Erzurum Güncel- Erzurum'un rakipsiz dergisi Güncel Times,sizler için araştırdı...
Abdurrahman Gazi Türbesi
Erzurumun tarihi mekanlar bakımından en kutsal yerlerinden birisi Abdurrahman Gazi Türbesidir. Erzurum’un 2.5 km. güney doğusunda Eğerli Dağı (Sığve) yamacında, Abdurrahman Gazi Camisi’nin (Hacı Ahmet İzzet Paşa Camisi) yanındadır.
Hz.Muhammed’in Eshabından olan Abdurrahman Gazi
adına bu türbeyi Erzurum Valisi Yusuf Ziya Paşa’nın eşi Ayşe Hanım 1796 yılında yaptırmıştır. Türbeye yanındaki Abdurrahman Gazi Camisi’nden girilmektedir. Türbenin giriş kapısı üzerindeki l796 tarihli kitabeyi Hattat Salim yazmıştır. Türbe içerisinde 4.85 m. boyunda Abdurrahman Gazi’nin makamı bulunmaktadır. Halk arasında rivayet şöyledir: Palandöken Dağı’nın üst yamaçlarında türbesi bulunan ve bir ziyaretgah yeri olan Abdurrahman Gazi’nin Hazreti Peygamber’inü sancaktarı olduğu halk arasında yaygındır. Hazreti Peygamber’in İslam Orduları Erzurum’u fethederken, Sancaktarı Abdurrahman Gazi’nin başı bir düşman kılıcı ile gövdesinden koparılır ve yere düşer. Başını koltuğuna alan Abdurrahman Gazi elinde bulunan islam’ın Sancağı’nı Palandöken’in en yüce noktasına dikmek üzere dağa yokuşa koşmaya başlar. Başı koltuğunda, sancağı elinde olan Abdurrahman Gazi Palandöken Dağı’ndaki “Şığveler” Mevkii’ne gelince dağda bulunan çobanlar evvela dona kalırlar, sonra biri dayanamayıp; “kafası koltuğunda hala koşuyor! diye bağırır.” Kem göz orada onu nazara getirir ve olduğu yerde düşer, kalır gazilik ve şehitlik rütbesiyle ruhunu teslim eder. Erzurum’da yaygın bir inanışa göre de; Erzurum’a gelipte Abdurrahman Gazi Türbesini ziyaret etmeden dönülürse, mutlaka tekrar yolunuzun Erzurum’a düşecektir.
Mehdi Abbas Türbesi
Erzurum Sultan Melik Mahallesi’nde bulunan kümbet Emir Şeyh Camisi’nin güneyindedir. Saltukoğulları devrinde yaşadığı tahmin edilen Mehdî Abbas isimli zata aittir. Kümbetin kitabesi günümüze ulaşamamakla berabe 15’nci-16’ncı yüzyılda yapıldığı mimari üslubundan anlaşılmaktadır. Türbedeki bulunan dört kabirden yalnız birinin kitâbesi vardır. Bu kitabeye göre bu mezarda Kağızmani medresesini yaptıran Hacı Mehmed’in torunu Ahmed Ağa yatmaktadır. Kümbet dıştan on altı, içeriden sekiz köşeli plan düzenindedir. Duvarları yöresel Sivişli taşından yapılmıştır. İçerisinde yuvarlak kemerli bir mihrabı bulunmaktadır. Karanlık Kümbet
EMİR Sadreddin Türkbeğ’in 1308′de ‘Karanlık Kümbet’i
yaptırdığı biliniyor. Kümbet, kare kaide üzerinde 12 cepheli silindirik gövde üzerine kuruldu. Yöresel Sivişli (Keverk) taşından yapılan kümbetin üzeri içten yuvarlak, dıştan konik külah ile örtüldü. Gövde yalancı sivri kemer ve kabartmalarla bezendi. Giriş kapısı üzerinde Arapça ‘Allah’ ve ‘Muhammed’ yazıldı. Güneydeki pencere üstündeki kırmızı mermer üzerine kitabe yerleştirildi. Erzurum’un işgali sırasında, 1308 tarihli bu kitabe Ruslar’ın açtığı ateşle bozuldu. Kümbetin üzerini örten 4.80 metre çapındaki kubbe içten yuvarlak olup saçak altı kırmızı taştan kuşak ile çevrildi. İçerideki iki sandukanın üzerinde kitabe bulunmadığından kime ait oldukları bilinmiyor. Ane Hatun Türbesi Erzurum, Murat Paşa Mahallesi’nde Murat Paşa Camisi karşısında, mezarlık içerisinde Ane Hatun Türbesi bulunmaktadır. Ane Hatun Maray Han’ın kızıdır. Bu türbe l649’da yapılmıştır. Türbenin üzeri sivri kemerlerle birbirine bağlanan dört sütunun taşıdığı bir kubbe ile örtülmüştür.
