin dışına çıkan ve ayrı istikametlere ayrılan hafızlar Kur’an okuya okuya tekrar ayrıldıkları noktada buluşurlar. Hafızların buluştuğu yerde kendilerini bekleyen şehir halkının ve din büyüklerinin katılımıyla bir hatim duası yapılır. Pir Ali Baba’dan Erzurum’a, Erzurumlulara yadigâr kalan bu gelenek başladığı günden bu yana 1. Dünya Savaşı nedeniyle inkıtaa uğramış olsa da 1937 yılında dönemin Erzurum müftüsü Muhammet Sadık Solakzade tarafından tekrar canlandırılarak günümüze kadar gelir. Beş asırdır süregelen bu gelenek, günümüzde aralık ayının son 15 günü ile ocak ayının ilk 15 günü arasında gerçekleşir.
1001 hatim'in okunma zamanı, genelde 15 Aralık ile 15 Ocak arasıdır. Bu dönemden maksat eski yılı hayırla, ibadetle, kullukla tamamlayıp, yeni yıla da aynı duygu ve düşüncelerle girmektir. Mezarı Erzurum’un Dutçu köyündedir.
Ayşe Nur ERDOĞDU/ Pusula