İbrahim Kalın: Bu iş büyük oranda bitti

Kalın, S-400 füze savunma sisteminin alımıyla ilgili, "Bu iş büyük oranda bitti, onu diyebiliriz çok rahatlıkla. Ufak tefek anlaşmayla ilgili birkaç konu var. Ama ana hatlarıyla anlaşmanın bittiğini söyleyebiliriz." bilgisini verdi.

Erzurum Güncel- Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bir televizyon kanalında gündeme  ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmede bulundu.

Mescid-i Aksa ekseninde yaşanan gerilimle ilgili bir soru üzerine  Kalın, Türkiye'nin yaşanan süreçte hemen diplomatik girişimlerde bulunduğunu  belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da İsrail Cumhurbaşkanı Reuven  Rivlin ile telefon görüşmesi yaptığını anımsattı.

Kalın, Erdoğan'ın, Rivlin'e çok açık bir şekilde, "Bir kere bu  yaptığınız doğru değil. Şu veya bu gerekçeyle Mescid-i Aksa'nın bütün  girişlerinin kapatılması kabul edilemez." ifadelerini kullandığını aktardı.

Rivlin'in de bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, "Burada terör  olayı oldu, güvenlik tedbirleri almamız gerekli" şeklinde birtakım izahlarda  bulunduğunu aktaran Kalın, "Ertesi gün beş kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi  yaralandı. Tam da korktuğumuz şey oldu. Onun üzerine Cumhurbaşkanımızın İslam  dünyasına dönük açıklamaları oldu." dedi.

Kalın, dün gece ve bu sabah itibarıyla metal dedektörlerin  kaldırıldığı haberinin geldiğini anımsatarak, "Bu olumlu, doğru yönde atılmış bir  adım. Açıkçası burada bizim temel endişemiz şu, Mescid-i Aksa'nın mevcut  statüsünün değiştirilmesine yönelik bir plan uygulanıyor." diye konuştu.

Mevcut statünün kağıt üzerinde korunup fiilen değiştirmeye kalkılması  halinde ortaya yine gerilimin çıkacağını vurgulayan Kalın, şunları söyledi:

"Zamansal ve mekansal olarak Mescid-i Aksa'nın bölünmesi' demek bazı  Yahudilerin iddiasına göre, burası aynı zamanda 'dağ tapınağı' diye bilinen bir  yer. 'Bu bölgenin bir kısmının Yahudilere açılması gerektiği' şekilde birtakım  iddialar hep gündeme geldi. Netanyahu hükümeti de biraz bunlara boyun eğerek,  bunun yolunu yapmaya çalışıyor."

"Tarihimize dil uzatmaya kalkanlar, biraz tarih okusun"

Kalın, Hz. Ömer Camii'nin bulunduğu kısımdaki kapının tekrar  kapatıldığı haberinin geldiğini belirterek, "Bizim başkonsolosluğumuz da şu anda  orayı çok yakın takip ediyor. İsrail'deki büyükelçimiz de Tel Aviv'de resmi  makamlar nezdinde girişimler yapıyor. Bunun mutlaka sonlandırılması lazım. Eğer  gerilim istenmiyorsa orada Mescid-i Aksa'nın mevcut statüsünün korunması lazım."  dedi.

Kalın, açıklamalarına şöyle devam etti:

"İki gün önce İsrail Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından  birtakım tweetler atıldı, sonra silindi, 'imparatorluk günleri geride kaldı' gibi  direk Cumhurbaşkanımızı hedef alan birtakım açıklamalar yapıldı. Şimdi bu tiviti  yazana ve silene şunları hatırlatmak lazım. Bakın biz o tarihimizle gurur  duyuyoruz. O tarihte hem Osmanlı döneminden önce hem de Emeviler, Abbasiler  döneminde orada bütün dinler tam bir özgürlük içerisinde dini ibadetlerini yerine  getirdiler... Bizim tarihimize dil uzatmaya kalkanlar, biraz tarih okusunlar  öncelikle.