Mahmut Paşa Türbesi
Erzurum’un doğusunda Tepe Mezarlığı’nın doğusunda bulunan Mahmut Paşa Türbesini Mahmut Paşa’nın oğlu l794 yılında yaptırmıştır.Türbenin güney yüzünde l794 tarihli kitabesi bulunmaktadır. Mimari yönden Ane Hatun Türbe’sine benzeyen bu türbe kırmızı taştan yapılmış, üzerini de kesme taştan bir kubbe örtmüştür. Türbe içerisinde Doğu Bayezıd Emini Abdülfettah ile oğlu Bayezıd Mutasarrıfı Mahmut Paşa’nın mezarları bulunmaktadır.
Habib Baba Hz
Habib Baba 19. yüzyıl mutasavvıflarındandır. C. Server Revakoğlu; Buhara müftüsünün oğlu olan Habib Baba’nın, Sultan Abdülmecit’in tahta çıkması üzerine Erzurum’a geldiğini kaydetmektedir. Prof.Dr. İbrahim Hakkı Konyalı ise, Habib Baba’nın pederi ile birlikte Hindistan’dan Bitlis’e geldiğini ve burada kalarak Uşşaki Ali Baba’ya intisab ettiğini ve mürşidinin işaretiyle bir ara Şam’a gittiğini bildirmekte ve Nusret Efendi’nin Tarihçe-i Erzurum’undan telif ettiği şu bilgileri vermektedir. “Bir gün murakabe şeyhi Erzurum’a gitmesini emretmiş ve derhal bu emre uyarak Erzurum’a gelmiştir. Burada irşad ile meşgul olmuştur. Tekkesi Yegenağa mahallesinde idi. Rüsum ulemasının hücumlarına uğrardı. (Resmi din görevlilerince tenkit edilirdi.) Eli açıktı. Her sene muharrem ayının birinci günü Hazret-i Selman’ın sünnetini yapardı. Kendisine mühim miktarda para verilirdi. Fakat Habib Baba akşama kadar bu paraları rast geldiği fakirlere dağıtır, cebinde bir akçe bile kalmazdı. Ney’i çok severdi. Cezbe halinde iken kendisine Abdi isimli müridi ney üfleyerek ayıltırdı.” Türbenin asıl ismini taşıdığı Timurtaş Baba ile ilgili olarak; M.Sadi çöğenli ve Ali Bayram’ın hazırladıkları “Erzurum’da Bulunan Meşhur Ziyaretgâhlar ve Kabir Ziyaretinin Adabı” isimli eser dışında bilgi alınabilecek bir kaynak yok.
Rabia Hatun Türbesi
Erzurum , Hasan Basri Mahallesi’nde bulunan Rabia Hatun Türbesi İlhanlı Döneminden, XII.yüzyıldan kalmıştır. Bu türbenin kime ait olduğu ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Yalnızca halk buraya Rabia Hatun ismini yakıştırmıştır. Türbe kesme taştan yapılmış olup üzerini örten konik kubbesi yıkılmıştır. Türbe içerisinde üzerinde yazıt olmayan bir mezar bulunmaktadır.
