Erzurum Güncel-Görüşmelerin detaylarını gözler önüne seren binden fazla belge, petrol aktivisti Greg Muttitt tarafından beş yıllık bir süre içinde elde edildi. Muttitt, belgelere Bilgi Özgürlüğü Yasası kapsamında ulaştı. Belgeler, 2002’nin sonunda, devlet memurları ve bakanlar ile BP ve Shell arasında yapılan en az beş görüşme hakkında bilgi içeriyor. Belgeler, Irak işgalinde ABD ile birlikte öncü rol üstlenen İngiltere’nin rolü üzerinde yeni soru işaretleri doğurdu ancak İngiltere’nin Irak savaşındaki rolünü sorgulayan Chilcot Soruşturması müfettişlerine sunulmadı. Petrol devi Shell, savaşın başlamasından günler önce, Mart 2003’te, Irak petrolü için İngiliz hükümetiyle görüldüğü iddialarını reddetmişti. İngiliz petrol devi BP, Irak’ta “stratejik hedefleri” olduğunu reddetmiş, Başbakan Tony Blair ise “petrol komplosu teorisini saçma bulduğunu” ifade etmişti. Ancak Ekim-Kasım 2002 yılına ait belgeler bu açıklamaların tam tersi bir tablo ortaya koydu. EKONOMİ BAKANI: İNGİLİZ ŞİRKETLERİNE PAY VERİLSİNBelgelere göre, Mart 2003’teki işgalin beş ay öncesinde, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Barones Symons, Blair’in Irak’ta rejim değişikliği isteyen ABD’nin planlarına verdiği destek için, İngiltere’nin enerji şirketlerine Irak’ın dev petrol ve doğalgaz rezervlerinden pay verilmesi gerektiğine inandığını belirtti. Belgeler, Symons’ın, BP adına dönemin ABD Başkanı George W. Bush hükümeti nezdinde lobi faaliyetleri yapmayı kabul ettiğine işaret etti. Zira o dönemde BP, Washington’ın Fransız ve Rus hükümetleriyle ve bu ülkelerdeki petrol şirketleriyle el altından yaptığı anlaşmaların “dışında kalmak”tan korkuyordu. BP, Shell ve BG (eski adıyla British Gas) yetkilileri, 31 Ekim 2002 tarihinde bir araya geldi. Belgelerde görüşme hakkında, “Symons, Londra’nın ABD hükümetinde kriz anında verdiği büyük destek düşünüldüğünde, İngiliz şirketlerinin Irak’ta pay alamamasını meşrulaştırmanın zor olacağı konusunda bizimle aynı fikirdeydi” denildi. Sanayi ve Ticaret Bakanı, yapacağı lobi faaliyetleri hakkında Noel’den önce şirketlere bilgi vereceğini belirtti. “IRAK’TAKİ FIRSATLAR”Dışişleri Bakanlığı, 6 Kasım 2002 tarihinde BP’yi Irak’taki “rejim değişikliği sonrası süreç”te ortaya çıkacak fırsatlar hakkında görüşmeye çağırdı. Belgelerde, “Irak’ın çok büyük bir petrol potansiyeli var. BP bu piyasaya girmeyi çok istiyor ve siyasi anlaşmalar yüzünden bu fırsatı kaçıracağından endişe ediyor” ifadesi yer aldı. Belgelere göre, Ekim 2002’de yapılan bir diğer görüşmede, dönemin Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Direktörü Edward Chaplin, “BP ve Shell, uzun vadeli çıkarları bağlamında Irak’tan pay sahibi olmama riskini alamaz. Saddam sonrası Irak’ta, İngiliz şirketleri için adil bir pay elde etmek konusunda kararlıyız” dedi. BP, Irak’ta “hiçbir stratejik çıkarı olmadığı” konusunda ısrarcı davransa da, Dışişleri Bakanlığı ile yapılan özel görüşmede, “Irak’ın uzun bir zamandan beri gördüğümüz her şeyden daha önemli” olduğunu belirtti. FRANSIZLARA KAPTIRMA KORKUSUBelgelerde yer alan ifadelere göre, BP, Washington’un, Fransız petrol şirketi TotalFinaElf'in Saddam rejimiyle olan mevcut sözleşmesini işgalden sonra iptal etmemesi halinde Fransız holdingin dünyanın en büyük petrol şirketi olacağından endişeliydi. BP yetkilileri, İngiliz hükümetiyle yaptıkları görüşmelerde, dünyanın en büyük ikinci petrol rezervine sahip Irak’ta pay elde edebilmek için, şirketin gerekirse “risk alabileceğini” ifade etti. Irak işgalinin hemen ardından atılan ve 20 yıl süreyle geçerli olacak imzalar, dünya petrol üretim tarihinin en büyük petrol anlaşmalarıydı. Bu anlaşmalarla Irak’ın petrol rezervlerinin yarısı (60 milyar varil) BP ve Çin Ulusal Petrol Şirketi’nin (CNPC) oluşturduğu konsorsiyuma satıldı. Bu konsorsiyum sadece Irak’ın güneyindeki Rumaila petrol yataklarından yılda 658 milyon dolar kar elde ediyor.