Horasan Devlet Hastanesi'nde skandal!

Pusula Gazetesi'nden Manolya Bulut'un haberine göre Erzurum'un Horasan ilçesinde Adife Koçak'ın doğumuna, kadın doğum uzmanı gelmeyince ebe ve erkek hastane personeli ile kadın temizlikçi girdi.

Erzurum Güncel- Doğum sonrası oksijen yetersizliğinden dolayı çocuklarının cihaza bağlı olarak 13 ay yaşam mücadelesi verdiğini iddia eden Koçak ailesi, üç yıldır hukuk mücadelesi veriyor.

Erzurum’un Horasan ilçesinde yaşayan Adife Koçak 2019 yılında Muhammed Taha isimli bir erkek bebek dünyaya getirdi. Sezaryen olacağı söylenmesine rağmen Adife Hanım’ın normal doğuma zorlandığı iddia edildi. Ancak normal doğum sırasında da Horasan Devlet Hastanesi’nde görevli Kadın Doğum Uzmanı Dr. G. S., doğuma girmedi. Doğumu gerçekleştiren Ebe F. A. ise erkek hastane personeli ile kadın temizlikçiden yardım aldı.

Bebekleri Muhammed Taha’yı ölüme sürükleyen süreç böyle başladı. Doğum esnasında kalbi duran ve beynine oksijen gitmeyen Muhammed Taha’ya ‘asfiksi evre 3’ tanısı kondu. Aylarca cihazlara bağlı şekilde yaşamını sürdüren minik Taha, 13 ayın sonunda yutkunamadığı için aldığı besinin ciğerlerine kaçması sonucu yaşamını yitirdi. Onlarca kez şikayet dilekçesi verdiğini söyleyen baba Talip Koçak, üç yıldır sürdürdüğü hukuk mücadelesinde sorumluların hesap vermesini istiyor.

Doktor doğuma girmedi!

Anne Adife Koçak, İl Sağlık Müdürlüğü’nde verdiği ifadede olayı şöyle anlattı;  “Normalde gebelik takibim Horasan Devlet Hastanesi’nde Dr. G.S. tarafından yapılmakta idi. Rutin kontrollerime verilen randevu tarihlerinde gittim. Detaylı kontrol için Üniversite Hastanesi’ne ve Nene Hatun Kadın Doğum Hastanesi’ne de gittim, her şey normaldi. Kontrollerimde sezaryen ile doğum olma ihtimali tarafıma belirtildi. 25 Kasım 2019 tarihinde kontrole tekrar gittiğimde doktor hanım muayene öncesi NST yaptırmam için doğumhaneye gönderdi. NST’den sonra polikliniğe gittim. Doktor hanım NST sonuçlarına ve ebe hanımın yazdığı notlara baktı, 1 cm açıklık olduğu söylenmişti. Orada normal doğum yapabileceğim de söylendi ama ben sezaryen olacağımı bildiğimden sezaryen olmak istediğimi söyledim. Doktor hanım bana poliklinikteki hastalar bittikten sonra geleceğini söyleyerek beni doğumhaneye gönderdi. Akşam saat 22.00 civarında doğum masasına alındım. O sırada ebe hanım içerde bulunan adını bilmediğim hizmetli bir kadına yardım etmesini, karnıma bastırmasını söyledi. Kadın dirsekleri ile karnıma bastırıp, yardımcı olmaya çalıştı ancak ebe hanıma dönerek ‘Bu çocuk ölmüş, belki de çocukları vardır, anneye bir şey olmasın doktor hanımı çağırın’ dedi. Ebe hanım da ‘Bebek canlı doktor hanıma gerek yok, doğum kısa sürede gerçekleşir’ dedi. Sonra hizmetli kadın odadan çıktı. Ebe hanım da odadan çıkarak bir süre adını bilmediğim bir başka erkek personel ile odaya geldi. Burada yüzüme bakarak dalga geçer gibi davrandılar. Sonra erkek personel dirsekleri ile karnıma bastırarak yardımcı olmaya çalıştı, ancak sağıma ya da soluma bastırdığında bebek diğer tarafa doğru hareket ediyordu. Karnım mosmor olunca ebe hanım NST’yı tekrar bağladı, bebeğin kalp sesini duyamayınca bez yırtar gibi genital bölgemi eliyle açtı, hızlı bir şekilde doğumu gerçekleştirdi” dedi.