Cemaleddin Hoca Yakut Türbesi
Cemaleddin Hoca Yakut’un medresesinin kuzeybatı köşesinde bulunan türbe, yuvarlak gövdeli ve konik külahlıdır. Türbenin gövde çapı 4.65, duvarları da 0.95 m. kalınlığındadır. Türbenin üzerinde düz lentolu iki pencere bulunmaktadır. Külah kısmının altı gövdeden bir döşeme ile ayrılmış olup, nöbetçi kulübesini andırmaktadır. Türbenin altındaki mumyalık kısmının üzerinde bulunan zemindeki sandukada kitabe bulunmamaktadır.
Alaettin Ali Türbesi
Erzurum’un 21 km. kuzey doğusunda, Ovaköy (Ezirmik) Köyü’nün yakınındadır. Türbenin Selçuklu döneminden günümüze geldiği sanılmaktadır. Türbe üzerindeki kitabede l287 tarihi yazılıdır. Günümüze yıkık bir durumda gelen türbenin yalnızca duvar kalıntıları gelebilmiştir. Türbe içerisinde yedi mezar bulunmaktadır. Bunlardan biri Selçuklu Beyi Alaettin Ali’ye (l287) ait olduğu sülüs yazılı kitabesinden anlaşılmaktadır. Diğer mezar taşlarından birisi de aynı aileden Necmettin kızı Oktayo Hatun’a (1271) aittir.
Ali Baba Türbesi
Erzurum, Narmanlı Mahallesinde bulunan Ali Baba Türbesi XV.yüzyılda yapılmıştır. Günümüze harap bir halde gelen türbenin mimari üslubu ve planı kesinlik kazanamamıştır. Temel kalıntılarına göre sekizgen planlı ve kesme taştan olduğu anlaşılmaktadır. Ferruh Hatun Türbesi Erzurum, Hasankale ilçesinin 9 km. güneyinde, Ardıçlı
(Miyadin) Köyü’nde bulunan Ferruh Hatun Türbesi Ali Gazi
tarafından 1324 yılında yaptırılmıştır. Ferruh Hatun ve Ali Gazi ile ilgili olarak kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamıştır. Türbenin giriş kapısı üzerinde 1324 tarihli Arapça bir kitabesi bulunmaktadır. Türbe kesme taştan yapılmıştır. Sekiz cepheli olan türbenin üzeri sivri bir kubbe ile örtülüdür. Cephelerde üç penceresi bulunmaktadır. İçten 3.40 m. çapında olan türbenin l.60m. yüksekliğinde bir de mihrabı vardır. Türbe içerisinde yalnızca bir sanduka bulunmaktadır.
Ethem Baba Türbesi
Narman ilçe merkezinde bulunan Ulu Cami’nin yanında bulunan Ethem Baba Türbesi 1995 yılında restore edilerek bugünkü durumuna gelmiştir. Bu türbe birkaç kez yol açma çalışmaları sırasında yıkılmak istenmişse de ilçe halkının itirazı sonucu yol, türbenin iki yanında açılmıştır. Mimari yönden bir özelliği bulunmayan bu türbenin halk arasında Ethem Baba’nın kişiliği ile önemlidir Ethem Baba’nın asıl ismi İbrahim olup, 1836 yılında Erzurum’da dünyaya gelmiş, Şeyh Muhammed Nesibi’nin oğludur. İbrahim Ethem medrese eğitimi görmüş, söylentiye göre rüyalarında sürekli olarak Hz.Muhammed ve Hz. Ali’yi görmüş, icazet alması için Sivas’a gidip, Şemsi Ruzî’den ders alması istenmiştir. Bunun üzerine Sivas’a giderek Şemsi Suzî’den ders görmüş ve icazet almıştır. İbrahim Ethem’in çok sayıda kitap ve beyitleri olmasına rağmen Birinci Dünya Savaşı sırasında yakılarak imha edilmiştir 1916 yılında Narman’da ölmüş ve orada gömülmüştür. üzerine de sonradan bugünkü türbesi yapılmıştır. Yuvarlak kemerli, kesme taş duvarlı türbe, kare planlı, kırma çatılıdır.
