Sevgili Murat ve Neşe’nin biricik babaları, hanımefendiliğin timsali Sema yengenin hayat arkadaşı, kocası ve yoldaşıydı.
Ali Kurt…
Kırk yıllık dostum, iş ortağım en önemlisi de ailecek görüştüğüm arkadaşımdı.
Hakiki anlamda bir Erzurum sevdalısı, ciddi bir düşünür, güçlü kalemi olan bir yazar, iyi bir tarih araştırıcı ve keskin bir gözlemciydi.
Doktor Ali Kurt…
Numune Hastanesi’nde patolog olarak başladığı mesleğinde, Bölge Eğitim’de profesör doktor olarak devam ediyordu.
Ali ağabeyi ebedi istirahatgahına uğurlamanın derin teessürü içerisindeyim…
Birlikte yaşadığımız onca yılın biriktirdiği yüzlerce binlerce hatıramız var.
Gün geldi beraber üzüldük, endişe dolu sıkıntılı günler geçirdik, gün de geldi çocuklar gibi şen olduk, sevindik, güldük…
Derdi memleket ve insan olan bir dosttu…
Toplumsal sorun haline gelen hiçbir mesele karşısında kayıtsız kalmaz hele hele de sırtını dönüp yürümezdi.
Sözde değil özde Türk milliyetçisi ve Ülkücüydü…
1992 yılında çıkardığımız Erzurum gazetesini birlikte kurduğumuz arkadaşlarımdan biriydi Ali ağabeyi…
Zaman zaman aramıza ılık havalar girdi, ama asla birbirimizin yüzüne bakamayacağımız bir kırgınlık ya da çirkinlik olmadı.
Naif, sabırlı, anlayışlı ve bilge bir insandı.
Kendisini üzen bir insana karşı bile asla kırıp döken kimse olmadı.
Maalesef…
Ali ağabeyi de asrın vebası olan Kovit’ten kaybettik.
Son bir haftayı aşkın süredir hastanede tedavi görüyordu.
Uyanamadı…
O her zamanki zarafetiyle kıvırcık saçlarını dağınık halde bıraktı, “Haydi dostlar, sağlıcakla kalın. Allahaısmaladık” dedi.
Mekanın cennet, yolun açık olsun kıymetli dostum, kadim arkadaşım…
Seni hep hayırla, iyilikle ve güzel anılarla hatırlayacağız…