Huma Kuşu'nun kanadı kırık artık

Mehmet ŞENER

Mükerrem ağabeyi, seni camekânın arkasında görmüşler, pek bir mahzunmuşsun. Haklı 

olarak intizar edip sonra da sormuşsun: 

 

"Evvel sevip sonra terk eder misin?" 

 

Mükerrem usta, yarım asrı aşan bir zamandır, içli sesiyle gönül paslarımızı silen; efendiliği, sanatçı kimliği ve hiç bozmadan koruduğu Dadaşlığı ile de kültür dünyamızı zenginleştiren bir güzel Erzurumludur. 

 

Yavri yavri huma kuşu 

yükseklerden seslenir. 

Oğul, yar koynunda bir 

çift suna beslenir. 

Yavri kurban, sen ağlama 

kirpiklerin ıslanır. 

Ben ağlım ki belki deli gönül uslanır. 

 

Yavri yavri sen bağ ol ki... 

Ben bahçanda gül olim. 

Layık mıdır, yanıp yanıp kül olim... 

Yavri kurban sen efendi, 

ben kapında kul olim.. 

Oy desinler bu da bunun kuludur. 

 

Rahmetli Hulusi Seven'in derleyip, türkü dünyamıza kazandırdığı bu muhteşem eseri, bugüne kadar (bundan sonra da) onlarca, yüzlerce sanatçı seslendirdi. Kabul edelim ki, bu yürek sızlatan türkü, büyük sanatçı Mükerrem Kemartaş'la özdeşleşti.

Huma kuşu denildi mi, akla Mükerrem Kemartaş gelir.

Mükerrem usta, yarım asrı aşan bir zamandır, içli sesiyle gönül paslarımızı silen; efendiliği, sanatçı kimliği ve hiç bozmadan koruduğu Dadaşlığı ile de kültür dünyamızı zenginleştiren bir güzel Erzurumludur.

Şair Ali Akbaş, bir şiirinde ne güzel anlatmıştır,  bizden olanları bize...

 

HUMA KUŞUMUZ 

 

Yine duman almış Palandöken'i

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

Türküler bağrımda bir gül dikeni

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Yükseklerde öten huma kuşumuz

Issız gecelerde can yoldaşımız

Sen söylerken göğe değer başımız

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

İşimiz yok bizim hasetle, kinle

Gam, kasavet dağıt gür nefesinle

Yüce endamınla yiğit sesinle

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Dadaş göğümüze bir velvele sal

Ruhu coştur, çürük aklı yele sal

Birbirine girsin gerçekle masal

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Bir şehir bilirim taşı kehribar

Erkeği Köroğlu, kızları Nigâr

Eyşahin bakışlı, edası kibar

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Bir şehir bilirim iniş yokuştur

Çifte minaresi nakış nakıştır

Aşılmaz yolları borandır kıştır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Sen susarsan göğümüzü yas alır

Pasinler'i duman alır, pus alır

Türkülerle uzun yollar kısalır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Erenler yoldaşı Mehmet Çalmaşır

Bize maveradan haberler taşır

O söylerken bize susmak yaraşır

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

Kar erisin yaylalara göçülsün

Yamaçlarda mor menekşe açılsın

Ricâ et Râci'ye o da koşulsun

Kerem et Mükerrem bir türkü söyle

 

1966 yılında girdiği ses yarışmasını kazanarak TRT Erzurum Radyosu'nda sanatçı olarak profesyonel müzik hayatına atılan usta sanatçımız,  o günden beri türkülere can verdi, kırgın gönülleri teselli etti, genç sanatçılara ilham oldu.

Büyük usta, 80 yaşına merdiven dayamış  koca bir çınardır.

Dün kıymetli sanatçı hemşerimiz Yavuz Değirmenci ile telefonda sohbet ederken, O'ndan öğrendim.

Meğerse Mükerrem ağabeyi bir süreden beri hastaymış.

Uzun yıllardan beri yaşadığı İzmir'de sanatçı oğlu Tuncay ve ailesinin yanında, yakalandığı amansız hastalıkla savaşıp duruyormuş.

Hani,  Üstat Necip Fazıl demiş ya...

"Allah, Resûl aşkıyle yandım, bittim, kül oldum!..

Öyle zayıfladım ki, sonunda herkül oldum."

Yavuz kardeşimin dediğine göre, Mükerrem ağabeyi de Herkül misali...

Mevlam;  Şifa adından cümle çare bekleyenlere, içinde de bu muhterem büyüğümüze acil sıhhatler ihsan eder inşallah...

Anlayacağınız dostlar, artık Huma Kuşu'nun kanadı kırık...

On yıl kadar önce Mükerrem ağabeyi ile bir Almanya seyahatimiz olmuştu. Bir hafta boyunca birlikte gezdik, birlikte oturduk, birlikte yedik...

İlk kez o seyahatte yakından tanıma şansım olmuştu.

Hakikaten sesi gibi yüreği de coşkulu, içli ve tertemiz bir Erzurumlu...

"Göç göç oldu, göçler yola dizildi" dediğinde, yüreğimizin en katı yanı bile derin bir acı ile irkilmişti. Neyse ki, "Güzeller bezenmiş toya gider" derken de,  aşka ve sevgiye olan inancımız yeniden dirilmişti.

Mükerrem ağabeyi, bu şehrin türkü hafızası, sanat birikimidir.