Emir Şeyh Türbesi
Abbasiler döneminde yaşamış Emir Şeyh’e ait olduğu tahmin edilen bu türbe, Erzurum’un maruz kaldığı sayısız istilalarda varlığını korumuş eserlerden biridir. Kitabesi olmayan türbenin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmese de Ketencizade Rüştü’nün belirttiğine göre türbe, 575 senesinde, Saltukoğlu Sultan Mehmet Kızılarslan zamanında inşa edilmiştir. Mezarda yatanların kimler olduğu, ölüm tarihleri belli değildir.
Ebu İshak Kazeruni Türbesi
Büyük İslam düşünürlerinden Ebu İshak’a ait türbenin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmemektedir. İç Kaleyi çifte Minareli Medrese’ye bağlayan sur duvarı üzerinde buluna
köşeli burçlardan biri, içten kubbe ile örtülerek türbe haline dönüştürülmüştür. Türbe 2006 yılında Kültür Bakanlığı tarafından restore edilmiş ve ziyarete açılmıştır.
HINIS VE çEVRESİNDEKİ TüRBELER…
Şirin görünümlü bu tarihi ilçemiz; aynı zamanda Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinin ünlü şahsiyetlerine mekanlık eden türbeleri ve ziyaret yerleri ile de meşhurdur. Hazreti Peygamberin sakası (su taşıyıcısı) olan Seyyit ömer Halil Hazretleri’nin türbesi Hınıs’tadır. Bu zat hazreti Osman döneminde İslam ordularıyla birlikte 615 yılında yani hicretten 29 sene sonra Hınıs’a gelmiştir. Sahabiden olduğu belirtilen bu zat’ın Abdurrahman Gazi Hazretleriyle birlikte Erzurum’a geldiği rivayet edilmektedir. Türbenin yanındaki diğer kabir de bu zatın ağabeysine aittir. Değişik kaynaklardan aktarılan rivayetlere göre; Sahabi Seyyid ömer Halil Hazretleri’nin diğer kardeşleri olan Karayazı İlçesi Göksu beldesine bağlı Köse Hasan köyünde yatan Bekir Baba; Pasinler’deki Akbaba; Karaçoban ilçesi Kırımkaya’da yatan Güzel Baba ve yine Hınıs’ta medfun Hazal Hatun’dur
MüBAREK CEVİZ AĞAçLARI
Hazal Hatun Ziyaretgahı Karaköprü Yeşilova (Ovakozlu) köyünde Cevizlidere mahallindedir. Kitabeleri bulunmayan iki kabrin boyu dört metredir. Hazal Hatun Seyyid ömer Halil Hz.nin kız kardeşidir. İslam Orduları’na katılarak kardeşleriyle birlikte Erzurum’a gelmiştir. Prof. Dr. Zeki Başar’ın “İçtimai, adetlerimiz, inançlarımız ve Erzurum İlindeki Ziyaret yerlerimiz” adlı eserinde Hazal Hatun’un vefat hikayesi şöyle anlatılır: Hazal Hatun kardeşi Seyyid ömer Halil Hz.nin Erence Köyü yakınlarında şehit düştüğünü işitmiş, acı içerisinde bulunduğu dereden Erence tepesine doğru koşarken kendisine emri hak vaki olmuştur. Tepeden aşağı düşerken saç telleri kuvvetli rüzgarın tesiriyle dereye doğru sürüklenmiş ve saç tellerinin tutunup kaldıkları yerlerde ceviz ağaçları peyda olmuştur. 200 kadar ceviz ağacı ve türbelerin bulunduğu yer ziyaretgahtır. Ağaçlar
kutsal sayıldığından, burada yetişen cevizler yenilmez ve teberrük olarak saklanır. Ağaçların kuruyan dalları ve yapraklarına, felaket getirir anlayışı içinde dokunulmamaktadır. Bunlar yakılamaz da.
Hınıs’ın Bahçe Mahallesi’nde bulunan Mama Hatun ziyareti, ilçenin bir diğer mübarek mekanı sayılmaktadır. Türbe mağara içindedir.
