Türk futboluna 42 yıl boyunca hizmet eden, futbolun Doğu’daki ‘ağabeyisi’ olan Erzurumspor, başarılarla dolu geçmişine yakışmayacak bir şekilde dün ayrıldı aramızdan...İsmini taşıdığı Erzurum’un onurunu ayaklar altına almakla suçlandığı için daha fazla hakarete maruz kalmamak adına çekildi futbol dünyasından...Son yedi yılında o kadar çok hançerlendi ki, delik deşik olan vücudu artık dayanamadı yaşadığı bu ihanetlere...Eee nasıl dayansaydı...Gelenin vurduğu, gidenin vurduğu bir vücut, tek başına daha ne kadar direnebilirdi ihanetler zincirine...Hem artık o güzel günlerde peşinden koşan onbinler de artık terk etmişti onu ölüm döşeğinde...Yakalandığı ‘ekonomik kriz hastalığı’nı siyasi rant için kullananların da eline düşmüştü üstelik...Yalanlar, riyalar, şov amaçlı verilen ama yerine getirilmeyen sözler...Hasta bedenin iyice halsiz düşürmüştü planlı bir şekilde yürütülen imha planı...Çok uzağa değil, 10 yıl öncesinde çok sağlıklıydı, herkesin içine girebilmek için aracılar kullandığı, yönetici olmanın öyle kolay olmadığı bir kulüptü Erzurumspor...Hele o 30 yıllık rüyanın sona erdiği gün...En az 100 bin kişi etrafında sevinç çığlıkları atıyor, “Pazara kadar değil, mezara kadar sevdik” sloganları atılıyor, bağlılık yeminleri ediliyordu...Aradan 10 yıl geçti, “Pazara kadar değil, mezara kadar sevdik” diyenler, kayboluverdi...Ölümüne sevdikleri kulüplerini, imha planları yapanlara yem edilmesini sadece izledi o onbirler...Gözümüzün önünde eriyip giden, her gün biraz daha biten, yatalak bir hastaya dönüşmesini sessizce, umursamazca izledi, iyi gününde sokakları kapatıp, sevinç çığlıkları atanlar...Meydanı boş bıraktılar, imha planı hazırlayanlara......Ve dün...Yani 31 Ocak 2010 Pazar...Erzurumspor’un bittiği, bir başka deyişle bitirildiği gün...25 bin kişi kapasiteli stadyumda, 100 kadar polis, 5 gazeteci ve 7-8 civarında bir taraftar grubu vardı, Erzurumspor’un cenaze töreninde...Dün sevincinde sokaklara dökülenler, bugün Erzurumspor’un cenazesinin kaldırılmasını da uzaktan izlemeyi tercih ettiler. Mezara kadar gelme sözü verenler, yoktular dün Cemal Gürsel Stadyumu’nda...Sadece 100 polis, 5 gazeteci, 7-8 taraftar helallik vermek için oradaydı...Erzurumspor, 42 yaşında aramızdan ayrılırken, iyi gün dostluğunun da günümüz Erzurum’una ne kadar yerleştirdiğini gösterdi bizlere...Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler de onlara sonuna kadar destek veren isim olarak tarihe geçti...Küçükler’in son dönemlerde yaptıklarını ömrümüz boyunca unutmayacağız...Hoş, bizim unutmamamız birşeyi değiştirmeyecek yaa...Zira, Erzurum çoktan Erzurumspor’u unutmuş bile...Erzurumspor’un kötü gününde bile yalnız bırakmayan bir kişi olarak, sadece ve sadece Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’a bir kızgınlık duymuyorum. Çünkü, diğerleri gibi kaçak güreşmedi. Her zaman, delikanlı bir duruş sergileyerek, “Benim yapabileceğim birşey yok. Kapanacaksa, kapanır” diyerek, açık oldu. Başkaları gibi, kapalı kapılar ardında başka, halkın önünde başka konuşup, insanları kandırmadı...Umut tacirliği yapmadı. Siyasi bedel ödeme uğruna ama doğru, ama yanlış, ‘dik’ durdu. O yüzdendir ki, Akdağ’a kızamıyorum...