Erzurum Güncel- Türkiye gündemini uzun süreden beri meşgul eden ‘Başkanlık’ sistemiyle ilgili Erzurum’da düzenlenen konferans ilgi görmedi. Bin kişilik salonda Prof. Dr. Hasbi Soylu, 30 katılımcıya ‘Siyasi Coğrafya Açısından, Başkanlık Sistemi ve Türkiye’yi anlattı. Konferansa olan ilgisizliği ‘Belediye desteklemedi’ diye açıklayan Prof. Dr. Hasbi Soylu, “Duyurusu toplumda yapılamadı. Afişler asılamadı, belediye bize sahip çıkmadı. AK Parti teşkilatının haberi vardı hiç biri gelmedi” diye tepki gösterdi.30 kişiye başkanlığı anlattıHalime DURMUŞAtatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin düzenlediği ‘katılımcıya ‘Siyasi Coğrafya Açısından, Başkanlık Sistemi ve Türkiye’ konferansı ilgi görmedi. Bin kişilik Kültür Merkezi A salonundaki konferansı 30 kişi izledi. İlgisizliğe tepki gösteren Prof. Dr. Hasbi Soylu, “Belediye desteklemedi. AK Parti teşkilatının haberi vardı hiç biri gelmedi” açıklamasında bulundu. Atatürk Üniversitesi’nde, ‘Siyasi Coğrafya Açısından; Başkanlık Sistemi ve Türkiye’ konulu konferansın daha önce Mavi Salon olarak duyurulan yeri, ilginin fazla olacağı düşüncesiyle bin kişilik A salona alındı. Sabah saat 10.00’da başlayan konferans için salona gelen Edebiyat Fakültesi Beşeri ve İktisadi Coğrafya Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasbi Soylu, karşısında 30 kişiyi görünce şaşırdı. Yaklaşık 1,5 saat süren konferansta 30 kişiye konuşan Prof. Dr. Hasbi Soylu, ilgisizliğe de tepki gösterdi. AK Partililer bile gelmediBüyükşehir Belediyesi’nin Başkan Vekili Eyüp Tavlaşoğlu’nun 15 dakika izledikten sonra ayrıldığı konferansın ardından ilgisizliğe isyan eden Prof. Dr. Hasbi Soylu, “Belediye bize sahip çıkmadı. AK Parti teşkilatının haberi vardı, hiç biri gelmedi. Bu kadar savundukları halde AK Parti teşkilatı burada olmadı. Belediye Başkanının da yardımcılarının da haberi vardı ama katılım olmadı. Ben bir akademisyen olarak elimden geleni yaptım. AK Parti konferansa sahip çıkmadı. Sadece Milletvekilleri Recep Akdağ ile Mustafa Ilıcalı’nın mesajları vardı” dedi. Devletin tanımını yaptıKonferansa ‘Devlet’in tanımını yaparak başlayan Prof. Dr. Hasbi Soylu, Devlet’in ülkedeki toplulukların tümüne hakim olan üstün bir örgütlenme ve geniş kapsamlı bir tüzel kişilik olduğunu söyledi. Anayasal devletin fonksiyonlarına değinen Soylu, “Devletin kuvvetlerinin ayrılma derecesine ve ayrılan kuvvetler arasındaki ilişkilerin niteliğine göre, farklı hükümet sistemleri ortaya çıkar. Kuvvetlerin bir elde toplanması halinde “Meclis Hükümeti”, kuvvetlerin yumuşak ayrılması halinde ise “Parlamenter Sistem”, kuvvetlerin sert ayrılması halinde “Başkanlık Sistemi” ortaya çıkar” dedi.Yarı-Başkanlık Sistemi melez bir sistemdir“Yarı-başkanlık sistemi, başkanlık sistemi ile parlamenter sistemin bazı özelliklerini bir arada taşıyan melez bir sistemdir” diyen Soylu, Yarı-Başkanlık Sistemi’nin, başkanlık sistemi ile parlamenter sistem arasında yer alan ve her ikisinin de bazı özelliklerini taşıyan bir hükümet sistemi olduğunu söyledi. Bu hükümet sisteminin ilk kez Almanya’da Weimar Cumhuriyeti’nde uygulandığını belirten Soylu, “Bu sistem, devlet başkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi ve geniş yetkilere sahip olması