Prof. Başar, bu türbeye özellikle boğmaca öksürüğüne yakalanan çocukların getirildiğini, çocuğu getiren annesinin çocuğu bir müddet kabir başında yalnız bırakıp sonra alıp gittiğini, bir adet kabilinden belirtmektedir. Hoca’nın tespitlerine göre, ziyaretlerin Perşembe günü olanı makbul sayılmakta ziyaretçilerce lohusa kadınların doğum sancıları çekmemesi için buradan bir parça toprak alarak, doğum yapacak kadına yedirilmektedir. Hınıs’ın Yukarı Kayabaşı mahallesinde bulunan Şeyh Mehmet Türbesi de halkın önem verdiği ziyaret mekanlarından birisidir.
Bir başka ziyaretgah da ilçeye bağlı Kız Musa köyünde, köyün kuzey tarafına düşen basık bir tepenin üstünde bir kök üstünde yetişen üç gövdeli ağaçtır. Yöre halkı buraya Te Söğüt Ziyareti demektedir. Sara hastaları ve yüz felci geçirenlerin ziyaret ettiği bu ağaçtan dal kesmek, herhangi bir şekilde zarar vermek kötülük habercisi olarak sayılmaktadır. Hınıs Gaziyani Rum’un yani Alperen Gazi Dervişlerin 1071′den önce ziyaret ettikleri ve mamurlaştırdıkları bir ilçedir. Bu ilçenin de köy adlarına bakıldığında kurucuları hakkında yeterli bir fikir sahibi olunmaktadır.
İŞTE KAYBOLAN TüRBELER AB-I GüNEŞ TüRBESİ:
Bugünkü Güneş İlköğretim Okulu`nun bulunduğu alanda, Kundakçı Camii`nin bitişiğindeydi. Erzurum`un savaş ve depremlerde yıkıma uğraması, sonraları da her devrin anlayışına göre belediyelerin yaptığı imar hareketleri sonucunda kayboldu. Bugün ne Kundakçı Camii`nden ne de ziyaret edilen Ab-ı Güneş Türbesi`den eser kalmıştır.
ABULLEYS TüRBESİ:
Erzurum Kalesi`nin Doğu tarafındaydı. Bugün Tophane İş Merkezi olarak anılan bina ile Tebrizkapı Karakolu`nun bulunduğu alanda 1953`te yıkılan dükkânlar ve Tophaneli kahvesi vardı, türbe burada bulunuyordu.
ARAP BABA TüRBESİ:
Erzincankapı semtinde bugünkü Dumlu İş Merkezi ve sinemanın yerinde bulunmaktaydı. 1960`lı yıllara kadar burada Saray Sineması ve altında dükkânlar bulunuyordu.
DABAK BABA TüRBESİ:
Cumhuriyet Caddesi`nde Kızılay İş Merkezi`nin yerinde eskiden Karakullukçu hamamı bulunmaktaydı. Türbe bu hamamın yakınında bulunmaktaydı. Birinci Dünya Savaşı`ndan önce Erzurum`daki Hıristiyan azınlıklar tarafından dahi ziyaret olunuyormuş. İmar faaliyetleri sırasında hem hamam hem de türbe ortadan kalkmıştır.
LAL BABA TüRBESİ:
Zeki Başar bu ziyaret yeri için “Nene hatun evinin arkasına düşen Kınakına Sokağı’nın Gereksiz Sokağa açıldığı yerin girişinde sağ taraftadır.” tarifini yapmaktadır. Eskiden Lâl Baba konuşmayan, dilsiz çocukların getirilip ziyaret edildiği bir yermiş. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur.
Abbas Mehdî Hazretleri (d.? / ö.?)
Erzurum’un Mehdî Abbas Mahallesi’ne adını veren bu mübarek zatın, Saltukoğulları devrinde yaşadığı tahmin edilmektedir. Türbenin yakınında Abbas Mehdî’nin yaptırdığı bir de mescit bulun¬makta olup, son yıllarda tamir edilmiştir. Türbede bulunan dört kabirden yalnız birinin kitabesi bulunmaktadır. Bu kabirde, Kağızmanî Medresesi’ni yaptıran Hacı Mehmed Efendi’nin torunu ve aynı zamanda medresenin ikini vakfedeni Ahmed Ağa yatmaktadır. Bu zat, 1262 (m.1845) yılında vefat etmiştir. Medrese ise günümüze kadar ulaşamamıştır.