Erzurum Güncel- Doç. Dr. Erkan Soylu, “Normal burun delikleri, dik pozisyonda karşıya bakarken benzer görünmeli, belirgin asimetri olmamalıdır. Burun deliklerinin küçültülmesi, lokal anestezi altında yapılabilen bir işlem olduğu için ameliyat sırasında uygulandığında nefes almada zorluk olabileceği yönünde en ufak bir tereddüt varsa küçültme işlemi yapılmamalı, iyileşme tamamlandıktan sonra yeniden değerlendirilmelidir” dedi.
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. Erkan Soylu, rinoplastide yani burun estetiğinde burun deliklerinin nasıl olması gerektiğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Soylu, burun deliklerinin, içinden yaşamın birinci gerekliliği olan nefesin geçtiği, burnun en önemli kısımlarından biri olduğunu belirterek, “Burun delikleri fonksiyonel olarak bu kadar önemli olmasının yanında burnumuzun ve yüzümüzün güzelliğine de katkıda bulunur. Burun estetiğinin, cerrahlar için ayarlanması, düzenlenmesi en karmaşık ve ciddi zorluklar içeren kısmıdır. Burun delikleri, burun kökünden ucuna kadar, belirgin veya belirgin olmayan bütün sorunların toplanarak yansıdığı yerdir. Burun delikleri, yapı olarak burun tabanı, burun orta bölmesi ve burun yan duvarları tarafından oluşturulur. Bu yapıların birinde veya birkaçında var olan sorunlar burun delikleri problemleri olarak karşımıza çıkar” dedi.
“İdeal burun delikleri damla şeklinde ve benzer olmalıdır”
İdeal burun deliklerinin istirahatte, egzersizde ve uykuda rahatlıkla nefes alınabilecek genişlikte ve güçte olması gerektiğine dikkati çeken Doç. Dr. Soylu, “Şekil olarak burun delikleri karşı bakışta gökyüzünde uçan bir martının kanatlarının aldığı şekle benzer ve simetrik olmalıdır. Tabandan kafa kaldırılarak bakıldığında ise toplam taban hastanın yüz özelliklerine ve burun ucu yüksekliğine bağlı olarak ya eşkenar ya da ikizkenar üçgen şeklinde olmalıdır. Burun deliklerinin ise optimum doğal şekli ki herkeste bu şekilde olmayabilir, damla şeklini andırmalıdır. Şunu unutmamak gerekir ki bütün insanlarda az veya çok yüz asimetrisi vardır. Yani yüzümüzü bir elmayı ikiye böler gibi böldüğümüzde her iki yanı tıpatıp aynı değildir. Dolayısıyla yüzümüzün bir unsuru olan burnumuzun da iki yanının eşit veya tümüyle aynı olması beklenmez. Kafamızı kaldırıp aynada burnumuza alttan dikkatle baktığımızda burun deliklerimizi tıpatıp aynı veya eşit görmek çoğumuzda mümkün değildir. Normal burun delikleri, dik pozisyonda karşıya bakarken ki bu normal yaşama pozisyonudur, benzer görünmeli, belirgin asimetri olmamalıdır. Burun deliklerinin simetrisi, hastalarımızın da haklı olarak en çok endişe duydukları konudur. Bu bölgenin doğallığı ve yaratılışı çok özel bir yapıya sahiptir. Cerrahi sonrasında doğallığını yitirmesi, belirgin asimetri olması veya nefes almak için yeterli olmaması endişe konusu olmaktadır” şeklinde konuştu.
“Gereğinden fazla küçültme nefes problemlerine yol açabilir”
Doç. Dr. Soylu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Biz burun cerrahları bu bölgede çok daha titiz ve dikkatli bir çalışma yapmaktayız. Burun orta bölmesi uygun bir şekilde düzeltilmiş ve belirgin yüz asimetrisi olmayan hastalarda burun delikleri genellikle simetrik olacaktır. Burun deliklerinin küçültülmesi, lokal anestezi altında yapılabilen bir işlem olduğu için, ameliyat sırasında uygulandığında nefes almada zorluk olabileceği yönünde en ufak bir tereddüt varsa küçültme işlemi yapılmamalı, iyileşme tamamlandıktan sonra yeniden değerlendirilmelidir. İyileşmeden sonra hastanın nefesi oldukça yeterli fakat burun delikleri gereğinden fazla büyük görünüyorsa lokal anestezi altında ek bir işlem olarak kısa sürede tamamlanabilir. Her geniş burun deliği küçültülemeyebilir. Örneğin burun delikleri uzun ve geniş fakat burun tabanı dar olan hastalarda, burun deliklerine küçültme işlemi yapılmamalıdır. Bu hastalarda burun deliklerini açık tutan burun tabanındaki küçük bir kıvrımdır ve bu alınırsa düzeltilmesi çok zor nefes problemlerine yol açabilir. Son olarak genç meslektaşlarıma, burun deliği küçültme işlemini mümkün mertebe yapmamalarını eğer çok gerekliyse ameliyatın en son aşamasında ve aşırıya kaçmadan yapmalarını tavsiye ediyorum.”