Gazete Güncel- Kanal D'nin yeni dizisi Annem Ankara, ilk bölümü ile ekrana geliyor. Umudunu hiç kaybetmeyen bir annenin mücadelesini anlatan yapım; senaryosu ile olduğu kadar karakterleri ile de çok konuşulacak. BKM imzalı, senaryosunu Başak Angigün'ün kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Faruk Teber'in oturduğu dizinin karakterleri şöyle;
ZUHAL SOYDAŞLI / BERGÜZAR KOREL
1947'de, Erzurum'da doğdu Zuhal. Erzurum'da çocuk ve genç kız, Ankara'da anne oldu. Önüne baktığında güçlü, ardına baktığında kırılgandı Zuhal. Tıpkı ablalarının ömrüne teyellenmiş annelik gibi, onun gönlüne de bu hayatta var olmaya çalışan 8 çocuklu bir ailenin, bitmeyen çırpınışı kalmıştı. Aile deyince, zihnindeki varoluş mücadelesi onun kaçamadığı kaderi olacaktı. Düşecekti Zuhal. Düştüğü yerden de kalkacaktı ama oğulları düşmesin diye sarf ettiği gayret, onların kaderinden bu hayatta belki de en kıymetli tecrübeyi çalacaktı. Düşmek, hünerli bir öğretmendi ve onun insana katacağı tecrübe, annelerin dahi erişemeyeceği bir mertebeydi. Bir annenin sadece sütü değildi çocuklarını besleyen. Gözyaşıydı biraz da. Acısıydı. Çocuk haliyle, "anne kalk" diyebilmek, direnebilmek de kıymetliydi bazen. Ama acıyı yaşayan, evladına yaşatmaktan kaçıyordu. Ben düştüm, onlar düşmesin diyordu fakat hayat da böyleydi işte. İnsan, topraktan var olmuş bir cam misali, kırıldığı yerden sivriliyor, keskinleşiyordu.
HASAN SOYDAŞLI / MEHMET GÜNSÜR
1949 İstanbul doğumlu. Erzurum Yapı Teknik Lisesi'nde yatılı okurken tanıştığı Zuhal'le evlenebilmek uğruna önce tıbbiye sınavlarını kazanmış, ardından Zuhal'in tek bir sözüyle kaydını dondurup, yine Ankara'da Mühendislik Fakültesine kaydolmuş, mesleki anlamda başarılı ama ailevi ve sosyal açıdan doğru ilişki kuramamış, kimseye bağlanamamış bir adam. Yolunu kaybetmiş bir çocuk gibi hassas, kırılgan ve aidiyet konusunda arayış içinde. İşinde çok başarılı ve etik. Fakat sosyal hayatında, hayatını düzenlemek konusunda, işinde olduğu kadar başarılı değil. 3 erkek çocuğun babası ama kimselerin babası olamayacak kadar da çocuk. Aşkı arayan bir adam değil, ailesini arayan, kime, nereye ait olduğunu sorgulayan biri. Sevmek değil, gerçek anlamda sevilmek, kendini ait hissetmek gayretinde. Aile olmak gayretinde.
BURAK SOYDAŞLI / DURUKAN ÇELİKKAYA
Zuhal'in büyük oğlu. 16 yaşında. Anne ve babası boşandıktan sonra sadece evinden, yurdundan değil, okulundan ve arkadaşlarından da uzaklaşmış olmak onu daha asi ve isyankâr yapmış. Okul gömleğinin altında, 90'lı yıllarda moda olan siyah metal tişörtü, gönlünden silip atmaya çalıştığı depremin yıkıcı izleriyle hayata tutunmaya çalışan bir çocuk. Kardeşlerine baba, annesine yoldaş olmak değil, sadece çocuk olmak gayretinde. Tıpkı, benzemekten kaçtığı babası gibi. Babasına düşkün. Ama annesinin ve kardeşlerinin çıkarı uğruna onunla karşı karşıya gelmek ağır geliyor ona. Ama çaresi yok.SABAH