Erzurum Güncel- TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı İdris Güllüce, hep kentsel dönüşümden söz edildiğini, ancak köysel dönüşümün de bir dert olduğunu ifade ederken, "Anadolu’nun çoğu köyleri kendiliğinden yıkılacak. Depreme de lüzum yok bazı yerlerde. Orta Anadolu’dan yukarıdaki bütün köylerdeki konutlar perişan" dedi.Güllüce, Mimar ve Mühendisler Grubu ile Üsküdar Belediyesi iş birliğiyle Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde düzenlenen "Şehirlerimizin Geleceği, Tehditler ve Fırsatlar" sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmada, yer biliminin, özellikle Türkiye için çok önemli bir bilim dalı olduğunu söyledi. Medyada, yer bilimcilerine depremin nasıl olduğunun anlattırıldığını ifade eden Güllüce, ancakdepremin, milletin başına neler getireceğinin ve nasıl çözüleceğinin uygulamacılar ve yerel yöneticiler tarafından tartışılması gerektiğini söyledi. Deprem Komisyonu Başkanlığı yaptığını, ama kendilerine sadece depremin nasıl olacağının anlatıldığını dile getiren Güllüce, "İyi de bizim karşımızda bir İstanbul, bir Türkiye var, 34 bin yerleşim köyü var. Hep kentsel dönüşümdiyoruz, ama köysel dönüşüm de dert. Anadolu’nun çoğu köyleri, kendiliğinden yıkılacak. Depreme de lüzum yok bazı yerlerde. Orta Anadolu’dan yukarıdaki bütün köylerdeki konutlar perişan" diye konuştu.Depremin kendi ilminin başka bir konu, açacağı derdi çözmenin ise farklı bir konu olduğunu belirten Güllüce, sözlerini şöyle sürdürdü:"Bir ideolojiye körü körüne bağlanıp ve kendi ideolojisinde olmayan insanların bütün söylediklerini doğru bulmayan bir kesim var ülkemizde. Bunlar, teknikten çok da siyasetle uğraşırlar. Okyanus ötesinde bir gerillanın ölüm yıldönümünü kutlarlar da depremle ilgili çözümlere gelince 20 kelimeden fazla konuşacak şeyleri olmaz. Dün gece de benzer bir tartışma olmuş; ’İdris Güllüce, demokraside kentsel çözüm olmaz’ dedi denmiş. Bir kelime eksik söylediğiniz ya da ilave ettiğiniz zaman, çok çirkin şeyler ortaya çıkar. Bu sözün bir kelimesi var. ’Demokrasi olan yerlerde zor çözülür bu iş’ demiştim. Evet, Çin’de bu iş, dünyanın en kolay çözülen ülkesi. Asırlardır mülkiyet hukukuna saygılı bir milletin idaresinde bu topraklar. Biz tarih boyunca milliyet hukukuna saygılı inançtan ve milletten geliyoruz. Ayrıca uluslararası evrensel hukukla idare edilen bir ülkeyiz. Yapacağımız her şey hukuka dayanmalı."Kentsel dönüşüm konusunda çok tartışılarak yeni tarzların oluşturulması, ondan sonra uygulanması gerektiğini anlatan Güllüce, "Bugünkü siluet tartışmasını, keşke 50 sene önce yapsaymışız" dedi.Güllüce, "Türkiye kültürel bir soykırıma uğratılmış bir ülke, hala da uğratılıyor. Dil konusu bizim başımızın derdi konumuna gelmiş durumda. Bizi millet eden dilimizdir, kültürümüzdür. Kentsel dönüşüm ne kadar elzemse, bugünkükültürel dönüşümden de dönüşüm o kadar elzem" diye konuştu.Şehirlerin geleceğini tehdit eden en önemli hususAK Parti Kayseri Milletvekili TBMM Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesi Prof. Dr. Pelin Gündeş Bakır da 1999 Kocaeli ve Düzce depremlerinin üzerinden geçen 12 yılda, hükümetlerce önemli çalışmalarınyapıldığını, ancak mevcut yapı stokunun rehabilitasyonu doğrultusunda atılması gereken cesur ve kararlı adımların bulunduğunu söyledi.Bir deprem ülkesi olan Türkiye’de şehirlerin geleceğini tehdit eden en önemli hususlardan birinin çarpık yapılaşma olduğunu belirten Bakır, kentsel dönüşüm alanı olarak bir bölgeyi ilan edebilmek için, en çok miktarda hazine vebelediye mülki alanı olan bölgelerin tespit edilmesi suretiyle işe başlanmasının temel prensip olması gerektiğini ifade etti.Bölgenin seçiminde azami gayret gösterilmesi gerektiğini anlatan Bakır, "Mevcut durumun tespiti de çok önemlidir. İşgalci, tapu tahsisli vatandaşların sayısının tespit edilmesi gerekmektedir. Tapu tahsisli, tapu sahibi ve tamamıyla belgesiz vatandaşlarımıza ayrı ayrı çözümler getirilmelidir. Kentsel dönüşüme ’Herkese tek beden gömlek uyar’ mantığıyla yaklaşmayı doğru bulmuyorum" diye konuştu.İstanbul’un her ilçesinin kendine özgü olduğunu, her birinin farklı problemleri bulunduğunu, bu ilçelerde uygulanacak reçetelerin de farklı olması gerektiğini belirten Bakır, "Fatih, Eminönü ve Suriçi gibi tarihi semtlerde uygulanacak çözümler ile Bağdat Caddesi, Yeşilköy, Ulus gibi semtlerde uygulanacak çözümler birbirinden ayrıdır. Bağdat Caddesi ve Yeşilköy gibi planlıbölgelerde fazla imar hakkı tanınması suretiyle kentsel dönüşüm teşvik edilebilir" dedi.Bayrampaşa, Esenler, Güngören, Bağcılar, Fikirtepe gibi semtlerde parsel bazında değil, ada bazında kentsel dönüşüm projelerinin uygulanması gerektiğine dikkati çeken Bakır, kentsel dönüşüm bölgesi ilan edilecek alanlarda transferbinalarının yapılabileceği boş hazine ve kamu arazisi olmasının büyük önem taşıdığını söyledi."Binalar Türk-Osmanlı mimarisini yansıtmalı"Bakır, kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak binaların, Türk-Osmanlı mimarisini yansıtması, estetik kaygıların göz ardı edilmemesi gerektiğini ifade ederek, "Bir bölge, kentsel dönüşüm alanı ilan edildikten sonra, toplamda 10 sene tapu mülkiyet değişikliğine müsaade edilmemelidir. Aksi takdirde,belediyelerimiz, orijinal yapı sahipleriyle değil, konutlarını onlardan ucuza satın alan profesyonel emlak simsarlarıyla pazarlığa oturmak zorunda kalmaktadırlar" dedi.Profesyonel mühendislik sistemine hızla geçilmesi gerektiğini vurgulayan Bakır, deprem olduğunda profesyonel mühendisin sorumlu olduğu yapıların kontrolünü gerçekleştirmesi gerektiğini kaydetti.Bakır, Van’daki Bayram Otel’in 5.6 büyüklüğündeki depremde yıkılmasına ilişkin, "Betonarme taşıyıcı elemanların her birinde, kılcal dahi olsa çatlak bulunan tüm kamu ve özel mülkiyetli binalar, az değil, orta hasarlı sınıfına sokulmalıdır. Orta hasarlı yapılara ise deprem sonrası girilmez. Onarılıp, güçlendirilmedikçe depremden sonra iskan edilemez" diye konuştu. Vatan