Erzurum Güncel- İşte Milliyet'te yer alan o haber...
MİRAç ZEYNEP öZKARTAL
Erzurum Universiade 2011 Kış Oyunları buz gibi bir havada yapılan görkemli törenle açıldı. Bileti olmayanlar kapıda izdiham yarattı, aralardan girmeye çalıştı. Kimi başardı kimi televizyondan seyretmekle yetindi.
Olimpiyatlar, Erzurumlular tarafından kısaca “2011” diye anılıyor. Bir nevi İstanbullular’ın Avrupa Kültür Başkenti projesinden 2010 diye bahsetmesi gibi.
2011’den mutlu olanlar da var olmayanlar da. Cumhuriyet Caddesi, Erzurum’un en kalabalık yeri. Buradaki esnaf hareketten memnun. Gelen, giden, lokantalarda oturanlar onlara yaramış. Aşağılara indikçe memnuniyet oranı da düşüyor. Kenar mahallelerde hareket yok. Ancak Koç Cağ Kebabı gibi bilinen yerlerde “turist” var.
Aslında Universiade’nin ilk günü şehrin yarısı “turist”ti. Açılış için gelen davetliler, gazeteciler, polislerin pek çoğu ertesi gün döndü. Hatta o gün sokaklardaki insanların yarısı yol soruyor diğer yarısı da tarif ediyordu.
Taksiciler çok mutsuz
En mutlu olanlar hiç şüphesiz otel sahipleri. En büyüğünden en küçüğüne, en lüksünden en iptidaisine kadar oteller dolu. Yer bulamayanları da Erzurumlular evlerinde misafir ediyor. Ben ve Hüseyin de misafir edilenlerdendik. Yer bulamadığımız sekizinci otelin resepsiyonistine ağlarken, organizasyonda gönüllü çalışanlardan Merve bizi kolumuzdan tutup evine götürdü. Gönüllülerin hepsi bir örnek mavi montlar giyiniyorlar.
Olimpiyatların veriminden en mutsuz olanlar ise taksiciler. Ulaşım organizasyon tarafından sağlandığı için boş oturuyorlar. Olimpiyatlarda işlerinin artacağını ümit edip arabalarını yenilemiş bir baba-oğul, 55 bin TL zarardalar.
Ama sokaktaki insan daha ümitli. Devlet dairesinde memur olan Yusuf Bey, “Bu organizasyonun ölüsü bile yeter Erzurum’a” diyor, “58 ülkeden insan gelmiş, biz 58 ülkeye gidebilir miyiz?”
Erzurum’un ve Universiade’nin en büyük sembolü, dünyanın en eski medreselerinden biri kabul edilen çift Minareli Medrese. Burada her akşam madalya töreni yapılacak, girişe dev ekranlar kurulmuş, yarışlar canlı yayında izlettiriliyor. önceki gün çek Cumhuriyeti’nden yediğimiz 16 hokey golünü kimse hazmedememiş.
Cuma namazından çıkanlar uğrayıp yarışları seyrediyorlar. İnşaat işçisi Lokman Bey, “Ah bunlar benim gençliğimde olacaktı ki” diye hayıflanıyor, “Şimdi dünya çapında sporcuydum.” Kış sporu tecrübesi ise naylon üzerinde yokuştan kaymaktan ibaret...
Beleştepe işbaşında
Her yerde sembol bu çift minare, Universiade’nin logosunda, hatta şehirdeki yaya geçitlerinde bile. Ama köşede duran kestaneciye sorarsanız “İşler kesat.” Kestaneci biraz da kızgın hatta: “Yoksul adamın olimpiyatlarla ne işi olur?”
Yarışların ilk gününde Beleştepe uygulaması derhal yerleşmiş. Atlama yarışmalarının yapıldığı Kiremitliktepe’nin etrafı biletsiz seyircilerle dolu. Aslında onların yeri, içerideki seyirci bölümünden daha iyi. 5 TL verip bilet alanlar upuzun bir kuyrukta içeri girmeyi beklerken, “beleşçiler” çoktan yerleşmiş bile.
Fırat, 13 yaşında. Mahalleden arkadaşı Faik Yüksel’i seyretmeye gelmiş. üstleri de incecik. Ben donuyorum ama onlar üşümüyor.
Açıklamaları net: “Biz Dadaşız.”
İkinci durağımız Curling salonu. Bina, Dağ Mahallesi’ne inşa edilmiş. Gecekonduların, köşeye atılmış hurdaların arasından geçip dünyanın yeni sporlarından biri olan curling’in oynandığı yere varıyorsunuz.
Mahalleli, her ne kadar “Bize bir hayrı yok” dese de memnun bu binanın yapılmasından. Şerifiye Sokak’taki evinin balkonundan örtü silkeleyen Kevser Hanım manzarasını beğeniyormuş. “Oğlum daha küçük ama ilerde yollarım” diyor. Yan komşusu da merak ediyor ama onun “beyi bırakmıyor.”
