Erzurum Güncel- İşte o yazı....Sağlık Bakanı komünist mi?BİR meslektaşım, bir süre önce bir trafik kazası geçirdi. Acil olarak en yakın özel hastaneye götürdüler. Özel hastane, meslektaşımı eksiksiz bir muayeneden geçirdi. Röntgen çekildi. MR çekildi. Beyin tomografisi çekildi. Gerekli tedaviler yapıldı. Ertesi gün de hastaneden taburcu edildi. Taburcu edilirken de yapılan tetkik ve tedaviler için kendisinden 3 bin TL’nin üzerinde bir para talep edildi. Meslektaşım bu parayı kredi kartıyla ödedi. Ödedi ödemesine ama içine de oturdu.Maaşına yakın bir miktardı ve ödemesi gereken kirası, taksitleri, kredi kartı borçları vardı. Batmıştı. Yine de yapacak bir şey yoktu. Sağlıktan önemlisi olamazdı. “Birkaç arkadaştan borç alır, üç beş ay sıkıntı çekerim” diye düşünüyordu.Ama birdenbire bir mucize gerçekleşti. Meslektaşımın tedavisini yapan özel hastaneden aradılar. “Buyurun gelin, bize yapmış olduğunuz ödemeyi size iade edelim” dediler. Meslektaşım şaşırdı. İnanmadı. Birinin şaka yaptığını düşündü. Ama şaka değil, gerçekti.Trafik Kanunu’nda yer alan bir maddeye göre, 7 bin liraya kadar olan acil tedavi masrafları Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermayesi’nden ödeniyordu ve hastane bu parayı oradan alarak meslektaşıma iade etti. Bunu niye yazdım. Şaşırıyoruz ya “AKP hâlâ nasıl bu kadar oy alıyor” diye. En temel nedenlerinden biri bu.Sağlık alanında yaptıkları. Vatandaşa sağladıkları kolaylık. Yüksek maliyetine rağmen, sağlık konusuna ciddi kaynaklar aktarıyor, vatandaş memnuniyetini üst düzeye çıkarıyorlar.Rejim hassasiyeti olmayan, politik davranış benimsemeyen kitleleri böyle kazanıyorlar. Geçtiğimiz günlerde sağlık sektöründe yatırımları olan ve Başbakan’a yakınlığıyla bilinen bir işadamı, şöyle bir laf etti: “Sağlık Bakanı tam bir komünist. Vatandaşı memnun edecek diye bizi batıracak. Başbakan’a kaç kez söyledim ama değişen bir şey yok.” Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın komünist olduğunu zannetmiyorum. Ancak AKP’nin oy potansiyelinde ciddi katkısı olduğunu görüyorum.TV sektörü irrasyonelRTÜK şimdi de dizi süreleriyle uğraşmaya başladı.“Liberal” memleketimizde, kamu otoritesinin dizi süresiyle uğraşması bana çok saçma geliyor. İsteyen 24 saatlik bir dizi yapar, yayınlar. Kim karışır. Ama karışıyorlar. Niyeyse. Hatta ona değil, oyuncuların kaç lira aldığına kadar karışıyorlar. En azından konuşuyorlar ve karışacaklarının sinyalini veriyorlar. Bundan kime ne onu da anlamadım. Bunu sektör belirler, hesap kitap belirler. Türkiye’de televizyon sektöründe ciddi bir “anlamsızlık”, daha doğrusu “irrasyonel” durum var. Bu doğru. Televizyonların bir ikisi hariç hepsi zararda. Ciddi paralar kaybediyorlar. Televizyonların büyük bölümü reklamverenden aldıkları parayı hiç dokunmadan, hatta bazen üzerine patronun cebinden aldıkları parayı da ekleyerek yapımcılara veriyorlar. Kâr yok. Yatırımın geri dönmesini bir yana bırakın, operasyonel maliyetlerini bile karşılayamıyorlar.Ama bunu sürdürüyorlar.Sonunda da batıyorlar. Ben size söyleyeyim. Bugün iki haber televizyonu ve Kanal D dışında kâr eden, para kazanan, maliyetlerini kurtaran televizyon kanalı yok. Bunun sürdürülebilir olmadığı aşikâr. Dizilerin süre uzunluğunun nedeni de bu.Ama bunu dışarıdan devlet müdahalesiyle düzenlemek veya düzeltmek anlamsız, hatta imkânsız.Bunu sektör yöneticilerinin düzeltmesi gerekiyor. Yapımcıların da, sanatçıların da bu işi uzun soluklu yapmak istiyorlarsa, yani kapkaç niyetinde değillerse bu konuda sektöre destek olmaları, makulleşmeleri gerekiyor. Yoksa yakın bir gelecekte ya bir monopolün kucağına otururlar ya da hepten işsiz kalırlar.Liberal üniversiteye bak“Türkiye'nin en liberal üniversitesi hangisi” deseniz pek çok kişi hiç kuşkusuz “Bilgi” der. Bana göre de öyledir. Bunda kuruluşunu 900’lü hatlar diye bilinen seks hatlarına borçlu olmasının da etkisi vardır belki. Bilemem. Ancak şimdilerde sınıfta kaldılar. Türk işi liberal olduklarını gösterdiler.Bir öğrenci “bitirme tezi” olarak pornografiye yakın bir erotik film çekmiş.Ama kıyamet koptu. Üç öğretim görevlisinin işine son verildi. Okulun her yeri kilitlendi. Kapatıldı. Hani öğrencilerin böyle bir talebi olsa, “Tezimiz dışarı sızdırıldı” diye okuldan şikâyetçi olsalar anlarım. Ama ne filmi çeken, ne de filmde rol alanların böyle bir durumu yok. Onlar göğüslerini gere gere yaptıklarını anlatıyorlar. Ama okulda bir panik.Bence ortada hiç de paniklik bir durum yok. Bu çocuklar sanatçı olacak. Her türlü uçuk fikri uygulayabilirler.Olay sadece ve sadece çocukların ailelerini ilgilendirir. Üniversiteyi değil. Hele hele kuruluş sermayesini seks hatlarına borçlu bir üniversiteyi hiç değil.Ne zaman adam oluruz?Yaşlanmaktan korkanlar, alternatifini düşündükleri zaman.http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/587831-saglik-bakani-komunist-mi