bakımından başkanlık sistemine, yasama organı içinden çıkan ve yasamanın güvenine dayanan başbakan ve bakanlar kurulunun varlığı nedeniyle de parlamenter sisteme benziyor” diye konuştu.Başkanlık Sistemi tamamen insan düşüncesinin ürünüdür“Başkanlık sisteminin, ABD’de doğmuş bir hükümet sistemidir” diyen Soylu, “Başkanlık sistemi, İngiliz Parlamenter Sistemi gibi, tarihi bir gelişim ve tecrübe ürünü değildir” dedi. Haritalar ve çeşitli görseller üzerinden başkanlık sistemi ile ilgili bilgiler paylaşan Soylu, “Başkanlık sistemi, 1787’de Philadelphia’da toplanan kurucu meclisin görüşmelerinde düşünülmüş tasarlanarak prensipleri belirlenmiştir. Tamamen insan düşüncesinin ürünü ve teorik bir sistemdir. Amerikan Anayasası ile başkanlık sistemi oluşturulurken, İngiliz monarşisinden büyük ölçüde esinlenmiştir. Başkanlık sistemi, kuvvetler ayrılığı prensibini sert bir şekilde tatbik eden, kuvvetlerin birbirini kontrol ettirmekle beraber, icra organının üstünlüğünü sağlayan temsili bir hükümet biçimidir. Başkanlık sisteminde yürütme organının tüm yetkilerini başkan kullanır. Başkanın yasa önerme ve bütçe hazırlama yetkileri yoktur, bu yetkiler parlamento tarafından kullanılır. Bakanlar(sekreterler), başkanın emrine tabi danışman durumundadırlar ve doğrudan başkan tarafından seçilirler, dolayısıyla başkanla görüş ayrılığına düşemezler” şeklinde konuştu.
Güçlü siyasi liderler Başkanlık Sistemi’ni arzu ederlerİstikrarlı yönetimler oluşturmak isteyen karizmatik kişiliğe sahip güçlü siyasi liderlerin başkanlık sistemini tercih ettiklerini söyleyen Soylu, “Başkanlık sisteminde, yürütme organı olan başkan, aynı zamanda devletin de başıdır. Başkan, bir bakıma, devlet başkanlığı ile başbakanlık yetkilerine birlikte sahiptir. Başkanlık hükümeti sisteminde, başkan belli bir dönem için seçildiği ve bu dönem içinde, yasamanın güvensizlik oyu ve benzeri denetim yollarıyla görevden alınamayacağı için, hükümet krizlerine yol açmayan istikrarlı bir yönetim oluşur. Başkanın halk tarafından seçilmesi, başkana güçlü bir meşruiyet ve saygınlık kazandırır ve rahat bir yönetim imkânı sağlar” ifadelerini kullandı.Başkanlık Sistemi’nde kaybeden taraf her şeyi kaybederBaşkanlık sisteminde salt çoğunluğu sağlayamayan partilerin varlık göstermesinin mümkün olmadığına dikkat çeken Soylu, “Başkanlık sisteminin sağladığı istikrarlı ve güçlü yönetim imkânı, aynı zamanda onun güçsüz yanıdır. Mesela parlamentoda desteğini kaybetmiş bir başkanın, kendine destek vermeyen uzlaşmaz bir parlamento ile çalışması kolay değildir. Başkan ile yasama organı arasında çıkan bir çatışmada, istikrarı sağlayabilmek için, yeni seçimleri beklemekten başka çare yoktur. Başkanlık sisteminde kazanan taraf her şeyi kazanır, kaybeden taraf ise her şeyi kaybeder” dedi.Yarı-Başkanlık Sistemi ve TürkiyeYarı başkanlık sistemini Türkiye senaryosu üzerinden değerlendiren Soylu, “Yarı-başkanlık sisteminin temel özelliği, halkça seçilen ve oldukça geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanlığı ile parlâmentoya karşı siyasi sorumluluğu olan bir hükûmeti birleştirmesidir. Sonuç olarak, bir yarı-başkanlık sisteminde yasama-yürütme, ya da cumhurbaşkanı-başbakan ilişkilerinin, anayasal düzenlemelerden