Erzurum Güncel- Efkan Ala TRT Haber'de gündemi değerlendirdi. Paralel Yapı ile mücadelede İçişleri Bakanı olarak aktif rol alan Efkan Ala'nın konuşması özetle şöyle: YENİ TÜRKİYE Yeni Türkiye, yeni bir Teşkilat-ı Esasiye ile yeni bir anayasa ile kurulacaktır. Yeni Türkiye'de ne olacak? Şöyle bir değerlendirme yapayım: Demokratik ülkelerde ve milletin yönetime egemen olduğu ülkelerde mekanizma şöyle işler: Millet vekili ve meclisini seçer, hükümetler kurulur. Hükümet politika koyar ortaya. Milletten onayı almıştır. Belli bir süreliğine gelir. O politikaları uygular. Devletin mekanizmaları da o politikaları gerçekleştirir. Millet vekilini seçiyor, hükümet onay aldığı politikaları uygulayacak. Devlet mekanizmaları yardım edeceğine, engel oluyorlar. Memur olmalarına rağmen o politikaları sabote edebilme yetkisine sahip olarak kurgulanmış çünkü. Hükümet politikasını ortaya koyuyor. Hesap verecek o ama bu politika devletin çeşitli birimleri tarafından açıkça da söylenerek bazen karşı politikalar üretiliyor. Devletin kurumları politika üretecek yerler değildir. Rahmetli Özal özelleştirme politikalarını getirdi memlekete ama devletin bazı kurumları 'özelleştirme yapılamaz' dedi. 'Devletçilikle kalkınacaksınız' dedi. Biz bir çok konuda, başörtüsü mesela, hükümetin politikası belli ama neler yaşandı biliniyor. Terörü şu şekilde çözeceğiz dedik, politika ortaya koyduk. Bunun devlet birimleri içinde ne kadar sabote edildiği ispatıyla ortaya çıktı. "MİLLETTEN YETKİ ALMADAN YETKİ KULLANAN MEKANİZMA" Anayasal düzende bir sıkıntı var. Milletten yetki almadan yetki kullanan mekanizmalar var. Milletten yetki almadılar bunlar. Bunlar politikayı uygulayacaklarına politika geliştiriyorlar. Biz zaman zaman 'cübbelerinizi çıkarın siyasete gelin' diye dil geliştirdik. Bunun somut karşılığı var. Siz kendi politikanızı bile, bir kısmını bile, onların onayı olmadan kullanamıyorsunuz. Bu hibrit rejimidir. Karma bir sistem. Cumhuriyet demokrasi ile taçlandırılacaktı ama demokrasimiz son derece yetersiz. Anayasamız darbe ürünü anayasa. Neredeyse siyaset alanı kurumlar tarafından işgal edilmiş. Siyasetçiye bırakılan politik alan çok daraltılmış. Son derece kısıltı bir bölümünü kullanabiliyor siyasetçi. Diğer bölümler kurumlar tarafından kullanılıyor. Hükümeti şoför olarak millet oturttu otobüsü kullansın diye. Deposunu halk doldurdu. Bir kurumun ayağı frende, bir kurum direksiyona müdahale ediyor, muavin seni dinlemiyor. Vatandaş istikamet tayin etmiş ama otobüsün çalışanları ve mekanizması, otobüsün kendisi de sizi dinlemiyor, başka yere gidiyor. Bu olur şey değil. Bununla siz çok efor sarfediyorsunuz. SİVİL ANAYASA Milletimizin de aklına gelebilir. 'Anayasayı değiştirebilecek çoğunluk da verdik ama neden değiştirmediniz' diyebilirler. Tüm milletimizin memnun olacağı bir demokratik anayasa hediye etmek istiyoruz. Neden olmadı şu ana kadar. Her seferinde kurumlar anayasal değişikliğe açıktan müdahale ettiler. Anayasayı kısmen değiştirerek bir yola koyabildik, müdahale edemez hale getirdik. Daha önce bir başörtüsü konusunda bir anayasal değişiklik yaptık. 