Erzurum Güncel- Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında Irak’ta bulunan Başika Kampı'na yönelik özellikle Irak tarafından gelen eleştirilere cevap veren İbrahim Kalın, “Bizim Irak'ta bir tane ortak düşmanımız var, o da DEAŞ’tır” dedi. Türkiye’nin bu zamana kadar Başika Kampı'nda 4 binin üzerinde Iraklıyı eğittinin de altını çizen Kalın, Musul operasyonuna yönelik yaptığı açıklamada, “Özellikle PKK'nın Musul operasyonu Sincar üzerinden katılacağına dair haberler bize ciddi manada endişelendirmektedir” açıklamasında bulundu.Konuşmasına Kerbela şehitlerini anarak başlayan İbrahim Kalın, bölgedeki güvenlik sorunlarının gündemi meşgul etmeye devam ettiğini belirterek, bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında yapılacak Güvenlik Toplantısı'nda ele alınacak konulara ilişkin bilgi verdi. Güvenlik Toplantısı'nda iç ve dış güvenlik konularının etraflı bir şekilde ele alınacağını, PKK ve diğer terör örgütüne yönelik yürütülen mücadele ile Suriye, Irak ve diğer bölgelerde meydana gelen hadiselerle Fırat Kalkanı Harekatı'nın ele alınacağını kaydeden İbrahim Kalın, “Fırat Kalkanı Harekatı ile birlikte Türkiye terörle mücadelede uluslararası koalisyonun en aktif üyelerinden birisi haline geldi. 24 Ağustos'ta Türkiye'nin kendi imkan ve kabiliyetleri ile başlattığı Fırat Kalkanı Harekatı şu ana kadar da başarılı bir şekilde devam ediyor. Cerablus’ta hayatımızda normale dönüyor, artık okullar açılıyor, çocuklar parklarda oynuyorlar, pazara, markete ve iş dünyasına da bir normalleşme gelmeye başladı. Şu ana kadar süre Cerablus'a dönenlerin sayısı 5 bini aştı, bu oldukça sevindirici bir gelişme” dedi.Türkiye’nin amacının Suriye sınırındaki bütün terörist unsurları uzaklaştırmak olduğunun altını çizen Kalın, “Fırat Kalkanı Harekatı ile aslında DEAŞ’la mücadelede yeni bir modelin ortaya konduğunu ifade edebiliriz. Çünkü Türkiye'nin Suriye ordusuna verdiği destek ve yerel birimlerin sürece dahil edilmesiyle birlikte Cerablus-Azez arası yaklaşık 90 kilometrelik bir bölge ve terör unsurlarından tamamen temizlendi ve bu bölgede bir normalleşme süreci başladı. Demek ki ılımlı Suriye muhalefeti yerel unsurlarla birlikte desteklendiği zaman, bunlara gerekli lojistik, istihbari ve diğer desteklerler verildiği zaman DEAŞ’a karşı etkin bir mücadele mümkündür ve bu özellikle Amerikan kaynaklı olarak yayılan, ‘sahada DEAŞ’a karşı en etkili mücadele eden tek güç YPG’dir’ efsanesinin çöktüğünü ortaya koymuştur” diye konuştu.DEAŞ’tan temizlenen bölgenin terörden tamamen arındırılmış bir hat haline gelmesi için Fırat Kalkanı Harekatı'nın devam edeceğini kaydeden Kalın, “Çünkü sınırın hemen birkaç kilometre ötesini temizleyip ondan sonra tekrar DEAŞ unsurların buraya gelmesine imkan ve izin vermeniz elbette mümkün değil. Bu hem bizim ulusal güvenliğimiz açısından söz konusu değil hem de orada yaşayan Suriyeliler açısından söz konusu değil. Dolayısıyla buradaki harekatta kararlı ve sistematik bir şekilde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek” şeklinde konuştu.