Bugün hala Mescid-i Aksa ve civarında sokaklar, hangi bina hangi  toplum ait, bunlar hala Osmanlı tapuları tarihi vesikalarına dayalı olarak  yürütülüyor. Burada bir gerginlik politikası varsa birileri bununla ilgili  gerekli cevabı alır. 'Ama gerginlik olmasın, orada bir sükunet hakim olsun'  deniyorsa, İsrail'in mutlaka mevcut statüyü koruyacak adımlar atması, bunu  bozacak adımlardan sarfınazar etmesi gerekir. Bizim beklentimiz de bu."

"Bizden anlayış beklemeleri gerçekçi bir şey değil"

Mescid-i Aksa girişinde metal dedektörlerin kadırılmasına kararı  verildiği ama yeni önlemlerin de alınabileceği söylentilerinin hatırlatılarak,  "Genel itibarıyla ne olacak, bu durum Türkiye-İsrail ilişkilerini nasıl etkiler?"  sorusuna Kalın, şu yanıtı verdi:

"Bunların hepsi gerginliğe yol açar. Sadece Türkiye-İsrail  ilişkilerinde değil, İsrail'in bütün bölge ülkeleriyle bu gerilimler devam  edecek. İsrailli yetkililerin bir kere bunu görmesi lazım. Orada hiçbir şey  olmamış gibi ve bizden anlayış beklemeleri gerçekçi bir şey değil. Gerçeği  görmemiz lazım. Filistin mücadelesi sadece bir toprak, din, etnik, millet  meselesi değil, bir hak, hukuk ve adalet meselesidir. Burada Filistin halkı,  Mescid-i Aksa, Kudüs yalnız değildir. Bu politikalar devam ettikçe İsrail,  karşısında İslam dünyasının tamamını görür."

Sükunetin hakim olması temennisinde bulunan Kalın, "Umarım orada  Filistinliler, Araplar, Müslümanlar yarın emin bir şekilde, sükunet içerisinde  cuma namazlarını ifa ederler. Aksi halde geçen hafta yaşanan hadiseler tekrar  ederse bu olay daha da büyür." değerlendirmesinde bulundu.

"216-217 uçak dolusu gıda gönderildi"

Yayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez turuna da değinilerek,  ziyaretin öncesi ve sonrasına ilişkin bir kıyas yapması istenen Kalın, şunları  söyledi:

"Haziran başına bakarak ifade etmek gerekirse, bugün biraz daha herkes  sakinleşmiş durumda, tansiyonun biraz düştüğünü söyleyebiliriz ama 'krizin  tamamen aşıldığını' söylemek için henüz erken. Bize, 'Türkiye burada bir tutum  sergiledi, tavır aldı. Bu bazılarınca 'Katar yanlısı, Suud karşıtı' bir tavır gibi yansıtılmak istendi.' dendi. Biz de 'Hakk'ın hakkaniyetin yanında duruyoruz'  dedik.

Katar'a karşı somut, delillere dayanmayan birtakım iddialar ortaya  atıldı. Biz de haklı olarak 'bunun somut delillerini görün, böyle bir şey varsa,  bunu Katar tarafına da iletelim, onlar da gerekli adımları atsınlar' dedik. Bu  deliller gelmedi, deliller ortaya konmayınca özellikle Katar'ın insani noktada  bir sıkıntı yaşamaması için Ekonomi Bakanlığımız büyük bir gayret gösterdi, şu an  itibarıyla yanlış hatırlamıyorsam 216-217 uçak dolusu gıda gönderildi."

"Türk üssüne itiraz etmesi çelişkili bir durum olur"

Kalın, Suudi Arabistan ile bu görüşmelerin yapılmasının çok önemli  olduğunu belirterek, artık tansiyonun düşürülmesi, konuların somutlaştırılarak  ortaya konulması ve beklentilerinin karşılıklı olarak tatmin edilmesine yönelik  adımların atılması üzerinde konuşulduğunu, bunlarda mutabık kalındığını bildirdi.