‘Sezaryen olsaydı çocuğum yaşayabilirdi’

Ebeyle kadın doğum doktoru arasında geçen diyaloğa dikkat çeken anne Adife Koçak, ifadesinde, “Çocuğum doğduğunda mosmordu, ağlamıyordu. Ebe hanım erkek personele ‘Çocuk ölüdür, nefes almıyor’ dedi. Telefon açtılar 5 dakika içinde odada acil doktoru ve tanımadığım birçok sağlık personeli geldi. Peşine kısa bir süre sonra doğum doktoru ile çocuk doktoru odaya girdi. O sırada çocuğuma hava veriliyordu. Çocuk doktoru bebeğim ile ilgilendi, doğum doktoru da bana doğru gelerek ‘Ne oldu burada çocuk sağlıklıydı, niye böyle oldu, ıkınmadın mı’ dedi. Bende ebe hanıma sorması gerektiğini söyledim. Ebe hanım da ‘Hocam yüzü geliyordu başı gelmiyordu’ dedi. O da o zaman niye haber vermedin?’ dedi. Ebe hanım da doktora, ‘Ben seni aradım telefonun kapalıydı, sen gelmedin’ dedi. Doktor hanım bana kontroller sırasında bebeğin ters durduğunu ve sezaryen olacağımı söylemişti.  Doğum olduğu gün de beni hiç muayene etmedi, ultrason ile bakmadı, belki de bebeğim yine tersti, bunları kontrol etmeden beni doğumhaneye gönderdi. Çocuğum bu durumlar olmasaydı belki de sağlıklı ve hala yaşıyor olacaktı ” diye kaydetti.

Hastane personeli doğuma nasıl girer?

Hem Horasan Kaymakamlığı hem de Erzurum Valiliği’nce yeterli kanıt bulunmadığı gerekçesiyle soruşturma izni verilmedi. Erzurum Bölge İdare Mahkemesi’nde süren davanın hala sürdüğünü belirten baba Talip Koçak, “İki tane kadın doğum uzmanının olduğu hastanede erkek personelin ne işi var? Tamam kendisi de kadın doğum uzmanı olsa ya da başka bir alanda doktor olsa yine bir şey demeyeceğiz. Ama hastane personeli nasıl doğuma girebilir? Bir tane doktor yok muydu? İnsanları ölüme mi terk ediyorlar? Doğum bittikten sonra, iş ciddiye binince doktorlar geliyorlar. Çocuğu aynı gün Nene Hatun Kadın Doğum Hastanesi’ne getirdik. Yeni doğan yoğun bakım ünitesinde 72 gün yattı. 41 de bilinci kapalıydı. Doğum sırasında beynine oksijen gitmediği için çocuğumda hasar kaldı. Yutkunma sorunu vardı, cihaza bağlıydı. Hiçbir tepki de vermiyordu. Çocuğum aylarca bu sorunları yaşadı” dedi.

Valiyle görüşmek istiyorum

Minik yavrusunun ölüme götüren süreci anlatan baba Talip Koçak, “Sık sık yutkunamıyor, tıkanmalar yaşıyordu. Ölümünden iki ay önce Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nden Ankara Hacettepe Üniversitesi’ne uçakla sevki uygundur kararı çıktı. Ancak havalimanında sağlık görevlileri basınçtan dolayı çocuk zarar görebilir diye almadılar. Sonra ambulansla sevk kararı çıktı ancak hastane değişmişti. Doğu Anadolu’ya hitap eden şehirde çocuğuma tedavi bulunamadı. Sami Ulus Hastanesi’nde mi bulunacak? Karar çıktı ama muhatap bulamadım, valiliğe de gittim olumlu yanıt alamadım, valiyle görüşemedim. Ben de çocuğu tekrar eve getirdim. Son gece de annesi çocuğu besledikten sonra biraz kusmuş. Horasan Devlet Hastanesi acil servise götürdük, çocuk doktor uzmanı müdahale etti ama yapabileceği bir şey olmayınca Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’ne sevk etti. Orada da yaşamını kaybetti. Ölüm sebebi de boğulma, aldığı gıdayı kusunca ciğerlerine kaçıyor. Çocuğumun yutkunma refleksi yoksa NG(beslenme hortumu) neden ağzından verildi de burnundan verilmedi? Çalmadığım kapı kalmadı. Ne yapacağımı şaşırdım. Vali beyle birebir görüşmek istiyorum, Muhammed Taha’yı bu hale getirenlerin cezalarını çekmelerini istiyorum” ifadelerini kullandı. 

Erzurum Haberleri

Erzurumlu Aliye Nine'den acı haber…
Erzurum'da SMA'lı çocukların 'Şerife Öğretmeni'