“Türkiye'de bunların bütün imkânları, kaynakları kuruduğu için şimdi yurt dışındaki imkan ve kaynaklarını seferber etmeye çalışıyorlar”OHAL’in 3 ay daha uzatılmasına ilişkin açıklamalarda bulunan İbrahim Kalın, “Ülkemizin 15 Temmuz darbe girişiminden sonra karşı karşıya kaldığı güvenlik tehditlerini bertaraf etmek ve özellikleri devletin içine çöreklenmiş olan FETÖ unsurların temizlenmesi için alınmış bir tedbirdir. Daha önce Sayın Başbakanımızın da ifade ettiği gibi OHAL millete değil devlete çıkartılmıştır ve ihtiyaca binaen de bir kez daha uzatılmıştır. OHAL ile ilgili özellikle yurt dışında birtakım temelsiz, haksız iddiaların, eleştirilen ortaya atıldığını görüyoruz. Türkiye'de OHAL bir zaruret neticesinde ortaya çıkmıştır. Genel manada güvenlik, ama özel olarak da FETÖ örgütünün ve hala devam eden tehdidine karşı, devlet içindeki yuvalanmalarına karşı alınmış bir tedbirdir. Bu noktada FETÖ ile mücadeleyi kararlılıkla sürdürecektir, gerek yurt içinde gerek yurt dışında. Türkiye'de bunların bütün imkânları, kaynakları kuruduğu için şimdi yurt dışındaki imkan ve kaynaklarını seferber etmeye çalışıyorlar. Türkiye aleyhine karalama kampanyaları yürütüyorlar. Ben bu vesileyle bir kez daha uluslararası topluma da bir çağrıda bulunmak istiyorum, FETÖ sadece Türkiye için değil, bulunduğu bütün ülkeler için ulusal güvenlik tehdididir. FETÖ’nün legal görünümlü illegal yapısını, karanlık ilişkilerini umarım o ülkelerde en kısa zamanda görev ve gerekli adımları bu çerçevede atarlar” ifadelerini kullandı.“Bizim Irak'ta bir tane ortak düşmanımız var, o da DEAŞ’tır”Irak’ta yaşanan gelişmelere ilişkin de konuşan İbrahim Kalın, “Türkiye her zaman Irak’ın Irak halkının ve devletinin yanında olmuştur. Bugüne kadar Türkiye kaynaklı Irak’a yönelik herhangi bir güvenlik tehdidi söz konusu olmamıştır. Fakat Irak'taki zayıf devlet yapısı, çeşitli iç sorunlar, 2003 Amerikan işgali ve sonrasında yaşananlar neticesinde ve daha öncesinde de Irak topraklarından Türkiye'ye yönelik güvenlik tehditleri hep varolagelmiştir. Özellikle PKK'nın oradaki yuvalanması ve yapılanmasından kaynaklanan bir güvenlik tehdidiyle biz her zaman, en azından son 15 yıldır karşı karşıya olduk. Bunu bertaraf etmek amacıyla bildiğiniz gibi 1 Ekim tarihinde de Meclisimizde bir tezkere ele geçirildi. Tezkere ile ilgili yapılan tartışmalar bağlamında özellikle Irak kökenli, Irak'tan kaynaklanan bir takım eleştirilerin yapıldığını görüyoruz. Müzakereler ve değerlendirmeler bir kenara ama özellikle Cumhurbaşkanımızı hedef alan asılsız ithamları kabul etmemiz mümkün değildir. Bu iddiaları, bu yalanları en şiddetli bir şekilde reddediyoruz. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Cumhurbaşkanını hedef alan bu tür açıklamalar ne bu sürece ne Türkiye-Irak ilişkilerine katkı sağlar. Bu açıklamaları yapanlar ya da bu gündemi tahrik etmeye çalışanlar başka bir gündemle hareket ediyorlar demektir. Türkiye'nin Irak'ın toprakların herhangi bir gözü yoktur, Türkiye'nin Irak'ta herhangi bir gizli gündemi de yoktur, bunun aksini düşünenler ya kötü niyetli hareket etmektedirler ya da büyük bir yanılgı içerisindedirler. Irak bağlamında dini, mezhebi, etnik bütün ayrımları reddediyoruz, Irak'ın bir bütün olarak barış, huzur, refah içinde yaşaması bizim birinci önceliğimizdir. O manada isterse Arap olsun ister Kürt olsun ister Türkmen olsun ister Ezidi, Müslüman Hristiyan olsun Irak halkı bir bütün olarak bizim komşumuzdur, kardeşimizdir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Irak’ın barışı, huzuru, refahı için üzerine düşen görevi yapmaya devam edecektir. Mezhebi anlamda da zaman zaman Sünni-Şii ilişkilerinin gerildiğini ve Türkiye'nin de bir şekilde bu tartışmaya çekilmek istendiğini görüyoruz. Burada bu vesileyle gene altını çizmek istedim ki, Sünni’si ile Şii’si ile biz Irak halkını bir bütün olarak görüyoruz. Bizim Irak'ta bir tane ortak düşmanımız var, o da DEAŞ’tır. Bizim bu manada Türkiye yönelik DEAŞ tehdidini ortadan kaldırılması için Irak’a uzattığımız yardımı ile bu çerçevede değerlendirilmesi gereken bir husustur. Dolayısıyla bizim buradaki yönelik 3 tane önceliğimizin olduğunu ifade etmek isterim, birincisi Irak'ın toprak bütünlüğü, barışı, huzuru ve güvenliği, aynı zamanda refahı, ikincisi Türkiye yönelik olarak yıllardır baş etmeye çalıştığımız PKK tehdidi, Irak topraklarından kaynaklanan, üçüncüsü de özellikle Musul'un işgalinden sonra yeni boyutlar kazanan DEAŞ tehdidi. Bu üç konuda biz Irak tarafıyla sorunlarımızı diyalog ve müzakere yoluyla çözme taraftarıyız. Musul operasyonu Iraklıları olduğu kadar bizleri de yakından ilgilendirmektedir, Musulluları olduğu kadar bizim topraklarımızda yaşayan insanları da ilgilendirmektedir. Çünkü Musul'da yapılacak bir hata yüzbinlerce insanın mülteci olmasına neden olabilir, DEAŞ ile mücadeleyi sekteye uğratabilir, terörle mücadelede yeni komplikasyonlar ortaya çıkartabilir. Özellikle PKK'nın Musul operasyonu Sincar üzerinden katılacağına dair haberler bize ciddi manada endişelendirmektedir. Bununla ilgili kaygılarımızı, elimizdeki bilgi ve belgeleri de Iraklılar başta olmak üzere ilgili taraflarla paylaştık, paylaşmaya da devam ediyoruz. Türkiye'nin Musul operasyonu ile ilgili temel kaygısı, burada DEAŞ’tan temizleme operasyonunun belli bir koordinasyon içerisinde ve Musul halkının koruyacak şekilde yapılmasıdır. Yoksa Musul'un DEAŞ’tan temizlenmesi ile ilgili bizim herhangi bir tereddüdümüz yok, tam tersine Başika Kampı da orada Irak, Musul halkına destek olmak amacıyla kurulmuş kamptır. Şu ana kadar da zaten 4 binin üzerinde Iraklıyı bu kampta biz eğittik. Oraya yapılan sevkiyat ve bazen takviye güçler tamamen kampın güvenlik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik alınan tedbirlerdir. Çatışma bölgelerine de yakın olduğu için Başika Kampı'nın korunması da tabii ki ayrıca bir önem arz etmektedir. Nitekim şu ana kadar da 700’ün üzerinde de DEAŞ teröristi Başika Kampı'nda bizim askerlerimizin ve eğittikleri Iraklılar'ın mukavemeti ile etkisiz hale getirilmiştir” dedi.