Özellikle Kuveyt Emiri Şeyh Sabah'nin yürüttüğü girişime destek  vermeye devam edeceklerine vurgulayan Kalın, Emir'in pozitif bir rol oynadığını  ve oynamaya devam ettiğini kaydetti.

Kalın, "Ben daha olumlu bir hava gördüm, Suud tarafında biraz daha  sakin, tabloyu değerlendirmeye yönelik bir eğilim var. Çözüm daha yakın ama 'kriz  çözüldü mü bugün itibarıyla' demek için henüz erken ama oraya doğru bir gidişat  var." dedi.

Görüşmelerde bir sitem olup olmadığına yönelik bir soru üzerine Kalın,  "Mesela Kral ile görüşmede 'Türk üssü' konuları hiç gündeme gelmedi. Çünkü orada  argümanımızın güçlü olduğunu biliyorlar. Askeri üsten de bahsediyoruz ki, biz  bunu daha önce Suudi Arabistan'a da önerdik. Orada Amerika üsleri varken, Fransız  üsleri varken buna itiraz etmeyenlerin, bir Türk üssüne itiraz etmesi de  çelişkili bir durum olur." karşılığını verdi.

"Ciddi bir teknoloji  transferinin başlangıcı olacak"

Kalın, Rusya ile uzun süredir S-400 füze savunma sistemiyle ilgili  müzakerelerin sürdüğü belirtti.

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısında 'imzaları attık' dedi.  İmzaları attık açıklaması ne anlama geliyor, 'bu iş bitti diyebiliyor muyuz'  sorusuna karşılık Kalın, "Bu iş büyük oranda bitti, onu diyebiliriz çok  rahatlıkla. Anlaşmayla ilgili ufak tefek birkaç konu var. Ama ana hatlarıyla  anlaşmanın bittiğini söyleyebiliriz." cevabını verdi.

Konuyla ilgili önce teknik açıklamaların geldiğini, daha sonra bunun  siyasi açıklamalara dönüştüğünü belirten Kalın, "Öncelikle bu bir savunma  sistemi. Bu füzelerle biz gidip kimseyi vurmuyoruz. Bize yönelik bir saldırıyı  püskürtmek, engellemek için kuruyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, S-400'lerin diğer savunma sistemleriyle arasında dağlar kadar  fiyat farkının olduğunu gördüklerini ifade ederek, şu bilgileri verdi:

"Diyelim ki, bu bir noktaya kadar yönetilebilir bir şey. Teslim  süresi, kaç ayda teslim edeceksiniz? Ama asıl önemlisi teknoloji transferi. Bu  konuda bizim müttefikimiz olan ülkeler, ABD de dahil, Türkiye'de büyük bir hayal  kırıklığı yaratmıştır. Çünkü bir tarafta 'biz NATO'da müttefik ülkeyiz, sizin  savunma sistemini beraber kurmalıyız' diyorsunuz, tamam çok iyi. Ama önerdikleri  model, Türkiye'nin ilelebet onlara bağımlı kalmasını tazammun eden, içeren bir  teklif.

Bizim S-400'deki en önemli kazanımlarımızdan bir tanesi, sadece  Türkiye'nin güvenlik ihtiyacını, savunma sistemini karşılamayacak ama aynı  zamanda bu teknolojinin transfer edilmesini sağlayacak. Ruslar ile yaptığımız  anlaşmada, Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin ile yaptığı görüşmelerde bu konu çok  açık ve net ortaya konuyor, Ruslar da buna 'tamam' dediler. Bu Türkiye'de sadece  bir savunma sistemi olarak görülmemeli, çok ciddi bir teknoloji transferinin ve  dönüşümünün başlangıcı olacak. Şu anda S-400 konusunda iyi bir noktaya gelindi ve  yakın bir zamanda da bunun nihai olarak sonuçlandırılması bekleniyor. Bu teknik  olarak NATO sistemiyle entegre edilemez' argümanı da çok doğru bir argüman  değil."

Genel Haberleri

ÇÖP araba! Tıka basa çöp dolu
Mehmet Cengiz Diyanet'ten de çıktı. Milyonlarca lira alacak