411 kişi evet dedi. Anayasa değişikliklerinde Anayasa Mahkemesi içeriğe giremez. Sadece usule bakar. Ama usulü mi baktı. Maddenin kendisini iptal etti. 367 kararına bakın. Yetkileri yokken karar verdiler. Parti kapatma bir Demoklesi Kılıcı gibi partimizin tepesinde tutuluyordu. Delil diye gösterilenlere bakın. Tamamen siyasetin gerektirdiği şeyler söylenmiş. Onlar söylenmeyecekse siyaset nasıl yapılacak? Anayasa değişikliğini ağzınıza aldığınız zaman dosya açılıyordu, partiniz kapatılır diye. Referandum ile oralarda değişiklik yaparak parti kapatmayı zorlaştırıyorduk. Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişti. Üye sayısı değişti. Seçim yöntemi değişti. AYM'nin nisabı değişti. Parti kapatma daha da zorlaştı. Siyaset kendini biraz garantiye aldı. Demokrasi biraz daha güçlenmiş oldu. HSYK anayasa değişikliğinde 'her bir hakim-savcı, 1 kişiye oy verebilir' yazmıştık, AYM yetkisi yokken onu da iptal etti. Ancak Türkiye'de bugüne kadar üst üste yaptığımız değişiklikler sonucu anayasa değiştirilebilecek hale ancak yeni geldi. "SİYASET KARAR ALACAK, KURUMLAR UYGULAYACAK" Her kurumun kendi işini yaptığı Türkiye'den bahsediyoruz. Sanki, tüm darbeler yapılmış ve arkasından 12 Eylül'ü yapanlar demokratik bir anayasa yapmış da her kuruma hak ettiği yeri vermiş de bu değiştiriliyor. Böyle bir şey yok. Demokratik bir anayasa değil ki bu. Demokratik anayasa diyebilen var mı? Siyasi alan kurumlar tarafından kullanılmış. Siyasal alan işgal edilmiş. Kurumların siyasete müdahalesi söz konusu. Siyaset kurumunun karar vermesi gereken konularda devletin kurumları karar vermiş. Siyasi bir konuyu mahkemeye götürüyorlar. Siyasetçinin alması gereken kararları başka yerler alıyor. Başörtüsü ile ilgili konuyu mahkemeler mi karar vermeli? Halk serbest olsun diyor ama mahkeme hayır diyor. Her aldığımız karar bir başka kurum tarafından geciktiriliyor, siyasetin enerjisi bunlara çözüm bulmakla geçiyor. Türkiye'nin çok hızlı ilerlemeye ihtiyacı var. Türkiye'de siyasetçiler bile bürokratik dil kullanıyorlar. Siyaset milletin memleketi yönetme mekanizmasıdır. Siyaset karar alacak kurumlar da uygulayacak. BAŞKANLIK SİSTEMİ Başkanlık sisteminin faydası şu: Türkiye'de doğru dürüst parlamenter sistemden bahsedemeyiz. Başkanlık sistemi daha uygun bize. Meclise rol verilmiş. 'Sen belediyecilik hizmeti yap' denilmiş, 'güvenlik, dış politika vs biz yaparız' denilmiş. Millet ve devlet ayrı tanımlanmış sistem tarafından. Milleti seçilenler yönetsin, devleti biz yönetelim sistemi. Buradan başarı çıkmaz. Başkanlık sistemi devleti millet adına topyekün yönetmektir. Kurumlar değil, devleti millet yönetmiş olacak. Gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi. 90'lı yıllarda AYM'nin aldığı özelleştirme engeli bir karar nedeniyle dış borcu kapatabileceğimiz bir özelleştirmeyi, zaman kaybı nedeniyle onda bir fiyatına özelleştirebildik. "İNGİLTERE'DE KİMSENİN AKLINA GELMEZ" İngiltere'de kimsenin aklına şu gelmez: Hükümet seçildi, iş başına geldi, seçim öncesi halka söylediklerini şimdi yapacak ama 'devlet kurumları buna