Evet; tam da olması gereken buydu. Çünkü günümüz şehirciliğinde, hurdacı ve benzeri işler, şehrin merkezinde icra edilemez. Nasıl ki sanayi kuruluşları şehirlerin göbeğinde olamıyorsa, gürültü ve görüntü kirliliğine yol açan sektörlere de izin verilmez.Yasalar da böyle vaazediyor zaten…Geçen Cuma günü Palandöken’in manşetten verdiği, “Biri çalıyor, diğeri presliyor”başlıklı haberde, Mahallebaşı, Gölbaşı ve İstasyon civarında faaliyet gösteren hurdacılardan kaynaklanan soruna dikkati çekmiştik.Aklın yolu bir…Gördük ki birkaç hurdacı hariç, meseleyle ilgilenen herkes bizim gibi düşünüyor:“Şehrin merkezinde hurdacıların ne işi var?”Üstelik o hurdacılar ki, hırsızlık suçunun artmasında teşvik edici bir role sahipler…Her ne kadar Emniyet bu hususta sorunu ciddiye alıp iki satırlık bir açıklama yapma ihtiyacı duymadıysa da, gerçek değişmiyor: Erzurum’da bazı hurdacılar, çalıntı malları satın alıyor ve bunları hurdaya dönüştürüyor.Gelen mesajlardan da açıkça görülüyor ki, birçok vatandaşımızın başı hurdacılarla ciddi biçimde belada…Bu haber karşısında polisin sessiz kalması, hurdacılar sorununun halı altına süpürüleceği anlamına gelmiyor tabii ki…Vali Dr. Ahmet Altıparmak da bizim gibi düşünüyor, Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Küçükler de…“Hurdacılar en kısa sürede şehir dışına çıkarılacak”Bu söz, Ahmet Küçükler’e ait. Cuma günü Başkan telefonda şunları söyledi:“Biz belediye olarak Hurdacılar için bir site yaptık. İnşaatı bitmek üzere. Sanırım birkaç hafta içerisinde iş tamamlanmış olur. Şehrin muhtelif semtinde ne kadar hurdacı var ise, hepsi o sitede toplanacak. Arkadaşlarım ihale aşamasına gelindiğini söyledi. Hurdacılardan boşalan yerleri de ıslah edip halkın ortak kullanımına kazandıracağız.”Bizde gerçek anlamda sivil toplum kuruluşları ve meslek birlikleri olsaydı, Erzurum bugün böylesine aslında sıradan meselelerle enerjisini tüketiyor olmayacaktı.Maalesef yok. Dikkat edin Erzurum’un sivil teşekkülleri, bu şehre dair hiçbir ciddi konuda sorumluluk üstlenmemişti. Hele hele de birilerinin tepki göstereceği bir husus ise, bizim sözde sivilcilerimiz anında tornistan olurlar.O yüzden şehre dair yapılacak işlerde, bu oda ve sözde derneklerden kimse bi hayır beklemesin.Gördüğümüz kadarıyla kimse de beklemiyor zaten…Esnaf Birliği’nin ya da Ticaret Odası’nın umurunda değil ama neyse ki, bu hurdacılar sorununu dert edinen bir devlet var…Vali Dr. Altıparmak, başta hurdacılar olmak üzere, Mahallebaşı, Gölbaşı ve benzeri semtler için son derece duyarlı…Uzun bir telefon konuşması yaptık. Yazımızda dikkat çekmeye çalıştığımız sorunların ciddi boyutta sorunlar olduğu noktasında bizimle hem fikir…Vali Bey diyor ki:“Bizim Erzurum’da kimsenin kendisini “öteki”gördüğü bir oluşuma ne gönlümüz razı olur, ne de bunun böyle kabul görmesine fırsat veririz. Mahallebaşı ve Gölbaşı gibi semtler çekirdek Erzurum’u oluşturan en eski mahallelerdir. Bugün için belki iktisadi ve sosyal açıdan irtifa kaybetmiş olabilirler. Ama Cumhuriyet Caddesi şehir için ne kadar önemli ise, Mahallebaşı ve Gölbaşı da, hatta en ücra köşedeki bir mahalle de o nispette önemli ve değerlidir. Tabii ki bir yere atfedilen önem ya da değer, yapılan icraatla yakından ilgilidir. Şöyle ki: Mahallebaşı ve Gölbaşı bizim için çok önemlidir deyip, altını dolduramıyorsanız bu, sadece nutuktan öte geçmiyorsa, sözün hiçbir kıymeti olmaz. Şehrin destek ve ilgisini de arkamıza alarak geri kalmış tüm semtlerimizde atağa geçeceğiz. O semtlerde yaşayan insanımız kendisini sahipsiz ve önemsiz hissetmeyecek. Çünkü huzurlu ve güvenli bir şehir için, bırakın büyük semtleri ara sokaklar bile çok değerlidir. Ben bizzat o semtleri dolaştım. Yanıma ne koruma aldım, ne de resmi araç. Bu şehrin valisi olarak bu şehrin neresinde ne var, neresi nasıldır bilmem lazım. O gezim sırasında hurdacıları da gördüm. Hakikaten manzara hiç hoş değildi. Erzurum turizm kenti olmak istiyor. Olabilecek potansiyele fazlasıyla da sahip. Ancak bunun için hepimizin çok çalışması lazım. Erzurumlu, şehir sakini değil, şehrinin sahibi olursa kalkınması da gelişmesi de hızla tamamlanır. Yeter ki, şehrimize sahip çıkalım.”Şifre kelime, “şehrimize sahip çıkalım”Şehirleri var eden ve yaşatan insandır.İnsanı mutsuz, insanı umutsuz ve insanı yılgınsa…O şehrin yarını diye bi şey olmaz. Çünkü şehirlerin yarınlarını bugünün insanları inşa ediyor. Bütün samimiyetimle söylüyorum: Ben Erzurum’un yarınlarının güzel olacağına inananlardanım. Bugüne dair onlarca eleştirim var, söyleyecek vagon yükü sözüm var. Lakin gençlere güvenimden ötürü, geleceğin şimdiden çok iyi olacağını düşünüyorum.Bugünün Erzurum’un da şehrin temeline dinamit koyup patlatmaya kalksalar, sivil toplum denilen saltanat bezirganlarından gık çıkmaz. Hesap kitap içindedirler her daim…Sesimi çıkarsam, bilmem kaç asırdan beri oturduğum bu koltuk altımdan çekilir mi?Çünkü öyle tipler var ki, bütün önemi altındaki o kıytırık koltuktan geliyor.Çek al o koltuğu, geriye sadece boş çuval kalır.Fakat bir nesil geliyor arkadan…İşte o nesil yarınların Erzurum’unda söz sahibi olacak ve o nesil bizlerin günahlarıyla kirlenmiş bütün yolları temizleyecek…Hurdacılar sorunu, sadece sorunlardan biri…Şu çapsızlığa bakar mısınız? Erzurum gelişmişlik sıralamasında 68. basamakta, ama bu, bir tane sivil kuruluşu rahatsız etmiyor. Biz de kalkmış bu adamlardan hurdacılar sorunu için iki çift laf etmesini bekliyoruz.Adamlar hurdaya çıkmış göremiyoruz.