Erzurum Güncel- Gazeteci Fatih Portakal Artı TV'de yayımlanan Hayko Bağdat ile Bağdat Cafe programına konuk oldu. Programda Türkiye'de gazeteciliğin durumu, Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı, muhalefetin durumu, HDP'nin kapatılma tartışmaları gibi konular konuşuldu.
'İKTİDARA OLUMSUZ ANLAMDA BİR ELEŞTİRİ GETİRİYORSAN TERÖRİST İLAN EDİLİYORSUN'
Portakal, iktidarın gazeteciler üzerinde bir baskı kurduğunu ve gazeteciliğin sınırlarını iktidarın belirlediğinin altını çizdi. Portakal, "Türkiye'de eğer yönetenleri, iktidarı ve ortağını yerecek haberler yaparsan, onların dediklerinin üzerine eleştiri getirirsen, söylemlerine karşı söylemler geliştirirsen sen gazetecilik yapmıyorsun. Onlara olumsuz anlamda bir eleştiri getiriyorsan vatan haini ve terörist ilan ediliyorsun. Gazeteciliğin sınırlarını da onlar belirliyor. Diyorlar ki; "ulusal gazetecilik". Nerede görülmüş ulusal gazetecilik? Uluslararası kurallar zincirinden bahsediyoruz, evrensel gazetecilik kavramından bahsediyoruz. Evrensel gazetecilik kavramını ülkende uygulamaya çalışıyorsun, bunun üzerine "gazetecilik ulusal ve milli olmalıdır" diyorlar. O zaman gazetecilik yapmıyorsun, iktidarın sesi oluyorsun. Her gün 4 tane gazete alıyorum; BirGün, Cumhuriyet, Sözcü ve Sabah gazetesi. Sabah gazetesine baktığımda iktidarın resmi yayın organı olmuş durumda. Okuyacak haber bulamıyorum. İyi haberler zaten yok ama kötü haber bile bulamıyorlar. Ölçü şu an bu; iktidarın hoşuna giden haberler yapmıyorsan vatan hainisin" dedi.
'DÜZEN DEĞİŞTİĞİNDE KİM GELİRSE GELSİN NE KADAR SÖZLERİNDE DURABİLİRLER ONUN BİLİNCİNDE DEĞİLİM'
Geçmiş dönemlerde muhalefette olanların iktidara geldiğinde güçlendiğini gördüğüne vurgu yapan Portakal, "Bu düzen değiştiğinde kim gelirse gelsin ne kadar sözlerinde durabilirler onun bilincinde değilim" dedi. Portakal sözlerini şöyle sürdürdü: "Muhalefette olanlar özgürsüzlükten bahsediyorlar, doğrudur. Ülkede yurttaşların karşı karşıya getirildiğinden, kutuplaştırmadan, tek adam rejiminden, tek seslilikten, hükümet medyasından bahsediyorlar bunların hepsi doğrudur. Ama bu iktidar gittiğinde yerine başka bir iktidar geldiğinde gerçekten demokrat mı olacaklar acaba? Özgürlükler açısından o özgürlük imkanını sağlayabilecekler mi? Gazeteciler bir tweet attığında veya bir şey söylediğinde başı derde girecek mi? Şimdiden baktığında "muhalefet ne kadar güzel, kafamızda istenilen Türkiye'yi söylüyorlar" diyorsun. Ama iktidara gelindiğinde ve kuvvetlendikçe, demokrasi ve özgürlükler adı altında yönetenler koltuklarını korumaya çalışıyorlar. Bu refleksle birlikte eleştirel gazetecilik yapan veya eleştiren yurttaşlar da sözlerini dile getirirken bir kısıtlama getirilir mi? Şu an var olan düzen tekrar nükseder mi? Bunların garantisini ben göremiyorum. Geçmişe baktığımızda muhalefette olanlar iktidarları yeriyordu. Ama o muhalefetler iktidara geldiğinde nasıl güçlendiğini gördüler. Bunun en somut örneği AKP iktidarı. Bu düzen değiştiğinde kim gelirse gelsin ne kadar sözlerinde durabilirler onun bilincinde değilim."
'VATANSIZ OLMAK KÖTÜ BİRŞEY'
Portakal, ülkede varolan tüm kesimlerin eşit bir biçimde yaşaması gerektiğini ifade ettiği konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu vatanın kimsede bir tapusu yok. 83 milyon ne isek hepimize eşit bir tapu düşüyor. Ben insan olarak bakıyorum, ırk olarak milliyet olarak değil sadece insan olduğu için bakıyorum insanlara. Ben bu topraklarda büyüdüm. Kürtler de, Süryaniler de, Yahudiler de burada büyümüş. Hepimiz bu toprakların insanıyız. Bazı şeyler bizim için manevi olarak daha önemlidir. Ama artık günümüzde olay şöyle; vatansız olmak kötü birşey. Bu toprak parçası hepimizin. Bu toprağa sahip çıkmak zorundayız."