izin verir mi?' İngiltere'de bu düşünülmez. Çünkü hükümet politikaları uygular, devlet kurumları da görevini yaparak bu uygulamaların hayata geçirilmesi için destek verir. MİLLETLE İTTİFAK Biz milletle ittifak yapmayı önemsiyoruz. Hepsi referanduma da karşı çıktı. Cumhurbaşkanını halk seçsin dedik, MHP ve CHP karşı çıktı. HDP katılmadı. Yüzde 69 oyla halk, biz seçelim dedi. DENİZ BAYKAL'IN SÖZLERİ Çok seçim kaybettiler ama hiç seçim kaybetmemiş gibi hareket ediyorlar. Kendini yapılandır, liderini değiştir. Parti yenilensin. Alternatif programlar üretin. 'Millet bize ders verdi, gözden geçirelim' demiyorlar. Anayasanın yetki verdiği kurumlarla irtibat kurarak 'milletin önünü nasıl kesebiliriz' diyorlar. Sayın Baykal 'siz kaç oy alırsanız alın anayasayı değiştirecek çoğunlukla da gelseniz biz izin vermeden değiştiremezsiniz' diyordu. Demokrasi dışındaki ittifaklara güveniyorlardı. ÇÖZÜM SÜRECİ Millet bize güveniyor. Bizim ne yaptığımızı biliyor. O kelimeyi kullanmak bile istemiyorum ama 'bölüyor musunuz?' nasıl bir sorudur. Bizim yaptığımız iş terörü gündemden çıkarmak, pranga olmaktan çıkarmak, annelerin göz yaşlarını dindirmek, çocukların gençlerin terörist olması engellemek, meslek sahibi olmasını ve kendisine ve ailesine katkı sağlamak için o ortamı sağlamaya çalışıyoruz. Çözüm süreci öncesi terörden beslenenler vardı. O olacak ki taban bulsunlar. Terör ülkeyi bölen. Terörü bertaraf etmek bütünleştirir. Hakkari'de de Türk bayrağını dalgalandırıyoruz mitinglerde, Şırnak'ta da. Her yerde varız. Diğer partilere bakıyorsunuz, bölge bölge. AK Parti her yerde var. Ama CHP 37 ilde barajı geçememiş. Terörün olduğu yerde MHP ortalama yüzde 1,5 almış. Karşılığınız yok nasıl çözeceksiniz. Oy olarak zaten memleketi bölmüşsünüz, karşılığınız yok. Belli bölgelere sıkışmışsınız. Oy bölünmesi olmuş. AK Parti bakımından her yerde oy alıyoruz. Türkiye'nin bütünlüğünü sağlayacak olan politikaları bizler izliyoruz. Ne etnik kimliğine ne inançlarına bakarak insanları ayırıyoruz. Ayrım yapan uygulamaları ad biz kaldırdık. Dil engelini biz kaldırdık. En reformist parti kim, biz. İnanç kesimlerine yönelik reformlar yapan kim, biz. "İRTİCADAN BESLENENLER YOK OLUP GİTTİ!" HDP daha dikkatli olmalı. Tüm partiler şiddetle tehditle terörle mesafe alınamaz. Kimseye fayda sağlamaz. Tamamı reddedilmeli. Konuşma konusu olmaktan çıkarılmalı. Tüm milletimizin geleceğine odaklanmalı herkes. Şiddeti çağrıştıracak, tehdidi çağrıştıracak dil kullanılmamalı. Savaşmayı bilmeyen barış masasına oturamaz. Terörle nasıl mücadele edilir, nasıl üstesinden gelinir en iyi uygulamayı biz yaptık. Çözüm sürecini başlatarak yolumuza devam ediyoruz. En büyük müttefikimiz halktır. Onlar inançlarının, dillerinin yasaklanmasını istemiyorlar. Biz de istemiyoruz ve milletimizle ittifak yapıyoruz. İrtica diyorlardı ne oldu? O irtica goygoycuları nereye gitti? Hani nerede sorun var şimdi? Türkiye gündeminden çıktı gitti irtica. İrtica meselesinden beslenenler de yok olup gitti. Bunun gibi terörden beslenenler de, terör yok olursa yok olup gidecekler. (TRTHABER.COM)