Halkımın beğenilerine şaşırıyorum

Orta yaştaki tüm Türk kadınlarının hayran olduğu, Türk sinemasının gelmiş geçmiş en önemli aktörlerinden biridir Kadir İnanır... Ünlü aktör; ‘Kadir İnanır olmayı’, halkla ilişkisini, memleketin halini nasıl gördüğünü, umutlarını, Ahmet Kaya me

Erzurum Güncel- Kadir İnanır’ın beyazperdedeki imgesi ile uyumlu özel hayatı, onu kariyerinin hemen ilk senelerinde önce bir halk kahramanı, sonra da popüler bir kamuoyu önderi haline getirdi. Bunun Cem Uzan’ın bir televizyon dizisi promosyonu için bulduğu ‘Kadirizm’ kavramıyla ilgisi yok tabii. O zaten bunu sahiplenmediğini açık açık söylüyor. Bu defa da söyledi. Benim burada söylediğim başka bir şey. Kadir İnanır bu toplumun bütün farklı kesimleri, farklı eğilimlerdeki toplulukları nezdinde kabul görmüş bir kişi, bir imge. Her toplumun böyle oyuncuları olur. Toplumun geniş bir kesimi her zaman onların söylediklerinden etkilenir. Bu yüzden kulak verilmesi gereken kişilerdir onlar. Kadir İnanır kendisini başından beri sosyal demokrat olarak tanımlamıştır. Ama bir süredir daha soldan sesleniyor gibi. Bunda ülkedeki sosyal demokrat muhalefetin tıkanmışlığı, statükonun kendisine dönüşmüş olması mı rol oynadı, yoksa ülkenin acil çözüm bekleyen sorunlarına artık ılımlı söylemlerin, önerilerin yetmemesi mi, bunu da sorduk ona. Ama İnanır’ın bir süre önce sosyalist bir grup aydınla barış çağırıcısı olması, Kürt meselesinin çözümü için silahların susmasını talep etmesi özellikle dikkat çekti.Kadir İnanır, böylesi popüler ve hatta popülist bir yurttaş, bir sinema abidesi, artık bu ülkenin sorunlarının çözümü için böyle net bir tavır ortaya koyuyorsa, bu denli heterojen bir kitlenin sevgisini kazanmış biri, sakınmadan radikal bir söylemle konuşuyorsa, sorunlar acil demektir. Bu söyleşi biraz buna dikkat çekmenin vesilesi olsun. Kadir İnanır olmak nasıl bir şey?Bir toplumda eğer saygın olmak istiyorsanız evvela dürüst olacaksınız. Yaptığınız iş halkın değerleriyle örtüşüyorsa, yani eğer siz önemli işler yapmışsanız ve eğer yaptığınız işlerin içeriği hâlâ güncelliğini koruyorsa... Parantez açalım, biz ne yaptık filmlerde? Toplumun değişmez sorunları vardır, yani çağın gerisinde kalmış, bu halka eziyet eden, acı çektiren sorunlar. Biz filmlerde ağırlıklı olarak onları ortaya koymuşuz. Yani bizim tercihimiz sosyal içeriği sağlam, ezilenlerden yana, sorunları deşifre etme adına seçilmiş senaryolar oldu. O zaman halk da seni bağrına basıyor. Sen de onun değerlerini asla zedelemeyeceksiniz, korkunç bir fedakârlık, yani kendi öz hayatını yaşamayıp, seni seven, sana saygı duyan insanların hayatını ortak yaşayacaksın. İşte o fedakârlığı yaptığın zaman seni alır bağrına basar. Bu ilişkiyi de kimse yıkamaz. İtibar zedelemek için özel olarak bulunmuş birkaç çakar almaz çıkar o kadar. Kim bunlar?İşte bir adam çıkıyor, kalitesiz ve sevgisiz bir yaklaşımla, yaptığım röportajı tam okumuyor... Ben orada Ahmet Kaya’ya çatal bıçak atanlara bir şeyler söylüyorum, onlar cevap veremiyor, o gazeteci yetmesi cevap veriyor. Sanki onların yalakalığını yapıyor. Bir de beni korkaklıkla suçluyor. Korkak insan yanında koruma taşır. Beni gerçekten tanısa utanacak yazdıklarından. Benim Allah’tan başka kimseden korkmadığımı bu ülkede yaşayan herkes biliyor, o yeni yetme bilmiyor. Sırtımdan şöhret olma sevdasına kapılanlar hep hüsrana uğradı, zaten üç beş kişiyi de geçmezler. Bu ülkenin her karış toprağında elini kolunu sallayarak gezebilecek ender insanlardan biriyim ben. En sakıncalı denilen yerlerde bile çok sevildiğimi biliyorum. Bu değer benim en büyük servetimdir. Ahmet Kaya’ya o saldırının yapıldığı gece orada olmadığımı söylemiyorum ki ben. Salonun bir köşesinde oturuyorum ben o gece, protokol masasındayım. Ahmet geldi, öpüştük. Sonra kapının dışında bir hır gür oldu. ‘Ne olduğunu anlayamadım,’ diyorum ben. ‘Bilseydim ben buna müdahale ederdim,’ diyorum.Peki amaçlanan ne?İtibarsızlaştırma dünyanın her tarafında uygulanan bir metoddur. Bir toplumda ‘yükselen değer’ olduğunda, bundan rahatsız olanlar, yani itibarını kaybedenler yüksek itibar sahibi insanları zedelemek için komplolar kurar. Günümüzde bu olgu hızlandı gibi geliyor bana, bir sevgisizlik ve güvensizlik ortamındayız. Endişe içindeyiz. Madem her şey güllük gülistanlık bu gerginlik, bu kaos ortamı neden yaratılıyor? Hep halkın değerlerinden söz ediyorsunuz, halk mıdır belirleyici olan, toplumsal değerleri, olması gerekeni belirleyen? Bu biraz fazlaca bir popülizm değil mi?Bu halk var ya, bu halkın sevdasına 42 yılımı verdim. Bu halk için ne kavgalara girdik, ne fedakârlıklar yaptık, ‘Halkım, halkım, halkım,’ diye. Ben hâlâ umudumu kesmiş değilim. Bir gün bu halk her şeyin en güzelini mutlaka bilecektir. Eğer bilmezse, bu halkla beraber, bu halk için yaşama sevdamız büyük darbe yiyecektir.HÂLÂ UMUDUM VAR- Daha hayal kırıklığına uğramadınız mı?"Hâlâ umudum var" diyorum, bir insan eğer umudunu bitirirse, büyük bir çöküntüye düşer. Bu halk kendine zulmedenlere bir tepki göstermiyorsa... Ya da zulüm içinde değilse... Ya çok mutlular, bilmiyoruz yani, böyle bir ortamda yaşıyoruz, benim 42 yıl yollarına düştüğüm halkım demek ki mutlu yani, ben ne diyeyim başka?Devamı http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/halkimin_begenilerine_sasiriyorum?tc=23&albumId=23080&page=10

Haberleri

Hayatlarına ben karışamam
erzurum'da oryantal yapmıştı
İşte yeni Seda Sayan!
Nihat doğan’ı akrep soktu
21 yıl sonra buluştular