çok, siyasi güçler dengesine bağlı olduğu söylenebilir. Cumhurbaşkanı ile parlâmento çoğunluğunun aynı veya farklı siyasî eğilimlere mensup olmalarına göre, bu ilişkiler çok farklı şekiller alabilir. Bazı yazarlar, Fransız yarı-başkanlık sistemini başkanlık sistemi ile parlâmenter rejim arasında gidip gelen bir sistem olarak tanımlamışlardır. Başkan ve parlâmento çoğunluğu aynı parti veya eğilimden olduğu takdirde sistem, başkanlık sistemine, aksi halde cumhurbaşkanının kendisini geri plana çekmesi suretiyle parlâmenter rejime yaklaşmaktadır” diye ifade etti.AK Parti’nin en gerçekçi senaryosu“Türkiye’nin mevcut siyasal konjonktürü, Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesinin ve AK Parti’nin görünür gelecekte parlâmento çoğunluğunu muhafaza etmesinin en gerçekçi senaryo olduğunu düşündürmektedir” ifadesini kullanan Soylu, “Böyle bir durumda sistem, mevcut anayasada hiçbir değişiklik yapılmasa dahi, pratikte yarı-başkanlık sistemine uygun şekilde işleyecek, bu sistemin doğasında mevcut olan çekişme ve tıkanma potansiyeli kendisini göstermeyecektir. Ancak, elbette böyle radikal bir anayasa değişikliği, sadece mevcut konjonktür göz önünde bulundurularak değil, gelecek dönemler de düşünülerek yapılmalıdır. Çünkü şu andaki uyumun sonsuza kadar devam edeceği düşünülemez. Farklı bir siyasal tabloda, yarı-başkanlık sisteminin doğasındaki gerilimler ortaya çıkacak ve bunların anayasal mekanizmalar içinde çözümü çok zor olacaktır” açıklamasını yaptı.Başkanlık Sistemi Türkiye’yi küresel güç yapacakKüresel güç olmanın şartlarından birinin, güçlü bir devlet teşkilatının kurulmuş olmasıyla yakından ilgili olduğunu bildiren Soylu, güçlü bir devlet teşkilatının iyi bir hükümet şekli, mükemmel liderler, dürüst yöneticiler, güçlü ordular, çok ileri teknolojiler ve tüm bunlarla uyum içinde olan erdemli halk ile mümkün olduğunu ifade etti. Türkiye’nin acilen yeni ve mükemmel bir hükümet şekline ihtiyacı olduğunu söyleyen Soylu, “Yeni ve mükemmel bir hükümet şekli Türkiye’nin hızlı ilerlemesinin, gelişmesinin temel şartlarından biridir. Çünkü 82 model bir araç 21.yüzyılın hızına ayak uyduramaz. Farklı din, dil, kültürlere ve etnisiteye(etnik köken) sahip insanları bünyesinde barındıran devletlerin yönetim şekli başkanlık hükümeti olmalıdır. Çünkü dağınıklığı önler, birlik ruhu içinde güçlü bir ulus inşa etme yolunda toplumu kentleştirir. Yani başkanlık sisteminin Türkiye’nin sahip olduğu mirasa en uygun çözüm olduğu açıktır” diyerek başkanlık sisteminin Türkiye için gerekliliğinden bahsetti.Türkiye’nin siyasi gelişim alanlarıMevcut sorunlar üzerinden Türkiye’nin siyasi gelişim alanlarına değinen Soylu, “Türkiye, mevcut sorunlarını çözümledikten sonra uzun vadede siyasi gelişmelere öncülük yapmalıdır. Türk Ülkeleri Ekonomik işbirliği derhal kurulmalıdır. Ortadoğu ülkeleri ekonomik işbirliğinin kurulmasına öncülük yapılmalıdır. Komşular ile olan sorunlar çözümlenmelidir. Dağlık Karabağ Bölgesi koridoru açılarak Türk birliği mutlaka sağlanmalıdır. BM’de veto hakkı almalıdır. NATO içindeki konum gözden geçirilmeli, etkinliği güçlendirme yolları aranmalıdır. Türkiye, 21. yüzyılda her alanda dünya hâkimiyetine hazırlanmalıdır” şeklinde siyasi yön çizdi.Pusula