'YOUTUBE'DA ELEŞTİREL YAYIN YAPAN GAZETECİLERE ENGELLEMELER GELEBİLİR'
Portakal yeni dijital medya yasası ile birlikte YouTube'da eleştirel yayın yapan gazetecilere engellemeler gelebileceğini iddia etti. Portakal, "Yeni dijital medya yasası kabul edildi. Bunu bir tarafa yazın; nasıl televizyonlarda RTÜK varsa, muhalifleri bir şekilde terbiye etmeye çalışıyorsa, gazetelere ilan vermeme yoluyla onları diz çöktürmeye çalışıyorsa, önümüzdeki günlerde YouTube'da eleştirel yayın yapan gazetecilere de bir takım engellemeler gelebilir" dedi.
'İNSAN HAKLARI EYLEM PLANI SADECE GÖZ BOYAMAK, ÖNCE MEVCUDU UYGULAYIN'
Erdoğan'ın açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planı'na dair de değerlendirmelerde bulunan Portakal, "Mevcudu daha uygulamadan yeni bir eylem planı çıkartıp göz boyayacak şekilde sadece hayal satıyorsunuz" dedi. Portakal'ın konu ile ilgili söyledikleri şöyle: "Cumhurbaşkanı 2 Mart'ta şu cümleyi kuruyor; hiç kimse düşünce ve açıklamalarıyla özgürlüğünden yoksun bırakılamaz. Bu zaten düşünce ve ifade özgürlüğü, anayasamızda var bu ama uygulanmıyor. Biz bunun neyini revize edelim? "Hak ve özgürlükler temel olacak", "basın özgürlüğü" bunlar anayasada bu zaten var. İnsan Hakları Eylem Planı'nda nesini gerçekleştirelim? Önce bir mevcudu uygulayın. Yerel mahkeme AYM'nin verdiği karara saygı göstersin. Ülkede "Cumhurbaşkanı'na hakaret" diye bir yasa var neye göre belirleniyor? Sadece suç duyurusnda bulunanlar biliyor. Adaletin veya yargıçların ne kadar etki altında olduklarını hepimiz soruyoruz. AİHM'in bağlayıcı olan kararları da uygulanmıyor. Bunların hepsi yakın geçmişte yaşanmış, siz üzerine çıkıp 2 Mart'ta İnsan Hakları Eylem Planı diyorsunuz. Sadece göz boyamak bu sadece AB ve ABD'ye karşı. Önce anayasayı uygulayalım eksik kalan yerlerde eylem planını harekete geçirin. Mevcudu daha uygulamadan yeni bir eylem planı çıkartıp göz boyayacak şekilde sadece hayal satıyorsunuz."
'HDP'NİN KAPATILMAMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'
HDP'nin kapatılma tartışmalarına ilişkin de görüşlerini ifade eden Portakal, sözlerini şöyle sürdürdü: "HDP'nin kapatılacağını düşünmüyorum. İktidar partisinin bunu istemediğini düşünüyorum ama MHP istiyor. Bunu yapabilecek durumda olduğunu düşünmüyorum iktidarın. Kapatılmaması gerektiğini de düşünüyorum. HDP'ye bir cevap verecekse seçmeni cevap verir. HDP'nin 6 milyon seçmeni var. Kapatılması hakkaniyetli bir şey değil. AKP'nin de böyle bir adım atacağını düşünmüyorum. Ama MHP zorlarsa, Bahçeli, " bak arkadaş kapatmazsan ben senden desteğimi çekerim" derse o zaman kapatma ihtimali var. Muhalefette olan partiler HDP ile bir arada anılmak istemiyorlar. İYİ Parti "ben HDP'ye dokunmayayım" diyor, CHP'de böyle dokunmak istemiyor. En sağlam duran bu partiler içerisinde Saadet Partisi olduğunu düşünüyorum. Bir araya gelmekten çekinmiyorlar. Mühim olan farklı düşünceleri kabullenebilmek, onları konuşabilmek. Onları konuştuğumuz anda daha demokratik toplum olabiliriz. Ama biz bunları konuşamıyoruz, halının altına süpürüyoruz. En kolay şeyi yapıpı " hadi parti kapatalım" diyoruz. Millet İttifakı olarak HDP'nin desteğini almadan nasıl ipi göğüslemeyi düşünüyorsunuz? Siyasi partilerin ve liderlerin cesur olması gerekli. Net bir şekilde omurgalı duruş sergilemek gerekiyor. Bir eleştiri noktam da koltuk sevdası. İktidar veya muhalefet koltuğunu kaybetmemek için cesaretsizlik gömleğini giymek zorunda kalıyorlar."