Erzurumluların ortak dileği, bu olimpiyatların hayatlarından bir masal gibi geçip gitmemesi. Yapılan bunca yatırım, bu tesisler kalıcı olsun; Erzurumlu çocuklar kış sporlarında ülkeyi temsil etsin istiyorlar. Taksi şoförü İbrahim Bey özeleştiriyi de yapıyor: “Biz kayağa zengin sporu muamelesi yaptık yıllardır. Ben doğma büyüme Erzurumluyum, Palandöken’e iki kere çıkmışımdır. O da piknik için...”
çocuklar plastik bidonların, tahtaların üstünde kayarken, kayak pistinde de serbest stilin tümsek kayağı kategorisi yarışlarında İtalyan Ruggero Rosi artistik hareketleriyle herkesin ilgisini çekiyordu.
AA
Kar neden yağmıyor?
Her yıl kardan kıştan şikâyet eden Erzurum, bu yıl kar duasına yattı. Ne var ki Universiade açılana kadar kar bir türlü yağmadı. çaresiz, bütün tesisler suni karla ve samanla kaplandı. Hatta bu nedenle Erzurum ve çevresinde saman fiyatlarının zıpladığı söylendi. Kar, ancak açılış törenlerinden bir saat önce başladı. Ama tutmadı.
Peki Erzurum’un alameti farikası kar bu yıl neden yüzünü göstermedi. Erzurumlulara kalırsa bu işin sırrı, erenlerden İbrahim Hakkı hazretlerinde. çoluk çocuk hepsi aynı hikâyeyi anlatıyor.
İbrahim Hakkı’ya sormuşlar, “Ey erenler, bu kar ne zaman yağmaz?” O da cevap vermiş: “Ne zaman kar para eder, o zaman yağmaz.”
OYUNLAR KöYü’NüN MUTFAĞINDAYDIK
12 ton baklava yenecek
Oyunlar Köyü’nün yemekhanesinde 2500 sporcu için günde üç öğün yemek hazırlanıyor. Buranın işletmesi Altınboynuz Catering’de. İhaleyi olimpiyatlardan 21 gün önce alıp 18 günde iki trilyon TL harcayıp 1200 metrekarelik bu dev mutfağı hazırlamışlar.
Başımıza bone, ayağımıza galoşları giyip içeri girince temizlikten gözümüz kamaşıyor. üstelik biz içeri girdiğimizde akşam yemeği hazırlanıyordu. Akşam yemeği demek kazanlarca makarna, kazanlarca sebze ve tam 12 bin köfte demek. Zaten bu mutfakta miktarlar binler, milyonlar ve tonlarla ifade ediliyor.
Sabah 5’te başlayan servis, gece 1’e kadar sürüyor. Ama mutfak 24 saat vardiyalarla çalışıyor. Şef Zekeriya Akmantar ise vardiya dinlemeden ortalama 20 saat işlerin başında duruyor.
Bu mutfakta Akmantar’ın yönetiminde 85 şef, 40 temizlik görevlisi, 60 garson çalışıyor. Aynı anda 1200 kişi yemek yiyor. Mönünün yüzde 70’i Akdeniz-Türk mutfağından, yüzde 20’si Uzakdoğu mutfaklarından, yüzde 10’u ise vejetaryen yemeklerden oluşuyor.
Mönüler karbonhidrat ağırlıklı. Her öğün 6 bin kalori içeriyor. Sporcular, kahvaltı dahil günde 15 bin kalori alıyorlar. çok uçuk bir rakam. Zekeriya Akmantar, mönüleri diyetisyenlerle birlikte hazırladıklarını ve bir slalomcunun 1.5 km’de 4 bin kalori yaktığını anlatıyor. Geriye kalan 11 bin kalori nasıl harcanır?
Yemeklerin hazırlanmasına bir gün önceden başlanıyor, servisten 4 saat önce pişiriliyor. Hazırlanan her yemekten alınan numuneler, biri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, biri FISU tarafından olmak üzere günde beş ayrı denetimden geçiyor. Numuneler olası bir soruna karşı 72 saat boyunca dolapta saklanıyor. Takımlar arasında iştahı en açık olanlar ise Ruslar.
Kiremitliktepe’de oturanlar da gelmiş seyretmeye. Kara çarşaflı Ayşe Hanım, “çok merak ettim” diyor biraz mahcubiyetle. Sonra bir bakıyoruz o mahcup kadın gitmiş, çarşafının eteğini toplamış parmaklıkların üstünden atlayıp içeri giriyor.
17 günlük tüketim rakamları:
12 ton baklava
35 ton et
Günde 18 bin, toplamda ise 8 ton muz
Bir milyon bardak kahve, bir milyon bardak çay
10 kamyon gazlı içecek
2 ton marul
15 ton pirinç
10 ton ayçiçeği, 3 ton zeytinyağı
2.5 milyon yumurta
2 milyon adet ekmek
16 ton süt
12 ton yoğurt