Atatürk Üniversitesi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantının açılış konuşmaları bölümünde Doç. Dr. Ruhi Esengün’ün bir insan ve bir bilim adamı olarak kişiliği üzerinde duruldu.İlk konuşmacı Doç. Dr. Mukadder Ertan, Ruhi Esengün’ün, 1963-2002 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde Hocalık yaptığını ve binlerce genci yetiştirdiğini hatırlatarak, “Ruhi Bey, bugünün işini yarına bırakmayan, güzide bir insandı” dedi.Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kamil Aydın ise konuşmasında, yaşamın herkes için sınırlı olduğunu hatırlatarak, “Ruhi Bey, evet, erken bir yaşta aramızdan ayrıldı, fakat o, dolu dolu bir yaşam sürdü; insanlığa, ülkemize, üniversitemize, hocalarımıza ve öğrencilerimize çok şeyler ilave etti. Bu kubbede baki bir sada bırakıp gitti. Rahmetle anıyoruz,” diye konuştu.Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yılmaz Özbek ise konuşmasında, M. Ruhi Esengün’ü asistanlığı yıllarından tanıdığını hatırlattı ve “Yokluğunu derinden hissediyoruz. Erken ayrıldı aramızdan. Aslında bütün ölümler erkendir; keşke yaşasaydı diyor insan, aramızda olsaydı ve bu toplantıyı birlikte yapıyor olsaydık,” dedi.Özbek, Türk edebiyatının bazı sorunlarına da değindiği konuşmasında, “Edebiyatımız sanki olduğu yerde duruyor, yeterince ilerleyemiyor. Hâlbuki edebiyatsız bir toplum düşünülemez; doğal ve toplumsal gerçeklerin estetik bir dilidir edebiyat; o dilden yoksun toplumlar yeterince gelişmemişlerdir. Edebiyat, beyni, yüreği geliştirir, ruha hitap eder; duygusal ve ruhsal sağlığı korur ve geliştirir. Bu nedenle edebiyatı ihmal etmemeliyiz” saptamasını yaptı.Güzelsanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kemalettin Yiğiter’de konuşmasında, aynı zamanda akraba olan ve Atatürk Üniversitesi’nin iki değerli öğretim üyesi M. Ruhi Esengün ile Süha Kamacı’nın ‘insan kılığına girmiş birer melek’ olduklarını söyledi.Yiğiter, “Her ikisi de dostumdu; birbirimizden hep öğrendik, güzellikleri paylaştık. Evet, bu dünya bir sahne, herkesin bir rolü var, bu iki insan da rollerini gerçekten iyi oynadılar ve arkalarında güzellikler bırakarak aramızdan ayrıldılar. Her ikisini de rahmetle anıyorum” diye konuştu.Prof. Dr. Seçkin Ergin ise konuşmasında, M. Ruhi Esengün’ü 23 yaşında tanıdığını ve çok uzun yıllar aynı bölümde hizmet ettiklerini hatırlattı. Ergin, Esengün, çok çalışkandı, özveriliydi, mesleğini çok seviyordu; bu toplantıyla değerli bir dostu bize hatırlatan organizasyonu yapan arkadaşlarımı teşekkür ediyorum” dedi.Prof. Dr. Gülden Ertuğrul ise, Esengün’ü, örnek bir insan olarak tanıdığını söyledi. Ertuğrul, “O, hep sakindi, huzurluydu, problemleri güler yüzle çözerdi. Asla yüzeysel değildi; sorumlu, saygılı ve sevgi dolu bir insandı” ifadelerini kullandı.Prof. Dr. Azize Özgüven ise konuşmasında M. Ruhi Esengün’ün geleneksel Türk terbiyesiyle yetişmiş “adam gibi bir adam” olduğunu ifade etti.Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak ise, M. Ruhi Esengün’ün, sadece İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde görev yapmadığını, başta DİLMER olmak üzere onun Atatürk Üniversitesinin diğer kuruluşlarına da önemli katkıları olduğunu söyledi.“Bir kişiyi anmak, onun hatıralarına sahip çıkmak demektir,” diyen Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin 120 bin mezunuyla büyük bir aile olduğunu, Atatürk Üniversitesi ailesine mensup insanların nerede olurlarsa olsunlar, Atatürk Üniversitesi’nden her zaman sitayişle söz ettiklerini hatırlattı. Koçak, “Kürsüye çıkan her hocamız, Atatürk Üniversitesini, şehrimizi, burada geçirdikleri dönemleri hep güzel duygular ve anılarla dile getirdiler. Bundan da ayrıca mutluluk duyduğumu belirtmek isterim. Makamlar, mevkiler, her şey gelip geçiyor; buradaki konuşmalardan bir kere daha anlıyoruz ki, önemli olan, kalıcı olan, bir eser bırakmaktır. Bu duygularla ben de M. Ruhi Esengün’ü bir kere daha rahmetle anıyor, toplantıyı düzenleyen arkadaşlarımızı tebrik ediyor um” şeklinde konuştu.Son konuşmayı yapan eski bakanlardan Lütfü Esengün ise konuşmasında, ağabeyi M. Ruh Esengün’ün, sekiz nüfuslu bir ailenin en büyük çocuğu olduğunu ve kendilerine her zaman bir örnek teşkil ettiğini söyledi.Lütfü Esengün, şunları kaydetti: “M. Ruh Esengün bir Erzurum Beyefendisiydi, milli ve manevi değerlerimize bağlı bir Anadolu çocuğuydu; rahmetli ağabeyimin aziz hatıralarını her andığımızda gözlerimiz ıslanır. Bu toplantıyı yapan vefalı arkadaşlarına ve Atatürk Üniversitesi yetkililerine teşekkür ediyorum.”PROGRAMDA NELER VAR?Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünce düzenlenen “M. Ruhi Esengün Anma Toplantısı; Edebiyatta Dil, Zaman, mekân” konulu toplantıya, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerden çok sayıda bilim adamı katılıyor. Cuma gününe kadar devam edecek oturumlarda, bilim adamları, Batı edebiyatından yola çıkarak, Gerçek zaman/imgesel zaman; gerçek mekân/imgesel mekân; anlatı teknikleri açısından dil, zaman, mekân; tekanlamlılık/çokanlamlılık/anlamsızlık; geleneksel/modern/postmodern teoriler bağlamında dil, zaman, mekân; dil politikaları; sömürgecilik ve sonrası tartışmaları bağlamında dil, zaman ve mekân; bilim/teknoloji ile dil, zaman, mekân arasındaki ilişkiler; feminizm ile dil, zaman, mekân etkileşimleri; psikanaliz ile dil, zaman, mekân etkileşimleri; kimlik ile dil, zaman, mekân etkileşimleri; tarih, geçmiş, şimdi ve gelecek; çeviri ile dil, zaman, mekân etkileşimleri konularını çok yönlü ele alıp tartışacak.