Erzurum Güncel- REEM Nöropsikiyatri merkezi uzmanlarından Dr. Mehmet Yavuz, her çocuğun ebeveynleri için değerli olduğunu belirterek, “Çocuk bireyselleşip kendi kararlarını kendisi alana kadar ebeveyninin sorumluluğu altındadır. Çocuğun anneden ayrışma ve ayrı bir birey olmaya başlama süreci 3 yaşından itibaren başlar. Bu yaşlarda sosyalleşmeye başlayan çocuk ebeveynlerinden ve çevresinden hayatın nasıl olduğuna dair fikri olmaya başlar. Kendisine rol model seçebilir. Bu rol modeli seçerken etrafı gözlemler. Örneğin; Kaygılı..Aman dikkat et..Düşersin…Canın yanar..Dikkat et..gibi cümleler kuran anne, çocuğuna şu mesajı verir. Hayat tehlikeli, güvende değilsin, her an başına bir şey gelebilir. Her adımına dikkat etmelisin. Çocuk kendisine anneyi rol-model olarak seçebilir. Bu da kaygılı, çekingen, hatta korkak çocuklar yaratır. Anneler istemeden de olsa bireyselleşemeyen, annenin yanından ayrılamayan, yeni arkadaşlıklar kurmakta zorlanan, annenin fiziksel olarak yok olduğu durumlarda terk edildiğine dair kaygılar yaşayan şüpheli çocuklar yetiştirebilir” dedi.Çocuğunun her attığı adımı kontrol etme, onun başına bir şey gelecekmiş gibi davranma ve tutum ve davranışlarından bunu belli etme, sürekli zihine felaket görüntülerinin gelmesi, anne de bir kaygı bozukluğunun olduğunu işaret edebileceğini ifade eden Dr. Yavuz, “Evhamlı anneler, çocuğun başına gelebilecek tehlikenin gerçekleşme ihtimallerini çarpıtırlar. Örneğin; Sağlıklı bir anne de çocuğunun okulda oynarken düşme olasılığını düşünüp, kaygılanabilir. Ancak sağlıklı anne bunun gelişim aşamasında doğal bir süreç olduğunu düşünüp kendisini rahatlatabilir. Evhamlı anne ise kendi zihninde çocuğun okula gitmesi ile çocuğun başına zarar gelmesini eşleştirebilir. Çocuk her okula gittiğinde çocuğunu kendi elleriyle tehlikeye göndermişçesine acı çeker, aşırı bir sorumluluk duygusu yaşar. Ya da okula çocukla birlikte gider, okulda bekler, öğretmenlerini sık sık uyarır. Çocuğunu da dolayısıyla kaygılandırır.“Mükemmeliyetçilik, aile için önemli olsa da beraberinde eksik bir şeyler oluşturabilir. Burada bireysellik eksiktir. Çocuk kendine has bir dünya, hayat tarzı oluşturmak ister ama ona aşırı hassas tutumunuzla izin vermezsiniz. Dışarısı tehlikeli gitme sen evde otur gibi yaklaşımlar sağlıklı bir ego gelişimi engeller.Buradaki kritik nokta; çocuğu korurken ve ona zarar gelmemesi için önlemler alırken, çocuğa psikolojijk bir zarar vermemektir. Anne evhamın kendi problemi olduğunu ve tehlike olasılığının hesapladığından çok daha düşük olabileceğini bilmelidir.Evhamlı annelerin zihinleri felaket görüntüleri ile meşguldür..Bunun nedeni hayatta sahip olduğu diğer rolleri bir kenara bırakıp sadece ‘anne’ olmak olabilir. Dikkatleri hep çocuk üzerindedir..Yemeğini yedi mi ? Dersini çalıştımı? Ödevlerini yaptımı? Güzel uyudu mu? Yeterince sağlıklı mı ? gibi düşünceleri bir süre sonra ‘Sokağa çıkacak ama ya araba çarparsa’ düşüncesine, ya da görüntüsüne dönüşebilir.Bu düşünceler ve görüntüler ile başa çıkmaları için, alternatif olarak bir düşünce ya da görüntü üretebilir ve ona odaklanabilirler. Örneğin; Çocuğum defalarca sokakta oynadı ama başına bir şey gelmedi. Ona sokakta oynarken dikkat etmesi gereken şeyleri öğrettim, kendini koruyabilir. Sokakta oynaması onun gelişimi için önemli. Sakin olmalıyım..derken akıllarına da çocuklarının sokakta mutlu olarak oynadığı bir görüntüyü yerleştirebilirler..Burada annelerin yapabileceği bir başka şey de aksattıkları diğer rolleri hatırlamaları ve dikkatlerini başka yöne çekme denemeleri yapmalarıdır.” Diye konuştu.EBEVEYNLERİN DAVRANIŞ HATALARIDr. Yavuz, ebeveynlerin davranış hatalarını ise şöyle açıkladı; “Kaygılı, evhamlı ve aşırı koruyucu kollayıcı anne-babaların çocuklarında yalnız yatamama sorunu da oldukça fazladır. Burada anne, çocuğa bağımlı bir tavır sergilemekte ve çocuk, annenin bu davranışını aynı şekilde model almaktadır. Özellikle küçüklüğünden itibaren sık solunum yolu enfeksiyonu geçiren, alerjisi olan veya başka bir sağlık sorunu olan çocukların anneleri tarafından sıklıkla yanlarından ayrılmadıkları, bu davranışın da iyi niyetle de olsa anne-çocuk arasındaki bağımlılığı pekiştirdiği, çocuğun bireyselleşmesini ve güven duygusu gelişimini olumsuz etkilediği bilinmektedir. Ayrıca bu çocuklarda kreşe ve okula başlamakta sıklıkla zorluk da yaşanabilmekte, ciddi ayrılma kaygısı ve anksiyetesi yaşayabildikleri görülmektedir.Anne-babaların yaptıkları bir başka tutum hatası da çocukların korkularını farkında olmadan tetiklemektir. Burada yapılan hata, örneğin “Uyumazsan öcüler gelir seni alır, yemeğini yemessen zayıflar ölürsün” gibi söylemler kesinlikle kullanılmamalıdır.Bir diğer hatalı ebeveyn tutumunu da, sıklıkla boşanmış veya çalışan anne-babalar sergilemektedir. Her iki durumda da ebeveyn çocuklarına yeterince zaman ve ilgi göstermediklerini veya birlikte kaliteli vakit geçiremediklerini düşünerek bir çeşit suçluluk duygusuyla çocuklarını yanlarında yatırmakta ve bu şekilde farkında olmadan çocuğun bireyselleşmesini engellemektedirler.”