Millet kavramını hem hukuki hem de sosyolojik cephesi ile tanımlarsak, hukuki anlamda millet;aynı devletin tasarrufunda aynı yasalarca idare edilen ve aynı hak ve özgürlüklerin muhatabı olan toplumsal birlikteliğin adıdır.Sosyolojik anlamda ise millet;aynı geçmişi paylaşan ,aynı gelecek kaygısı güden ve aynı kültürün mümessilleri olan sosyal bir birim olarak karşımıza çıkar.Bu anlamda tarih,kültür ,din ve dil millet kavramında en önemli ortak noktalardan biridir Bu çerçevede bir topluluk düşünün ki, bin seneyi geçkin bir süredir aynı coğrafyada aynı kader çorbasına kaşık sallamış,beraber ağlamış,beraber gülmüş,düğünleri bir,cenazeleri bir olmuş ve her şeyden evvel beraberce aynı Rabbe secde etmiştir.Sosyolojik anlamada bu resmin muhatabı olan bir topluluk sizce millet değil midir?. İnsani çerçevede aynı bedenin azaları değil midir.?Tek bir ruhun hissiyatı değil midir?.Evet yukarıda ifade ettiğimiz topluluk tanımı hem hukuki hem de sosyolojik anlamda bir milleti temsil eder.Kültür ve tarih de bu birlikteliğe bir millet der.Din de buna millet-kavim der. Meseleyi nereye getireceğim malumdur. Anadolu coğrafyası bin senedir bu millet resmini tarih albümünde saklamaktadır. Bugün ayrıştırılmaya, farklılaştırılmaya çalışılan Kürt halkı bu resmin içinde bulunan insanlardır. Tarih, kültür ve din bize aynı millet vasfını yüklemişken bugün birilerinin bunu hiçe sayıp Kürtçe konuşan insanlarımızı farklı bir millet olarak ortaya sunması her şeyden evvel tarihi bir hatadır. Sosyoloji ve tarih Kürtleri yukarıda ifade ettiğimiz üzere tek bir kimlik ve millet üzere değerlendirmektedir. Zaten esas olan da budur.Kürtlere ayrı bir kültür ve siyasi şuur yüklemeye çalışarak ülke bütünlüğümüzü dinamitlemeye çalışan dış mihraklar ve onun tetikçiliğini yapan terör örgütü Pkk, Kürtlerin siyasi ve sosyal haklarının peşindeyiz diyerek sözüm ona siyasi mücadele yapan DTP aslında tek bir davaya hizmet etmektedirler. Ayrıştırmak ve koparmak!Bilinmelidir ki ne PKK nede DTP, Kürtlerin temsilciliğini yapamaz. Çünkü bu vatan toprakları üzerinde halinden memnun olan,gayesi herkes gibi huzur,refah ve güvenlik olan bunun haricinde hiçbir şey talep etmeyen yüz binlerce kürt kardeşimiz vardır.Bugün ister referandum ister anket yapsınlar ve görsünler ki Kürtçe konuşan kardeşlerimizin çoğunun ne devletle ne de kanunla alıp veremeyeceği vardır.Marksist bir felsefe ile idealize edilmiş,din tanımaz,cani bir örgütün bebekleri kurşundan geçirmesi nasıl izah edilebilir? Özellikle Güneydoğu bölgemizde yaşayan vatandaşlarımıza hizmet veren sağlık ocaklarının,okulların,devlet kurumlarının tahrip edilmesi,bölgede görev yapan güvenlik güçlerimizin ve öğretmenlerimizin canlarına kastedilmesi nasıl bir hak aramadır acaba?Büyükşehirlerde terör estirip,kalkışma provaları hangi demokratik tepkinin dışavurumudur dersiniz? Dağdan indirilenleri ,Kürtler adına bir açılım olarak değerlendirmek ve bunu savunmakta ayrıca bir tarihi ve siyasi hatadır.Kürtlerin demokratik haklarının temsilcisi olarak DTP’yi muhatap kabul görmekte yine büyük bir yanlıştır.PKK’ya terör örgütü diyemeyen daha geçenlerde şerefli askerimizi aşağılan bir tiyatro oyununa destek veren ve dağdan inenleri bir halk kahramanı olarak nümayişle karşılayan bir anlayışın ülke menfaatleri adına çözüm üretmesini beklemek yada onları Kürt halkının sözcüsü olarak görmek mümkün değildir.Dağdaki militanlara çaycılık yapan yaş ortalaması 50 olan insanları dağdan indirerek bu soruna bir çözüm üretmek mümkün değildir. Evvela terörün beslendiği siyasi odaklar iyi tespit edilmeli ve çözümler üretilmeli, sonrasında ise teröre potansiyel olacak toplulukların zafiyetleri ortadan kaldırılmalıdır.Milli ve İslami çözüm reçeteleri sistematize edilip uygulanmalıdır.Zira şehitlerin kanı mübarektir,şereflidir.Terör sorununu bir etnik sorun olarak algılayıp,rencide edici projelerle ayrıştırmaya hizmet etmemek gerekir.Unutma;‘’BİRLİKTE RAHMET AYRILIKTA AZAP VARDIR’’…